• Sonuç bulunamadı

20 yaşında erkek hasta T10-L2 seviyeleri arasında düşük kontrast

Belgede Elektronik Poster Sunumlar (sayfa 47-200)

tutulumlu intradural, ekstrameduller kitle nedeni ile opere edildi. T9-L3 laminoplasti yapılarak kitle çıkartıldı. Erken post op. dönemde hastanın baş ağrıları başladı.Post op. İkinci günde baş ağrısı şikayetleri arttı. Sağ tarafa lokalize nöbeti oldu. Bunun üzerine hastaya BBT (Bilgisayarlı Beyin Tomografisi) çekildi ve BT de sol pariyetal serebral parankim içerisinde 1,5 cm’lik hemorajik lezyon görüldü.

Alparslan Kırık1, Halil İbrahim Seçer2 1Etimesgut Asker Hastanesi, Ankara 2Akay Hastanesi, Ankara

Giriş: Konjoınt root literatürde %0.3-30 Olarak raporlanmakta olmasına

karşın sık görülen bir anomali değildir. Genellikle L5 ve S1 kök seviyelerinde görülmekle beraber sıklıkla sol tarafta rastlanmaktadır.

Gereç ve Yöntemler: 21 yaşında erkek hastanın bel ağrısı, sol bacakta

çekme hissi, ağrı, uyuşukluk şikayeti vardı. Sol S1 dermatomunda hipoestezi mevcuttu, düz bacak kaldırma testi sağda 50 derece, solda 30 derece pozitifti. Aşil refl eksi solda hipoaktifti. 4 Aydır şikayetlerinin olduğunu, medikal tedaviden fayda görmediğini ifade ediyordu. Manyetik rezonans görüntülemede (mrg) sol L5-S1 seviyesinde protrüzyon gözlendi. Hastanın şiddetli ağrılarını, aşil refl eksinin hipoaktif olmasını açıklayacak bir herniasyon gözlenmedi. Mrg’de L5-S1 seviyesinde bilateral olarak tek kök ile uyumlu görüntü vardı, ancak sol kökü daha kalın olarak görülüyordu. Hasta medikal tedavi ile takibe alındı. 1 Ay sonra şikayetleri geçmeyen hasta ameliyat edildi. Ameliyatta sol tarafta üst üste uzanan, biri daha kalın 2 root gözlendi. Duramaterden 2 kök halinde çıkıyor ve aynı foramene giriyorlardı. Standart laminektomi ve fl avektomi ile duramater bulunamadı. Ligamentum fl avum medialde daha geniş olarak eksize edildi. Üst üste 2 adet kök bulunması nedeniyle duramaterin posteriora, yani spinöz proçese doğru itilmiş olduğu gözlendi. Aynı foramenden 2 adet root geçmesi nedeniyle nöral foramen rölatif olarak dardı. Geniş foraminatomi yapıldı. Ameliyat sonrası hastanın şikayetleri geçti.

Tartışma: Lomber disk hernisi cerrahisinde mrg’de sadece protrüzyon

görülen vakalarda, tek bir kök görüntüsü olsada, semptomlar şiddetliyse konjoınt root olabileceği unutulmamalıdır. Cerrahi sırasında dikkatli olunmalı, root veya duramater hasarına yol açılmamalıdır. 2 Rootun üstüste olması nedeniyle dura posteriora itilmiş olabilir. Aynı foramene giren köklerde, şıkışıklığı gidermek için geniş foraminatomi yapılmalıdır.

Anahtar Sözcükler: Anomali, lomber disk hernisi, konjoınt root

EPS-135 [Spinal ve Periferik Sinir Cerrahisi]

MYELOMALAZİYE NEDEN OLAN OS ODONTOİDEUM: OLGU SUNUMU

Mehmet Fatih Erdi1, Derya Yavuz Demiray2, Nuri Havan3, Kemal İlik4, Fatih Keskin5

1Afşin Devlet Hastanesi, Nöroşirürji Kliniği, Kahramanmaraş 2Afşin Devlet Hastanesi, Nöroloji Kliniği, Kahramanmaraş 3Afşin Devlet Hastanesi, Radyoloji Kliniği, Kahramanmaraş 4Başkent Üniversitesi, Nöroşirürji Anabilim Dalı, Konya 5Konya Üniversitesi, Nöroşirürji Anabilim Dalı, Konya

