• Sonuç bulunamadı

Yıllık Kalkınma Planı geride kaldı. Ekonomik büyüme ağırlıklı planlı kalkınma yaklaşımı miadını doldurduğu hâlde 2014-2018 yıllarını

kapsayacak X. Plan hazırlıkları başlamış. Yarın, öğleden sonra Çocuk Özel İhtisas Komisyonu için Ankara’ya gideceğim.

Birkaç gündür bisikleti icad eden Kirkpatrick Macmillan’ın şu cümlesi zihnimde dolaşıyor: Bisikleti icat ettiğim kadar iyi kullanamadım, çünkü, bisiklete bindiğim ilk gün adam ezdim. Türkiye için Kalkınma Planları da tam bir memleket kazasıdır. On yıldır ülkeyi yönetenlerin hâlâ bunu fark edememiş olması kaygı vericidir. Anlamaları için de bir şey söylemeli miyiz?

İnce ayarlı bir söz söylemek yeterli: Kuş gibi uçmak arzusuyla bisiklete binersiniz ama uçakla uçamazsınız, çünkü uçağa binersiniz.

Tarabya, 6 Ekim 2012

Hakan Yılmaz tarafından yapılan Türkiye’de Muhafazakarlık: Ailede, Cinsellik, Din Araştırması sonuçlandı. Araştırmada en dikkat çeken nokta, muhafazakâr tutumlardaki yumuşama eğiliminin ortaya çıkmış olması. Araştırmanın ilgi çekici sonuçlarından biri, muhafaza edilmesi gereken en önemli toplumsal kurum ve muhafaza edilmesi gereken en önemli siyasal değer konusunda değişim olmuş. Muhafaza edilmesi gereken en önemli toplumsal kurum aile oranı yüzde 54’e yükselirken, devlet yüzde 15,5’e gerilemiş. Muhafaza

178

Çocuk ve Medeniyet 2021/1

edilmesi gereken en önemli siyasal değer 6 yıl önce “eşitlik” iken, artık özgürlük.

Açık Toplum Vakfı ve Boğaziçi Üniversitesi tarafından yürütülen Türkiye’de Orta Sınıfı Tanımlamak Araştırması da sonuçlanmış. Araştırmaya göre kendini orta sınıf olarak görenler azalmış, kendini fakir bulanların sayısı artmış.

Kazandığımız para, bize yetmiyor diyenlerin oranı 6 puan artışla yüzde 47’ye çıkmış. Dindarlık seviyesi 6 yıl içinde kayda değer bir değişim geçirmemiş.

Ramazanda oruç tutanların oranı yüzde 60’tan yüzde 53’e gerilemiş.

Yılmaz Esmer’in hazırladığı Türkiye Değerler Araştırması 2012 de

sonuçlanmış. 1990’dan bu yana iki yılda bir sürdürülen araştırmanın öne çıkan sonuçları şöyle: Toplumda güven duygusu zayıflıyor; dindarlıkta artış var, muhafazakârlıkta yükseliş yok; otoriter eğilimler güçlü, demokratik değerler zayıf…

Türkiye’de aile, çocuk ve gençlik araştırmaları için ölçek geliştirilmesine ihtiyaç var. Ailenin, çocuğun, gencin iyilik hali endeksi sistemi kurulmadan ampirik çalışmaları ihtiyatlı değerlendiriyorum.

Tarabya, 8 Aralık 2012

WIN/Gallup International Global Açlık Algısı Araştırması sonuçları her anlamda uykuları kaçıracak cinsten: Oluşturulan açlık duygusu endeksine göre dünya nüfusunun yüzde 3’ü sürekli, yüzde 9’u zaman zaman açlık çekiyor. Zaman zaman ya da sürekli açlık hissi duyan yüzde 12 oranı dünya nüfusunun 840 milyonu demek. Kriz bölgelerine gelince: Sudan halkının yüzde 80’i, İsrail ablukası altındaki Filistin’de ise halkın yüzde 52’si yeterli gıdaya ulaşamadığı için açlık içinde yaşıyor.

