• Sonuç bulunamadı

1. GĐRĐŞ

1.1. Uyku

1.1.2. Uykunun Evreleri

Eskiden, uyku sırasında beynin çalışmasının yavaşladığı ya da durduğu, böylece beynin dinlendiği sanılmaktaydı. Ancak, 1950’lerden sonra durumun böyle olmadığı anlaşılmıştır. REM uykusunun keşfedilmesinden sonra, uykuda beynin durmadığı, tam aksine belki de gün içerisinde olduğundan bile daha fazla çalıştığı gözlemlenmiştir. Uyku, beynin yavaşladığı ve hızlandığı çeşitli evrelerden oluşmaktadır (Ulus ve Şenel 2005). Uykuda birbirini periyodik olarak izleyen iki değişim evresi vardır. Bunlar REM ve Non-REM evreleridir (Köktürk 1998: Akt. Karadağ 2007).

1.1.2.1. Non-REM Evresi

Uyku sırasında beyin faaliyetleri durmaz, tam aksine sinir hücrelerinin ürettiği sinyaller yeniden organize olur. Uykunun ilk saatlerinde, yani uykunun ilk evresinde beyin dalgaları yavaşlar. Yavaş dalga evresinde, kaslar gevşer ve göz hareketleri durur. Bu süre içerisinde kalp hızı yavaşlar, kan basıncı ve vücut ısısı düşer. “Non-Rem (NREM)” denen ve bilincin tamamen kaybolduğu derin uykuda dahi beyin hücreleri çalışmaya devam eder. Bu sırada uyandırılan kişiler rüya tanımlamamakta; ancak bazı imajlar gördüğünü ifade etmektedir (Ulus ve Şenel 2005). Non-REM evresi kendi içinde 4 evreye ayrılır. Evre 1 ve 2 yüzeysel uyku dönemini, evre 3 ve 4 ise derin uyku dönemini oluşturur. (Karadağ 2007).

Non-REM evresinin dönemlerini Özgen (2001: 41) şöyle açıklamıştır:

a) Yüzeysel uyku dönemi (1. ve 2. evreler): Yüzeysel uyku, uyku uyanıklık geçişi arasındaki dönemi oluşturmakta ve bu dönemde insanlar kolaylıkla uyandırılabilmektedir.

b) Derin uyku dönemi (yavaş dalga uykusu - 3. ve 4. evreler): Derin uyku sırasında insanın uyandırılabilmesi için daha şiddetli uyarana ihtiyaç vardır. Bu dönemin bir temel özelliği de büyüme hormonu (GH) salgılanmasındaki artıştır. GH salgısındaki artışla birlikte protein sentezi artmakta, metabolizma yavaşlamakta, solunum sistemindeki fizyolojik aktivitelerde genel olarak azalma dikkati çekmektedir. Bu nedenle, bu döneme anabolik (Yapıcı metabolizmaya ait) dönem adı verilmektedir. Tüm bu değişmelerin, bedensel dinlenmeye, yenilenmeye hizmet ettiği kabul edilmektedir.

Non-REM uykusunun ilk iki evresinde ani kas ve vücut hareketleri görülebilmektedir.

Aniden sıçrayarak uykudan uyanmak, genellikle bu evrede olmaktadır (Ulus ve Şenel 2005).

Non-REM uykusunda birinci evreden dördüncüye doğru gidildikçe uyku derinleşir. Üçüncü ve dördüncü evrede kişinin uyandırılması oldukça güçtür ve tam uyanıklık haline gelmesi beş dakika alabilir. Kişi uykuya ilk daldığında Non-REM uykusunun ilk dört fazı geçilerek REM uykusuna başlanır. Đlk Non-REM uykusu 70-100 dakika sürer ve bunun büyük bölümü evre 3-4’te geçer. Gece boyunca REM uykusunun süresi giderek azalır ve evre 3-4 kısalır. Yaş ilerledikçe de 3. ve 4. evre kısalmaktadır (Farney ve ark. 1986, Köktürk 1998: Akt. Şahin 2006).

1.1.2.2. REM Evresi

REM, Rapid Eye Moment kelimelerinin baş harfleri alınarak ortaya çıkarılmış bir kelimedir. Hızlı göz hareketlerinin olduğu uyku dönemini ifade etmektedir. Uyumak üzere gözleri kapamak ile tam uykuya geçmek arasındaki döneme uykuya dalmanın latent dönemi adı verilmektedir. Bu latent dönemden sonra değişim dönemleri başlamaktadır (Karadağ 2007).

Đlk olarak 1953 yılında tanımlanan, ortalama her 90 dakikada bir tekrarlanan ve 5-30 dakika kadar süren REM uykusu sırasında beyinde yüksek bir hareketlenme olmakta ve bu hareketlilik tüm uykunun neredeyse %20’sini oluşturmaktadır. Bu evre ilk olarak 15 dakika devam eder. Bunu tekrar yavaş dalga evresi izler. Gece boyunca bu evreler birbiri ardına gelir.

