• Sonuç bulunamadı

A. BURHÂNEDDÎN el-MERĞÎNÂNÎ

7. YaĢadığı Dönemin ġartları ve Özellikleri

Hüsameddîn es-Siğnâkî'nin, altmıĢlı veya yetmiĢli yaĢlarında vefat ettiğini kabul ettiğimizde Moğol istilasından hemen sonraki dönemde yaĢadığını tesbit etmek mümkün olacaktır. Hayatının büyük bölümünü VII./XIII. asrın ikinci yarısında yaĢamıĢtır. Son on dört yılını ise VIII./XIV. asrın baĢlarında yaĢamıĢtır.77

O dönemde bölgeye hakim olan Altın Orda Hanlığından (624-761/1227- 1360) kısaca zikretmek, Siğnâkî‟nin yaĢadığı döneme ve bölgeye ıĢık tutması açısından da yerinde olacaktır. Cengiz Han‟ın oğlu Cuci Han‟ın ölümünden sonra 624/1227 yılında Batu Han tarafından kurulmuĢtur. Altın Orda Hanlığı, bu yıllarda bir yandan DeĢt-i Kıpçak‟ın fethiyle uğraĢırken diğer yandan da Rus prenslikleri üzerine baĢarılı akınlar tertipliyordu.78 Aynı zamanda Altın-Orda ile soydaĢ olan Ġlhanlılar arasında da çeĢitli mücadeleler olmuĢtur.

VII/XIII. asırda yaĢanan Moğol istilası o dönemde neredeyse hüküm süren bütün devletleri etkilemiĢ, bu devletlerin kimi tamamen ortadan kalkarken, kimi ise parçalanıp küçük devletlere bölünerek varlıklarını devam ettirmiĢlerdir.

VII/XIII. yüzyılda kurulan Altın-Orda devleti, Ġlhanlılar ve Memlükler'le sürekli mücadele içinde olmuĢtur. Siğnâkî‟nin yaĢadığı topraklarda hüküm süren Altın-Orda Devleti yıldan yıla büyüyerek geliĢmeye devam etmiĢ ve en çok yine kendi soyundan gelen Ġlhanlılar‟a karĢı mücadele etmiĢtir.

656/1258 yılında Ġlhanlılar‟ın en önemli hükümdarı Hülâgü, Abbasileri ortadan kaldırmıĢ, 1260 yılında ise Aynicâlût SavaĢı‟nda Memlükler‟e karĢı ağır bir yenilgi almıĢtır. Bu yenilginin tesirlerinden dolayı Ġlhanlı devleti'nin mücadele gücü dönemin en büyük devletlerinden olan Altın-Orda‟ya karĢı zayıf kalmıĢtır. Altın-Orda devleti 1227-1360 yılları arasında Batu Han, Berke Han ve Özbek Han gibi yöneticilerin akıllı ve dirayetli yönetimleri sayesinde uzun yıllar ayakta kalmıĢtır. Bu sayede dini, siyasi, idari, ilmi alanda önemli geliĢmeler kaydetmiĢtir. Böyle bir idare

77

Kalkan, Hüsameddin es-Sığnâki ve „en-Nihâye fi şerhi‟l-Hidâye‟ Adlı Eserinin Değerlendirilmesi, s. 12.

78

sayesinde Siğnâkî gibi âlimler ilmi faaliyetlerini rahat bir Ģekilde gerçekleĢtirme fırsatı elde etmiĢler ve her alanda çeĢitli eserler bırakmıĢlardır. Devletlerarası mücadelelerden dolayı halklar elbette ciddi bir Ģekilde etkilenmiĢler, canlarını ve mallarını kurtarmak için çeĢitli beldelere göç etmek zorunda kalmıĢlardır. Böyle bir dönemde Siğnâkî ve diğer âlimler de ilimlerini sekteye uğratmamak adına halkla birlikte daha rahat beldelere göç etmiĢlerdir.79