Açlık Algısı Araştırması Türkiye Sonuçları’nı Türkiye’nin iyi yönetildiği iddiasını sürdüren politikacılara ithaf ederek buraya kaydediyorum: Türkiye nüfusunun yüzde 4.6’sı sık sık, yüzde 11.6’sı da zaman zaman yeterli gıda bulamıyor. Türkiye’de açlık çekenlerin oranı toplam yüzde 16.2. Bu oran, yüzde 12 olan dünya ortalamasının üzerinde. Sürekli veya ara sıra yeterli gıda bulamayanların oranı, çalışanlar arasında yüzde 12 iken, çalışmayanlar arasında yüzde 19.3.

Türkiye’de iki haftadır Muhteşem Yüzyıl dizisi tartışılıyor. Bakalım yoksullar ne zaman gündeme gelecek!

Nişantaşı, 30 Ocak 2013

TÜİK’in son araştırmasına göre nüfus artış hızı 1.35’ten 1.2’ye, 0-14 yaş grubunun toplam nüfusa oranı ise 25’in altına düşmüş. Başbakan Recep

179

Çocuk ve Medeniyet 2021/1

Tayyip Erdoğan’ın ‘üç çocuk’ çağrısına rağmen nüfus artış hızı azalınca, Hükümet, çocuk sayısını teşvik etmek amacıyla çalışmalara başlamış.

Nüfus artışı ve azalmasının birçok bileşeni var. Sayılar üzerinden yapılacak değerlendirmelerle sonuç alınacağını varsaymak yerine, nüfus azalmasının nedenlerini anlamaya yönelmeyi tercih etmeliyiz. Büyük nüfus söylemi yerine çocuk sorunlarının çözümünü birinci öncelik durumuna getirmek daha gerçekçi değil mi?

TÜİK’in çocuklara ilişkin istatistikleri 2006 Aile Yapısı Araştırması veri tabanına dayanıyor. Bu ise çocuk gerçeğinin üzerini örtüyor. Veri tabanının güncellenmesi gerekir. Çocuğun İyi Olma Hali Endeksi sisteminin kurulması halinde bu konudaki doğru bilgi ihtiyacı karşılanmış olur.

Tarabya, 8 Mart 2013

Memnuniyetsizlik Araştırması’na göre, mutlu olanların sayısı önceki seneye göre yüzde 1 azalarak yüzde 61’e inmiş. Manolya ağacım, bu sonucu nasıl yorumlamalı?

Tarabya, 16 Mart 2013

Çin’de 1971 yılından beri başlayan ‘tek çocuk’ politikası sonucunda 336 milyon kürtaj yapılmış; 196 milyon kadın ve erkek kısırlaştırılmış. Birçok aile, erkek çocuk tercih ettiği için daha çok kız çocuklar aldırılmış. 2033’e kadar 60 yaş ve üzeri nüfusun 400 milyonu aşacağı tahmin ediliyor... Çin’in bir gün çökeceğine dair bir çok neden sıralanabilir. İlk neden ise cenin hakları ve bebek katliamıdır. Dünya ise Çin’e karşı suskun; insanlığın masumiyeti böyle mi savunulacaktı!

Katolik âleminin yeni ruhani lideri Papa Francesco, ‘yoksullar için ve yoksullara çalışan bir kilise’ vaat etmiş. Yeni Papa, Vatikan’ın küplerini yoksullara dağıtmadıkça bu sözün hiçbir anlamı yok!

Nişantaşı, 3 Nisan 2013

TÜİK, 6-17 yaş grubunda 15 milyon 247 bin çocuk olduğunu açıkladı. 6-14 yaş grubunda 292 bin, 15-17 yaş grubunda ise 601 bin çocuk işçi çalışıyor.

6-14 yaş grubunda çocukların yüzde 97.2’si, 15-17 yaş grubunda ise yüzde 74.7’si okula devam ediyor. Çalışan çocukların yüzde 68.8’ni erkek, yüzde 31.2’sini ise kız çocuklar oluşturuyor. Türkiye, dünyadaki büyük ekonomiye sahip 20 ülke arasında olmasına rağmen; çocuk yoksulluğu Türkiye’de 10 yıl öncesinden farklı değil. Hükümet, 13 milyon bireye ‘sosyal yardım’ yapmış.

İhtiyaç temelli anlayışı yaygınlaştırmış. Ancak, henüz hak ve sorumluluk

180

Çocuk ve Medeniyet 2021/1

temelli bir anlayışa hazır olmadığı gibi sosyal koruma hukuku geliştirmeye de hazır değil.

