• Sonuç bulunamadı

B. ENDÜLÜS EMEVÎ DEVLETİ ÖNCESİ İSPANYA TARİHİNE KISA BİR

3. V ALİLER D ÖNEMİ (714-756)

2.1. Y ÖNETİCİ K ADRO

2.1.3. Vezirlik

Tarihçiler, vezirlik müessesinin de aynı hâciblik kurumu gibi İran etkisi ile İslâm devlet teşkilatlarında yer ettiğini belirtmektedirler. Abbâsîler dönemine kadar devlet başkanlığına yardımcı kâtiplik veya danışmanlık konumunda kişiler varken, “vezir”

unvanını taşıyan yöneticilerin bulunmadığından söz edilmektedir. Emevîler’in son zamanlarında oluşmaya başlayan vezirlik kurumunun gerçek anlamda bir idari yapı hâline gelmesi ve gelişmesi Abbâsîler devrinde yaşanmıştı.535

Endülüs Emevîleri’nde vezirlik, devletin 756 yılındaki kuruluş döneminden beri vardı ve II. Abdurrahman’a kadar da ilk dönem İslâm tarihindeki vezirlik müessesinden pek farklı değildi. Devletin kuruluş yıllarında -özellikle Abdurrahman b. Muâviye döneminde- vezirler belli alanlardan sorumlu olmalarından ziyade, hükümdarın danışmanı ve yardımcısı pozisyonunda görev yapıyorlardı. Bu durumun bir örneği olarak, Abdurrahman b. Muâviye’nin başkadı Yahyâ b. Yezîd el-Yahsubî’nin yerine kimin

534 İbn Haldun, Mukaddime, I, s. 263-264.

535 Salahuddin Khuda Bukhsh, Contributions to the History of the Islamic Civilization, Thacker, Spink, Calcutta, 1905, s. 245; T. H., “Vezir”, MEB İA, C. XIII, İstanbul, 1986, s. 310; Fatih Yahya Ayaz, “Vezir”, DİA, C. XLIII, İstanbul, 2003, s. 79; a.mlf., “Vezâret/Vezirlik, Sadrazamlık”, İslâm Kurumları Tarihi, ed.

Eyüp Baş, Grafiker Yayınları, Ankara, 2017, s. 76.

117

getirilmesi gerektiğine dair oğulları Hişâm ve Süleyman’ın da olduğu bir ortamda yardımcılarından görüş beyanında bulunmalarını istemesi yer almaktadır.536

II. Abdurrahman dönemi (822-852) itibariyle tek kişi olan vezir sayısı çoğaltıldı ve her bir vezir için ayrı bir görev alanı tahsis edildi. Bu bağlamda, mali işler, dış ilişkiler, yaralıların tazminatı, adaletin yönetimi, ülke sınırlarının bakımı ve askerî birliklerin teçhizatları ile savaş hazırlıkları gibi vazifelere birer vezir tayin edilerek, ülkenin yönetildiği sarayda vüzerâ (vezirler) için birbirinden bağımsız ve ayrı devlet daireleri teşkil edildi. Aynı zamanda, Abdurrahman el-Evsat dönemi itibariyle ülke meselelerini görüşmek üzere düzenli bir şekilde sarayda bir araya gelmeleri ilk kez zorunlu hale getirildi.537

II. Abdurrahman, getirdiği bu yeni sistemdeki vezirleri çok dikkatli bir şekilde seçti. Ekseriyeti devlete ve Emevî hanedanına bağlılıklarıyla bilinen Emevîler’in azadlı köle ailelerinden kimselerdi ve birçoğu büyük idari yetenekleriyle tanınırdı. Ayrıca, çocuklarını vakti gelince kendi yerlerine geçebilmeleri için eğitirlerdi. Böylece, adı geçen makamlar aile mirası hâline gelirdi. Örneğin, bu tür aileler arasında Benî Şüheyd, Benî Ebû Abde, Benî Buht, Benî Ümeyye, Benî Futays ve Benî Basîl gibi aileler yer almaktaydı ve her biri devlete son derece yetenekli ve becerikli onlarca adam ile katkıda bulunmuşlardı.538

Makkarî, vezirlik makamı hakkında bilgi verirken şunları ifade etmektedir: “Bu görevliler, Halife ile huzura kabul odasında oturma hakkına sahiptiler ve Halife bunlardan birini Doğu’da baş veya büyük vezir diye adlandırılan “Nâib” olarak seçerdi. Fakat bu unvan Endülüs’te “Hâcib” olarak tanımlanmıştı. Bunun yanı sıra, bir noktada Halife’nin

536 İbnü’l-Kûtıyye, Early Islamic Spain, s. 70.

