• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM BİLİMKURGU

2.1. Bilimkurguda Kullanılan Genel Temalar

2.1.4. Uzaylılar

Bilimkurguda kullanılan en önemli temalardan biri de hiç şüphesiz uzaylılardır.

Bu ifade hem bilimkurgu hem popüler kültürde başka dünyalardan gelen, akıl, bilinç düşünce sahibi varlıkları ifade etmek için kullanılmaktadır. Uzaylılar, bizim türümüzden daha az yeteneğe sahip, bizim bilinç seviyemizle karşılaştırılabilecek kadar üstün bir zekâ ve yeteneğe sahip yahut insanoğlu ile karşılaştırılamayacak kadar büyük zihin ve kapasiteye sahip olabilmektedirler. İstilacı, öğretmen, müttefik, düşman, insan istismarının kurbanı, insanoğlu uygarlığının sonucunu belirleyecek yargıç, insanlık tarihini yönlendiren gizil güç yahut insanlığa dikkat bile etmeyen varlıklar olarak hayal edilebilirler. Uzaylılar görünüş olarak insanoğluna benzeyebilir, bizden biraz değişik olabilir ya da hiç görmediğimiz, hayal bile edemeyeceğimiz şekillerde olabilmektedir.

Uzaylıların çoğunluğunun dış dünyalardan gelirken, kimileri bazen kendi gezegenimizde, denizaltından ya da üst atmosferin seyrekleşmiş katmanlarından, az keşfedilmiş bölgelerden ortaya çıkabilmesi mümkündür. Yeraltında veya gezegenimizin içi boş iç kısımlarında bulunabildiği, paralel evrenler ya da alternatif tarihlerden Dünyamıza geldiklerinin hayal edildiği görülmüştür.

Bilimkurguda uzaylıların geçtiği romanlarda genellikle birbirinden farklı iki yaklaşım vardır. Bir yaklaşım, uzaylının görünüş olarak insana benzemese de benzer şekilde düşüneceğini varsaymakta, diğeri ise bir uzaylının değerler dizisiyle

153 Gerard’t Hooft, Bilimin Kurguları: Bilimsel Temellere Dayanan Gelecek Tasarımları, Çev. Tufan Göbekçin, Alfa Yayınları, İstanbul 2014, s. 92.

154 Frederik Pohl, Man Plus, Millennium Paperbacks, ABD 1976.

155 Robert Reed, “Remoras”, The Magazine of Fantasy&Science Fiction, ABD May 2014.

66

betimlemelere kalkışmaktadır. Bilimkurgu editörleri bir bilimkurgu yazarı için en zor olanının ikinci seçeneğin olduğunu söylemektedirler. 17. yüzyılın başlarındaki bilimkurgu öncesi dönemde dahi, hayalperest yazarlar dünya dışı varlıklarının varoluşlarını, kimlik krizlerini, insanlığa yaklaşımlarını, ihtimal dâhilinde olsa dahi incelemişlerdir. O zamanlardan bugüne özellikle de 20. yüzyılın başlangıcından beri bilimkurgu yazarları bu kavramı genişletip karmaşıklaştırmışlardır. Uzaylı fikri, bilimkurgu yazarlarının insanlığa dair eleştirmek istedikleri aşırı milliyetçilik, şovenistlir, dar görüşlülük gibi kavramları kendilerine göre sıradışı çözümler bulmak için kullandıkları bir araçtır. Kendilerine sorunlu gelen bu kavramların halli için kimi zaman uzaylılarla iletişim kurmuşlar, tartışmalar yapmışlar ve hatta savaşlara girişmişlerdir.

Başka dünyalarda yaşam fikri çok eski çağlara dayanmaktadır. Epikuros, dünyanın dışında yaşamı destekleyen gezegenlerin bir sonsuzluğu olduğunu öğretmiştir.

Şair Titus Lucretius Carus, De Rerum Natura adlı didaktik şiirinde bu görüşü yinelemiştir ve Pythagoras MÖ 5. yüzyılda Ay’da yaşamın varlığını akıllı yaşam dâhil olmak üzere ilan etmiştir. Plutarchos da ayın sakinleri hakkında birtakım spekülasyonlar yapmış ve Samsatlı Lukianos A True History adlı eserinde aya yolculuğun detaylarını yazmıştır. Ancak Platon ve Aristoteles başka dünyalarda hayat olacağı ihtimaline kuvvetle karşı çıkmışlar ve etkileri Orta Çağ döneminde oldukça baskın olmuştur.