Tarabya, 28 Nisan 2013

Ekonomik büyüme ve kalkınma ile çocuğa yönelik harcamalar arasındaki ilişki çocuk lehine bir denge içinde değil. Yıllardır söyledim, yazdım. Hafta içinde Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, iktidarlarının on birinci yılında nihayet bu yönde bir açıklama yapmış.

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin hazırladığı STK’lar İçin Çocuğa Yönelik Harcamaları İzleme Kılavuzu’na göre, çocuğa yönelik kamu harcamalarındaki artış Gayri Safi Yurt İçi Hasıla artış hızının gerisinde kalmış. Bunun anlamı çok açık; ekonomideki büyüme çocuğa yeterince yansıtılmıyor. Araştırmada en temel sorunlar ve kaynak aktarılması gereken başlıklar arasında çocuk yoksulluğu ile mücadele geliyor.

OECD verilerine göre Türkiye’de dört çocuktan biri hâlâ yoksul. Bahçeşehir Üniversitesi’nin, Türkiye’de Her Üç Çocuktan Biri Yoksul başlıklı araştırmasına göre, Türkiye’de 4.6 milyon çocuk beslenme, ısınma ve giyim gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor.

TÜİK’in, Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi verilerine göre ise maddi yoksunluk çeken çocukların arasında 2006 yılından 2010 yılına kadar bir iyileşme kaydedilmiş... Yardım dağıtmakla çocuk yoksulluğunun kökten çözümü erteleniyor. Devlet’in verdiği yetmiyor. Bu sorun öncelikle sistem sorunudur ve henüz kökten çözüme gitmek için de çok erken. İktidarı yoksullarla bölüşmek kolay mı!

Nişantaşı, 29 Nisan 2013

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’a bugün gönderdiğimiz mektupla, Çocuğun İyi Olma Hali Endeks Sistemi’nin kurulmasını önerdik.2 Çocuğun İyi Olma Hali Endeksi, çocuğu bir bütün olarak ve şimdiki ihtiyaçlarını dikkate alarak

‘iyi olma’sının göstergelerini belirlemek amacıyla kurulmalı. Türkiye’nin hane halkı anket bilgilerinden göstergelere dayalı bir veri tabanı anlayışına geçilebilmesi için de bu sisteme ihtiyaç var. 1. Çocuk Hakları Stratejisi ve Uygulama Planı’nda kurulması öngörülen bu sistem için dünya modellerinin incelenmesi gerekir.

2 Çocuğun İyi Olma Hali Endeksi, çocuğun bir bütün olarak ve çocukluğunu yaşarken ihtiyaçları dikkate alınarak “iyi olmasının” göstergelerini belirleyen bu sistem henüz Türkiye’de kurulamamıştır.

181

Çocuk ve Medeniyet 2021/1

İhtiyaç temelli anlayıştan hak ve sorumluluk temelli anlayışa geçiş için çocuk göstergelerinin tespit edilmesi çocuğu ilgilendiren sorunların çözüm için de önemli bir adım olacak. Uygulamanın ölçülmesi, değerlendirilmesi, izlenmesi ve denetlenmesi bir sistem ihtiyacını zorunlu kılmaktadır.

Çocuğun İyi Olma Hali, maddi durum, sağlık, eğitim, ev ve çevre koşulları, güç koşullar ve güvenlik, katılım, sosyal ilişkiler, öznel iyi olma hali olmak üzere 8 başlık altında oluşturulacak göstergelerle yeni doğan kuşakların yaşama, gelişme ve korunma haklarıyla etki analizlerini de yapabilecek duruma geleceğiz. Bakalım Çocuk Vakfı’nın bu hayalinin gerçekleşeceğini görebilecek miyim?

Nişantaşı, 13 Mayıs 2013

Hükümet, bir yandan kadınların iş gücüne daha çok katılmalarını, bir yandan da ailelerin daha çok çocuk sahibi olmalarını sağlayacak düzenlemeler üzerinde çalışıyormuş. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, birkaç hafta içinde bu çalışmayı Başbakanın açıklayacağını bildirmiş.

