• Sonuç bulunamadı

4. ÇEVRESEL DEĞERLENDİRME METODLARI İLKELERİNİN OFİS BİNALARI İÇİN BİR MANTIKSAL İLİŞKİLENDİRME DİYAGRAMI

4.3. Mantıksal İlişkilendirme Diyagramı

4.3.1. Bina Fikri ve Karar Verme Aşaması

4.3.3.2. Uygulama Projesi Süreci

Uygulama projesi aşaması, avan proje süreci sonunda alınan kararların kesinleştirilmesi, bina genelinde kurulacak sistemlerin ve tesisatın detayları belirlenmesi ve malzeme seçimi konularını kapsar.

Bütün kararların ve detayların son haline getirildiği bu aşamada, baştaki süreçlerde alınan önlemler ile ana hatlarıyla ortaya çıkan bina çevre performansının korunmasına ve yükseltilmesine çalışılmalıdır. Önceki aşamalarda, sorun yaşanan noktalarda geriye dönüşler yapılmışsa da bu aşamadan itibaren geri dönüş yapılması proje sürecini uzatabileceğinden ötürü kabul edilmemelidir. Zaman ve para da yapım sürecinde harcanan önemli kaynaklardır, avan projeye yapılacak dönüşler bu iki kaynağın israfına neden olacaktır. Bu nedenlerle, uygulama projesi aşamasında karşılaşılan bir problemin çözümü uygun detaylar ve malzeme seçiminde yapılacak değişikliklerle sağlanmalıdır.

Uygulama projesi aşamasında alınacak önlemler, yapı elemanları, aktif sistemler (iklimlendirme, havalandırma ve aydınlatma), tesisatlar ve genel malzeme seçimleri başlıkları altında incelenecektir.

Yapı Elemanları

Yapı elemanlarının detayları belirlenirken, daha önceki aşamalarda yeterince uygun şekilde çözülememiş problemlerin ortadan kaldırılması ve bina performansının yükseltilmesi öncelikli amaç olacaktır.

Uygulama projesi aşamasına geçildiğinde, uygulanan pasif iklimlendirme ilkeleri de göz önünde bulundurularak duvar, döşeme, kapı ve pencerelerde ısı yalıtımı detaylarının ve istenen diğer termofiziksel özelliklerinin ve ayrıca gereken noktalarda ses yalıtımı detaylarının da belirlenmesi gerekir.

Isı yalıtımı detaylarının belirlenmesiyle ilgili, malzeme seçimleri ve yapı elemanı detayları ile ilgili olarak TS825’de gerekli kurallar ve hesaplama yöntemleri verilmiştir. Bu konuda yaşanan tek eksiklik, pasif sistemlerin bu standart kapsamında ele alınamıyor olmasıdır. Ses yalıtımı konusunda ise Türkiye’de kullanılan ve yasalar ve yönetmelikler tarafından mecburi tutulan yerel bir standart bulunmamaktadır, istenen durumlarda bu konuda DIN 4109 kullanılabilir.

Doğal iklimlendirilme ve havalandırılma performansını yükseltmeye ve desteklemeye yönelik sistemlerin belirlenmesi ve her ne kadar aktif sistemler bölümünde daha detaylı olarak ele alınacak olsa da otomasyon stratejilerinin de bu aşamada öngörülmesi çalışmaların doğru yönde ilerlemesi açısından üzerinde durulması gereken bir konudur.

Yapı elemanlarının sadece yalıtım özellikleri değil aynı zamanda optik özelliklerinin doğal aydınlatma ilkeleri doğrultusunda incelenmesi ve iç konfor seviyesinin buna bağlı olarak yükseltilmeye çalışılması dikkat edilmesi gereken bir başka noktadır. Bütün bu çalışmaların yanı sıra, çatının yağmur suyu toplama sistemine uygun detaylandırılması gibi çevreye duyarlı ekolojik tasarım konseptini geliştirmeye yönelik diğer uygulamalarda bu aşamada çözülmelidir.

Aktif sistemler

Binanın tasarlanan pasif sistemlerle tümüyle doğal bir şekilde ısıtılması, soğutulması ve havalandırmasının mümkün olmadığı durumlarda bu pasif sistemler aktif sistemler ile desteklenmelidir. Tasarlanacak bu aktif sistemlerin yükü eşdeğer örnek binalardaki sistemlere oranla çok daha düşük olacaksa da yine de, her konuda olduğu gibi, çevreyi ve insan sağlığını olumsuz etkilemeyecek şekilde çözülmeleri gerekmektedir.

