• Sonuç bulunamadı

B. Ayna Motifi Ve Aynanın Tarihe Yansımaları

1.2. Mazinin Kapısını Aralayan Roman: Huzur

1.2.5. Yansıyan Zamanın Aynası

“Ne ölüm var ne de hayat. Biz varız. İkisi de bizde. Onlar, ötekiler sadece zaman

aynasından geçen küçük büyük arızalardı.” (H., s. 73)

Huzur romanı Nuran ile yaşanan bir yıllık mazi anlatılır. Bu romanda çaresiz bir şekilde zamanın dışına çıkmak isteyen kahramanlar, aslında zamanın içinde sıkışıp kalır. Mümtaz ölüm ve hayat arasında kalmış olan bir insandır. Bizler bu dünyada ölümün mü yoksa hayatın mı çocuğuyuz, Mümtaz buna bir türlü cevap bulamaz. Mümtaz’a göre bu dünyadaki tek gerçek Nuran’ın ve kendisinin varlığıdır. Ölüm de, hayat da Mümtaz’ın içindedir. Çevrelerinde yer alan diğer unsurlar, Mümtaz’a göre sadece zaman aynasından geçen arızalardır. Huzur romanında ölüm, aşk ve tabiat kavramları ön plana çıkar. Ölüm ve hayat arasında kalan Mümtaz zaman aynasından gördüğü unsurları ya da insanları küçük, büyük arıza olarak nitelendirir. Ona göre aslında bu dünyada tek gerçek olan ölüm ve hayat da sadece onun kendisi için vardır. Bu romanda zaman aynası ifadesine soyut bir anlam yüklenmiştir. Mümtaz aktüel zamanda yani içinde bulunduğu gün içinde sürekli geçmişi hatırlar. Mümtaz hal dışında adeta mazide yaşamaktadır. Zaman aynası Mümtaz’a tüm mazisini yansıtır. Zaman aynası hal ve mazi arasında adeta bir köprü gibidir.

Tanpınar'da geçmiş, mazi hep bir yansıma halindedir. Bu yansıma kimi zaman nesnelerde, kişilerde kimi zaman da şehirlerde kendini gösterir. Buradaki yansıma zamanı aynasında tecelli etmiştir.

“Mümtaz, bu karanlık aynada henüz başlangıçta olan ömrünün dost hayallerini, babasının altında yattığı ağacı, olduğu gibi bıraktığı mesut çocuk saatlerini, han odasında bakir tenine çok derin bir aşı gibi yapışan köylü kızını, büyük siyah gözlerini her an bu uğultulu davete koşmaya hazır bir ürperme ile arar, sonra onun sadece boşluğun aynası olduğunu görünce yerinden kalkar, kabuslu bir rüyadan çıkar gibi kayaların dev gölgeleri arasından her adımda sendeleyerek solumaya çalışırdı.”( H., s. 35)

Geceleri kayalıklardan denizi seyreden kahramanımız için suyun görünüşü, yansıması karanlık bir ayna olarak algılanmaktadır. Mümtaz bu karanlık aynadan dost hayalleri arar. Ancak çabası boşuna olacaktır. Çünkü nasıl karanlık bir ayna hiçbir şey göstermezse suyu seyreden Mümtaz da aradığı dost hayalleri göremez.

Mümtaz Sinop’tan sonra annesiyle beraber bir müddet Antalya’da yaşar. Antalya’da deniz, doğa, güneş Mümtaz’ı etkisi altında bırakır. Mümtaz’ın çocukluğu mutlu bir şekilde geçmez, o küçük yaşta babasını kaybeder sonra da annesi ölür. Anne ve babasını farklı yerlerde gömen Mümtaz onları zihninde aynı yere gömer. Mümtaz’ın çocukluk günleri olumsuz hatıralarla doludur. Mümtaz’ın içinde bulunduğu dönemde savaş vardır ve insanla her an ölümü yaşamaktadır. Mümtaz yıllar sonra bu geçmişini karanlık bir ayna nitelendirdiği sisli ve görüntüsü net olmayan bir aynadan seyreder. Mümtaz’ın karanlık ayna tabiri bizleri maziye götürür, fakat onun dost hayalleri, çocukluğu ve köylü kızı içinde bulunduğu zamanda ona çok uzaktır. Mümtaz karanlık aynada geçmişini izlerken kendisini bir an boşluğun aynasında bulur. Mümtaz zaten içinde bulunduğu durumdan tamamen boşluğa düşmüş bir şekildedir. Nuran’ın Mümtaz’ın hayallerinden çıkması onu büyük bir çıkmaza sokar. Nuransız hayat onun için ışıksız, aydınlıksız, gözleri kamaştırmayan bir hayattır. Mümtaz tam net olmasa da bir an için kendisini karanlık ayna olarak nitelendirdiği geçmişinde bulur. Onun içinde bulunduğu asıl hal boşluğun aynasında olduğunu görünce acı çeker, çünkü o annesini de kaybettikten sonra bu hayatta yapayalnız kalır.