Başbakanın ‘büyük nüfus’ meselesine bu kadar ağırlık vermesi doğurganlığın azalma eğilimine dayanıyor. Mevcut çocuk nüfusunun aldığı hizmetlerin niteliğini artırmak mı çocuk sayısının artışı için teşvik mi? Gönlüm aile ve çocuk odaklı hizmetlerin niteliğinin artmasından yana. Çünkü bunun sonrasında doğurganlık normal seyrine kavuşabilir.

Tarabya, 29 Haziran 2013

Hava kapalı, esintili ve serin. Haziranda bundan iyisi can sağlığı…

Radikal gazetesindeki “Aile Dostu Kampanya” ise can sıkıcı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, kampanyanın ‘temel felsefesini’

şöyle açıklamış: “İnsana yatırım yapmak için ilk müessese ailedir ve aile çözümün merkezidir.” Aileyi özendirmek ve güçlendirmek için başlatılan bu kampanya, “Aile Dostu” logolu ürünlere odaklı. İletişimden spor salonuna, konuttan kültürel faaliyetlere kadar yüzde 10 indirim. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Hükümetin birinci etkinlik Bakanlığı gibi. Bakanlığın kurulmasını önerirken 81 il 957 ilçede icracı bir Bakanlık öngörmüştük. 2 yılda gelinen bu aşama can sıkıcı, evet çok can sıkıcı…

Tarabya, 10 Ağustos 2013

2 Temmuz 2013 tarihinde kabul edilen X. Beş Yıllık Kalkınma Planı 2014-2018 belgesi beş haftadır masamın üstünde. Planın girişinde iddialı sayılabilecek dünya analizine karşılık, Türkiye’nin mevcut durumu bu analizin bileşenleri ile ilişkilendirilmemiş. Yapılanlar anlatılmış,

182

Çocuk ve Medeniyet 2021/1

geliştirilmesi gereken yönlerimize yönelik stratejiler geliştirilmemiş. Son beş yıllık planı temenniler kataloğu olarak da adlandırabiliriz. Ne temel öncelikler ne de stratejik amaçlara yer verilmiş. Üçüncü bölümdeki öncelikli programlar da stratejik ifadelere dayanmıyor. Öncelikli programlar kısmı ise önerilen faaliyetler şeklinde okunabilir. Plan’ın yapısında amaçlar/

hedefler/ politikalar açık ve seçik şekilde yer almadığı için kamu kurum ve kuruluşlarının stratejik planlarına nasıl yansıyacağı belirsiz. Plan okundukça, Türkiye’nin son yıllardaki iyi yönlerine odaklanmış icraatın içinden duygusu veriyor.

Necmettin Oktay’ın tespitine göre, Plan, hiyerarşi açısından, stratejik amaçlar, stratejik amaçlarla bağlantılı hedefler ve bu hedeflere destek verecek politikalar şeklinde yapılandırılmış olsaydı, (giriş kısmındaki 7.

maddede ifade edildiği gibi) kamu kurum ve kuruluşları için yönlendirici, daha sistematik ve kavramsal olarak da daha anlamlı ve anlaşılabilir olması sağlanabilirdi. Necmettin Hoca, “Kalkınma Planı stratejik plan değildir midir?” sorusu için şu değerlendirmeyi yapıyor: Bu politika belgesinde amaçlar/hedefler/ve politika kavramları yer aldığına göre bu kavramların tanımına uygun ifade edilmesi ve kullanılması gerekirdi. Bu nokta şu bakımdan önemli: Hazırlanan planların uygulanması ve izlenmesinde yaşanan sorunlar aşılamıyor.

X. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda ‘kritik reform alanları’ için Öncelikli Dönüşüm Programları arasında ne eğitim ne de kültür başlığı var. Eğitimle ilişkili iki başlıkta ise temel ve mesleki becerileri geliştirme ile nitelikli insan gücü için çekim merkezi programı notu var. Plan’da, ailenin ve dinamik nüfus yapısının korunması programına karşılık, çocuğa yönelik öncelikli bir yaklaşım ve program da yok.

