• Sonuç bulunamadı

2. EKONOMĠ, DENETĠM VE VERGĠ DENETĠMĠ KAVRAMLARINA

2.8. Vergi Denetiminin Özellikleri

Bu bölümde vergi denetiminin; Hesap Denetimini Kapsama, DıĢ Denetim Olma, Hukuksal Olma, Yaptırım Gücüne Sahip Olma, Tarafsız Olma özellikleri anlatılacaktır. Vergi denetiminin bunların dıĢında daha birçok özelliği bulunmaktadır. Ancak tezimizin kayıtdıĢı ekonomiyi önlemede denetimin rolünün ele alınması konusunu oluĢturması nedeniyle, bu konuların ele alınması uygun görülmüĢtür.

2.8.1. Hesap denetimini kapsama

Tezimizin vergi denetimini ele alması bakımından; söz konusu denetimin teknik olarak bir hesap denetimi olduğu varsayımıyla hareket edilmektedir.

43

Hesap denetimi; mükelleflerin malî tablolarının devletin malî ve hukukî mevzuatı çerçevesinde, genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine göre düzenlenmiĢ muhasebe kayıtlarından gerçeği yansıtan bir yaklaĢımla hazırlanıp hazırlanmadığının tespit edilmesine yönelik denetim ve bunun sonucunda yazılı bir rapora bağlama iĢlemi olarak tarif edilmektedir. Bu yönüyle mükellefin üretmiĢ olduğu mal veya hizmetin üretim ve kalite standartlarına uyup uymadığının konumuz açısından bir önemi bulunmamaktadır. Bizim için en önemli kriter; ekonomik faaliyet sonucunda elde edilen gelirin, malî tablolara aktarılırken bunun mevzuata uygun olup olmadığının denetlenmesidir. Bu da bizim yapmamız gereken denetimin defter kayıt ve hesaplarıyla sınırlı olması gerektiğini göstermektedir. Üretilen mal veya hizmetin standartlarına uygun olup olmadığı baĢka bir denetim alanına girecek ve konumuz olan vergi denetimini ilgilendirmeyecektir.

2.8.2. DıĢ denetim olma

Vergi denetimleri hem bağımsız denetçiler hem de devlete bağlı denetim elemanları tarafından yapılmaktadır. Bu yönüyle denetimden anlaĢılması gereken husus, denetimin vergiyi veren mükellef ile alan idarenin dıĢında kiĢi veya kiĢilerce yapılması gerektiğidir. Kanunlarımızda dıĢ denetim iki kategoride yapılmaktadır. 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Malî MüĢavirlik Ve Yeminli Malî MüĢavirlik Kanunu kapsamında yapılan denetim bağımsız dıĢ denetimdir. VUK 135. Md. kapsamında yapılan denetim ise vergi idaresi açısından dıĢ denetim olarak yapılmaktadır.

Konumuzu ilgilendiren denetim türü Vergi Usul Kanunu kapsamında yapılan denetimdir. Bu kanunda vergi inceleme yetkisi dağılımı Ģu Ģekilde düzenlenmiĢtir: Vergi denetimi Vergi MüfettiĢleri ile bunların yardımcıları, vergi dairesi müdürleri veya vilayetin en büyük mal memuru tarafından gerçekleĢtirilir. Gelir Ġdaresi BaĢkanlığının teĢkilatlarında müdür kadrolarında görev yapanların her hal ve takdirde vergi denetim yetkisi bulunmaktadır (Vergi Usul Kanunu, 1961). Öyleyse tezimize konu olan dıĢ denetimi yapan inceleme elemanları Vergi MüfettiĢleri ve Gelir Ġdaresi‟ndeki müdürlerdir. Denetim elemanlarının bunun dıĢında bir de iç denetim yetkisi bulunmakta olup tezimizin diğer bölümlerinde ele alınacaktır.

44

DıĢ denetimin yapılması konusunda usul olarak, vergiyi beyan eden mükellef ile tahakkuk ettiren memurun denetiminin bu kiĢilerin dıĢındaki denetçiler tarafından yapılması benimsenmiĢtir. Bu denetim anlayıĢı tahakkuk ettirilen verginin doğruluğunun araĢtırılıp tespit edilmesi konusunu kapsamaktadır.