Aktif sistemlerde pasif sistemleri destekleyici yönde alınabilecek önlemler; • İklimlendirme sisteminin kullanıma bağlı olarak kontrol edilebilmesi

• Kişi başına taze hava miktarının iç hava kalitesi değerlerine uygun şekilde ayarlanması

• Havalandırma sistemini daha etkin kullanabilmek için alınabilecek lokal kontrol önlemlerinin değerlendirilmesi

• Yapay aydınlatma elemanlarının doğal aydınlatma ile tasarruflu kullanımına uygun detayların belirlenmesi, olarak sayılabilir.

Aktif sistemlerin çevreye ve insan sağlığına olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak ve verimlerini arttırmak amacıyla ise;

• Soğutma sistemlerinde kullanılan soğutucuların çevreye zararlı etkilerini azaltacak detayların belirlenmesi

• Isıtma sisteminden kaynaklanan azot oksit salınım değerlerinin standartlarda belirtilen aralıklarda kalmasının sağlanması

• İklimlendirme sisteminin elemanlarının gerektiği durumlarda uygun şekillerde yalıtılması

• İklimlendirme sistemlerinin lejyoner hastalıklarına neden olmayacak önlemler alınarak seçilmesi

• Taze hava sağlayan girişleri, egzoz hava çıkışlarından uygun mesafelerde ayrılması

• İç dış aydınlatma için, enerji tasarruflu ve istenilen görsel konforu karşılayabilecek ışık kaynakları seçilmesi

• Dış aydınlatma elemanlarının çalışma saatleri ve aydınlık şiddetleri ile ilgili detayların tasarruf ve ışık kirliliği önlemleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Isıtma yüklerinin hesaplanması ve ısıtma sistemlerini tasarlanması ile ilgili konular Binalarda Isı Yalıtımı Yönetmeliği ve TS825’te ele alınmıştır. Bunun dışında, İmar Yönetmeliği’nde on dokuzuncu bölümde Yüksek Yapılarda iklimlendirme sistemlerine yönelik yaklaşımlar ile ilgili bilgiler yer almaktadır.

Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan Elektrik Dış Aydınlatma Yönetmeliği Tasarısı, dış aydınlatmada elektrik enerjisinin gereksiz yere sarfiyatını önleyerek enerji tasarrufu sağlanması amacıyla hazırlanmış fakat bu tasarı daha mevzuat içinde yerini almamıştır.

Bunun dışında Türkiye’de aktif sistemler ile ilgili kararları düzenleyen bir çok TSE standardı bulunmaktadır; TS 5895 Merkezi Klima (İklimlendirme) ve Havalandırma Tesislerinin İşletme ve Bakım Kuralları, TS 3419 Havalandırma ve İklimlendirme Tesislerinin Projelendirilmesi Kuralları TS 3420 Havalandırma ve İklimlendirme Tesislerini Yerleştirme Kuralları, TS EN 12464-1 Işık ve Işıklandırma - İş mahallerinin aydınlatılması ve TS EN 12665 Işık ve Aydınlatma-Aydınlatma Kurallarını Belirleyen Temel Tarifler ve Kriterler bunlar arasında sayılabilir.

Malzeme Seçimi

Malzeme seçimi aşaması yapı elemanları ve aktif sistem detayları ile eşzamanlı değerlendirilecektir. Bina genelinde yapılan malzeme seçimleri sırasında, mümkün olduğunca doğal, çevreye ve insan sağlığına zarar vermeyecek malzemelerin tercih edilmesi gerekmektedir. Bu tercihlerde yol göstermesi açısından ilgili ulusal standartlar incelenmelidir. Malzemenin kullanılırken göstereceği performans kadar üretilirken kullanılan kaynaklar ve harcanan enerji miktarı da çevresel performansının belirlenmesinde göz önünde bulundurulmalıdır. Metaller, mineraller ve petrol türevi malzemeler yenilenmeyen kaynaklar olarak kabul edilmektedir bu nedenle tasarım esnasında mümkün olduğu kadar bu malzemelerin kullanımı azaltılmaya çalışılmalıdır.

Malzeme seçimi için dikkatle üzerinde durulması gereken başka bir önemli konu da geri dönüşümdür. Bina tasarımında belli oranlarda geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanılması çevresel performansı büyük oranda arttıracaktır. Ayrıca seçilen diğer malzemelerin de geri dönüştürülebilir olması yine önem verilmesi gereken başka bir kondur.

