• Sonuç bulunamadı

4.KİRİN GİDERİLMESİ

5. YÜZEY AKTİF MADDELER

5.1. Yüzey Aktif Madde Nedir?

İsminden de anlaşıldığı gibi, kimyasal yapısı sayesinde yüzeyde aktivasyon sağlayan maddelere ‘yüzey aktif madde’ denir. Yüzey aktif maddelerin bu karakteristik özelliği birbirine kovalent bağla bağlanmış olan iki ucudur. Bu iki uç tamamen birbirine zıt polariteye sahiptir. Apolar uç liyofilik (organik molekülleri kuvvetlice kendine çeker) iken polar uç liyofobiktir (organik molekülleri çok az kendine çeker) ve hidrofilik özelliktedir (suyu sever). Polaritedeki bu ikilik, temas ettiği yüzeylerin polar yapısına bağlı olarak molekülün düzgünce yerleşmesini sağlar [10].

Bilindiği gibi bütün tensidlerin (deterjan, ıslatıcı, dispergir maddesi, emülgatör) yapılarında az veya çok uzun bir hidrofob kısım ile, bir de hidrofil kısım vardır. Hidrofob (lipofil) kısım alifatik, aromatik veya alifatik ve aromatik karakterde olabilir. Şekil 5.1’de lipofil uç ve hidrofil uç görülmektedir.

Şekil 5.1: Lipofil uç (CH3-CH2) ve hidrofil uç (CH2-SO3Na).

Non-iyonik tensidlerin suda çözülmesi ise, molekül zincirlerinde bulunan çok miktardaki oksijen köprüleri tarafından sağlanmaktadır.

Yüzey aktif maddelerin yıkama veya ıslatma veya emülsiyon-dispersiyon meydana getirme özelliklerinden birinin, diğerlerine nazaran daha ağır basması, hidrofob kısmın uzunluğu ve hidrofil kısmın moleküldeki yeri ve sayısı ile yakından ilgilidir.

Yüzey aktif maddelerin yıkama, ıslatma ve emülsiyon-dispersiyon meydana getirme özellikleri birinci derecede sınır yüzey gerilimini düşürücü etkilerinden ileri gelmektedir. Bu nedenle bunlara “sınır yüzey aktif maddeler” de denir.

Yüzey aktif madde molekülünün hidrofob kısmı hidrofob yüzeye, hidrofil kısmı da hidrofil yüzeye dönük olacak şekilde yerleşir.

İçerisinde sabun bulunan suyla/havanın birbirine temas ettiği sınır yüzeyde, sabun moleküllerinin hidrofob alkil zinciri suyu sevmediklerinden havaya dönük olarak, hidrofil karboksilat grupları ise suyu sevdiklerinden suya dönük olarak yerleşeceklerdir. Bu şekilde oryante olmuş (yön kazanmış) adsorpsiyon (atom, iyon ya da moleküllerin bir katı yüzeyinde tutulması) sonucu ise, su/hava arasındaki sınır yüzey gerilimi düşecektir [2].

Sabun, saf suya atıldığında, ilk birkaç molekül hava/su arayüzeyinde yerleşir ve hidrokarbon uçları havaya dönük hizalanır. Bu durum apolar uçların, apolar olan havayla birleşme isteğinden kaynaklanır. Biraz daha molekül eklendiğinde bütün su/hava arayüzeyi tamamıyla dolana kadar bu eklenen moleküller aynı şekilde yerleşirler. Molekül eklemeye devam edince, suyun içine düşmeye zorlanırlar, doyma noktasına kadar bağımsız moleküller olarak yüzeyde kalırlar. Bu doyma noktasına “kritik misel konsantrasyonu” denir. Sabun molekülleri, suda çözünen yığınların içinde kümelenir, liyofilik uçlar kendi aralarında birleşir ve hidrofilik kafalar su molekülleriyle çevrelenir. Bu durum Şekil 5.2’deki şekilde gösterilmektedir. Şekil 5.3’te ise çeşitli yüzey aktif madde birikim şekillerinin şematiksel gösterimi yer almaktadır [9].

yüzeyde yoğunlaşan su içine girmiş moleküller suyun içinde

moleküller kümelenen miseller

Şekil 5.3: Çeşitli yüzey aktif madde birikim şekillerinin şematiksel gösterimi (A)küresel, (B) çubuk, (C) disk, (D) kese, (E) lamel, (F) sünger.

