• Sonuç bulunamadı

2.3. İHRACAT KARTELLERİ

2.3.2. A.B.D.’nin İhracat Kartellerine Bakışı

2.3.2.2. Webb-Pomerene Kanunu

A.B.D.’de bulunan teşebbüslerin ihracatlarını arttırmak ve ticaret hacmini geliştirmek için 10.4.1918 tarihinde A.B.D. senatosunda Webb- Pomerene Kanunu34 kabul edilmiştir. Bu kanun, Amerikalı ihracatçıların, tek misyonu, üye teşebbüslerin diğer ülkelere yapacakları ticareti tek elden düzenlemek olan bir teşebbüs birliği kurabileceklerini (iç ticareti etkilememek kaydıyla) ve bu teşebbüs birliğinin Sherman Kanununun uygulanmasından muaf tutulacağını belirtmektedir. Bunun yanında, Amerikalı ihracatçılar tarafından oluşturulacak bu tür bir birlikteliğin, aynı zamanda, aynı sektörde faaliyet gösteren ve birlik üyesi olmayan başka bir teşebbüsün ticaretini de kısıtlamaması gerekmektedir. Bir başka ifade ile Amerikalı ihracatçıların dünya piyasalarını kartelleştirmek için kuracakları teşebbüs birliğine, iç piyasayı etkilememesi ve üye olmayan ihracatçı teşebbüslerin ticaretlerini etkilememesi kaydıyla, rekabet kurallarının uygulanmayacağı, bu kanunla beraber garanti altına alınmaktadır.

Bu bakımdan, bir teşebbüsün Webb-Pomerene Kanununun koruması altında bulunabilmesi için üç unsuru taşıması gerekmektedir. Bu unsurlardan ilki kurulacak birlikteliğin A.B.D.’deki ticareti kısıtlamaması, ikincisi birliğe dahil olmayan diğer rakiplerin dış ticaretinin kısıtlanmaması ve üçüncüsü ise üye teşebbüslerin A.B.D.’nin iç ticaretindeki rekabeti kısıtlamaması ve yapay veya bilinçli olarak ihraç konusu ürünlerin iç piyasadaki fiyatlarını yükseltmemeleridir. Bu hususlar kanunun “İhracat Ticareti ve Rekabet Mevzuatı” başlıklı bölümünde aşağıdaki şekilde açıklanmıştır;

“ … münhasıran ihracat ticareti amacıyla yola çıkan ve gerçekten yalnızca ihracat ticareti yapan bir işletmenin veya böyle bir işletmenin yaptığı bir anlaşmanın veya ihracat ticareti sürecinde gerçekleştirdiği eylemin; söz konusu işletme, anlaşma veya eylem Birleşik Devletler içindeki ticareti ve söz konusu işletmenin yerli bir rakibinin ihracat ticaretini kısıtlamadığı sürece; kanuna aykırılığının beyanı şeklinde yorumlanmamalıdır: Meğer ki, söz konusu işletme, Birleşik Devletler'de veya herhangi başka bir yerde, söz konusu işletme tarafından ihraç edilen türdeki malların Birleşik Devletler içindeki fiyatlarını yapay veya bilinçli olarak artıran veya düşüren, veya Birleşik Devletler'deki rekabeti önemli ölçüde azaltan veya başka bir şekilde ülkedeki ticarete zarar veren bir sözleşme, anlaşma veya gizli ittifak altına girmiş veya bir eylemde bulunmamış olsun.”

Bununla birlikte Webb-Pomerene Kanununda yer alan konuyla ilgili bir diğer husus ise “münhasıran ihracat ticareti amacıyla yola çıkan ve gerçekten

yalnızca ihracat ticareti yapan bir işletme” statüsünde olan ve bu kanunun

33 U.S.C. §§ 61-65 (1918)

34 Amerikan kanunlarının yapıcılarının isimleriyle anılması kuralı burada da bozulmamıştır. Bu

kanun, hazırlayıcısı yargıç Webb ve yasama organındaki temsilcisi senatör Pomerene’nin adıyla anılmaktadır.