Os odontoideum; düzgün dairesel yüzeyli, aksis cismi ile kemiksel devamlılığı olmayan ossikulumun normal odontoid prosesin yerini aldığı servikal vertebra anomalisidir. Etyolojisi halen tartışmalıdır. Servikal instabilite, atlantoaksiyel dislokasyon ve myelopatiye neden olabilir. Bu raporda migrenöz tipde başağrısı şikayeti ile başvurmuş, spinal kord kompresyonu, myelomalaziye neden olduğu tespit edilen os odontoidemlu bir olgu sunulmaktadır.

oldukça düşüktür. Enkapsülasyonun zayıf olduğu bazı tümörlerde, total rezeksiyon mümkün olmayabilir. Total rezeksiyon yapılan olgularda RT uygulanmazken inkomplet rezeksiyonlarda RT tavsiye edilmektedir.

Anahtar Sözcükler: Ependimoma, intradural intramedüller tümör,

servikotorakal lokalizasyon

EPS-139 [Spinal ve Periferik Sinir Cerrahisi]

UZUN DÖNEMDE DİSSEMİNE REKÜRRENS GÖSTEREN SPİNAL HİDATİK HASTALIĞI: OLGU SUNUMU

Hakan Somay, Erdoğan Ayan, Cezmi Çağrı Türk, Metin Orakdöğen, Selin Tural Emon, Mehmet Zafer Berkman

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Beyin Cerrahisi Kliniği, İstanbul

Hidatik hastalığı ecinococcus granulosus tarafından oluşturulan ve çeşitli organları tutan parazitik bir enfeksiyondur. Primer spinal tutulum nadirdir ve özellikle kemik tutulumu ve paravertebral tutulumu olan olgularda nüks oranları yüksektir. Burada 36 yaşında 13 yıl önce torakal spinal kist hidatik tanısı sonucu laminektomi ile cerrahi tedavi edilmiş ve postoperatif 1 ay kısa süreli albendazol tedavisi almış, ancak sistemik ve dissemine rekürens gösteren bir olgu sunulmuştur. İlk ameliyat sonrasında klinik radyolojik ve serolojik takipleri düzenli yapılmayan olgu 13 yıl sonra paraparezi bulguları ile incelendi. Torakal 4-5 vertebraları, sağ posterior toraks duvarı ve paravertebral adeleleri tutan mültikistik lezyonlar ve aynı zamanda dalakta da kistik lezyon saptandı. Hidatik kist olarak düşünülen lezyonlar serolojik olarak da doğrulandı. Vertebra destrüksiyonu ve kifozu olan olgu sağ lateral torakotomi ve posterior yaklaşım olmak üzere 2 ayrı seansda opere edildi. Kistler temizlendi ve vertebral stabilizasyon yapıldı. Dalaktaki hidatik kist nedeniyle de cerrahi tedavisi yapılan olguya postoperatif 6 ay antihelmintik tedavi sonrası yapılan kontrollerde rekürrens görülmedi.

Spinal hidatik hastalığın tedavisi zordur. Özellikle vertebra tutumlu olan olgularda spinal instabilite ve rekürrens önemli sorundur. Ameliyat öncesi ve sonrasında antihelmintik tedavi verilmesi ve olguların klinik, radyolojik ve serolojik olarak yakın izlenmesi rekürrensler açısından oldukça önemlidir.

Anahtar Sözcükler: Hidatik kist, paraparezi, spinal, echinococcus,

albendazol

EPS-140 [Spinal ve Periferik Sinir Cerrahisi]

SPİNAL LİPOM VE DERMOİD TÜMÖR BİRLİKTELİĞİ: OLGU SUNUMU

Özkan Tehli, Nail Çağlar Temiz, Yusuf İzci, Mehmet Kadri Daneyemez, Cahit Kural

Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı, Ankara

Giriş: Spinal lipomlar nadir görülen ve sıklıkla lumbosakral bölgeye

yerleşim gösteren lezyonlardır. Genellikle spinal disrafizmlere eşlik ederler. Dermoid tümörlerle birlikteliği daha önce bir kez pediatrik olguda

Olgu 2: 51 yaşında bayan hasta. C2 korpusundan başlayıp, C3’e kadar

uzanan ve kordu sola doğru itmiş homojen kontrastlanan bir kitle nedeni ile opere edildi.