Bu bağlamda, alınabilecek önlemlere basit örnekler vermek gerekirse;

• Boya ve vernik türevi malzemelerin çevresel zarara yol açmayan ve yüksek dayanıklı ürünler içinden seçilmesi,

• Bina taşıyıcısı, döşemeler ve yolların inşaat molozları ya da kullanılmış duvar malzemeleri kırılarak oluşturulan geri dönüştürülmüş agregalar ile yapılması, • Yalıtım için petrol türevi malzemeler yerine taş yünü ya da cam yünü tercih

edilmesi, bu mümkün olmuyor ise malzemenin küresel ısınma potansiyeli dikkate alınarak seçilmesi

• Yapıda kullanılan ahşabın kontrolü fidanlıklardan sağlanması, sayılabilir. Türkiye’de yapı malzemeleri ile ilgili kural ve uygulamaları Yapı Malzemeleri Yönetmeliği düzenlemektedir. Yönetmelik kapsamında malzemelerin CE normlarına uygunluğu aranmakta ve Temel Gerekler ekinde, hijyen, sağlı ve çevre yönünden tehdit oluşturmayacak şekilde tasarlanıp yapılmaları gerektiğine değinilmektedir. Fakat bu yönetmelik içerisinde geri dönüşümle ilgili özel bir bölüm yoktur. Yapı Malzemeleri Yönetmeliği dışında TSE tarafından da yapı malzemelerine yönelik

geliştirilmiş çok sayıda standart vardır fakat bu standartlarda hiçbiri malzemelerin çevreye olan olumsuz etkileri ve geri dönüşümleri konusunu ele almamıştır.

Donatılar

Elektrik ve su donatıları detaylandırılırken yapılacak çalışmalarda ilk dikkat edilmesi gereken konu elektrik ve su harcamalarının binanın kullanımı döneminde, belirlenen yapı bölümlerinde düzenli olarak takip edilebilmesi için ölçüm noktalarının belirlenmesi olacaktır. Binanın yapım aşaması öncesi hesaplanan performansına pratikte ulaşılıp ulaşılamadığının ve ulaşılamamışsa hangi noktalarda problem yaşandığının belirlenebilmesi açısından bu konuya çok önem verilmelidir.

Bu bağlamda, elektrik tesisatı tasarlanırken, bina toplam tüketiminden ayrı olarak, ana bilgisayar odası, iklimlendirme santrali, fanlar gibi büyük güç harcayan ünitelerin tüketimlerinin ayrı ayrı ölçülebilmesine yönelik çalışmalar yapılmalı ve su tesisatı tasarlanırken de, gerekli görülen noktalarda kaçak tespit sistemleri kurulmalıdır.

Ayrıca, bina kompleksi içerisinde kiralık mekanlar var ise, bu mekanların tüketimlerinin de bina genelinden ayrı olarak ölçülebilmesi, kullanım sürecinde bina içerisinde lokal performans değerlendirmeleri yapabilmek ve kiracıların enerji ve su sarfiyatlarını kontrol altında tutabilmek açısından önemlidir.

Sarfiyat ve kaçak tespiti sistemlerine ek olarak, ıslak hacimlerde, iki kademeli küçük hazneli sifonlar, su tasarruflu musluk ve duş başlıkları, su akışı kontrollü pisuarlar kullanılmalıdır. Bunlara ek olarak sensörlü musluk vitrifiyelerin seçilmesi tasarrufu arttırıcı başka bir önlem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tasarruf için alınan tüm bu önlemlerin yanı sıra, insan sağlığı açısından su tesisatının da iklimlendirme ünitesi gibi lejyoner hastalıklarının yayılması açısından uygun önlemler alınarak tasarlanması gerekmektedir.

Elektrik ve su tesisatları ile ilgili uygulamalar, Elektrik İç Tesisleri Proje Hazırlama Yönetmeliği, Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği, ve Sıhhi Tesisat Eğitimi Ve Uygulama Esasları Yönetmeliği çerçevesinde düzenlendiği gibi TSE bünyesinde de yapılacak uygulamalara ve kullanılacak malzemelere yönelik bir çok standart bulunmaktadır.

4.3.4. Simülasyon

Uygulama projesi sonunda, yapım öncesi bütün tasarım çalışmaları sona erdirildikten sonra, tasarlanan yapının performansının çeşitli simülasyon ve hesaplama yöntemleri ile belirlenmesi gerekir. Bu çalışma, eğer yeterli donanıma sahipse tasarım ekibi tarafından yapılabileceği gibi gerektiği durumda başka bir profesyonel ekip de görevlendirilebilir. Çalışmanın sonuçları, ileride kullanım sürecinde elde edilecek reel performans verileri ile karşılaştırma yapılıp, tasarlanan sistemlerin öngörülen performansı sağlayıp sağlamadığının kontrol edilebilmesi ve eğer öngörülen değerler sağlanamamışsa hatanın nereden kaynaklandığının ve aksayan noktaların hangileri olduğunun belirlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Bu son aşama simülasyon ve hesaplama çalışmaları, tasarım sürecinde yapılan, gölge analizleri, pasif sistem performansı, doğal aydınlık seviyeleri belirlenmesi gibi tek bir konu üzerinden değil, binanın performansını tümde gösterebilecek sonuç veriler yani tüketim üzerinden yapılmalıdır. Bu aşamaya kadar tasarım esnasında alınan çeşitli önlemler ile binanın tüketim verileri düşürülmeye ve kaynakların tasarruflu kullanılmasına çalışılmıştır, işte bu noktada da tüketim miktarları belirlenerek tasarlanan sistemlerin ne ölçüde başarılı olacağı öngörülecektir. Bu bağlamda performansın belirlenebilmesi için binanın elektrik, su, yakıt (doğal gaz, fuel-oil, vb.) tüketimi ve CO2 salınım değerleri hesaplanmalıdır.