Giderek yavaş dalga evresinin derinliği azalır ve REM’in süresi birey uyanana kadar uzar (Ulus ve Şenel 2005). Uykunun başlamasından yaklaşık 90 dakika sonra da ilk REM dönemi ortaya çıkmaktadır. Bir gecede 3-5 REM döneminden geçilmektedir. Genel olarak uykunun ilk 1/3'lük bölümünde derin uyku, son 1/3'ünde de REM uykusu daha fazla yer almaktadır.

(Özgen 2001). REM uykusu olarak adlandırılan aktif uyku döneminde vücut gevşemekte, hızlı göz hareketleri ve hızlı beyin dalgaları gözlenmektedir. REM uykusu sırasında kan basıncı, vücut ısısı ve kalp atışlarında oynamalar olur. Kişinin REM uykusu sırasında uyandırılması kolaydır (Ulus ve Şenel 2005).

1.1.2.3. Non-REM Evresinin Amacı

Uyku, metabolizma hızını yavaşlatarak serbest oksijen radikallerinin birikmesini önlemektedir. Uyku sırasında, hücrelerde biriken serbest oksijen radikalleri azalarak hücre hasarı azaltılmaktadır. Uykuda, bazı hücrelerde protein sentezi artarak gün içerisinde meydana gelen hasarlar tamir edilmektedir. Böylece, uyku sırasında vücut bakıma alınarak bir sonraki günün yoğun metabolik faaliyetine hazırlık yapılmaktadır. Özelikle yavaş dalgaların görüldüğü Non-REM uykusu sırasında protein sentezi artarak, sinir sisteminin bazı

bölgelerinde yeni sinir hücreleri oluşmaktadır. Uyku yoksunluğunda da yeni sinir hücresi oluşumu azalmaktadır. Uyku, beyin hücrelerinin yenilenmesine olumlu katkıda bulunmaktadır (Ulus ve Şenel 2005).

1.1.2.4. REM Evresinin Amacı

REM uykusunda, sinirler arasındaki bağlantı olan sinapslar güçlenmekte, yenileri oluşmakta ya da gerekli olmayan sinaps bağlantıları kopmaktadır. Kısacası, REM uykusunun beyindeki bağlantıların yeniden şekillenmesinde çok büyük önemi vardır. REM uykusu, vücut ve ruh sağlığı için oldukça önemlidir. Yeterli süre REM evresine geçemeyen kişilerde ruhsal bozukluklar, yoğunlaşma zorluğu, öğrenme sorunları görülmektedir (Ulus ve Şenel 2005).

Rüyalar bu evrede görülür ve bu evrede görülen rüyalar uyanınca hatırlanır. (Karadağ 2007).

Bu evrede uyandırılan kişilerin yaklaşık %90’ı rüya gördüklerini ifade ederken, Non-REM uykusunda uyandırılanların sadece %7-8’i rüya gördüğünü söylemektedir (Ulus ve Şenel 2005).

REM uykusu, Non-REM uykusuna göre daha az enerji tasarrufu sağlamaktadır. REM uykusunun beyin gelişiminde önemli rolü olduğunu göstermektedir. REM uykusu sırasında, beyinde oluşan hatalı sinir bağlantıları yok edilmektedir. Sinir hücreleri arasında yeni bağlantılar kurularak sinir sisteminin programlı bir şekilde gelişmesinde REM uykusu oldukça önemlidir. Özellikle, bebeklik ve çocukluk döneminde REM uykusu beynin gelişiminde önemli rol oynamaktadır. REM uykusunun amaçlarından bir diğerinin, beyin sapını aktif halde tutmak olduğu düşünülmektedir. Bazı hayati iç organların işlevlerini kontrol eden beyin sapı, REM uykusunda sürekli uyarılar almaktadır. REM uykusunun başka bir önemi de, gün içerisinde miktarı azalan mesajcı molekülerin yeniden sentezlenmesine fırsat yaratmaktır. Böylece beyne, biyokimyasal açıdan bir mola verilmektedir. REM uykusu sırasında “büyüme hormonu”nun salgılanımında artma olmaktadır. Bebeklerin günün çoğunu uyuyarak geçirmelerinin sebebi bu olabileceği düşünülmektedir (Ulus ve Şenel 2005). Yeni doğanlar erişkinlerden daha fazla uyumakta ve uykuyu daha fazla REM döneminde geçirmektedir. REM uykusunun oranı yaşamın ilk yılında hızla azalır ve 10 yaşında erişkin seviyesine ulaşır. Ana rahminde ve prematür bebeklerdeki beyin aktivitesi tamamen REM benzeri durumdadır. Bu bulgular bebek uykusunun memelilerde gelişimsel rolü olduğu düşüncesini akla getirmiştir (Marks ve ark. 1995: Akt. Ertuğrul ve Rezaki 2004).

Benzer Belgeler