2.8.3. Hukuksal olma

Devletin iĢleyiĢi temel olarak kanunlara dayalı olarak yürütülmektedir. Vergi denetimi de devletin vergi kanunlarına dayanılarak yapılmaktadır. Malî mevzuatın vatandaĢlık hukukuna dayanak teĢkil eden yazılı metin anayasadır. Nitekim T.C. Anayasası‟nda vergi ödevi hakkında “Herkes, kamu giderlerini karĢılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiĢtirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına iliĢkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aĢağı sınırlar içinde değiĢiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” denilmektedir (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 1982).

Vergi ödevleri anayasal olarak belirlendikten sonra bu ödevlerin yerine getirilmesi her bir vergi türü ve usulleri açısından diğer vergi kanunları ile düzenlenmiĢtir. Örneğin, gerçek kiĢilerin yıllık gelirleri 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile düzenlenir. Bu kanunların uygulama ayrıntıları ise tüzük, tebliğ, genelge, yönetmelik, özelge vb. ikincil mevzuata göre belirlenir. Tüm bu yasal düzenlemeler vergi uygulamalarının olduğu gibi denetimlerinde hukuksal bir alt yapıya dayanılarak yürütüldüğünü ifade etmektedir.

2.8.4. Yaptırım gücüne sahip olma

Beyana dayalı olarak geliĢtirilen vergi sisteminde mükellefler ödenmesi gereken vergiyi gereğinden farklı bir Ģekilde beyan edebilirler. Bu da diğer mükelleflere göre vergi adâletinde bozulmaya yol açacaktır. Vergi denetimi ile

45

mükelleflerin beyan ettikleri vergide usulsüzlük tespit edilmesi hâlinde mükellef hakkında cezaî yaptırım olması gerekmektedir. Beyannamesini süresinde ve doğru olarak veren bir mükellefe göre beyanını eksik veya süresinden sonra veren mükellefin bir tutulmaması esastır. Bu nedenle usulsüz beyan veren mükellefe cezai yaptırım uygulanması gerekir.

Denetime alınan bir mükellefin vergi incelemesi gerek mükellefin iĢyerinde gerekse de dairede yapılsın usulsüzlüğün cezalandırılması gerekir. Vergi incelemesinin dairede yapılması hâlinde defter ve belgelerini öngörülen sürede mazereti olmaksızın ibraz etmeyenlere bir yandan maddî cezai yaptırım (özel usulsüzlük cezası) diğer yanda ise hürriyeti bağlayıcı ceza (kaçakçılık cezası) yaptırımı uygulanmaktadır. Kaçakçılık cezası uygulaması gereğince defter ve belge ibraz etmeyen mükellefler hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulur (Bilici, 2004a).

Özetle mükelleflerin incelenmesi sonucunda tespit edilen usulsüzlüklerin yaptırıma tâbi tutulması hukukî bir gerekliliktir. Kanunların iĢlerliğini bu tür yaptırımlar sağlamaktadır.

2.8.5. Tarafsız olma

Vergiyi doğuran olayın meydana gelmesiyle birlikte mükellefin hak ve ödevleri baĢlamıĢ olacaktır. Mükellefin bu hak ve ödevlerinin denetimi ise devlet adına inceleme elemanları tarafından yapılır. Ġnceleme elemanları bu yetkilerini kullanırken kanun ve kurallara göre hareket eder. Amacın kamuyu veya mükellefi korumak olmaması gerekir. Gerçekte net olarak ödenmesi gereken verginin tespit edilerek âdil bir vergilemenin yapılması gereklidir.

Tarafsızlık ilkesi gereği vergi idaresi tarafından mükellef adına tarh ve tahakkuk ettirilen verginin hatalı veya yanlıĢ olması hâlinde düzeltme yapılması gereklidir. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu‟nda vergi hatalarının nasıl düzeltileceği gösterilmiĢtir. Bu kanun çerçevesinde hataların neler olduğu, nasıl düzeltileceği ve izlenecek usul ve esaslar yer almaktadır (Vergi Usul Kanunu, 1961).

46

Sonuç olarak; gerek vergi kanunları gerekse vergi denetimi uygulanırken ne kamu yararı ne de mükellef yararı gözetilmeksizin mevzuatın gereği ne ise onun icra edilmesi gerekir. Bu gereklilik tarafsızlık ilkesinin hukukî dayanağını oluĢturmaktadır.

47

3. TÜRKĠYE’DEKĠ VERGĠ DENETĠMĠNĠN SINIFLANDIRILMASI VE

Benzer Belgeler