7.2. Sosyal Durum

Moğolların yeryüzünde gerçekleĢtirdiği tahribe kadar Ġslam medeniyeti muazzam bir ilerleme kaydetmiĢti. Fakat Moğol istilasından sonra ilim ve medeniyet noktasında Ġslam medeniyeti gerilemeye baĢladı. Ġlim ve medeniyetin gerilemesinde Moğolların açtığı bu büyük yaradan baĢka sebep aramanın gerekli olmadığı kanaatindeyiz.80

Moğollar, uğradıkları bütün memleketleri kan gölüne çevirmiĢtir. Cengiz Han‟ın her yerde yağmalama politikası izlemesinin, pek çok düĢünür tarafından Ġslam dünyasının baĢına gelebilecek en büyük musibetlerden biri olarak nitelendirilmiĢtir.81

Özellikle IV/X. yy‟dan itibaren Ġslam kültürü Mâverâünnehir bölgesinde iyice yaygınlaĢmıĢtır. Bilhassa Saray Ģehri kurulup, devlet merkezi yapılmasından sonra Türkistan‟la ticarî ve kültürel münasebetlerin hızla geliĢmesi neticesinde, Ġslamiyet‟in tesiri daha da artmıĢtır. Altın Orda devleti baĢkenti olan Saray, devrin önemli uluslararası ticaret yolları üzerinde bulunmasından dolayı doğu ve batı kültürlerinin buluĢtuğu jeopolitik bir öneme kavuĢmuĢtur.82

Altın Orda Hanları, müslüman olduktan ĢehirleĢmeye büyük önem vererek, Ģehir kültürünün DeĢt-i Kıpçak genelinde yaygınlaĢmasında da önemli bir rol oynamıĢlardır.83

79

Kalkan, Hüsameddin es-Sığnâki ve „en-Nihâye fi şerhi‟l-Hidâye‟ Adlı Eserinin Değerlendirilmesi, s. 16.

80

Kalkan, a.g.e., s. 17.

81

Kafesoğlu, Hârezmşahlar Devleti Tarihi, s. 274.

82

Kalan, Altın Orda kent kültürü: Saray el-Cedid Örneği, s. 449.

83

Siğnâkî‟nin doğum yeri olarak kabul edilip nispet edildiği Siğnâk, Saray Ģehrinden sonra bu dönemde en geliĢmiĢ Ģehirlerden biriydi. Sîğnak‟ın tarihteki önemli Ģehirlerden olmasının sebeplerinden biri Ġslamiyet‟in yayılmasında önemli bir yere sahip olmasından kaynaklanmaktadır. ġehirde kurulan medreseler ve camiler Ġslam alimlerinin yetiĢmesinde önemli fonksiyona sahip olmuĢtur. Buralarda yetiĢen ilim adamları ise Ġslam'ın yayılması için önemli gayretlerde bulunmuĢlardır.84

Özetleyecek olursak, Moğol istilasına uğrayan tüm beldeler Cengiz Han ve çocukları tarafından yağmalanmıĢ, ilmi ve kültürel birikimin çoğu yok edilmiĢtir. Bununla birlikte Moğollardan sonra kurulan Altın-Orda devletinin yöneticileri atalarının yolundan gitmemiĢ; aksine âlimleri korumuĢlardır. Moğol istilası yüzünden ülkelerini terk eden halk bu dönemde geri gelmiĢlerdir.

Sonuç olarak Siğnâkî, büyük sıkıntılar atlatıp yeniden sakinliğe kavuĢan islam beldelerinde, rahat bir ortamda, ilme daha çok vakit ayırma fırsatını değerlendirmiĢtir. Neticede bir çok eser ortaya koymuĢtur.

