• Sonuç bulunamadı

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Evlilik Doyumu

2.2.2. Yükleme Kuramı

Yükleme kuramına ilk kez Heider’in (1944, 1958) sağduyu psikolojisi adıyla yaptığı çalışmalarda rastlanmaktadır. Buna göre insanlar çevresindeki her şeyi kontrol etmek ve başına gelebilecek şeyleri önceden yordamak isterler. Bunun en iyi yolu davranışların nedenlerini anlayabilmektir. Yani insanın çevresini kontrol edebilmesi için diğer insanların nasıl davranacağını önceden yordayabilmesi gerekir. Kurama göre bu yordama ihtiyacı insanlarda sağduyuyu ortaya çıkarmıştır. İnsan, çevresinde olup bitenleri iki temel nedenden birine yükler. Bunlar içsel nedenler ve dışsal nedenlerdir. İçsel nedenler: kişilik özellikleri, güdüler, tutumlar, yetenek ve çaba gibi bireyin kendisinden gelen ve onun kontrolünde olan özelliklerdir. Dışsal nedenler ise: çevre, gelenek, şans, kader gibi bireyin kontrolü dışında olan faktörlerdir (Curun, 2006).

Yüklemeler, nedensel yüklemeler ve sorumluluk yüklemeleri olarak iki farklı şekilde ortaya çıkmaktadır. Nedensel yüklemeler, kişinin bir olayla ilgili açıklamalarını içeren yüklemelerdir. Burada odak nokta bir olaya kimin ya da neyin sebep olduğudur. Yani evlilik ilişkisinde var olan olayın eşe ya da çevreye yüklenmesidir. Nedensel yüklemeler üç boyuttan oluşur. Bunlar: odak noktası, istikrar ve genellik boyutlarıdır. Odak noktası, nedenin eşe, duruma ya da çevresel koşullara yüklenmesini ifade eder. İstikrar, nedenin kalıcı ya da geçici olmasını; genellik ise, nedenin evliliğin diğer alanlarında da etkili olması, genellenmesi veya tek bir olayla sınırlı kalmasıdır. Sorumluluk yüklemeleri ise niyet, güdü ve suçlama boyutlarından oluşur. Niyet, davranışın kasıtlı olması veya olmaması; güdü, davranışın bencilce yapılması;

47

suçlama ise davranışın eş tarafından suçlanmaya ve ayıplanmaya layık olması durumudur (Bradbury ve Fincham, 1990).

Yükleme kuramı, davranışın hangi nedensel faktörlerle ortaya çıktığını inceler. Bu kurama göre insanlar çevrelerini kontrol etmek için güdülenmişlerdir. Bundan dolayı davranışların sonuçlarını neden- sonuç ilişkisi içinde anlamaya çalışırlar. Bu ilişkiyi belli kurallar ve ilkeler doğrultusunda kurarlar ve bir davranışın sonucunu iki nedensel etkiden birine yüklerler. Bunlar, kişisel ya da çevresel etkenlerdir (Köksal, 1991). Çevrede olup bitenin nedenlerini anlama ve kontrol etme yönünde güdülenen bireyin belli bir olayda yaptığı nedensel yükleme onun duygu ve davranışlarında önemli sonuçlar yaratır. Olayın birey için ne anlama geldiği ve vereceği tepki olaya yüklenen anlamla ilişkilidir (Özgüven, 2001, s. 287-288).

Weiner ve arkadaşları (1971) bireylerlerin, başarı ve başarısızlıklarının nedenlerini yetenek, çaba, işin güçlüğü ve şans olmak üzere dört temel kaynaktan birine yüklediğini belirtmiş ve bu dört kaynağı denetim odağı, istikrar ve kontrol edilebilirlik boyutları ile tanımlamışlardır:

1. Yetenek: İstikrarlı, iç kontrol edilebilir 2. Çaba: İstikrarsız, iç kontrol edilebilir

3. İşin güçlüğü: İstikrarlı, dış kontrol edilemez 4. Şans: İstikrarsız, dış kontrol edilemez.

İnsanların performanslarıyla ilgili yaptıkları yüklemelerin üç boyutu vardır. Bunlardan ilki kararlılık boyutudur. Elde ettiğimiz başarıyı zeka gibi kararlı bir nedene ya da şans gibi kararlı olmayan bir nedene bağlayabiliriz. Diğer bir boyutu odak boyutudur. Yüklemelerimiz gösterdiğimiz çaba gibi içsel ya da bir işin zorluğu gibi dışsal olabilir. Sonuncusu ise kontrol boyutudur. Yani başarı ve başarısızlığımızı kontrol edip edemeyeceğimiz algısıdır. Bu üç boyuttaki yüklemeler incelenerek insanların başarı ve başarısızlığa nasıl tepki vereceği kestirilebilir (Burger, 2004, s. 295).

Özgüven (2001, s. 288) kişinin yaşadığı çatışmanın nedenini dışsal olarak eşine ya da içsel olarak kendisine yüklediğini ifade etmiştir. Bu yükleme, eşinin ve kendisinin isteklerini algılama yönünü ve çatışmayı ele alış biçimini etkiler. Çatışma kaynağını sürekli olarak eşi olarak gören kişi sonuçta eşinin değil kendi isteklerini göz önünde bulunduracak ve ona göre davranacaktır. Fincham, Harold ve Gano (2000) evlilik doyumunu etkileyen faktörleri

48

araştırmış ve yüklemelerin evlilik doyumu üzerindeki en güçlü yordayıcı olduğunu görmüşlerdir.