Bu değerler hesaplanırken;

• Elektrik için, aydınlatma, soğutma ve havalandırma

• Su için, ıslak hacim tüketimleri ve yağmur suyu toplama sistemleri • Yakıt için, ısıtma sistemleri

• CO2 salınımı için, elektrik ve yakıt tüketimi ve ulaşım kaynaklı salınım verileri dikkate alınmaldır.

Hesaplamaların sistem bazında yapılması, kullanım aşamasında ortaya çıkan sorunların kaynağının belirlenebilmesi açısından önemlidir. Örnek olarak, kullanım esnasında elektrik tüketimi öngörülen değerlerin üzerinde olduğunda, aydınlatma, soğutma ve havalandırma verileri ayrı ayrı kontrol edilecek, hangi sistemin simülasyon değerleri üzerinde tüketime neden olduğu belirlenip o sistemin iyileştirilmesi yönünde önlemler alınacaktır.

4.3.5. Yapım

Yapım aşaması esnasında çevreye duyarlılık kapsamında ele alınan faaliyetlerin en doğru şekilde yerine getirilmesi için öncelikle üzerinde durulması gereken konu, yapım süresince görev alacak tüm personelin çevre ve ekolojiyi koruma konusunda eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi olmalıdır.

Bu eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının takibinde, tasarlanan binanın ve çevresinin imalatlarının, ana yüklenici ve taşeronları tarafından en doğru şekilde yapılıp yapılmadığı ve inşaat süresince gerçekleştirilen her çalışmanın çevresel duyarlılık konseptine uygunluğu ilgili birim tarafından her aşamada denetlenmelidir. Bu denetleme çalışmaları bünyesinde;

• Arsadaki uygulamalarda ve arsaya / arsadan yapılan nakliyat işlemlerinin sonucunda ortaya çıkan CO2 ve harcanan enerji miktarlarının denetlenmesi ve raporlanması

• Arsadaki uygulamalarda harcanan su miktarının denetlenmesi ve raporlanması

• Arsadaki inşaat atıklarının denetlenmesi ve türlerine göre ayrılıp geri dönüştürülmesi

• Hava (toz) ve su kirliliğinin önlenmesi için en iyi uygulama politikalarının benimsenmesi

• Tüm yapı elemanları için seçilen malzemelerin kontrolü ve güvenilir kaynaklardan edinilmesi, eğer arsada geçici olarak ahşap kullanılmış ise, bu kullanılan ahşabın sürdürülebilir bir kaynaktan gelmiş olması ya da geri dönüşümlü veya tekrar kullanılabilir olması konuları üzerinde durulmalıdır. İnşaat faaliyetlerinin çevreye etkilerini denetlemesi açısından Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği ve Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği kullanılmaktadır. Ayrıca Gürültü Kontrol Yönetmeliği içerisinde şantiyelerin çevrelerinde oluşturdukları gürültü kirliliği sınır değerlerine ait veriler bulunmaktadır.

4.3.6. Kullanım

Tasarım ve yapım çalışmaları sonucu ofis binası tamamlandıktan sonra çevreye duyarlılık adına tüm faaliyetlerin sona erdiği düşünülmemelidir. Binanın çevreye olan etkisi tüm ömrü boyunca devam edecektir ve bina ömrünün en büyük bölümü kullanım evresinde geçirilecektir, bu nedenle kullanım süresinde alınacak önlemler çevresel performans açısından çok büyük bir öneme sahiptir.

Türkiye’de binaların kullanım sürecinde enerji etkinliklerinin arttırılması konusunda son dönemde oluşan bilinç çerçevesinde Enerji Verimliliği Kanunu çıkartılmıştır. Bu kanun kapsamında binalara enerji kimlik belgesi verilmesi ve enerji yöneticisi çalıştırılması konularında düzenlemeler yapılmıştır.

Önceki süreçlerde alınan önlemler ile yüksek çevre performansına sahip bir bina ortaya çıkarılmışsa da kullanım evresi süresince ofis çalışanlarının davranışlarının ve izlenen bina yönetim prosedürlerinin de çevresel duyarlılık konsepti kapsamında düzenlenmesi gerekir. Bu bağlamda yapılması gereken çalışmalar kullanım ve bina yönetimi politikaları olarak 2 başlık altında incelenebilir.

Benzer Belgeler