7.3. Ġlmî Durum

Orta Asya‟da Ġslâmî ilimler geniĢ çaplı bir geliĢme göstermiĢ ve zamanla Türkistan coğrafyasında büyük bir birikimin oluĢmasını sağlamıĢtır. Orta Asya‟nın Harezm, Mâverâünnehir ve Horasan gibi bölgelerinde ilmî faaliyetler baĢlamıĢ ve buralardan Ġslam kültür ve medeniyetine katkı sağlayan Darimî (ö. 255/868), Buharî (ö. 256/869), Tirmizî (ö. 279/892), Nesâî (ö. 303/915), Maturîdî (ö. 333/944), Farabî (ö. 339/950), es-Semerkandî (ö. 537/1142) ve Fergânî (ö. 593/1197) gibi ilim ve fikir adamları yetiĢmiĢtir.85

Bu bölgede yaĢayan ilk Müslüman Türk devletlerinden Karahanlılar, ilmin geliĢmesi için medrese, cami ve külliyeler inĢa etmiĢlerdir. Ayrıca ilim ve fikir adamları himaye edilmiĢtir. Bölgeden, Yusuf Has Hacip (ö. 478/1085), KaĢgarlı

84

Kalkan, Hüsameddin es-Sığnâki ve „en-Nihâye fi şerhi‟l-Hidâye‟ Adlı Eserinin Değerlendirilmesi, s. 20.

85

Mahmud (ö. 498/1105) ve Edip Ahmed Yüknekî (ö. VI/XII. yüzyıl) gibi alanlarında orijinal eserler kaleme alan önemli edip ve âlimler çıkmıĢtır.86

Gazneliler‟de, özellikle Sultan Mahmud zamanında saray çevresinde değiĢik milletlere mensup çok sayıda ilim, edebiyat ve sanat erbabı toplanmıĢtır. Bîrûnî, Ebû Nasr b. Irâk, Abdüssamed b. Abdüssamed el-Hakîm, Ebû‟l-Hayr Ġbnü‟l-Hammâr, Firdevsî, Ebu‟l-Feth Bustî, Ferruhî, Sistânî ve Menuçehrî Damgânî gibi isimler bunlardan sadece birkaçıdır.87

Mâverâünnehir bölgesinde VI/XII. Yüzyılda da ilmi faaliyetler devam etmiĢ fakat, moğol baskıları yüzünden ilmi geliĢmeler büyük sekteye uğramıĢtır. 88

VII/XIII. yüzyılda ise bütün Asya‟yı kasıp kavuran Moğol istilâsı daha da büyüyerek devam etmiĢtir. Moğolların bu istilası bölgedeki devletleri yıkmıĢ, sosyal, kültürel ve ekonomik yönlerden de telâfisi mümkün olmayan tahribata yol açmıĢtır.89 Birçok ilim adamı vatanlarını terk etmek zorunda kalmıĢtır. Siğnâkî de göç eden bu alimlerden birisidir.90 Bu göçler âlimlerin gittikleri yerler adına önemli sayılsa da, Türkistan bölgesi için ilmî ortamdan uzaklaĢma ve devletin gerilemesi anlamını taĢımaktadır.

Siğnâkî‟nin yaĢadığı dönemde hüküm süren Altın-Orda Hanlığı‟nda 654/1256 yılında ölen Batu Han‟dan sonra kısa sürelerle tahta çıkan Sertak Han ile Ulakçı Han‟dan sonra Berke Han (655-664/1257-1266) devlete hakim oldu. Berke Han zamanında Ġslam coğrafyasının çeĢitli bölgelerinden gelen bilginlerle ilmî ortamın temelleri atılmıĢtır. Klasik Ġslam kaynaklarında Kıpçaklı fakihler biçiminde özel bir ad verilecek kadar önemli bir yer tutan DeĢt-i Kıpçak kökenli bilginler, Berke

86

Çiftcioğlu, “Orta Asya Ġlim ve Kültür Köprüsü”, Bilig, s. 144.

87

Kahya, “Türkiye Selçukluları‟nda ve Anadolu Beyliklerinde Bilimsel ÇalıĢmalar”, Genel Türk

Tarihi, s. 581.

88

Köprülü, , “HârizmĢahlar”, İA, V, 287-288.

89

Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, s. 477-494.

