• Sonuç bulunamadı

Toplam döviz arzı, yabancı para cinsinden fiyat ile Şekil 5.6’daki ihracat miktarı çarpılır ve farklı kurlardan bütün mallar toplanarak tespit edilir. Döviz için toplam talep, yabancı para cinsinden fiyat ile Şekil 5.7’deki ithalat miktarı çarpılır ve bütün mallar değişik kurlardan toplanarak bulunur.

Şekil 5.6’daki ihracat mallarının arz ve talep fazlasından çıkarılan yabancı para arzı (A) ve Şekil 5.7’deki ithalat mallarının arz ve talebinden çıkarılan yabancı para talebi (T) Şekil 5.8’de gösterilmiştir. Denge, yabancı döviz kurunun 0 ve yabancı para miktarının da F0 olduğu noktadadır. Bu noktada bir dolarlık ithalat, A ülkesi için bir dolarlık ihracatla aynı marjinal değere sahiptir. Eğer A ülkesinde hiç veya çok az miktarda malın kârlı olarak ihracatı yapılabiliyor ve böylece yabancı para talebi karşılamak için çok az yabancı para kazanılıyorsa A ülkesinin parası, yeterli miktarda mal uluslararası piyasada rekabet edebilir seviyeye gelinceye kadar değer kaybeder ve böylece yabancı para arz ve talebinin değeri marjine eşit olur. Bu yolla, üretimdeki nispi üstünlük ve tüketimdeki zevkler ülke içindeki üretimde mutlak kâra ve uluslararası piyasalarda A ülkesinin bazı mallarındaki ihracat için mutlak fiyat avantajına dönüşür.

Denge noktasında, A ülkesinde üretilen bir kilo buğday, istenen ithal ürünlerini almak için ister ihraç edilsin isterse ülke içinde tüketilsin, tüketici için aynı değere sahiptir.

Marjinde, bir kaynak, ülke içi için veya dış piyasa için üretim yapmak için kullanılsa da aynı değere sahiptir. Bu yüzden eğer toprak erozyonu buğday üretiminde bir problem ise, toprağı korumak için yurt içi tüketimi kısmak kadar ihracatı kısmakta mantıklıdır ve mana ifade etmektedir. Fakat tercih edilen metot, toprak korumanın erozyon kurbanı toprakta üretilen buğdayın az bir kısmını hedeflemesidir.

A ülkesinde diğer dünya ülkelerinden daha fazla olan enflasyona tepkisiz olan sıkıştırılmış mübadele oranından ortaya çıkan d’deki paranın aşırı değer kazanması F1

miktarında bir yabancı para miktarı ile sonuçlanır (Şekil 5.8). Bu miktarda, yurt içi kaynaklarla diğer bir birim yabancı para kazanmanın maliyeti s ve onun ithal edenler için marjinal değeri d’dir. Fazla değer kazanmış mübadele oranları kur kontrolü, ithalat

kota ve tarifleri veya diğer metotlarla Şekil 5.8’deki 1+2 alanı kadar milli gelirde net maliyete sebep olarak temin edilebilir. F0 ile F1 arasındaki açık, yabancı para ile paralel enformel piyasa ticareti yapılarak düşürülebilir. Fakat ortada dönen müdahalelere yönelik kaynak tahsisi ekonomik kayıpları ortaya çıkarır. Önceki analizlere doğru geriye bir çalışma yaparsak, çok değerlenmiş bir paranın ihracatı düşürüp ithalatı artırdığı, daha iyi yaşamak için tüketicilerin ithalata yönelmesine izin verdiğini fakat ihracata bağlı tarım sektörünü dezavantajlı duruma soktuğu açıktır.

Konunun başında ifade edilen ödemeler dengesi (ÖD) aşağıdaki gibi yazılabilir.

ÖD = X - M = Px x - d Pm m

Buradan, X ve M sırasıyla ihracat ve ithalat değerlerini, Px ve Pm sırasıyla ihracatın yurt içi fiyatlarını ve ithalatın yurt dışı fiyatlarını ve x ve m 'de sırasıyla ihracat ve ithalat miktarlarını ifade etmektedir. Buradaki konu kur oranları değiştiğinde ödemeler dengesi nasıl değişir. Yabancı para arzına nispetle geniş bir talep, Türk parasının değerini düşürürse, bu düşük TL ekonomideki ödemeler dengesini geliştirmelidir.