Oturur pozisyonda uygulanan C2 total laminektomi ile tümör total olarak çıkartıldı.

Post op. dönemde hastanın bulantı, kusma ve başağrılarının olması nedeni ile hastaya BBT çekildi.Çekilen BT’de sağ serebral parankimde 2,5*2 cm çapında hemorajik alan ve yine aynı tarafta pnömosefali görüldü.

Sonuç: Her ne kadar spinal cerrahi sonrası intraserebral hemoraji nadir

görülen bir durum olsa da bu tablo kanamanın yerleşim yerine ve miktarına bağlı olarak ciddi sonuçlar doğurabilir. Otoriteler bu tabloyu venöz enfakta bağlasa da kesin sebep halen tartışmalıdır.Cerrahi sırasında ve sonrasında meydana gelen BOS kaçışına bağlı olarak serebellar yapılar aşağıya doğru sarkabilir. Bu durumda serebellar venler gerilerek oklüde olabilir ve bu durum kanama veya venöz enfakta sebep olabilir.

Anahtar Sözcükler: Serebral hemoraji, spinal cerrahi

EPS-138 [Spinal ve Periferik Sinir Cerrahisi]

SERVİKOTORAKAL UZUN SEGMENT İNTRADURAL İNTRAMEDÜLLER EPENDİMOMA OLGUSU: OLGU SUNUMU

Feyzi Birol Sarıca, Özgür Kardeş, Fatih Aydemir, Kadir Tufan, Melih Çekinmez, Hakan Caner

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı, Ankara

İntramedüller spinal tümörler, primer intradural tümörlerin yaklaşık %10-20’sini oluştururlar. Ependimomlar, yetişkinlerde en sık gözlenen intramedüller tümörlerdir. Sıklıkla 4. ve 5. dekadda gözlenirler. Ependimomlar; en sık konus medullaris ve filum terminalede, en az ise servikotorasik omurilikte yerleşirler. En sık gözlenen semptom; ağrı ve motor güçsüzlüktür. Ağrı, radiküler özellik taşıyabilir. Servikal yerleşimlilerde üst extremite semptomları ön planda iken, torakal yerleşimlilerde ise sıklıkla spastisite ve sensorial bozukluk gelişmektedir.

Olgu Sunumu: 1 aydır sağ kolda ağrı ve uyuşma ile bacaklarında titreme

ve güçsüzlük yakınmaları bulunan 51 yaşında erkek hasta, kliniğimize başvurdu. Nörolojik muayesinde; bilateral el parmaklarında abduksiyon kaybı (grade: 4/5) ile spurling şiddetli (++) saptandı. Spinal MRG’de C4- T3 düzeyleri arasında devamlılık gösteren, C7-T1 düzeyinde 3 cm’lik solid komponent ile C6-T2 düzeyinde kistik komponent/sirinks kavitesi bulunan, minimal kontrast tutan, intradural intramedüller spinal kitle saptandı (Resim 1). C5-6-7-T1 total laminektomi yapılarak intramedüller kitlenin solid komponenti total çıkarıldı, kistik komponenti ise bırakıldı. Patoloji sonucu; Ependimoma WHO grade II olarak geldi. Postoperatif dönem nörolojik muayenesinde; motor defisit saptanmadı, pozisyon ile ilgi proprioseptif derin duyu kaybı vardı. C1-T4 arasına 50,4Gy dozunda küratif RT uygulandı. Postoperatif 3.ayda hastada derin duyu kaybının belirgin gerilediği saptandı. Spinal MRG’de ise; kontrast tutan belirgin bir kitle imajı saptanmamış olup C7-T1 düzeyinde milimetrik çaplı siringohidromyeli kavitesi izlenmiştir (Resim 2).

Sonuç: Cerrahi rezeksiyonla kür sağlanan tümörler olmalarından

dolayı, ependimomlarda radikal cerrahi önerilmektedir. Olguların yaklaşık %90’ında radikal rezeksiyon başarılabilir ve rekürrens riski

yaralanması nadir görülür ve tüm spinal yaralanmaların %1.5 ini oluşturur. Shahlaie ve ark.nın 2006 yılında yayınladığı bir çalışmaya göre 1950 yılından itibaren literatürde Güney Afrika’dan yayımlanan 4 büyük seri (vaka sayıları 122 ile 450 arasında değişen) mevcuttur. Diğer serilere baktığımızda en büyük seri 20 olgu ile Heary ve ark.na aittir. Ayrıca olgu sunumu şeklinde 30 civarında makale mevcuttur. 15 olgunun sunulduğu bu çalışma Güney Afrika hariç tutulduğunda literatürdeki 4. büyük seri kabul edilmelidir.

