• Sonuç bulunamadı

2.3 Çocuk Refahının Ölçülmesine Yönelik Yaklaşımlar

2.3.1 UNICEF’in Çocuk Refahı Araştırmaları

Çocuk refahı konusunda farklı alanlarda araştırma ve yayın üreten uluslararası kuruluşların başında UNICEF gelmektedir. Kuruluş tarafından düzenli olarak 1979 yılından bu yana yayınlanan “Dünya Çocuklarının Durumu (State of World’s Children)” raporları3 dünya genelindeki çocukların refahına yönelik pek çok temada analizler içermektedir. Her yıl farklı bir ana tema çerçevesinde hazırlanan raporda çocuk refahına ilişkin verilere de yer verilmektedir. Beslenme, eğitim, erken çocukluk gelişimi, çocuk işçiliği, kadın ve çocuk gibi farklı alanlarda yayınlanan raporun 2015 yılı teması “Çocuklar için Yenilik” olarak belirlenmiştir. Raporda, her çocuğun yeniliklere açık olduğu ve kolayca adapte olabileceği, çocukların yeni teknolojilere adil şekilde erişim imkânına kavuşması halinde mevcut eşitsizliklerin de azalacağı ifade edilmektedir.

UNICEF’in yalnızca dünya genelindeki çocukların durumuna ilişkin değil, aynı zamanda Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde çocuk refahının ölçülmesine yönelik pek çok

24

kurumsal ve akademik çalışması bulunmaktadır. AB ya da OECD ülkeleri gibi gelişmiş ülke gruplarının çocuk refahı ve iyilik halindeki durumlarını karşılaştırmalı şekilde analiz eden çalışmaların yanı sıra çocuk yoksulluğu, çocuk ölümleri, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim gibi refah bileşenlerine yönelik sıralama çalışmaları da yapılmaktadır.

UNICEF’in Martorano ve ark.’na (2013) hazırlatmış olduğu ve 2000’li yıllarda gelişmiş ülkelerde çocuğun iyilik halinin ölçülmesi amacıyla hazırlanan rapor kuruluşun desteğiyle hazırlanmış çalışmalardan biridir. Söz konusu raporda çocuk refahına ilişkin 30 adet gösterge belirlenmiş, bu göstergeler 13 bileşen altında gruplandırılarak 5 farklı boyutta çocuk refahının ölçülmesi hedeflenmiştir. Çalışma kapsamında belirlenen 5 farklı boyut; maddi refah, sağlık, eğitim, davranışlar ve riskler ile konut ve çevre şartları olarak belirlenmiştir.

Çalışma kapsamında gelişmiş 35 ülkenin verileri analize dâhil edilmiştir. Bu 35 ülkeden 28’i OECD üyesi iken 27’si aynı zamanda AB üyesi ülkelerdir. İsviçre, Kanada, ABD, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, İzlanda ve Norveç AB üyesi olmayan ancak bu çalışmada yer verilen diğer ülkelerdir.

Çalışmada ele alınan 5 refah boyutunun ilki çocukların maddi refah durumuna ilişkindir. Bu boyutun altında iki bileşen yer almaktadır; parasal yoksunluk ve materyal yoksunluk. Parasal yoksunluk göstergeleri olarak ülkelerin ortalama gelire göre çocuklarda yoksulluk durumu verileri kullanılmıştır. Materyal yoksunluk altında 14 göstergeden elde edilen yoksunluk endeksi (deprivation index) ile ailenin refah ölçeği göstergesi kullanılmıştır. Yoksunluk endeksinde çocuğun beslenme alışkanlıkları, sahip olduğu kitap, oyuncak ve kıyafetleri, evdeki yaşam alanı ve sosyal hayata katılımına ilişkin göstergeler bulunmaktadır. Aile refahı ölçütleri ise ailenin araba sahipliği, evde bilgisayarın bulunup bulunmaması ve çocuğun kaç odalı bir evde yaşamakta olduğu gibi hususlar analiz edilmiştir.

Sağlık boyutu altında yer alan ilk bileşen doğumda sağlık birleşenidir. Bu bileşende iki gösterge mevcuttur; 2.500 gramın altında dünyaya gelen çocuk oranı ve bin bebek başına düşen bebek ölüm oranı. Önleyici sağlık hizmetleri bileşeni altında ise üç gösterge kullanılmıştır. 12-23 aylık çocukların kızamık aşısı, DTP-3 (difteri-boğmaca-tetanos) karma aşısı ve çocuk felci aşısı olma oranları önleyici sağlık hizmetleri bileşeni altında kullanılmıştır. Sağlık boyutunda yer alan son bileşen olan çocuk ölümü göstergesi içerisinde yalnızca tek bir gösterge (bin çocuk içerisindeki ölüm oranı) kullanılmıştır.