İhracattan alınan fiyatın ithalat için ödenen fiyata oranı olarak ifade edilen ticaret haddi (Px/Pm) ödemeler dengesini çok önemli ölçüde etkiler. İthalat ve ihracatı aynı para cinsinden ifade edebilmek için, ithalat veya ihracat fiyatını mübadele oranı için düzeltmek gerekir. Eğer Türkiye’nin ihracat malları için fiyatı 13 TL, ithal malları için 10 Dolar ve mübadele oranı d Türk parası cinsinden 1,3 TL ise, Türk parası cinsinden ticaret haddi,

T = Px /  Pm*(d )  = 13 / 10*(1,3)  = 1.0 veya alternatif olarak dolar cinsinden,

T =  Px*(f)  / Pm =  13*(0,76923)  / 10 = 1.0

Zaman içerisinde birleşik mal ve hizmetler için ticaret haddi özel bir ilgi alanıdır.

Özellikle tarıma dayalı üçüncü dünya ülkelerinin ticaret haddi, ihraç ettikleri tarımsal ürün fiyatlarının ithal ettikleri endüstri ürünleri ve hizmetlere nispetle düşmesi sonucu aşağı düşmüştür. Gelişen ülkeler, ilgili uluslararası kuruluşlara durumlarını iletmekteler ve bu durumu yani düşen ticaret haddini, çok ülkeli endüstri kartellerinin ve gelişmiş ülke hükümetlerinin gizli anlaşmalarıyla hatasızca yapılmış bir adaletsizlik olarak isimlendirmişlerdir.

Düşen ticaret haddi, her zaman kaynaklar üzerinden düşük gelir, yoksulluk, adaletsizlik ve piyasa kaybı anlamına gelmez. Alınan fiyatların ödenen fiyatlara oranı sadece mal

cinsinden ticaret haddidir. Ekonomik durumun daha iyi bir ölçümü faktör cinsinden ticaret haddidir ki bu da bir birim üretim faktörü için elde edilen gerçek fiyatlar olarak ifade edilir. Bu da mal cinsinden ticaret haddinin verimlilikle çarpılmasıyla elde edilir.

Devalüasyonun ödemeler dengesini düzeltip veya bozacağı konusu karşımıza bir soru olarak çıkmaktadır. Önceden de ifade edildiği gibi devalüasyon yabancı para ile ifade edilen ihracat fiyatlarını düşürür. Eğer miktardaki artış fiyatlardaki düşüşü karşılamazsa ihracattan kazanılacak yabancı para azalacaktır. Kur oranlarındaki değişmelere karşılık ihracatın artması zaman alacağından kısa ve uzun dönemdeki etkiler değişmektedir.

Ayrıca devalüasyonun ödemeler dengesine olan tam etkisini ölçmek için ithalat miktarları da dikkate alınmalıdır. Bazı olaylar bunun J-tepki eğrisi şeklinde olduğunu yani devalüasyonun ödemeler dengesini önce kötüye götürdüğünü sonra da iyileştirdiğini ortaya koyduğu belirtilmektedir.

Mübadele oranındaki ayarlamanın ödemeler dengesi üzerine olan net etkisi çoğu zaman Marshall-Lerner şartı ile ifade edilmektedir.

Ex - Em > 1 veya Ex + | Em | > 1

burada, Ex mübadele oranı karşısında toplam ihracat miktarının elastikiyetidir ve Em

mübadele oranı d karşısında toplam ithalat miktarının elastikiyetidir. Paranın değerinin düşmesi, eğer ihracat elastikiyeti artı ithalat elastikiyeti 1'den fazla olursa ödemeler dengesini düzeltir. Doğal olarak bu şartın oluşabilmesi için, sabit fiyatların, başlangıç dengesinin, gerçek dünyada karşılaşılmayan kısmi denge ile ilgili diğer varsayımların kabul edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle döviz miktarının döviz kuruna tepkisini ölçmek için daha karmaşık modeller kullanılmaktadır.

Yabancı korumacılık sonucu ortaya çıktığı iddia edilen ticaret açıkları çoğu zaman ülke içindeki makroekonomik politikaların bir sonucudur. Esnek kur oranları ve etkin finansman kaynağı olan sermaye piyasaları ülkelere bağımsız makroekonomik politikalarını sürdürmek için daha büyük imkânlar sağlamıştır. Bazı zamanlar, yanlış parasal ve mali politikalar gerekli düzeltmeleri geciktirebilmektedir. Gelecekteki uluslararası makroekonomik politikalar, ticaret ve gelir seviyesi üzerine daha az müdahaleci olacağını bilmek sevindirici bir durumdur. Japonya ve Avrupa Birliğinin iyi makroekonomik politikalarla ekonomik süper güç olarak ortaya çıkması, dünya ticaretindeki ortamı dengelemeye yardımcı olacaktır. İyi parasal ve mali politikalar için, ABD’nin Japonya ve Avrupa Topluluğu ile birlikte çalışabilme kabiliyeti uluslararası ekonomi için önemli bir denge sağlayabilecektir.

Benzer Belgeler