Rekabet Kurumu Uzmanlık Tezleri Serisi

42

sağladığı korumadan yararlanan bir şirketin birleşme veya devralmaya konu olması durumunda, bu durumun A.B.D.’de birleşme veya devralmaları düzenleyen Clayton Kanununun uygulanmasından da muaf tutulduğudur. Ancak yine burada altının çizilmesi gereken husus ise, bu birleşme veya devralmanın Clayton Kanunundan muaf olması için A.B.D.’nin iç ticaretini etkilememesi gerektiğidir.

Serbest piyasa sisteminin adeta kurallarının yazıldığı A.B.D.’de neden bu sistemin temellerine uymayan bir istisna getirildiğinin açıklanmasında yarar vardır. Kanunun yasalaştığı tarih olan 1918 yılı, dünyanın o zamana kadar gördüğü en büyük çaptaki savaşın sonrasıdır. 20. yüzyılın ilk yarısının sonuna kadar, ülkeler korumacılık politikası altında kendi firmalarını diğer ülkelerin firmalarına karşı korumaktaydı ve çoğu ülkede firmaların kartel kurmalarına izin verilmekteydi. Bunun yanında, 2. Dünya Savaşından önceki dönemde dünya ticaretinin %30-50’si uluslararası karteller tarafından kontrol edilmekteydi. A.B.D. Adalet Bakanlığı tarafından 1940 yılında yapılan bir çalışmada toplam 179 adet uluslararası kartel tespit edilmiştir (Kennedy 2001, 206).

1890 yılında Sherman Kanunu ile firmaların aralarında rekabeti sınırlayıcı anlaşma yapmalarını yasaklayan A.B.D., diğer ülkelerin kartelleri yasak olarak kabul edip cezalandırmamasından zarar görmekteydi. Bu nedenden dolayı da Amerikalı şirketlerin dış piyasalarda rekabet etmesi zorlaşmaktaydı ve rekabet kurallarının Amerikalı ihracatçılara uygulanmaması için hukuki bir zemine ihtiyaç duyulmaktaydı. Bu düşünce Jones tarafından

“20. yüzyılında başında Amerikalı üreticilerin hemen hemen hepsinin dünya piyasalarını ele geçireceği öngörülmekteydi. Ancak birkaç yıl sonra bu düşüncenin yerini, Amerikalı ihracatçılar arasındaki dayanışmaya onay veren bir yasanın olmaması durumunda [Amerikalı] üreticilerin diğer ülkelerde yer alan teşebbüslerle boy ölçüşemeyeceği düşüncesi almıştı. (1920, 1)”

şeklinde açıklanmıştır. Bir başka ifade ile Webb-Pomere Kanunu Amerikalı firmalara diğer ülkelerde yer alan firmalarla yapacakları anlaşmalarda pazarlık gücü vermek için yürürlüğe girmiştir. Bu bağlamda, birleşerek daha güçlü pazarlık yapabilme şansını elde eden Amerikalı firmaların Amerikan ekonomisine daha fazla katkı yapması beklenmekteydi. Webb-Pomerene Kanununun hazırlığını yapan komisyona göre bu Kanun aşağıdaki nedenden dolayı yasalaşmıştır;

“Amerikalı ihracatçılar diğer ülkelerdeki ihracatçılara göre daha dezavantajlı durumdadır. Bunun nedeni ise, Amerikalı ihracatçıların dünya çapında güçlü olan birliktelikler ile agresif bir rekabet içinde olması ve çeşitli piyasalarda bulunan dünya çapındaki güçlü birliklerin A.B.D.’li firmaların ihracat fiyatlarını düşürmesidir ( Forunier, 1932, 1)”

43

“Yıllar boyunca A.B.D. şirketleri, Amerikalı ihracatçıların yurt dışına yaptıkları satışlarda karşılaştıkları herhangi bir yaptırımla karşı karşıya bulunmayan kartellerin rekabetine karşı koymak için oluşturacakları birlikteliğe katı Amerikan Rekabet Yasaları nedeniyle izin verilmemesinin, Amerikalı firmaları dış ticarette haksız bir şekilde dezavantajlı duruma düşürdüğünü belirtmişlerdir (2001, 27).” şeklinde ifade edilmiştir.

