• Sonuç bulunamadı

* Peygamberimizin eşi Hz. Âişe (r.a.) diyor ki; Hz. Peygamber (s.a.s.) geceleyin uyanınca şu duayı okurdu:

Okunuşu: “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke, Allâhümme ve bi-hamdike, esteğfiruke li-zenbî ve es’elüke rahmeteke.

Allâhümme zidnî ‘ılmen ve lâ tüziğ kalbî ba’de iz hedeytenî ve heb lî min ledünke rahmeten inneke ente’l-vehhâb.”

Anlamı: “Allah’ım! Seni hamdinle tenzih ederim. Sen-den başka ilâh yoktur. Günahım için affını dilerim ve rahmetini taleb ederim.

Allah’ım! İlmimi artır, bana hidayet verdikten sonra kalbimi saptırma.

Katından bana rahmet lütfet. Sen lütfedenlerin en cömerdisin.” (Ebû Davud, Edeb, 98; Hâkim, Dua, I, 540)

* Sahabeden Huzeyfe (r.a.) diyor ki; Resûlullah (s.a.s.), uykudan uyandığı zaman;

Okunuşu: “Elhamdülillâhillezî ahyânâ ba’de mâ emâtenâ ve ileyhi’n-nüşûr.”

Anlamı: “Bizi uykumuzdan sonra uyandıran Allah’a hamdolsun. Dönüş sadece O’na mahsustur” diye dua ederdi. (Buhârî, De’avât, 7-8, 16; Müslim, Zikr59 ذ; Ebû Davud, Edeb, 98)

* Sahabeden Ebû Hureyre (r.a.) diyor ki; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Uykudan uyandığınız zaman şöyle dua edin:

Okunuşu: “Elhamdülillâhillezî âfânî fî cesedî ve radde ‘aleyye rûhî ve ezine lî bi-zikrihî.”

Anlamı: “Bedenime afiyet veren, rûhumu bana iâde eden ve bana kendisini zikretme imkânı veren Allah’a hamd olsun.” (Tirmizî, De’avât, 20)

Peygamber Efendimizin okuduğu ve bizim de okumamızı tavsiye ettiği bu dualarda; alîm, semî’, rab, melik, ilâh, fâtır, vehhâb, hayy, kayyûm, samed ve ahad isimleri zikredilerek yüce Allah’tan, hidayet, af, mağfiret, merhamet, sıhhat, âfiyet, yardım, kötülük ve azaplardan korunma; nefsin, şeytanın, büyücülerin, haset edenlerin, vesvese verenlerin, sabahın, akşamın, gecenin, insanların, cinlerin ve bütün yaratıkların şerrinden Allah’a sığınma söz konusu edilmektedir. Bu istekler, insanların dünya ve ahiret mutlulukları, güven ve huzurları için önemli isteklerdir.

2. KÖTÜ RÜYA GÖRENLER VE UYKUDA KORKANLAR İÇİN OKUNABİLECEK

DUALAR

Uykuda görülen şeyler anlamına gelen rüya; bir gerçeğe işaret edebileceği gibi, gerçek dışı veya uyanık iken zihni meşgul eden karışık şeylere de işaret edebilir. Bu itibarla rüyalar; ‘rüya-yı sadıka (gerçek rüya)’

ve ‘rüya-yı kâzibe (yalancı rüya)’ olarak ikiye ayrılır. Sadık rüyalar, Allah’tan veya melekten; yalancı rüyalar ise, şeytandan veya nefistendir.

Peygamberlere vahyin geliş yollarından biri de rüya-yı sadıkadır.

Peygamberlerin gördüğü tüm rüyalar doğru ve gerçek olduğu gibi, salih insanların gördüğü rüyalar da bazen doğru ve gerçek olabilir. Ancak peygamberlerin dışındaki insanların gördükleri rüyaların doğruluğunu ölçmek ve tespit etmek mümkün olmadığından, görülen bu rüyalar, dinî bir hüküm ifade etmez, dinî bir meseleyi hükme bağlamaz ve bunlarla amel edilmez.

Ayrıca kişi, uyku ve baygınlık hâli gibi durumlarda mükellef kılınmamıştır. Bu bakımdan rüyada alınan emir, yasak, müjde veya ikazlar insanlar için bağlayıcı bir delil ve objektif bir değer ifade etmezler. Ancak, görülen rüyalar İslâm’ın genel prensiplerine aykırı olmadıkları, haramı helâl, helâli haram kılmadıkları ve herhangi bir hak ihlâline yol açmadıkları sürece, gören kişiler açısından özel bir anlam ve mesaj ifade edebilir. Bu durumda olan kişiler dilerlerse, gördükleri rüyalardan kendileri bazı dersler çıkarabilirler. Fakat amel etme zorunlulukları yoktur. Diğer yandan görülen rüyaların yorumu; kişinin içinde bulunduğu sosyal ve psikolojik duruma göre değişiklik arz edebilir.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da sevgili Peygamberimiz ümmetine rehberlik etmiş, bu ve benzeri durumlarda dua ederek Allah’tan nasıl yardım isteneceği ve ne şekilde hareket edileceğini bizlere öğretmiştir:

* Sahabeden Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) diyor ki; Peygamber (s.a.s.)’i şöyle buyururken işittim:

“Sizden biriniz hoşuna gidecek sevdiği bir rü’ya görünce; -bilsin ki güzel rüya yüce Allah’tandır- bu durumda, ‘Elhamdülillah’ (her türlü övgü Allah’a mahsustur) diyerek Allah’a hamd etsin ve rüyasını sevdiği (salih) insanlara anlatsın. Hoşlanmadığı bir rüya görünce de -bilsin ki o

şeytandandır- sol tarafına üç defa üflesin, kötü rüyanın ve Şeytanın şerrinden;

E’ûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm

“Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım, diyerek Allah’a sığınsın ve onu hiç kimseye anlatmasın. O zaman o rüya kendisine zarar vermez.” (Buhârî,

Ta’bîr, 3, 46; Müslim, Rü’yâ, 3; Tirmizî, De’avât, 52; İbni Mâce, Rü’yâ, 3)

* İmam Mâlik (r.a.)’ten rivayete göre; Hâlid İbnu’l-Velîd (r.a.), Hz.

Peygamber (s.a.s.)’e gelerek; “Ben uykuda iken korkutuluyorum, ne yapmamı tavsiye buyurursunuz?” diye sormuş, Peygamberimiz (s.a.s.) de ona şu duayı okuyup Allah’a sığınmasını tavsiye etmiştir:

Okunuşu: “E’ûzü bi-kelimâti’l-lâhi’t-tâmmeti min ğadabihî ve ‘ıkâbihî ve şerri ‘ıbâdihî ve min hemezâti’ş-şeyâtîni ve en yehdurûn.”

Anlamı: “Allah’ın eksiksiz, tam olan kelimeleri ile O’nun gadabından, ikabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve (beni kötülüğe atan) beraberliklerinden (yanımda hazır bulunmalarından) Allah’a sığınırım!” (Malik, Şi’r, 4; Taberanî, el-Mu’cemü’l-Evsat, No:931)

3. YENİ BİR ELBİSE GİYİLİNCE OKUNABİLECEK DUALAR

Yüce Allah’ın şükretmemizi gerektiren sayısız nimetlerinden biri de vücudumuzu sıcak ve soğuktan koruyan, yaratılışımıza uygun olarak toplum içerisinde edep ve iffetimizle dolaşabilmemizi sağlayan, üzerimize giydiğimiz elbiselerimizdir. Bu itibarla elbise, ayakkabı ve benzeri giysileri elde edebilme, alabilme ve giyinebilme imkânına sahip olduğumuzdan dolayı Rabbimize hamdedip şükretmek, giysilerimizin hayırlara vesile olması için dua etmek ve o giysiler içerisinde Allah’ın razı olduğu bir hayatı yaşamaya gayret etmek, bu nimetlerin şükrünü edâ etmektir. Sevgili peygamberimiz, hem kendileri yeni bir şey giydikleri zaman Allah’a hamdedip, dua ederek nimetin şükrünü edâ etmişler, hem de ümmetine örnek olmuşlardır.

* Sahabeden Muâz b. Enes (r.a.) diyor ki; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Kim bir elbise giyer de;

Okunuşu: “Elhamdülillâhillezî kesânî hâzâ ve razekanîhi min ğayri havlin minnî ve lâ kuvvetin.”

Anlamı: “Hamdü senalar olsun Yüce Allah’a ki, bunu bana giydirdi ve hiçbir güç ve kuvvetim olmamasına rağmen bunu bana rızık olarak nasip etti, derse geçmiş günahları mağfiret olunur.” (Darimî, İsti’zân, 55)

* Sahabeden Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) diyor ki; Resûlullah (s.a.s.) yeni bir elbise/ayakkabı/çorap, gömlek vs. giydiği zaman; giydiği şeyin adını anarak şöyle dua ederdi:

Okunuşu: “Allâhümme leke’l-hamdü, ente kesevte-nîhi, es’elüke min hayrihî ve hayri mâ suni’a lehû ve e’ûzü bike min şerrihî ve şerri mâ suni’a

lehû”

Anlamı: “Allah’ım! Hamd sanadır, bunu bana sen giydirdin. Senden bunun (giydiğim bu elbisenin/ayakkabının vs.) hayrını ve bu ne için yapıldı ise onun da hayrını dilerim. Ve bunun şerrinden ve ne için yapıldı ise onun da şerrinden sana sığınırım.” (Ebû Dâvud, Libas 1; Tirmizî, Libâs, 29 )

4. EVDEN ÇIKARKEN VE EVE GİRERKEN OKUNABİLECEK DUALAR

Mü’minin, her türlü beşerî tedbire başvurduktan sonra, Allah’a güvenip O’na teslim olması, Allah’tan yardım ve korunma talebinde bulunması, kul olmanın, aczini bilip, sınırını idrak edebilmenin bir gereğidir. Bu bakımdan evden çıkarken ve eve girerken Allah’a yönelip her türlü kötülük ve tehlikelerden O’nun korumasına ve himayesine sığınmak; kişiye dua ve ibadet sevabı kazandırmasının yanı sıra, aynı zamanda emniyet, güven ve huzur ortamı da sağlayacaktır. Hatta yapılacak bu dua belki de kişinin insanlarla ilişkilerinin daha düzenli, seviyeli, günlük iş ve icraatlarının daha verimli ve bereketli olmasına da vesile olabilecektir.