90

Bayram, “Selçuklular Zamanında Orta Anadolu‟dan Batı Anadolu‟ya Göçler”, Uluslararası I. Batı

Han‟dan sonra da hem Han‟ın çevresinde hem de halk arasında varlıklarını devam ettirmiĢlerdir.91 Nitekim Necmuddin Ebu‟r-Reca Muhtar b. Mahmud b. Muhammed el-Kazanî el-Hanefî ez-Zâhidî (ö. 688/1289), birçok çalıĢması yanında er-Risaletu‟n- Nasîriyye adlı bir eser yazarak Berke Han‟a sunmuĢtur. ĠĢte bu birikim, müslüman olduktan sonra Özbek Han tarafından yeniden düzenlenecek ve DeĢt-i Kıpçak bölgesinde, devletin de desteğiyle Ġslam kültürünün yeniden üretimi için dayanılan temel haline gelecektir.92

Müslüman olur olmaz Muhammed adı ile Giyasuddin lakabını alan Özbek Han, kurduğu merkezî idare üzerinden DeĢt-i Kıpçak‟ı kısa sürede Ġslam beldesi yapmıĢtır. Özbek Han bu sürede Ġslam‟ı devletin resmî dini haline getirdi. Bunun sonucunda DeĢt-i Kıpçak‟ta medreseler, camiler, zaviyeler ve tekkeler kurulmaya baĢlandı. Özbek Han, ilim adamlarına değer vermiĢ, onlara her türlü kolaylığı sağladığı gibi sarayında da ayrıca bir medresetü‟l-ilm kurdurmuĢtur. Hükümdar sarayında âlimler, Ģeyhler, seyitler ve hocalar itibar kazandı. Özbek Han devrinde atılan bu ilmî ve kültürel temeller, ilim adamları sayesinde kısa zamanda büyük bir harekete haline gelmiĢtir.93

Saray Ģehri yalnızca dini ilimlerde değil diğer büyük Ģehirlerde olduğu gibi bilim ve teknoloji alanında da döneminin nadir Ģehirlerinden biriydi. Saray kentinde yapılan kazılar sırasında mükemmel bir su tesisatının olduğu bahçelerden evlere kadar su borularıyla su getirildiği tespit edilmiĢtir. Yine bu dönemde Çini tezyinatı ve maden eritme-iĢletme tesislerinin de varlığı bilinmektedir.94

Hüsameddin es-Siğnâkî‟nin doğum yeri olan Siğnak Ģehri, bu dönemlerde Saray Ģehri gibi Ġslamiyet‟i yaymada büyük rol oynamasından dolayı tarihte önemli Ģehirlerden biridir. Bu Ģehir, VII/XIII. yy.‟da Moğol istilasıyla tamamen yağmalanıp yerle bir edilmesine rağmen, VIII/XIV. yy‟da kendini toparlayarak eskisinden daha

91

Fazlıoğlu, “Altın-Orda Ülkesinde Ġlk Matematik Kitabı: Hesap Biliminde ġaheser (et-Tuhfa fi Ġlmi‟l Hisâb) ”, II. Uluslararası Altın Orda ve Mirasçı Hanlıklar Konferansı, s. 3.

92

Ġzgi, “Canı Bek Han Devrinde Altın Ordu Hanlığında Bilim Hayatı”, Divan, s. 147-171.

93

Ġzgi, a.g.m., s. 152.

94

geliĢmiĢ hatta Altın-Orda‟ya bir dönem baĢkentlik yapacak kadar kendisini toplamıĢtır.95 Burada yetiĢmiĢ önemli âlimler, Ġslamiyet‟i yayma ve yeni nesillere aktarma konusunda önemli görevler üstlenmiĢ; Ģehirde kurulan camiler ve medreseler de bu âlimlerin sayısının çoğalmasına öncülük etmiĢtir.

Sonuç olarak VII/XIII. asrın ikinci yarısında ilmî hareketlenme istikrarını kaybetmiĢ, Moğollar Ġslam dünyasına vahĢi saldırılarını baĢlatmıĢ, ilmî hareketlenmeyi yerle bir etmiĢ; binlerce kitabı yok ederek, kütüphaneler ve mescitleri yakıp yıkmıĢ; âlimleri her çeĢit iĢkenceye maruz bırakarak öldürmüĢlerdir. Moğol hükümdarlarının insaflıları iktidara geldikten sonra ilmî hareketlenme tekrar baĢlamıĢ kütüphaneler ve mescitler çoğalmıĢtır. Neticesinde Ġslam medeniyeti geliĢme göstermeye baĢlamıĢ ve bu bölge bir çok alimin yetiĢtiği bir bölge haline gelmiĢtir.