537 İbnü’l-Kûtıyye, Early Islamic Spain, s. 99; İbn Hayyân, el-Muktebes min enbâi ehli’l-Endelüs, II, nşr.

Mahmud Ali Mekkî, Daru’l Kitabi’l Arabiyyi, Beyrut, 1973, s. 29; İbn Haldun, Mukaddime, I, s. 328-329;

Henry Coppée, History of the Conquest of Spain by Arap-Moors, II, s. 322; Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları Kültür ve Medeniyet, s. 125-126.

538 Mahmoud Makki, “The Political History of al-Andalus (92/711-897/1492)”, s. 24-25.

118

hâkimiyetini paylaşan valiler ve komutanlar bile “Vezir” ve “Hâcib” unvanlarını çok şerefli ve üstün bir rütbe olarak görmüşlerdi. Bundan dolayı, “Vezir” unvanı hükümet konseyinde yer alan herkese verilmişti.”539 Bunun yanında herhangi bir kişinin vezirliğe yükselmesi önceki işini bırakmasını gerektirmiyordu. Vezir makamı ile birlikte o kişi soyluların arasına girmekle birlikte daha fazla maaş almaya hak kazanıyordu.540

Endülüs zamanında, vezirlik makamı genellikle belli bazı soylu ailelere miras yoluyla geçen bir memuriyetti.541 Ancak, hükümdar bazı idarecileri hiçbir özel fonksiyonu olmadan sembolik olarak “Vezir” unvanı ile şereflendirebiliyordu. Ayrıca bazı vezirlere, III. Abdurrahman döneminde olduğu gibi, “iki vezirlik sahibi” anlamında zü’l-vizâreteyn lakabı verildiği de bilinmektedir.542 Örneğin, III. Abdurrahman kendisinden çok memnun olduğu vezirlerinden biri olan İbn Şüheyd’in görevlerini ve maaşını ikiye katlayarak onu zü’l-vizâreteyn yapmıştı ve böylece bu unvan Endülüs’te ilk defa birine verilmişti.543 Abdurrahman en-Nâsır’ın ardıllarında da bu uygulama sürdürülmüştü. II. Hakem döneminin hâcibi el-Mushafî, devlet mekanizmasında İbn Ebû Âmir’e karşı nüfuzunu koruyabilmek için meşhur ordu komutanı Gâlib b. Abdurrahman’a zü’l-vizâreteyn unvanını kazandırmıştı.544 Ayrıca, bu unvana sahip olan görevli, hâcibin işlerinin yoğun olduğu zamanlarda ona yardımcı olurdu.545

Devlet işlerinin artması ile sayıları çoğalan vezirler, hâcibin emri altında kendilerine verilen görevleri yerine getirmekle mükelleflerdi. Endülüs’te idari bakımdan

539 el-Makkarî, The History of the Mohammedan Dynasties in Spain, I, s. 102-103.

540 İbn İzârî, el-Beyânü'l-Muğrib, II, s. 195.

541 el-Makkarî, The History of the Mohammedan Dynasties in Spain, I, s. 103; Henry Coppée, History of the Conquest of Spain by Arap-Moors, II, s. 322; Corcî Zeydân, İslâm Uygarlıkları Tarihi, 1, s. 204.

542 el-Makkarî, The History of the Mohammedan Dynasties in Spain, I, s. 103; Joseph F. O’Callaghan, A History of Medieval Spain, s. 141; Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları Kültür ve Medeniyet, s. 126.

543 el-Makkarî, The History of the Mohammedan Dynasties in Spain, II, s. 150-151.

544 İbn İzârî, el-Beyânü'l-Muğrib, II, s. 80.

545 Hasan İbrahim Hasan, Siyasî-Dinî-Kültürel-Sosyal İslâm Tarihi, 4, s. 192.

119

hâcibin gerisinde kalan vezir, genellikle edebî bilgisi kuvvetli ve yönetim tecrübesi fazla olan kişiler arasından seçilirdi.546