Yüklemeler, birbirleriyle uyumlu ve uyumsuz çiftlerin davranışlarındaki farklılıkların temelinde bulunur (Bradbury ve Fincham, 1990). Bundan dolayı evlilik ilişkilerini konu edinen araştırmalarda yüklemeler sıkça karşılaşılan bir faktördür. Tutarel-Kışlak (1997) cinsiyet, evlilik uyumu, nedensellik ve sorumluluk yüklemeleri arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmasında, evlilikte yaşanan uyumsuzluk ile olumsuz yüklemeleri kullanma arasında önemli bir bağlantı olduğunu ifade etmiştir. Evliliklerinde uyumsuzluk yaşayan bireylerin eşleriyle yaşadıkları problemlerde eşlerinin olumsuz davranışlarına olumsuz yüklemeler yaptıklarını ve bunun sonucunda evlilik doyumlarının daha da azaldığını belirtmişlerdir. Ayrıca, nedensellik yüklemesinden çok, sorumluluk yüklemelerinin evlilik uyumunun daha iyi yordayıcısı olduğu görülmüştür. Kullanılan yüklemeler arasında, güdü yükleme boyutu ise evlilikteki uyumsuzluğu en iyi şekilde yordamakta ve kadınlar eşlerinin uyumsuz davranışlarını erkeklere göre daha fazla bencil güdülere yüklemektedirler.

Işınsu (2009), yatırım kuramı bağlamında evli çiftlerde uyum, nedensel ve sorumluluk yüklemeler ile yalnızlık arasındaki bağlantıları araştırdığı çalışmasında, kadınlarda yükleme toplamı ve duygusal yalnızlık, ilişkiden alınan doyumu negatif yönde etkilerken; erkeklerde sorumluluk niyet (kasıt) yüklemesi ilişki doyumunu olumsuz olarak etkilemektedir.

Özer ve Güngör (2012), yükleme tarzları, bağlanma stilleri ve kişilik özelliklerine göre evlilik uyumunu inceledikleri çalışmalarında, evlilik uyumu düşük kadınların daha az nedensel yüklemeler yaptığını, buna karşılık evlilik uyumu yüksek olan erkeklerin daha fazla nedensel yükleme yaptıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca evlilik uyumu düşük erkeklerde sorumluluk, yükleme ve deneyime açıklık kişilik özeliğinin daha yüksek; evlilik uyumu yüksek kadınlarda ise, bu özelliklerin daha düşük olduğu sonucuna ulaşmışlardır.

Kışlak (1995), cinsiyet, evlilik uyumu, depresyon ile nedensel yüklemeler arası ilişkiler üzerine yaptığı araştırmasında, evlilikte yaşanan uyumun ve uyumsuzluğun yüklemelerle ilişkisi olduğu sonucuna ulaşmıştır. Çiftlerin evlilikte uyum puanları artarken, yükleme puanlarının azaldığını yani evlilik uyumu ile yüklemelerin ters bir ilişki içinde olduğunu vurgulamıştır. Eşiyle uyumsuz olanların uyumlu olanlara göre olumsuz eş davranışlarına daha

49

fazla yükleme yaptıklarını ve kadınların erkeklere oranla olumsuz eş davranışlarına karşı daha fazla yükleme yaptıklarını belirtmiştir.

İnsanların bir kısmı yaşadıkları olayların üzerinde kendi denetimleri olduğuna inanırken, diğer bir kısmı bunun tam tersine inanırlar. Rotter’e göre (1954), olayların kendi denetimleri altında olduğuna inananlar ve inanmayanlar olmak üzere iki tip insan vardır. Bunlar başarı ya da başarısızlıklarını denetleyen gücün kaynağını kendi içinde ya da kendi dışında algılamaktadırlar. Bu gücün kaynaklandığı yere denetim odağı adı verilmektedir. Buna göre, başarı ve başarısızlıklarını kendinden kaynaklanan nedenlere -yetenek, çaba gibi- yükleyenlere iç denetimliler; kendi dışındaki nedenlere –şans, kader, işin güçlüğü gibi- yükleyenlere dış denetimliler denilmektedir. İçsel ve dışsal denetim odağı, bireylerin davranışlarıyla davranışlarının sonuçları arasındaki bağlantıyı algılama düzeylerine ilişkindir. Başarı ve başarısızlıkları üzerinde az da olsa denetimlerinin olduğuna inananlar içsel denetimlilerdir. Bunun yanı sıra başarı ve başarısızlıklarının kendi dışlarında bulunan etmenlerden (şans, kader, tesadüf, beklenmedik olaylar gibi…) kaynaklandığına inanan bireyler ise dışsal denetimlilerdir (Kurt, 1988).

Rotter (1966) denetim odağı kavramını, bir kişilik özelliği olarak tanımlamıştır fakat bunun bir tipoloji olmadığını da belirtmiştir. İnsanların mutlak içsel ya da dışsal inançlı olmayıp, göreceli olarak daha çok içsel ya da daha çok dışsal denetimli olduklarını vurgular. Özyürek (1992), bireylerin denetim odaklarında psikolojik danışma yardımıyla dıştan içe doğru olumlu bir değişmenin olabileceğini tespit etmiştir. Yeşilyaprak (1988), anne- baba tutumlarının bireyin denetim odağının iki ucundan birine yönelmede etkili olduğunu ve denetim odağının ebeveyn tutumlarıyla şekil değiştirebileceğini belirtmiştir.