Kopernik’in Güneş Merkezli Evren Modeli ve 1610’da Galileo’nun teleskopla Ay’ı gözlemlemesi, soruyu Batı düşüncesine geri getirmiş ve canlı bir tartışma neredeyse anında büyümüştür. Filozoflar ve din bilimciler, uzaylıları değerli fikirlere yöneltme düşüncesinin önemini hızla fark etmişlerdir.156

Tommaso Campanella, John Wilkins ve Athanasius Kircher gibi düşünürler bilimkurgu ile kesişen meselelerle pek ilgilenmemişlerdir. Bu düşünürlerin ilgisi dünya

156 Kolektif, Encyclopedia of Science Fiction [Bilimkurgu Ansiklopedisi], 3. Baskı, ABD 2019, Aliens Section.

67

dışı yaşamın orijinal günah karşısındaki davranışları ve yaratılışla olan soy çizgilerinin bağlantısı gibi dinsel konular olmuştur. Ama nihayetinde uzaylı fikrinin yaratılışın bir parçası olduğu düşüncesini benimsemişlerdir. Örneğin İsveçli dinbilimci Emanuel Swedenborg 1758 tarihli Evren ve Dünyaları - Son Yargı Günü adlı eserinin bir bölümünde İsa’nın dünyada göründüğü kısmı, insanlarla dolu sayısız dünyadan sadece bu dünyaya yazı sanatını bahşederek geldiğini ve gelecek nesiller için cisimlendiğini yazmıştır. Ayrıca bu kitapta:

“Tanrı elçimize göre Jüpiterliler, “gölgeler” adını verdikleri bilimlerle uğraşıyorlar; Merkürlüler fikirlerin onlara fazla maddi gelen sözlerle ifadesinden nefret ediyorlar, göze dayalı bir dilleri var; Satürnlüler kötü cinler tarafından sürekli olarak ayartılma tehlikesi içindeler;

Aylılar altı yaşında çocuklar gibi küçücük, sesleri karınlarından çıkıyor ve yürümek yerine sürünüyorlar; Venüslüler devasa boylarda ama akılsızlar ve eşkıyalıkla geçiniyorlar, ancak bu gezegenin bir bölümünde iyilik sevgisiyle yaşayan yumuşak başlı bir ahali de var.”

şeklinde ilginç ifadeler de yer almaktadır.157 Bu dönemde Athanasius Kircher, Voltaire, Charles Sorel gibi kimi hayalperest yazarlar dünya dışı yaşama karşı herhangi bir tepki göstermezken Cyrano de Bergerac, Robert Wittie gibi kimi yazarlar dünya dışı herhangi bir yaşam fikrini kuvvetle reddetmişlerdir. Konuya ilişkin felsefi ve teolojik varsayımların sürekliliğinin ve bir uyumsal gelişim düşüncesinin olmaması nedeniyle uzaylı düşüncesi bu dönemler için genellikle erkek yahut hayvan formunda, acaip kıyafetler giyen ve her zaman bu şekilde betimlenebilen varlıklar olmuşlardır. 1634 yılında yayımladığı Somnium’da Johannes Kepler, uzay sakinlerini gemilerle seyahat

157 Emmanuel Swedenborg, Evren ve Dünyaları - Son Yargı Günü, Çev. Nermin Şendoğan, Mavi Kalem Yayınevi, İstanbul 2016, s. 131.

68

eden, şehirler ve kaleler yapan ve acımasız ay iklimine uyum sağlamak için çeşitli çözümler bulan varlıklar olarak hayal etmiştir.158 1890’da Robert Cromie’nin A Plunge into Space romanında Marslılar Dünyalılardan sadece daha büyük olan kafaları ile ayırt edilebilmektedir.159 Belki de UFO olaylarında uzaylılara ait olduğu ileri sürülen görüntülerin ilk örnek betimlenmesi bu yıllara tekabül etmektedir.

Uzaylı düşüncesinin arketipi, insanoğlunun yaşadığı deneyimlere bağlı olarak değişimler göstermiştir. Egemen kültürde baş gösteren endişeler, korkular, eleştirel düşünceler; uzaylı tipini genellikle etkilemiştir. Kimi zaman egemen, kimi zaman hakir görülen çeşitli şekillerde hayal edilmişlerdir. Popüler kültürdeki uzaylıları bazen Dan O’Bannon’un kurguladığı Alien sinema filmindeki acımasız ölüm makineler, kimi zaman Jim ve John Thomas’ın hayal ettikleri Predator sinema filmindeki dünyaya av için gelen insanımsı canavarlar, kimi zaman Robert A. Heinlein’in Yıldızgemisi Askerleri romanındaki devasa böcekler canlandırmıştır.160

Benzer Belgeler