Gereçler ve Yöntem: Kliniğimizde 1995-2010 yılları arasında takip ve

tedavi edilen spinal kesici delici alet yaralanması olan 15 olgu retrospektif olarak incelendi.

Sonuçlar: Olguların biri dışında tümü erkekti. 3 olgu servikal, 8 olgu

torakal ve 4 olgu lomber bölgelerinden yaralanmışlardı. 5 olguda yarı kesi (Brown Sequard sendromu) bulguları vardı.3 olgu cerrahi, diğer olgular ise konservatif olarak tedavi edildiler.

Tartışma: Literatür incelendiğinde spinal kesici alet yaralanmalarının

çoğunlukla genç erkeklerde, servikal ve üst torakal bölgeden gerçekleştiği görülmektedir. Bizim çalışmamızda literatüre uygun olarak olguların biri dışında tümü erkek ve yaş ortalaması da 35 tir. 15 olgunun 11’i servikal ve torakal bölgeden yaralanmışlardır.

Spinal kesici delici alet yaralanması tanısıyla gelen tüm hastalar, dikkatli fizik muayeneleri sonrası dışarıdan herhangi bir yabancı cisim görülmese bile mutlaka direk grafiler ve BT ile incelenmelidir. MRG, eğer içerde metalik yabancı cisim yoksa ve acil cerrahi planlanmıyorsa çekilmesinde yarar vardır.

Bu yaralanmalarda genellikle cerrahi girişim gerekmez. Kesici aletin ucu içeride ise, ilerleyici nörolojik defisit yada BOS fistülü varsa cerrahi gerekebilir. Bu çalışmada toplam 3 olguya cerrahi girişim yapılmıştır.

Anahtar Sözcükler: Omurga, kesici alet, cerrahi

EPS-143 [Spinal ve Periferik Sinir Cerrahisi]

LOMBER DİSKOPATİ TAKLİDİ YAPAN LOMBER EPİDURAL BRUSELLA APSESİ

Tugay Atalay1, Halil Gök2, Bahattin Çelik3

1Özel İbni Sina Hastanesi Beyin Cerrahisi Uzmanı, Osmaniye 2Özel Neon Hastanesi Ortopedi Uzmanı, Erzincan

3Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahisi Anabilim Dalı, Şanlıurfa

Giriş: Spinal epidural alanda apse insidansı yılda 10000/ 0,2-2,8

dir. Piyojenik enfeksiyonlar sıklıkla paraspinal alanı, vertebraları, ve intervertebral disk alanını tutar. Intervertebral disk alanı enfeksiyon vakaları çoğunlukla (diskitis) ameliyat sonrası oluşur. Piyojenik epidural apse ve spondilodiskitis, yeni kuşak antibiyotiklere rağmen; ciddi bir sorundur Ameliyat öncesi brusella tanısı olmayan ve Lomber MRI’ da diskopati görünümü nedeniyle ameliyat edilen Brusellöz diskitis olgusu sunduk.

Olgu: 60 yaşında bayan hasta 8 aydır süren bel ağrısı ve sağ siyatalji

şikâyetiyle başvurdu. Nörolojik muayenesi normaldi ve çekilen Lomber MRI’da lomber dejeneratif bulgular mevcuttu. Hastaya anti-enfl amatuar ve myeloreksan tedavi başlandı. 5 ay boyunca şikayetleri azaldı. Daha sonra şikayetleri şiddetlendi. Tekrar yapılan nörolojik muayenede düz bacak germe testi her iki bacakta negatif ve femoral sinir germe rapor edilmiş olup erişkinde daha önce hiç bildirilmemiştir. Bu olguyu

sunmamızdaki amaç spinal intramedüller lipom ve dermoid tümörün birlikte olabileceğini göstermek ve cerrahi yaklaşımı vurgulamaktır.