8. Vefatı

Ġmam Siğnaki‟nin vefat tarihi ve yeri hakkında ihtilaflar mevcuttur. Bağdat‟tan hac için çıkıp sonra 710/1310 yılında da DımaĢk‟a gittiği kaynaklarda geçmektedir.96 Bazı kaynaklar da bu bilgiye dayanarak 710/1310 yılını onun vefat tarihi olarak aktarmıĢlardır. Dolayısıyla Kâtip Çelebî de, vefat tarihini 710/1310 olarak vermektedir.97 Fakat bu görüĢün doğruluğuna temkinle bakılmıĢtır . Çünkü Ġbn Kutluboğa, 710/1310 yılında DımaĢk‟a geldiğini, bu tarihten sonra da Mısır‟a gittiğini, daha sonrasında hac yapıp Halep‟e döndüğünü aktarmaktadır.98

BaĢka bir görüĢe göre Siğnâkînin vefat tarihi 711/1311 yılı Recep ayıdır. TaĢköprüzade 711/1311 tarihini tercihe değil de tahmini söylediğini belirtmektedir.

Ġmam Siğnâkî‟nin vefat tarihiyle alakalı farklı bir bilgi de Onun hayatını kaleme alan ve müellife yakın dönemde yaĢamıĢ bir âlim olan Ebu‟l-Meâli

95 Ġzgi, a.g.m., s. 161. 96 Temîmî, et-Tabakâtü‟s-seniyye, I. 254. 97

Kâtip Çelebi, Süllemü'l-Vusul ila Tabakati'l-Fuhul, I, 112.

98

Muhammed b. Rafi‟ es-Sülemîden gelmektedir. Ona göre Siğnaki‟nin vefatı 714/1314 tarihidir.99

Bazı kaynaklar Siğnâkî‟nin Halep‟te vefat etiğini belirtmektedirler.100 Bazı kaynaklar ise Merv‟de vefat ettiği ve kabrinin de burada olduğuna dair bilgiler vardır.101

Yaptığım araĢtırmalara göre, Birçok kaynağın tercihi doğrultusunda Siğnâkî‟nin 714/1314 yılında Halep‟de vefat ettiği görüĢü ağırlık kazanıyor.102

99

Merâğî, el-Fethu‟l-mübîn, II, 112.

100

Katib Çelebi, Süllemü'l-Vusul ila Tabakati'l-Fuhul, V, 23; Ziriklî, A‟lâm, II, 247; Ġsmâil PaĢa,

Hediyyetü‟-ârifîn, I, 314; Kehhâle, Mu‟cemu‟l-müellifîn, III, 250.

101

Temîmî, et-Tabakâtü‟s-seniyye , I, 254; Sülemî, Müntehabu‟l-muhtâr, s. 41.

102

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

EN-NĠHAYE FÎ ġERHĠ‟L-HĠDÂYE

A. EN-NĠHÂYE‟NĠN TANITIMI

Ġslam Dünyasında en fazla müntesibi bulunan Hanefi mezhebinin tarihi incelendiğinde göze çarpan en önemli kaynaklardan birisi Ģüphesiz Hidaye adlı eserdir. Dolayısıyla bu eserle ilgili birçok Ģerh yazılmıĢtır. Ġmam Siğnaki'nin

Nihaye adlı eseri de Hidaye üzerine yazılmıĢ önemli Ģerhlerden birisidir.

1. Eserin Adı

en-Nihâye fi Şerhi‟l-Hidâye Siğnâkî, Nihâye‟nin mukadimesinde, eserinin

tam adını bu Ģekilde vermiĢtir. Kitaba bu ismi vermesinin sebebini ise Ģöyle açıklamıĢtır “Hidâye‟nin, rivayetlerinin müĢkillerini ve dirayetinin mu‟dallarını (ikilemlerini) açıkladıktan sonra en-Nihâye fi şerhi‟l-Hidâye diye isimlendirdim” demiĢtir.