Su/yağ arasındaki sınır yüzeyde de aynı olay meydana gelmektedir. Yüzey aktif maddenin hidrofil kısmı suya, hidrofob kısmı (ekseriyetle hidrofob kısım aynı zamanda lipofildir, yani yağı sever) yağa dönük olacak şekilde yerleşmesi sonucu aradaki sınır yüzey gerilimi azalır, böylece yağın sulu faza geçmesi kolaylaşır. Bu durum yağların emülsiyon hale getirilmesinin de esasını oluşturur.

Kir parçacıklarının, pigmentlerin sulu flottelerde dispersiyon haline geçmesi de bu esasa dayanmaktadır. Aynı şekilde su/lif sınır yüzeylerinde de, tensid molekülünün hidrofob kısmının life, hidrofil kısmının suya dönük yerleşmesi şeklinde, tensid suyla lif arasında bir köprü oluşturmaktadır.

Tekstil mamullerindeki iplikler, lifler arasında kalan boşluklarda (kapilarlarda, kılcal boşluklarda) hava bulunmaktadır. Tensidler yukarıda anlatılan şekilde su/hava arasındaki sınır yüzey gerilimini düşürdüğünden, tensid içeren flottenin bu boşluklara girmesi kolaylaşmaktadır ki, bu nedenle tensidlere “kapilaraktif ürünler” de denir. Buna paralel olarak, su/lif, su/yağ arasındaki sınır yüzey gerilimleri düşeceğinden liflerin ıslanması kolaylaşmaktadır. Kullanılan ürünün dispersiyon meydana getirici özelliği de fazlaysa yağ veya pigmentlerin liften uzaklaştırılması da böylece kolaylaşmaktadır [2].

5.1.1 Misel oluşumu

Misel, koloidal solüsyonda/çözeltide dağılmış yüzey aktif madde moleküllerinin kümelenmesidir. Sulu çözeltide tipik bir misel çevresindeki çözücüye dönük tarafında hidrofilik başların ve hidrofobik kuyrukların miselin merkezinde yer aldığı bir küme küresi oluşturur. Bu tip misel normal faz miseli (su içinde yağ miseli) olarak bilinmektedir. Ters miseller kuyruklar dışarıda, kafa içerde biçiminde organize olur (yağ içinde su miseli). Miseller şekil olarak neredeyse küreseldir. Elips,

silindir ve çift katmanlı biçimler de dahil olmak üzere diğer fazlar da mümkündür. Bir miselin şekli ve ebatı, yüzey aktif moleküllerinin moleküler geometrisinin ve yüzey aktif madde yoğunluğu, sıcaklık, pH ve iyonik güç gibi çözelti özelliklerinin bir sonucudur. Bir misel oluşturma işlemi miselizasyon olarak bilinmektedir ve kendi polimorfizmine bağlı olarak bir çok lipitin faz davranışın kısmını oluşturmaktadır Şekil 5.4’te sulu çözeltilerde fosfolipitler tarafından oluşturulan yapıların enine kesiti ve Şekil 5.5’ te ise bir sulu çözeltide fosfolipitler tarafından oluşturulan bir miselin şeması görülmektedir.[19].

Şekil 5.4 : Sulu çözeltilerde fosfolipitler tarafından oluşturulan yapıların enine kesiti.

Şekil 5.5: Bir sulu çözeltide fosfolipitler tarafından oluşturulan bir miselin şeması.

5.1.2 Yüzey gerilimi:

Sıvı ile hava arasındaki arayüzeyde oluşan gerilimdir. Du noy tensometre ile Şekil 5.6’da gösterildiği gibi ölçülebilir. Bu teknikle bir platinyum halkanın sudan uzaklaştırılması için gereken kuvvet ölçülür. Saf su için bu kuvvet değeri 72 din/cm’dir.

Şekil 5.6: Du noy tensometre.

Suyun yüzey gerilimi ile aktif madde konsantrasyonu arasındaki ilişki Şekil 5.7’deki gibidir.

Yüzey aktif madde yüzdesi.

Şekil 5.7: Suyun yüzey gerilimi-yüzey aktif madde konsantrasyonu arasındaki ilişki. Görülüyor ki suyun yüzey gerilimini düşürmek için çok az yüzey aktif madde yeterli gelmektedir. Eğrinin en alt noktası kritik misel konsantrasyonudur ve misel oluşumu için gereken en düşük sabun konsantrasyonu miktarını gösterir. Bu noktadan sonra sabun konsantrasyonu arttıkça solüsyondaki misel miktarı da artar [9].

Benzer Belgeler