25 Tablo 1

Çocuk İyilik Hali Boyut ve Bileşenleri

Boyutlar Bileşenler

Parasal Yoksunluk

Maddi Refah Materyal Yoksunluk

Doğumda Sağlık

Çocuk Sağlığı Önleyici Sağlık

Hizmetleri

Çocuk İyilik Hali Endeksi Çocuk Ölümü

Eğitim Eğitimsel Başarı

Katılım

Şiddet Deneyimi

Davranışlar ve Riskler Sağlıklı Davranış

Risk Davranışı Kalabalık

Konut ve Çevre Çevre

Konut Sorunları

Kaynak: Martorano ve ark. (2013, s.9)

Eğitim boyutu altında çocukların eğitimdeki başarı durumu ile eğitime katılım bileşenleri ele alınmaktadır. Davranışlar ve riskler boyutu kapsamında çocuğun şiddete maruz kalıp kalmaması, çocuk sağlığına etki eden faktörler (obezite, meyve tüketimi, hareketlilik vb.) ile risk faktörleri göz önünde bulundurulmaktadır. Çocuğun iyilik hali endeksi oluşturulurken ele alınan son boyut, konut ve çevre olmuştur. Hanede kişi başına düşen oda sayısı, cinayet oranı, hava kirliliği ve konutta sorun yaşayanların oranı gibi veriler üç bileşen çerçevesinde kullanılmıştır.

UNICEF’in iyilik hali endeksi çalışmalarının yanında çocuk yoksulluğuna odaklı çalışmaları da mevcuttur. Kuruluş tarafından 2000 yılında yayınlanan bir çalışmada4

gelişmiş ülkelerde çocuk yoksulluğu analiz edilmiştir. Araştırmada, gelişmiş ülkelerde yoksul bir ailede dünyaya gelen çocukların yetersiz beslenmeden kaynaklı gelişim sorunları, öğrenme güçlüğü, okul terki, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, suç işleme oranı ile erken evlilik ve erken yaşta çocuk sahibi olma gibi pek çok sorunla karşı karşıya kaldığı belirtilmiştir.

4UNICEF Innocenti Research Centre. (2000). A league table of child poverty in rich nations. Innocenti Report Card, No.1.

26

Çalışmada ülkelerin mutlak ve göreli yoksulluk düzeylerine göre çocukların yoksulluk seviyeleri incelenmiştir. Göreli yoksulluk düzeylerine göre ulusal medyan gelirin yüzde 50’sinden düşük düzeyde geliri olan hanehalkı geliri yoksulluk seviyesi olarak belirlenmiştir. 90’lı yılların sonlarına ait veriler incelendiğinde, Kuzey Avrupa refah rejimlerinin hâkim olduğu ülkelerde çocuk yoksulluğu konusunda diğer ülkelerden daha önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. İsveç (yüzde 2,6), Norveç (yüzde 3,6) ve Finlandiya (yüzde 4,3) çocuk yoksulluğunun en düşük olduğu ülkelerdir. İtalya, ABD ve Meksika yüzde 20’nin üzerinde çocuk yoksulluğu oranı ilke ilk üç sırada yer almıştır. Mutlak yoksulluk oranlarına göre Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti ilk üç sırada yer almıştır.

Raporun bulgularına göre Kuzey Avrupa ülkelerinde çocuk yoksulluğunun düşük olmasının önde gelen nedenleri arasında;

Sosyal yardımların istihdam odaklı olarak sağlanması, Kadınların işgücüne ve istihdama yüksek katılım düzeyi ve

Kadın istihdamı ile çocuk bakım hizmetlerinin eşgüdüm halinde yürütülmesi gelmektedir.

Raporun önemli bulgularından birisi de tek ebeveynli ailede yaşayan çocuklarda yoksulluk oranının, anne ve babanın birlikte yaşadığı ailelere göre daha yüksek olmasıdır. Çalışmada işsizlik oranı ile çocuk yoksulluğu arasındaki ilişki de incelenmiştir. Buna göre AB üyesi ülkelerde işsiz bir hanede yetişen bir çocuğun yoksul olma riski, istihdam sağlanan bir hanede büyüyen bir çocuğa nazaran 4 kat daha fazladır. Ayrıca düşük ücretle çalışan hanelerdeki çocukların yoksulluk riski de oldukça yüksektir. Raporda vurgulanan bir diğer husus ülkelerin sosyal harcamaları yükseldikçe çocuk yoksulluğunun da azalmasıdır. Gelişmiş ülkelerde farklı kalemler altında yapılan sosyal harcamalar çocuklar arasında yoksulluk riskini azaltmaktadır.

UNICEF’in (2012) çocuk yoksulluğunun ölçülmesine ilişkin bir başka çalışmasında AB üyesi 27 ülke ile Norveç ve İzlanda’nın içerisinde yer aldığı gelişmiş ülkelerdeki çocuk yoksunluğunun durumu ortaya konulmaktadır. Çalışma kapsamında 1-16 yaş arasındaki çocukların 14 kalemdeki iyilik hali göstergelerine erişim durumları analiz edilmektedir. Bu göstergeler; çocuğun beslenme durumu (et, balık, tavuk, sebze ve meyve tüketimi), boş zaman aktiviteleri, çalışma ortamı, internete ve çocuk kitaplarına erişim ile kıyafet sahipliği gibi bireysel durumuna ilişkin göstergelerdir.