Siğnâkî, Hidâye‟ adlı eserde kendine kapalı gelen bölümleri açıklayıp, gerekli gördüğü yerlerde ayet, hadis, dil bilgisi kuralları ve âlimlerin görüĢlerine baĢvurmuĢ olup geniĢ açıklamalar yapmıĢtır; dolayısıyla Hidâye‟yi hiçbir kapalı nokta kalmayacak Ģekilde açıkladığına inandığı için de ona “anlaĢılmayacak yer kalmadı” veya müĢkiller giderildi‟ manalarında Nihâye (son) adını vermiĢtir .103

103

Kalkan, Hüsameddin es-Sığnâki ve „en-Nihâye fi şerhi‟l-Hidâye‟ Adlı Eserinin Değerlendirilmesi, s. 77.

2. Siğnâkî‟ye Aidiyeti

Nihâye‟nin Siğnâkî‟ye aidiyeti hususunda herhangi bir Ģüphe yoktur.

Elimizdeki nüshaların tamamında Nihâye adlı eserin Ġmam Siğnâkî‟ye aidiyetini görüyoruz.

Örneğin; Hidaye‟nin Ģerhi İnaye kitabının sahibi Ekmeleddin el-Baberti Ģöyle demiĢtir: eĢ-ġeyh-ul'imam ve‟l-karnü‟l hümam aslı ve feri toplayan Ģeri hükümlerin kaynaklarının mukarriri Hüsam-ül'millet-i veddin es-Siğnaki (Allah ona rahmetiyle muamele etsin ve cenneti onun mekanı etsin) Hidaye‟yi açıklamak ve onda olanları ortaya koymak için onu en faydalı bir Ģekilde Ģerh etmiĢ ve onu çok güzel bir biçimde açıklamıĢtır ve onu tetkik amacının kapsamı ve tahkikatı nihayetinde ortaya koyduğu için Nihaye diye isimlendirmiĢtir.104

3. Yazma Nüshaları

Siğnâkî‟nin en-Nihâye‟sinin yazma nüshaları Türkiye‟de birçok Kütüphanede mevcuttur. En büyük yazma eserler Kütüphanelerinden sayılan Süleymaniye Kütüphanesinde farklı bölümlerde dördü tam olmak üzere doksan üç nüsha vardır.

Bu nüshalar ek bilgileriyle beraber aĢağıdadır:

3.1. Süleymaniye Kütüphanesi Carullah Bölümünde

809 kayıt numarası ile müstensihi mechuldür, 1. cilt, 161 varaklı;

810 kayıt numaralı, 3.cilt, 212 varaklı, 915/1509 yılında istinsah edilmiĢtir; 811 kayıt numaralı, 5. cilt, 197 varaklı;

812 kayıt numaralı, 381 varaklı; 813 kayıt numaralı, 1. cilt, 358 varaklı; 900 kayıt numaralı, 2. cilt, 387 varaklı.

104

3.2. Süleymaniye Kütüphanesi Damad Ġbrahim Bölümünde

611 kayıt numarası ile 1080/1669 tarihli istinsah edeni ise mechuldür, 1. cilt, 332 varaklı;

612 kayıt numaralı, 302 varaklı;

613 kayıt numarası ile 720/1320 tarihli istinsah edeni ise mechuldür, 5. cilt, 264 varaklı;

614 kayıt numarası ile 981/1573 tarihli istinsah edeni ise mechuldür, Ahmet b. Nejmüddin eĢ-ġafi‟nin istinsah ettiği nüsha, 2. cilt, 497 varaklı;

615 kayıt numarası ile 984/1576 tarihli istinsah edeni ise mechuldür, 630 varaklı.

3.3. Süleymaniye Kütüphanesi Esad Efendi Bölümünde

666 kayıt numaralı, 317 varaklı.