Türkiye’nin son Kalkınma Planı, öncekiler gibi ‘ekonomik büyüme ve kalkınmaya odaklı’ bir plan içeriğindedir. Ne zihniyet ne de yapısal değişimleri hedeflemektedir. Çocuk bağlamında Çocuk ve Gençlik başlığı altındaki analize dayalı amaç ve hedefler/politikalar (s. 44-45) dikkate alındığında şu tespitte bulunabiliriz: Çocuk sorunları mevcut anlayışla çözülebilir. Bu ise geçmişte ve bugün ülkeyi yönetenlerin çocuk meselesini kavrayıştan uzak olduklarını ortaya koyan temel yanılgıdır…

Tarabya, 11 Ağustos 2013

Kimsesiz Çocuklar, Osman K. Akol’un 1950 yılında Örnek Matbaası’nda basılmış kitabının adı. Kitabın kapağında sırtını ağaca dayamış çocuk deseni.

Kitap 1882’de Darülâceze’nin kurulmasına öncülük eden Dâhiliye Nazırı Halil Rifat Paşa’dan, Darüleytamların kurucusu İsmail Mahir Efendi’ye,

183

Çocuk ve Medeniyet 2021/1

Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan Hasip Akıncı’nın İzmir’de kimsesiz ve sokakta kalmış çocuklar için kurduğu Sepetçilik ve Çiçekçilik Mektebi’ne kadar özet bir çocukluk tarihi. CHP’nin 1945 Çocuk Raporu’na rağmen de çocuk yoksulluğu ve korunmaya muhtaç çocuklar Devletin ciddi işleri arasına dâhil edilmemiş. Osman K. , Kimsesiz Çocuklar kitabında aile, çocuk, engelliler ve Çocuk Hakları konusunda Çocuk Esirgeme Kurumu’nu yönetmiş Dr. Fuat Umay döneminin yıllık bütçelerinin dökümünü yaparak eleştiriyor. Bu konuda, Fuat Umay’ı bu kadar sert eleştiren başka bir yazı okuduğumu hatırlamıyorum. Öğretmen kökenli Osman K.’nın kimseli-kimsesiz ayrımı yapmadan meseleyi ‘çocuk davası’ teması etrafında izah ettiği yıldan bu yana 60 yıl geçmiş. Bugün de esas olan, kurumlardan önce,

‘çocuk davası’ anlayışına sahip idealist insan eksikliğidir.

Tarabya, 18 Ağustos 2013

Türkiye yoksulluğu ölçemeyen bir ülke durumunda. Nasıl ölçülsün ki!

Yoksulluk ölçülebilir mi!

Yoksulluğu ölçmek için Ulusal Yoksulluk Sınırı (UYS) ve Bölgesel Yoksulluk Sınırı (BYS) ölçütleri kullanıldığında, bölgeler için yoksul sayısı farklı çıkabiliyor. Türkiye’de bölgeler arası gelir farklarının yüksek olması nedeniyle, İstanbul’da yoksul sayısı çok düşük çıkarken, Güneydoğu Anadolu’da abartılı şekilde çok yüksek çıkabiliyor. Seyfettin Gürsel 3. bir yol önermiş: Temel Maddi Yoksunluk (TMY). TÜİK verilerine bu ölçüte göre bakıldığında ise yoksulluk azalıyormuş. İktidarı yoksullarla paylaşamayanlar için ‘bedava’ bir mazeret daha…

Nişantaşı, 20 Ağustos 2013

Kayıp çocukların yüzde 65’i kız, yüzde 35’i erkek. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yurtlarında ‘açık kapı’ uygulaması nedeniyle kayıp çocukların yüzde 33’ü kurumlardan, yüzde 67’si ailelerinden kaçıyor. Yıllarca İdarî ve Adlî Koruma Sistemi’nin kurulması önerildiği halde ne duyan oldu ne de anlayan!

Tarabya, 8 Eylül 2013

TÜİK’in son yıllarda yaptığı araştırmalardan ülkeyi yönetenler yararlanıyor mu? Ya da ne kadar yararlanıyor? Çocuk işçiler konusu bütün dünyanın gerçek çocuk sorunlarından biri. Dünyada 215 milyon ‘çocuk işçi’ tarım ve ağır işlerde çalışırken, çözüm üretmesi gereken hükümetler sorunları yamamaktan öte bir şey yapmıyor. Asıl mesele yoksullarla iktidarı paylaşmak. Dünyada buna cesaret eden iktidar var mı?