27

Çalışma sonuçlarına göre İzlanda çocuk yoksunluğunun Avrupa’da en düşük olduğu ülke iken Romanya bu alanda en kötü değere sahip AB ülkesi olmuştur. Çalışmanın kayda değer bulgularından birisi de AB’deki 85 milyon 1-16 yaş arası çocuk nüfusunun yüzde 85’inin 14 kalemden 13’üne sahip olmasıdır. Doğu ve Merkezi Avrupa ülkelerinde çocuk yoksunluğu daha yüksek düzeyde iken Kuzey Avrupa ülkelerinde çocuk yoksunluğu daha düşük seviyededir. Rapor, AB üyesi ülkelerin makroekonomik göstergelerin takibinde gösterdikleri titizliği çocuk refahının izlenmesi ve verilerin üretilmesinde de göstermesi gereğine vurgu yapmaktadır.

UNICEF’in çocuk refahına ilişkin bir diğer çalışma alanı erken çocukluk hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve yürütülen çalışmaların değerlendirilmesi üzerinedir. UNICEF için Bennet (2008) tarafından yapılan çalışmada, OECD üyesi ülkeler tarafından erken çocukluk evresindeki çocuklara yönelik olarak yürütülen programların değerlendirilmesi amacıyla 15 gelişmişlik ölçütü belirlenerek detaylı bir soru kâğıdı hazırlanmıştır. Söz konusu ankete 25 gelişmiş OECD ülkesi katılım sağlamıştır. Çalışmada ele alınan 15 gelişmişlik ölçütü 4 ana bileşen etrafında incelenmiştir. İlk bileşen olan “Toplum ve Aile Bileşeni” çerçevesinde çocuk ve ailenin sağlık hizmetlerine erişiminde etkin bir sistemin bulunup bulunmadığı, çocuk yoksulluk oranının azaltılması, düşük gelirli ailelerin istihdam, gelir ve sosyal destek programları ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması ve erken çocukluk bakım ve eğitim hizmetlerine erişim hususları irdelenmektedir. Bunun yanında, çalışan ebeveynlerin çocuk izinleri de bu bileşen altında değerlendirilmektedir.

“Erken Çocukluk Sistemleri Yönetişimi” ikinci bileşeni oluşturmaktadır. Ulusal düzeyde erken çocukluk dönemine ilişkin politika veya planların varlığı, konu ile ilgili kurumsal kapasite ve kurumsal önceliklerin oluşturulması, yeterli mali kaynakların tahsisi bu başlık altında ele alınmıştır. Erken çocukluk dönemine ilişkin verilerin toplanması, izlenmesi ve değerlendirilmesi, kamu kurumlarının çocukların iyilik haline önem atfetmesi ve 0-6 yaş aralığındaki çocuklara GSYH’nin en az yüzde 1’inin tahsis edilmesi hedeflenmektedir.

Araştırmadaki üçüncü bileşen “Hizmetlere Erişim” dir. Yerel düzeyde tüm çocukların hizmetlere erişim sağlaması, dezavantajlı çocuklara hizmetlerde öncelik tanınması, 3 yaşından küçük çocuklara kamu tarafından desteklenen bakım hizmetlerinin verilmesi tavsiye edilmektedir. Dördüncü ve son bileşen olan “Program Kalitesi” bileşeni

28

çerçevesinde; erken çocukluk eğitimi ve bakımı konusunda çalışanların uzmanlık eğitimlerinin sağlanması, erken çocukluk eğitiminde kamu kurumlarınca eğitimcilere müfredat oluşumunda destek verilmesi ve ulusal düzeyde rehber dokümanların hazırlanması beklenmektedir.

Raporun bulgularına göre AB ve OECD ülkelerinde 0-3 yaş aralığındaki çocuklara ilişkin veri üretiminde güçlükler yaşanmaktadır. Aile, sağlık ve diğer sosyal hizmetlerin farklı bakanlık ve kamu kurumları tarafından yürütülmesi, veri üretimi, standartlaştırma ve derleme konusunda zorluklara neden olmaktadır. Verilerin 0-12 yaş aralığı için topluca üretilmesi bir diğer problemdir. Her ne kadar başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşlar ile ülkeler 0-18 yaş aralığını çocukluk dönemi olarak kabul etse de gelişim psikolojisi bakımından bu dönemin pek çok gelişme evresini bünyesinde barındırması ve erken çocukluk evresinin yaşam döngüsündeki özel önemi nedeniyle, 0-6 yaş arası çocuklar için (özellikle 0-3 yaş) ayrı verilerin üretilmesi gerekmektedir.