3.4. Süleymaniye Kütüphanesi Fatih Bölümünde yirmi dört adet nüsha

bulunmaktadır:

1980 kayıt numaralı, EĢref b. Abdülmelik‟in istinsah ettiği nüsha, 310 varaklı, 758/1357 yılında istinsah edilmiĢtir;

1981 kayıt numaralı, EĢref b. Abdülmelik‟in istinsah ettiği nüsha, 317 varaklı, 757/1356 yılında istinsah edilmiĢtir;

1982 kayıt numaralı, Ġstinsah edeni mechuldür, 374 varaklı;

1983 kayıt numaralı, Muhammet b. Ali'nin istinsah ettiği nüsha, 407 varaklı;

1984 kayıt numaralı, 309 varaklı; 1985 kayıt numaralı, 423 varaklı;

1986 kayıt numaralı, Muhammet b. Ali'nin istinsah ettiği nüsha, 392 varaklı;

1987 kayıt numaralı, Muhammed b. Mahmud b. Mesud el-kırmani tarafından yazılan, 311 varaklı;

1988 kayıt numaralı, Abdürrahman b Muhammed b. Muhammed b. Yezid tarafından yazılan 3. cilt, 419 varaklı;

1989 kayıt numaralı, 504 varaklı; 1990 kayıt numaralı, 580 varaklı; 1991 kayıt numaralı, 269 varaklı; 1994 kayıt numaralı, 294 varaklı;

1995 kayıt numaralı, Ahmed b. Abdülmuhsin tarafından yazılan, 185 varaklı; 1996 kayıt numaralı, 195 varaklı;

1997 kayıt numaralı, 216 varaklı;

1998 kayıt numaralı, 7. cilt, 207 varaklı; 1999 kayıt numaralı, 3-4. cilt, 236 varaklı; 2001 kayıt numaralı, 3. cilt, 316 varaklı;

2002 kayıt numaralı, Ali b. Sudun tarafından yazılan, 267 varaklı, 866/1462 yılında istinsah edilmiĢtir;

2003 kayıt numaralı, Turali b. Rahman tarafından yazılan, 174 varaklı; 2004 kayıt numaralı, 358 varaklı;

2005 kayıt numaralı, 279 varaklı;

3.5. Süleymaniye Kütüphanesi Hamidiye Bölümünde

528 kayıt numaralı, 1. cilt, 524 varaklı, Musa b. Muhammet b. Atıf el- Hanefi'nin istinsah ettiği nüsha, 993/1585 yılında istinsah edilmiĢtir;

529 kayıt numaralı, 2. cilt, 603 varaklı, Musa b. Muhammet b. Atıf el- Hanefi'nin istinsah ettiği nüsha, 994/1586 yılında istinsah edilmiĢtir, eserin tam nüshasıdır.

3.6. Süleymaniye Kütüphanesi Ġsmihan Sultan Bölümünde 153 kayıt numaralı, istinsah edeni mechuldür, 5. cilt, 316 varaklı;

161 kayıt numaralı, 3. cilt, istinsah edeni Mustafa olan, 972/1564 yılında istinsah edilmiĢtir, 460 varaklı;

163 kayıt numaralı, 957/1550 yılında istinsah edilmiĢtir, 393 varaklı;

166 kayıt numaralı, 414 varaklı.

3.7. Süleymaniye Kütüphanesi Laleli Bölümünde

1086 kayıt numaralı, 747/1346 yılında istinsah edilmiĢtir, 176 varaklı; 1087 kayıt numaralı, 381 varaklı;

1088 kayıt numaralı, 333 varaklı.

3.8. Süleymaniye Kütüphanesi Mahmud PaĢa Bölümünde

216 kayıt numaralı, 509 varaklı, Müstensihi mechuldür.

3.9. Süleymaniye Kütüphanesi Mesih PaĢa Bölümünde

48 kayıt numaralı, istinsah edeni mechuldür, 15 varaklı; 49 kayıt numaralı, 16 varaklı.

3.10. Süleymaniye Kütüphanesi Reisülküttab Bölümünde

365 kayıt numaralı, Muhammed b. Mansur tarafından istinsah edilmiĢ, 847 varaklı, eserin tam nüshasıdır.