Amerikalı firmalar, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte gerçekten de uluslararası ticarette haksız bir rekabetle (diğer bir deyişle diğer ülkelerdeki ihracatçı teşebbüslerle eşit şartlarla ihracatlarını gerçekleştirememekteydiler) karşı karşıya bulunmaktaydılar.

Yaşanan bu dezavantajlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir (Jones, 1920, 4- 6);

1. Güçlü ve Uluslararası Boyutları Olan Birlikteliklerin Varlığı: Amerikalı

şirketler 20. yüzyılın başında dünya ekonomisinde yeni yeni yer edinmeye başlamıştı. Bu yıllarda Birleşik Krallık’ın dünyanın süper gücü olarak kabul edildiği düşünüldüğünde bu durum daha net bir şekilde anlaşılacaktır. Bu nedenden dolayı dış piyasalarda uzun bir süredir mevcut olan teşebbüslerin varlığı ve bunların yeni teşebbüsler için ticareti zorlaştırmaları Amerikalı ihracatçıların uluslararası piyasalarda rekabet edememesine yol açmaktaydı. Webb-Pomerene Kanunu da bu durumu aşmak için güçlerini birleştirecek Amerikalı ihracatçıları Sherman Kanunundan korumak için çıkarılmıştır.

2. Diğer Ülkelerin Kendi Ülkelerindeki Teşebbüsleri İhracata Teşvik Etmeleri: Bir devletin ülkesinde faaliyet gösteren teşebbüslerin ihracatını

arttırmak için serbest piyasa koşullarına aykırı eylemlerinin olmasının, bu tür uygulamaların bulunmadığı ülkelerde faaliyet gösteren teşebbüslerin dezavantajına olacağı açıktır. Bu tür bir tutumu bir çeşit devlet yardımı olarak görebiliriz. Bu tür devlet yardımlarının bulunduğu ülkelerde faaliyet gösteren teşebbüslerin, devlet yardımı olmayan diğer ülkelerdeki ihracata olumsuz yönde etkilerinin bulunacağı söylenebilir. Bu itibarla diğer ülke devletlerinin uluslararası ticareti baltalayıcı önlemlerine karşı Amerikalı ihracatçıların birleşmesi, ileride dünya ticaretinde söz sahibi olmak isteyen A.B.D.’nin istediği bir husustur ve bu nedenle de Webb-Pomerene Kanunu yürürlüğe girmiştir.

3. Amerikalı İhracatçıların Güçlü Alıcılarla Karşı Karşıya Olması: Webb-

Pomerene Kanununun yürürlüğe girdiği yıllarda, yukarıda da değinildiği gibi, dünya ticaretinde güçlü alıcılar bulunmaktaydı. İlk maddede değinilen birliktelikler güçlü alıcılar yaratmaktaydı ve bu alıcılara karşı birleşmek tek çözüm gibi görünmekteydi.

Rekabet Kurumu Uzmanlık Tezleri Serisi

44

4. Diğer Ülkelerde Yeterli Bankacılık ve Kredi Sistemlerinin Bulunmaması: Amerikalı ihracatçılar 20. yüzyılın başlarında dünya

ticaretinde göreceli olarak deneyimsizdi. Bu nedenden dolayı Amerikalı ihracatçılar, ticaret yaptığı veya ticarete yardımcı olmak için kurulmuş teşebbüslerin ayrımcı politikalarına maruz kalmaktaydı. Bunun yanında, Amerikalı şirketler yurtdışındaki şirketlerin hisselerine de sahip değildi. Bütün bu nedenlerden dolayı Amerikalı ihracatçılar yurtdışında kendi pazarlama şirketlerini kurmak ve kendileri bu şirketleri etkin bir hale getirmek zorundaydılar ve bu da ancak bütün güçlerin birleştirilmesiyle gerçekleşebilirdi.