Olgu: 20 yaşında erkek hasta bel ağrısı şikayeti ile kliniğimize müracaat

etti. Hastanın fizik muayenesinde herhangi bir patoloji saptanmadı. Nörolojik muayenesi normal idi. Radyolojik incelemede L1-L3 arasında intramedüller yerleşimli hiperintens lipoma ve L4-L5 yerleşimli dermoid kist saptandı (Resim 1).Spinal kord L5 seviyesinde sonlanmakta idi. Hasta opere edilerek L4 ve L5 total laminektomi ile spinal intramedüller yerleşimli dermoid kistin total eksizyonu uygulandı. Ayrıca filum terminale kesilerek spinal kord serbestleştirildi. Lipomaya ise müdahale edilmedi. Hastanın postoperatif dönemde ağrıları düzeldi, kontrol MR incelemesinde dermoid kiste ait rezidü veya nüks izlenmedi (Resim 2).

Sonuç: Spinal intramedüller lipoma ve dermoid kist birlikte olabilir.

Öncelikle dermoid kist boşaltılmalı ve spinal kord serbestleştirilmelidir. Hastada nörolojik defisit yok ise ve lipoma tümüyle intramedüller yerleşimli ise lipomaya müdahale edilmemelidir.

Anahtar Sözcükler: Spinal lipoma, spinal dermoid tümör, cerrahi

EPS-141 [Spinal ve Periferik Sinir Cerrahisi]

SCHWANNOMA FROM THE FIFTH LUMBAR NEVRE ROOT WITH VERTEBRAL BODY OSTEOLIYSIS: POSTERIOR APPROACH

Özkan Ateş1, Meltem Öznur2, Adnan Yüksek3, Mehmet Akif Durak1 1Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı 2Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 3Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı

Object: We report a rare case of schwannoma which arises from fifth

lumbar with L5 vertebral body destruction.

Method: 45 year- old male patient sustained back and left leg pain on

for 6 months. This tumor totally resected and stabilized via only posterior aproach.

Results: At final follow up, there was no neurological deficit and pain. Conclusion: If there are two tumor components such as anterior and

posterior, tumor is removed with combine approach. We removed this tumor with two componet via posterior approach. If the tumor is limited in the lumbar region, this tumor can be succesfully removed and stabilizated via posterior approach

Keywords: Schwannoma, posterior approach, lumbar

EPS-142 [Spinal ve Periferik Sinir Cerrahisi]

OMURGANIN KESİCİ ALET YARALANMALARI

Mehmet Zileli1, Hasan Serdar Işık2, Sedat Çağlı1

1Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroşirürji Anabilim Dalı, İzmir 2Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nöroşirürji Anabilim Dalı, Ordu

Lomber disk cerrahisinde omurgada biyomekaniğine etki edebilecek muhtemel değişikliklerin gözlemlenmesi operasyon tipini, enstrüman kullanımını belirlemede, maliyet/yarar oranını saptamada ve uzun dönem tedavi oranının belirlemede yararlı olacaktır. Kliniğimizde lomber diskektomi operasyonu uygulanan 100 hastanın operasyon öncesi ve sonrası operasyon mesafesi ve komşu mesafelerdeki bazı morfolojik değişiklikler direk radyolojik inceleme ile kıyaslandı. Operasyon öncesi ve sonrası hastalara direk lumbosakral grafiler çektirlerek; opere edilen mesafe disk yüksekliği, foramen genişliği, korpus yüksekliği, komşu mesafe disk yükseklikleri, foramen genişliği, korpus yüksekliği ve nötr pozisyonda lomber lordoz açısı ölçümleri hesaplandı. Post-operatif hastaların takip süreleri en az 6 ay en fazla 3 yıl idi. Elde edilen Sonuçlar istatistiksel olarak değerlendirildiğinde; opere edilen mesafede erken dönemde bir dejenerasyon sürecinin başladığı, geç dönemde daha da belirgeinleştiği, komşu segmentlerde ise geç dönemde dejenerasyon bulgularının görüldüğünü gözlemledik.