3.11. Süleymaniye Kütüphanesi Serez Bölümünde

823 kayıt numaralı, Mahmud b. Kemal tarafından istinsah edilen nüsha, 3. cilt, 329 varaklı;

1067 kayıt numaralı, 4. cilt, 366 varaklı.

3.12. Süleymaniye Kütüphanesi Süleymaniye Bölümünde 557 kayıt numaralı, 297 varaklı;

558 kayıt numaralı, 728/1328 yılında istinsah edilmiĢtir, 460 varaklı; 559 kayıt numaralı, 296 varaklı;

560 kayıt numaralı, 396 varaklı; 561 kayıt numaralı, 299 varaklı; 562 kayıt numaralı, 266 varaklı; 563 kayıt numaralı, 394 varaklı; 564 kayıt numaralı, 280 varaklı; 565 kayıt numaralı, 226 varaklı;

566 kayıt numaralı, 730/1330 yılında istinsah edilmiĢtir, 190 varaklı.

3.13. Süleymaniye Kütüphanesi Yeni Medrese Bölümünde 125 kayıt numaralı, 234 varaklı;

126 kayıt numaralı, 481 varaklı;

127 kayıt numaralı, 963/1556 yılında istinsah edilmiĢtir, 454 varaklı.

3.14. Süleymaniye Kütüphanesi Yozgat Bölümünde 261-2 kayıt numaralı, 248 varaklı;

262-2 kayıt numaralı, 260 varaklı;

272 kayıt numaralı, Mehmed b. Ali el-Ġsfehani tarafından istinsah edilmiĢ, 760/1359 yılında istinsah edilmiĢtir, 305 varaklı.

3.15. Süleymaniye Kütüphanesi Hüdai Efendi Bölümünde

789 kayıt numaralı, Ebubekir Muhammed tarafından istinsah edilmiĢ, 960/1553 yılında istinsah edilmiĢtir, 285 varaklı.

3.16. Süleymaniye Kütüphanesi Fazıl Ahmet PaĢa Bölümünde

621 kayıt numaralı, 454 varaklı;

622 kayıt numaralı, 900/1495 yılında istinsah edilmiĢtir, 528 varaklı.

3.17. Süleymaniye Kütüphanesi Kadızade Mehmed Bölümünde

211 kayıt numaralı, 316 varaklı.

3.18. Süleymaniye Kütüphanesi Karaçelebizade Bölümünde

145 kayıt numaralı, 561 varaklı; 147 kayıt numaralı, 316 varaklı

3.19. Süleymaniye Kütüphanesi ġehid Ali PaĢa Bölümünde

875 kayıt numaralı, 399 varaklı.

3.20. Süleymaniye Kütüphanesi Kılıç Ali PaĢa Bölümünde

440 kayıt numaralı, Muhammed b. Ġsmail tarafından istinsah edilmiĢ, 211 varaklı;

441 kayıt numaralı, istinsah edeni mechuldür, 393 varaklı;

442 kayıt numaralı, Ali b. Abdülvehhab tarafından istinsah edilmiĢ, 281 varaklı;

443 kayıt numaralı, Muhammed b. Ġsmail tarafından istinsah edilmiĢ 294 varaklı;

444 kayıt numaralı, 464 varaklı.

3.21. Atıf Efendi Kütüphanesinde 977 kayıt numaralı, 290 varaklı;

978 kayıt numaralı, 217 varaklı; 979 kayıt numaralı, 360 varaklı;

980 kayıt numaralı, 232 varaklı; 981 kayıt numaralı, 469 varaklı; 982 kayıt numaralı, 364 varaklı;

983 kayıt numaralı, 221 varaklı;

983 kayıt numaralı, 169 varaklı;

984 kayıt numaralı, 983/1575 yılında istinsah edilmiĢtir, 336 varaklı. 3.22. Nuruosmaniye Kütüphanesinde

1766 kayıt numaralı 1. cilt, 403 varaklı;

1767 kayıt numaralı 2. cilt, 497 varaklı, eserin tam nüshasıdır;

1768 kayıt numaralı 1. cilt, Ramazan el-BerehmetûĢî el-Ezherî tarafından istinsah edilmiĢ, 507 varaklı;

Benzer Belgeler