184

Çocuk ve Medeniyet 2021/1

TÜİK’in 2012 yıl sonu verilerine göre ev işlerinde faaliyette bulunan 7,5 milyon çocuğumuz var. 893 bin ‘çocuk işçi’ çalışıyor. 614 bini erkek, 279 bini kız. Kırsal alanlarda 493 bin çocuğun 368 bini tarım sektöründe.

TÜİK verilerine göre kaygı verici olan diğer bir sonuç ise ‘çocuk işçi’

sayısında artış olması. Son yıllarda Hükümetin başlattığı Şartlı Eğitim Yardımı ile 2,5 milyar dağıtılmış. İhtiyaç Temelli anlayışa göre çocuk yoksulluğunun önlenemeyeceğinin Hükümetler farkında olsa da, yüksek maliyet nedeniyle hiçbiri bu köklü çözüme cesaret edemiyor. Aile

bireylerinin sosyal güvenceye kavuşturulması, işsizliğin önlenmesi, sağlık yardımları kapsamının genişletilmesi yanında, yoksulluğun ve özellikle çocuk yoksulluğunun önlenmesi için Devlet’in Hak ve Sorumluluk Temelli Anlayışı Sosyal Koruma Hukuku’na dayandırması, buna dayalı bir dönüşüm öngörmesi ve bu politikasını buna göre yapılandırması gerekiyor. Buna cesaret edebilecek iktidarlar Türkiye’de sosyal adaleti sağlayabilir ve sosyal devleti yeniden inşa edebilirler...

Nişantaşı, 15 Kasım 2013

Az önce I. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi’nin veda fotoğrafının içinde yer aldım. Bir çocuk ödevinin sonuçlanmış olmasından dolayı durgun bir göl gibiyim. Teşekkür konuşmamın son bölümünde duygulu anlar yaşadım.

Hüngür hüngür ağlamamak için kesik kesik konuşmuşum. Buna rağmen, küçük bir hayalimi daha açıkladım:

Türkiye’nin yoksul köylerinden birinde Çocuk Yoksulluğu Kongresi düzenleyeceğiz. Yalnızca ülkemizin değil 7 kıtanın yoksul çocukları için.

Her kıtadan temsilci çocuklar. Her kıta için bir çadır. Çadırların renkleri farklı. Köyün sınırlarından içeri hiçbir marka alınmayacak. Yoksulların yediği kadar yemek ikram edilecek. Kongreyi dünün, bugünün ve

geleceğin politikacılarına ithaf edeceğiz. Zenginlerden bağış-yardım kabul edilmeyecek… Kongre öncesi, sırası ve bir hafta sonrasına kadar internet sitelerinden birkaç dilde yayın yapılacak. Çocuk yoksulluğu temaları günlük programlar içinde sunulacak. Kongre sonunda Dünya Çocuk Yoksulluğu Bildirgesi açıklanacak…

Birazdan Çocuk Vakfı’ndan evlerimize gideceğiz. 435 gün sonunda hiç yorulmamış gibiyim. Allah’ım hangi melek kaldırdı üzerimden Kafdağı kadar ağırlığı?

Tarabya, 17 Kasım 2013

7 kıtayı temsilen 7 metre yüksekliğinde ve küreden oluşan bir kumbara.

Kumbara şeffaf ve boş. Günlük harçlıklarımızla Çocuk Yoksulluğu Kongresi’ni düzenleyeceğiz.

185

Çocuk ve Medeniyet 2021/1

Nişantaşı, 24 Kasım 2013

Az önce, ilkokul dördüncü sınıf öğretmenim Bedri Bahar’ı aradım. Bedri Bey öğretmenim 71 yaşında. Süphan Dağı eteklerinde hiç yeni elbise giymemiş çocuklara da öğretmenlik yapmış. Okul, açık havada. Çimenler kilim. Katır sırtında gidip gelmiş her gün. ‘Hakikatin ta kendisiydi yaşadıklarımız’

derken titrek sesinde bu görevi yapmış olmanın bahtiyarlığını hissettim…

Aradan tam 50 yıl geçmiş: Azalsa da yoksul çocuk hikâyeleri o kadar çok ki!

O kadar uzağa gitmeye de gerek yok. Tarabya’nın bile aç uyuyan çocukları ağlasa dünya uyuyamaz.