Anahtar Sözcükler: Lomber disk, direk grafi, disk mesafesi, korpus

yüksekliği, foramen genişiği, lordoz açısı

EPS-146 [Spinal ve Periferik Sinir Cerrahisi]

TEK SEVİYE LOMBER DAR KANALDA POSTERİOR LOMBER INTERBODY FÜZYON UYGULANMASININ KLİNİK SONUÇLAR ÜZERİNE ETKİSİ

İbrahim Barış Saygılı1, Salim Şentürk2, Mehmet Özerk Okutan3, İhsan Solaroğlu4

1Şırnak Devlet Hastanesi, Nöroşirürji Kl., Şırnak

2Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1. Nöroşirürji Kl., Ankara 3Ordu Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Nöroşirürji Anabilim Dalı, Ordu 4Koç Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Nöroşirürji Anabilim Dalı, İstanbul

Amaç: Bu çalışmanın amacı, tek seviye lomber dar kanal tedavisinde

PLIF’le (posterior lomber interbody füzyon) kombine edilmiş enstrumanlı posterolateral füzyonla, yalnızca enstrumanlı posterolateral füzyon yaklaşımlarının sonuçlarının karşılaştırılmasıdır.

Yöntem: Kliniğimizde Ağustos 2006 ve Ocak 2010 tarihleri arasında,

enstrumantasyonlu posterolateral füzyon ile birlikte PLIF uygulanan 50 hasta ile, sadece enstrumantasyonlu posterolateral füzyon (PLIF’siz) uygulanan 50 hastanın klinik sonuçları retrospektif olarak karşılaştırılmıştır. Tüm hastalar preoperatif dönemde direk grafi, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme yöntemleri ile değerlendirilmiştir. Her hastaya, ağrı derecelerinin değerlendirilmesi için VAS (Vizüel Analog Skala) ve fonksiyonel yeterlilik durumlarının değerlendirilmesi için ODI (Oswestry Yetersizlik İndeksi) skorlama formları doldurulmuştur. VAS ve ODI skorlama değerleri, preoperatif dönem ve postoperatif 12.aydaki değerleri ile istatistiksel olarak karşılaştırılmıştır. 12.ayda klinik sonuçları Oddom kriterleri ve Stanford skorları ile değerlendirilmiştir. İstatistiksel analizlerde SPSS programı kullanılmıştır.

Bulgular: Her iki grubun 12.aydaki ağrı ve fonksiyonel skorlarında,

preoperatif dönem skorları ile karşılaştırıldığında belirgin düzelme olduğu görülmüştür. Ancak, postoperatif 12. ay değerleri karşılaştırıldığında PLIF uygulanan enstrumantasyonlu posterolateral füzyon grubunun VAS skorları diğer gruba oranla belirgin olarak düşük bulunmuştur. Tüm testi sağda pozitifti. Sağ diz fl eksiyonu ve quadriceps femoris kas

kuvveti +4/5, DTR normoaktif ve sağ L2 dermatomuna uyan hipoestezi mevcuttu. Tekrarlanan Lomber MRI’ da sağ L2-3 mesafesinde diskopati tanısıyla servise yatırıldı. Hastaya sağ L2 laminektomi yapıldı. Sağ L2-3 disk mesafesi bakıldığında dura ve kök laterelinde kapsüllü foramene uzanan silindirik kitle görüldü. İçinden püy çıktığı görüldü. Diskektomi yapıldı ve dejenere diskle beraber püy materyali geldiği. Mikrobiyolojik kültürde üreme olmadı. Patolojide aktif kronik imfl amation gösteren granülomatöz reaksiyon geldi. Sedimentasyon ve CRP yüksek geldi. Brusella tüp aglitinasyon 1/360 pozitif geldi. Tetrasiklin ve rifampisin başlandı. SDM ve CRP takiplerde düştüyü görüldü. Taburcusu yapıldı.

Tartışma: Spinal Brusellöz abse çok nadir görülmekle beraber lomber

diskopati taklidi yaparak hastalığın atlanmasına sebep olmaktadır. Lomber diskopatide ayırıcı tanıda düşünülmelidir.

Anahtar Sözcükler: Brusellosiz, lomber diskopati, lomber epidural apse

EPS-144 [Spinal ve Periferik Sinir Cerrahisi]

LOMBER DİSK CERRAHİSİ SONRASI TEKRAR OPERASYON NEDENLERİ

Melih Üçer, Müslüm Güneş, Erhan Emel, İlhan Aydın, Levent Uysal Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, İstanbul

2000-2012 yılları arasında lomber disk hernisi tanısı ile tekrar opere edilen 265 hasta geriye dönük olarak değerlendirilmiştir. Hastaların 153 erkek, 112 kadın olup yaşları 24 ile 75 arasındadır. 226 hastada bir, 39 hastada da iki kez geçirilmiş operasyon mevcuttur.

Hastalarda ilk operasyondan sonra geçen süre iki ay ile yirmi beş yıl arasındayken ilk operasyondan sonraki iyilik süresinin bir ay ile 25 yıl arasında değiştiği saptanmıştır. Hastalardaki başlıca yeniden başvuru sebeplerinin bel ve bacak ağrıları, yürüme zorluğu ve efor kapasitesinde azalma olduğu görülmüştür.

215 aynı seviyede nüks disk hernisi, 35 aynı seviyede nüks disk hernisi ve instabilite, 5 hasta farklı seviyede disk hernisi, 10 hasta da granülasyon dokusu nedeniyle yeniden opere edilmiştir. 196 hastaya diskektomi ve dekompresyon uygulanırken, 69 hastaya diskektomi ve dekompresyona stabilizasyon ve füzyon uygulanmıştır. Bu çalışma ile hastaların yeniden operasyon nedenleri, operasyon şekilleri ve Sonuçları irdelenmiştir.

Anahtar Sözcükler: Nüks disk hernisi, başarısız bel cerrahisi, ikinci

operasyon, lomber dar kanal

EPS-145 [Spinal ve Periferik Sinir Cerrahisi]

LOMBER DİSKEKTOMİ SONRASI KOMŞU MESAFE MORFOLOJİK DEĞİŞİKLİKLER

Melih Üçer, Levent Uysal, Müslüm Güneş, Erhan Emel, Baran Bozkurt Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, İstanbul

Lomber disk cerrahisi günümüzde yaygın olarak uygulanan bir işlemdir. Son dönemlerde çeşitli enstrümantasyon tekniklerinin ve değişik operasyon tercihlerinin eklenmesiyle daha karmaşık hale gelmiştir.

Osman Tanrıverdi, Ufuk Erginoğlu, Birol Bayraktar, Tayfun Çakır, Hakan Korkmaz, Çoşkun Yolaş

Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Erzurum

Giriş: Toraks cerrahisi sonrası gelişen parapleji çok nadir ancak ağır

sonuçları olan bir durumdur. Kostovertebral bileşkede kanama, spinal kanala hemostatik ajanların migrasyonu, anterior spinal arter trombozu, epidural hematom, epidural kateterizasyon, metastatik karsinom, peri- postoperatif hipotansiyon vb. nedenlerle parapleji gelişebilir. Olgumuzda Özefagus malign neoplazmına tanısı ile opere edilen ve postoperatif dönmede parapleji gelişen hasta sunuldu.

Olgu: 69 yaşında kadın hasta Özefagus malign neoplazmı tanısı ile opere

edilmiş. Postoperatif dönmede hastada alt extremiteleri içeren parapleji gelişmesi üzerine kliniğimizce konsülte edildi. Nörolojik muayenesinde alt extremiteler paraplejik ve T5 seviyesi altı anestezik idi. Derin duyu muayenesinde Pozisyon ve vibrasyon duyusu alınamadı. Hastaya Spinal MR yaptırıldı ve T5 seviyesinde spinal kanal içinde sol foramene uzanım gösteren kontrast tutmayan lezyon izlendi. Hastaya uygulanan cerrahi esnasında kot rezeksiyonu aşamasında kostovertebral bileşkeden abondan kanama olduğu ve bone wax kullanılarak kanamanın kontrol altına alındığı öğrenildi. Hasta acil cerrahiye alındı. T5 total laminektomi yapılarak epidural mesafeden korda belirgin bası yapan bone wax eksize edildi. Post operatif 1. Haftada alt extremite kas güçleri 2/5 düzeyinde iken hasta aspirasyon pnömonisine bağlı Göğüs cerrahi yoğun bakımda ex oldu.

Tartışma: Toraks cerrahisi esnasında spinal kanala bone wax

migrasyonuna bağlı parapleji çok nadir bir durumdur ancak ağır sonuçlar doğurabilir. Literatür taramasında aynı şekilde toraks cerrahisi esnasında spinal kanala bone wax migrasyon sonucu parapleji gelişen 1 olgu sunumuna rastladık. Toraks cerrahisinin çok nadir bir komplikasyonu olmakla birlikte cerrahi sonrası akut parapleji gelişen hastalarda bu

Belgede Elektronik Poster Sunumlar (sayfa 47-200)

Benzer Belgeler