“Neyin altın uçurumuna Tevfik Bey’in sesi tanımadığı kelimelerin mücevherlerini, yavaş yavaş, bütün kenarlarının parıltısını belirterek bırakıyor, şurada bir “yar, yarimen!”in “yar” feryadı deniz ortasında tutuşmuş bir gemi direği haliyle parlıyor, bestenin üzerine iyice bastığı “men” hecesi birdenbire gümüş ve mercan çerçeveli bir eski zaman aynası gibi derinleşiyor, Nuran, orada dağlar başında büyük rüzgarların didiklediği kendi hayalini iyice seçmeden, ebediyen kapanmış kapıların arkasından kah Mümtaz’ın süzülmüş yüzünü görüyor, kah Fatma’nın “anne” diye yalvaran sesini işitiyordu.” ( H., s. 285)

Sesin duyulmadan tarif edilmesi zordur. Ahmet Hamdi Tanpınar, büyük bir ustalıkla Tevfik Bey’in sesini, şarkı söylerken sesinin iniş ve çıkışlarını dinleyenler üzerinde yarattığı an be an yaşanan etkileri canlandırmaktadır. Okuyanlar da adeta Tevfik Bey’in bu musiki icrasına tanıklık etmektedir. Ney’e eşlik eden Tevfik Bey’in yar feryadı anlatılırken ney sesi, deniz ortasında tutuşmuş gemi direğine benzetilir. Denizin ortasında görünen bir gemi nasıl dikkatleri çekiyorsa Tevfik Bey’in sesi de o kadar dikkat çekmektedir. Ney sesi gümüş ve mercan çerçeveli bir eski zaman aynasına benzetilirken aynanın yansıtma özelliği kullanılmış, dinleyicilerin eskilere yani mazilerine yolculuk ettirdikleri anlatılmıştır.

Tevfik Bey, Nuran’ın dayısıdır. O aşkın insan hayatındaki yerini ve önemini bilen bir İstanbul efendisidir. Mutsuz bir evlilik yaşayan Tevfik Bey dünyaya Mümtaz’ın gözüyle bakar.

Tevfik Bey karısının ölümünden sonra Mümtaz ve Nuran’ın birbirlerine olan sevgileriyle hayata tekrar tutunur.

Tevfik Bey 74 yaşında olmasına rağmen birçok konuda başarılıdır, o çok güzel bir sese sahiptir. Tevfik Bey, İhsan ve Emin Bey çok samimi arkadaştır. Emin Bey musikişinastır. Mümtaz’ın ve Nuran’ın da bulunduğu bir ayin düzenlenir, bu ayinde Tevfik Bey söyler, dede çalar ve Mevlevilik gündeme getirilir ayrıca ney çalınıp mazi de yad edilir. Tevfik Bey neyi çaldıkça tüm eski hatıralar eski bir zaman aynası gibi derinleşir. Zaman aynası maziyi yansıtması bakımından önemlidir. Nuran tüm hayatında olduğu gibi bu ayinde de hal ve mazi arasında kalır, Mümtaz ise adeta kendi varlığından habersiz mazide yaşamaktadır. Mümtaz bizim hadiselerle var olduğumuzu mazinin de bizimle beraber var olduğunu belirtir. Ayna bu ifadelerde kendi anlamının dışında bambaşka bir anlam içerir. Eski mazi aynası ayinde bulunan herkesin geçmişine tutulan ve o geçmişi ayinde tüm insanlara yalansız, eksiksiz yansıtan önemli bir unsurdur.

1.2.6.Ayna Motifinin Değişik Yansımaları: