• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: KAYIT DIŞI EKONOMİ4

1.7. VERGİSEL AÇIDAN KAYIT DIŞI EKONOMİ KAVRAMI

Kayıt dışı ekonominin vergisel anlamdaki tanımı; vergi kaçırma veya vergiden kaçınma güdüsü ile vergi idaresinin bilgi alanı dışında bırakılmış faaliyetler bütünü şeklindedir.69 Vergi yasalarının verginin konusu olarak belirlediği, ancak vergi dışında kalan faaliyetler ile yasaların vergi konusu olarak belirlemediği yasal olmayan bazı faaliyetler (uyuşturucu satısı, kumar vs.) vergi dışında kalabilmektedir. Bunların dışında yasa dışı olmamakla birlikte bir takım vergi sığınakları ya da yasalardan kaynaklanan bazı vergi boşlukları da vergiden kaçınmaya fırsat yaratabilmektedir. Burada yasal olarak vergi ödememe durumu, yani “vergiden kaçınma” söz konusudur. Oysa yukarıda da belirtildiği gibi, yasalarda vergi konusu olan işlem ve faaliyetlerin vergi idaresinin bilgisi dışında sürdürülmesi ya da vergi idaresinin bilgisi dahilinde olmakla beraber, çeşitli yöntemlerle vergi matrahının eksik olarak beyan edilmesinden kaynaklanan

“vergi kaçakçılığı” da söz konusu olabilir.70 Bu açıdan vergi kaçırma, vergi mevzuatının çiğnenmesi olarak icra edilmektedir. Vergi kaçıran kişi, yasa dışı bir iş yapmış olmakta ve bunun ortaya çıkma ihtimali nedeniyle endişe duymaktadır.71

Türkiye’de kayıt dışı ekonomik faaliyetlerin büyük kısmı, vergi idaresinde kaydı bulunan fakat defter ve belgelerinde ticari faaliyetlerinin bir kısmı yer almayan yükümlüler tarafından yapılmaktadır. Ticari faaliyette bulunduğu halde, vergi idaresine bildirilmeyen ve mükellefiyet kaydı yaptırmayanların sayısı, diğer gruba göre daha azdır. Alışverişte belge almayan veya fiş pazarlığı yapan tüketici, kira gelirini beyan etmeyen veya düşük beyan eden ev sahibi, sattığı malın bir kısmına fatura kesmeyen tüccar veya sanayici, bordroda gösterilen ücretin üzerinde ücret alan işçi, sattığı zirai ürününden stopaj yapılmasını istemeyen köylü vb. kayıt dışı ekonomiden menfaat sağlamakta ve kayıt dışı ekonomiden sorumlu bulunmaktadır.72

69 Ay, 2006, s.59.

70 Aktan, Savaşan, 2009, s.10-11.

71 Sandmo, 2004, s.4.

72 Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı DPT, 2001, s.32-33.

40

1.7.1. Vergisel Açıdan Kayıt Dışı Ekonominin Nedenleri

İktisatçılar ve siyasiler açısından kayıt dışı ekonomi kavramı son 30-35 yıldır dikkat çekici bir unsur olarak göze çarpmaktadır. Bu durumu oluşturan nedenlere baktığımızda; yüksek vergi oranı, durgunluk, artan işsizlik, sosyal güvenlik yükü, kayıtlı ekonomideki kanuni düzenlemelerin çokluğu, özellikle işgücü piyasalarında mesaide kısıtlama, erken emeklilik, birden fazla işte çalışmanın yasaklanması, hükümet politikaları ve vergi oranlarından kaynaklanan hoşnutsuzluk gibi faktörlerin kayıt dışı ekonomiye ve dolayısıyla vergi kaçırma ve vergiden kaçınmaya yol açmakta olduğunu söyleyebiliriz.

Ülkemizde vergi kayıp ve kaçakçılığına yol açan, pek çok sebep sayılmakla beraber, genel görüş olarak aşağıda belirtilen maddeler üzerinde fikir birliği olduğu söylenebilir;

 Vergi mevzuatındaki karmaşıklığın, kanunların anlaşılabilirliğini ve uygulanabilirliğini zorlaştırması,

 Vergi oranlarının yüksekliği ve bu oranlarının sık değişmesi

 Vergi Mevzuatında yer alan muafiyet ve istisnalar,

 Vergi ceza sisteminin caydırıcı zayıf olması,

 Vergi kanunlarının uygulanması sürecinde bürokratik işlemlerin fazlalılığı,

 Ekonomik kriz dönemleri dışında ilan edilen vergi afları şeklindedir.

1.7.2. Vergi Kaybı ve Vergi Kaybına Neden Olan Unsurlar

Vergi kaybı, vergi kaçakçılığı ve vergiden kaçınma olmak üzere iki şekilde ortaya çıkmaktadır.

1.7.2.1. Vergi Kaçakçılığı

Vergi kaçakçılığı, vergi kanunlarına aykırı davranmak ve kanunları uygulamakla görevli bulunan idarenin aldığı önlemlere karşı gelmek şeklinde gerçekleşmektedir.

41

Vergi kaçakçılığı suçları Vergi Usul Kanunun 359. Maddesine göre aşağıdaki şekilde sıralanmıştır.

a)Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan;

1) Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler,

2) Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar,

b)Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.

c)Bu Kanun hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

1.7.2.2. Vergiden Kaçınma

Vergiden kaçınma, vergiyi doğuran olaya sebebiyet vermemek suretiyle vergi borcundan kurtulmayı ifade eder. Vergi yasalarındaki istisna ve muafiyet

42

hükümlerinden yararlanmak, örneğin yükümlülerin vergi konusuna girmeyen kaynaklardan kazanç ve irat sağlamak ya da vergiye tabi olmayan mal ve hizmetleri satın almak suretiyle vergiden kaçınmak mümkündür. Aynı şekilde vergiye tabi mal ve hizmetleri satın almamak yoluyla da vergiden kaçınmak mümkündür. Bu durum, hiç şüphesiz herhangi bir suç teşkil etmez.73

73 Pehlivan, 2006, s.174.

43

2. BÖLÜM: TÜRKİYE’DE VERGİ DENETİMİNİN ÖNEMİ

Vergi sistemi, kısaca bir ülkede belli bir zamanda mevcut olan tüm vergilerden oluşan bir bütünü ifade eder. Bu bütün içinde, üniter devletlerde merkezi idare ile mahalli idarelerin ve kendilerine yetki devredilen kamu kurumlarının tahsile yetkili oldukları tüm vergi, resim, harç, fon ve benzeri mali yükümlülükler yer alır.

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ortaçağ kalıntısı bir vergi sistemi devralmıştır. Osmanlı devleti, teokratik yapısının doğal bir sonucu olarak vergi sistemini de şeriat ve fıkıh hükümlerine göre düzenlemişti. Cumhuriyetin ilanından itibaren 1950 yılına kadar geçen süre içerisinde bir taraftan imparatorluk vergi sisteminin tasfiyesine bir yandan da modern addedilen bazı vergilerin sisteme dahil edilmesine çalışılmıştır. Ancak, tüm bu çalışmalara rağmen, hem 1929 ekonomik buhranından kaynaklanan olumsuz etkiler, hem de 2. Dünya Savaşının sebebiyet verdiği kamusal finansman açıklarını kapatabilme gayretlerinin ürünü olan bazı yanlış uygulamalar nedeniyle 1950 yılında büyük bir vergi reformu gerçekleştirilmiştir.

Çağdaş vergicilikte vergiler, vergi ödeme gücünü temsil ettiği varsayılan gelir, harcama ve servet unsurlarından alınmaktadır. Gelir üzerinden alınan vergiler, gerçek kişilerden alınan gelir vergisi ile tüzel kişiler veya tüzel kişiliği haiz olmayan hukuki varlıklardan alınan kurumlar vergisi yolu ile sağlanır. Türkiye işte bu aşamayı 1950 yılında gerçekleştirilen reform ile sağlamıştır. Harcamalar üzerinden alınan vergilerin eksenini ise günümüzde katma değer vergisi ile özel tüketim vergisi oluşturmaktadır.

Emlak Vergisi, Veraset ve İntikal Vergisi gibi servet vergileri ise teorik yönden sosyal amaçlı vergilerdir.

Çağdaş vergiciliğin bir diğer önemli ilkesi de vergi sistemini az gelir getiren çok sayıda vergi yerine bol gelir getiren az sayıda vergiden oluşturmaktır. Bugün mevcut olan vergi sistemi, dış görüntüsü yönünden bu ilke ile de uyum halindedir.

44

Vergi sisteminin başarısı, vergi yasalarının iyi düzenlenmiş olmasının yanında aynı zamanda vergilemenin doğrudan veya dolaylı bir şekilde etkin denetimine bağlıdır.

Ülkelerin ekonomik ve sosyal yapısına uygun yasalar yürürlükte bulunsa ve gelir idaresinin işleyişi mükemmel olsa bile vergi denetiminin yapılmaması ya da olması gereken nitelik ve etkinlikte uygulanmaması halinde sistemin zaman içinde bozulması ve doğru işlememesine neden olur.74

Günümüz gelir yönetiminin gerçekte, denetim işlevi çerçevesinde yapılan bir süreç olduğu, gerek tarhiyat, gerekse inceleme ve tahsilat işlevlerinin denetime dayalı işlevler olduğu; vergi yönetiminin, denetim işlevinin dışındaki hizmetlerinin gerçekte, muhasebe işlemlerinden ileri olmadığı belirtilmektedir. Bir kere vergi yönetimine esas olarak denetim işlevinin eksen olduğu kabul edildiğinde, denetimin bağımsızlığının önemi vurgulanmaktadır.

Gerek akademik çalışmalardaki görüşler, gerekse uygulamacıların üzerinde birleştiği husus; vergi yönetiminin örgütlenmesinde, vergi denetiminin esas alınması gereğidir. Vergi yönetiminin üç işlevi mevcuttur. Bunlar tahakkuk, tahsilat ve denetim işlevleridir. Elbette ki tahakkuk ve tahsilat işlevleri de önemlidir. Ancak vergi denetimi, tahakkuk ve tahsilat işlevlerinin yerine gelmesinde asıl belirleyici etkendir.75