Nişantaşı, 16 Aralık 2013

OECD’nin Yaşam Kalitesi Endeksi’ne göre Türkiye en son sırada. Türkiye’de çalışan kesim yılda 101 saat daha fazla çalışıyor. Türkiye, dünyanın 17.

büyük ekonomisine sahip. Her ay 100 kişi iş cinayetlerinde ölüyor. İş güvenliği tehlikeli boyutlarda. Tam anlamıyla emek sömürüsü. İşçilerin yalnızca yüzde 5’i sendikalı. 34 OECD ülkesinin yıllık kullanılabilir hane halkı geliri ortalama 23 bin dolar. Türkiye’nin ortalaması 14 bin dolar düzeyinde. “Ekonomik büyüme” masalını dillerinden düşürmeyenlere duyurulur…

Tarabya, 8 Mart 2014

Acı bir çocuk haberi daha: Haberin kaynağı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. Türkiye’de 2002-2013 yılları arasında 504 bin 957 çocuk erken yaşta evlendirilmiş. Daha acı bir çocuk haberi daha: Son 3 yılda 17 bin kız çocuğu kayıp. Son yıllarda hiçbir çocuk sorunu çözülemedi. Ne adlî ne de idarî koruma sistemi kurulabildi. Aile Bakanlığı’nın kurulması için çeyrek yüzyıl boyunca çırpındık. Önerimiz üzerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kuruldu; fakat bir türlü etkinlik düzenlemekten icracı bir aile ve çocuk Bakanlığına sıra gelmedi.

Tarabya, 17 Nisan 2014

Türkiye’de Kadınların Sosyal, Kültürel, Siyasal ve Ekonomik Durumu Araştırması’na göre kadınların yüzde 70’i 21 yaşından önce evleniyor.3 Çocukluk çağı evliliklerde en yüksek oran yüzde 20,6 ile Doğu Anadolu’da.

3 Bu araştırmada olduğu gibi Türkiye’de erken yaşta evlendirilen çocuklar için “çocuk gelin”

adlandırması kullanılıyor. Çocukluk çağı evlilikleri veya erken yaşta evlendirilen çocuklar adlandırılmasının kullanılmasını öneriyoruz.

186

Çocuk ve Medeniyet 2021/1

Diğer iki bölgemiz ise yüzde 17,3 ile Orta Anadolu, yüzde 15,5 ile Kuzeydoğu Anadolu. Daha trajik olanı ise 16 yaşından küçük evlilik yapanların oranı yüzde 10. 18 yaşından küçük olanların oranı ise yüzde 34.

Bu araştırma, Doğu ve Güneydoğu’da erken yaş evliliklerinin çok olduğu algısının yanlış olduğunu ortaya koymuş oldu. 10-12 yaş arası evlilikler ise daha çok Kuzeydoğu Anadolu; 12-13 yaş evlilikleri ise Orta Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde gerçekleşiyor. Ne yazık ki çocuk yaşta evlilikler konusunda hâlâ bir sosyokültürel programa sahip değiliz.

Tarabya, 23 Nisan 2014

Bahçeşehir Üniversitesi, bugün, Üç Çocuktan İkisi Şiddetli Maddi Yoksunluk Çekiyor, başlıklı araştırma notunu yayımlamış. TÜİK’in, Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi ( GYKA ) 2011 yılı verileri kullanılarak hesaplanan

oranlara göre, 2011 yılında Türkiye’de yaklaşık her üç çocuktan ikisi Avrupa standartlarına göre şiddetli maddi yoksunluk içinde yaşıyor. AB tanımına göre, şiddetli maddi yoksunluk, bireylerin hayatlarına düzgün bir şekilde devam edebilmeleri için gerekli olan çeşitli ihtiyaçların zorunluluktan yerine

oranlara göre, 2011 yılında Türkiye’de yaklaşık her üç çocuktan ikisi Avrupa standartlarına göre şiddetli maddi yoksunluk içinde yaşıyor. AB tanımına göre, şiddetli maddi yoksunluk, bireylerin hayatlarına düzgün bir şekilde devam edebilmeleri için gerekli olan çeşitli ihtiyaçların zorunluluktan yerine

Benzer Belgeler