• Sonuç bulunamadı

Uluslararası terörizm, kullanılan yöntemler, hedeflenen insanlar veya teröristlerin faaliyet gösterdiği yerler bakımından ulusal sınırların ötesine geçen terörizmi ifade eder (Security Service MI5, 2019). Büyük ölçekli, ayrım gözetmeyen şiddet, günümüzde çağdaş terörizmin gerçekliği haline gelmiştir. Terörizm, rasgele veya sembolik kurbanların araçsal bir hedef olarak hizmet ettiği bir mücadele yöntemi haline dönüşüyor. Uluslararası hukukun net bir terörizm tanımı yoktur. “Bir insanın terörist olarak tanımladığı birisi başka bir insan için özgürlük savaşçısıdır” ifadesi oldukça yaygın ve kabul görmüştür. Uluslararası terörizm mağdurları, kural olarak, masum kurbanlar, kitle / kolektif kurbanlar, siyasi kurbanlar ve suç mağdurları ve gücün kötüye kullanılmasıdır. Bazı devletlerin, devlet çıkarlarını desteklemek için terör örgütlerini veya bireyleri kullandıkları bilinmektedir. Hiçbir toplum tüm üyelerini terörist saldırılara karşı koruyamaz, ancak tüm toplumlar terörist saldırıların kurbanı olma riskini azaltabilir. Terörizm tüm dünyada temel insan hakları için de bir tehdittir. Bu, mevcut ve / veya potansiyel terör eylemlerinin neden olduğu insan hakları gelişim sürecindeki engellerle ilgilidir. İnsan hakları kavramları dar anlamda, yani sadece terörizmden şüphelenilen kişiler için bir dizi usul güvencesi olarak değil, aynı zamanda terör suçlarından etkilenenlerin temel insan haklarına saygı gösterilmesi için de bir gereklilik olarak anlaşılmalıdır (Šeparović, 2018: 20-29)

Devam eden küreselleşmenin bir sonucu olarak, ulusal sınırlar ötesinde faaliyet gösteren terör örgütlerinin bilgi paylaşımı, kendi içinde ve diğer organizasyonlarla işbirliği yapması, güvenli coğrafi erişim sağlaması ve silah temin eskisinden daha kolay hale gelmiştir. Bu durumda, İslami radikal gruplar da dâhil olmak üzere terör örgütleri, esas olarak siyasi durumun dengesiz olduğu ve yönetişimin zayıf olduğu ülkelerde ve bölgelerde terör eylemleri yürütmektedir. Ancak, faaliyetlerin amacının ve yeteneklerinin kurumdan kuruma değiştiği söylenmektedir. Bu kuruluşların

37

bazılarının yasadışı ticaret ve kaçırılma gibi suçlarla fon sağladıkları varsayılmaktadır (Minitry of Defense, 2014).

1979’da Tahran’daki ABD büyükelçiliğinin ele geçirilmesinden önce, uluslararası terörizmin motivasyonunun öncelikle milliyetçilik, ayrılıkçılık, Marksist ideoloji ve nihilizm olduğu söylenebilir. 1980'lerin başındaki olayların sayısındaki artış, dini temelli köktenciliğin yükselişine tekabül etmektedir. 1990'ların başındaki düşüş eğilimi ise Sovyetler Birliği'nin dağılmasına bağlanmaktadır. Dini huzursuzluğun, Irak, Afganistan ve Suriye’deki düşmanlıkların artması hala uluslararası terörizmin hüküm sürdüğünü göstermektedir. Terörizm, ekonomiyi hem iç hem de dış ticarete ilişkin parametreler açısından kesinlikle bir bütün olarak etkilemektedir (Chatterjee, 2019).

Uluslararası terörizmin 11 Eylül 2001'de New York'taki saldırılarla başlamadığının altının çizilmesi gerekmektedir. Ancak, 11 Eylül’den itibaren uluslararası teröristler saldırılarını dünya çapında yoğunlaştırmışlar ve bütün milletlerden, dinlerden ve kökenden insanları öldürmüşlerdir. Bu saldırıların bazıları El Kaide liderliğinin kontrolü altında doğrudan teröristler tarafından diğerleri ise El Kaide'ye dolaylı yoldan bağlı olan ideolojisinden ve mesajlarından ilham alan kollar tarafından yapılmıştır. Bazı teröristler güvenlik kuvvetleri tarafından engellenmiş bazıları ise siyasi sürece hükmetme başarısını gösterebilmiştir. Günümüzde teröristler, propagandalarını yaymak ve dünya çapındaki takipçileri etkileyebilmek için modern medyadan yararlanmaktadır. El Kaide ve benzer düşünen gruplar dünyanın yalnızca belli bölgelerine dokunmadan bırakan ilk küresel terör tehdidini oluşturmaktadır. Uluslararası Terör örgütleri dünyadaki demokrasiye ve küresel ekonomiye en büyük tehdidi oluşturan unsurlardan birisidir. Modern terörizm çağında dünyadaki terörist grupların sayısının oldukça fazla olduğu söylenebilir. 648 terör örgütünün 1968'den 2006'ya kadar aktif olduğu görülmektedir. Ancak bunların içerinde bazıları oldukça güçlü son derece etkilidir. Günümüzde dünyadaki en etkili terör örgütünün El-Kaide misyonunun devamı olarak Irak ve Suriye'nin İslam Devleti (ISIS) (Irak ve Şam İslam Devleti-IŞİD veya Arapça söylenişi ile DAEŞ) örgütü olduğu söylenebilir. ABD’nin uluslararası terörizmle mücadelenin bir parçası olarak öne sürdüğü Irak Savaşı da terör tehdidini çözmemiş daha da kötüsü tırmandırmıştır. Amerika

38

Birleşik Devletleri tarafından Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden ve ABD ve Irak’ın Suriye’nin işlevsiz doğasından dolayı ortaya çıkan durum Amerikan karşıtı düşünceye zemin hazırlamıştır. Irak bu süreçte El Kaide için Afganistan'dan daha önemli bir konumda olmuştur. Suriye'deki krizle birlikte Irak ve Suriye İslam Devleti'nin temellerinin oluşturulmasının da önü açılmıştır. Irak Savaşı’nın ilk senelerinde kurulan ve 2004 yılında El-Kaide’ye bağlılığını ilan eden DAEŞ bir süre

sonra Irak El-Kaidesi adını almıştır. Haziran 2014’te, Irak’ın ve Suriye Halifeliğinin bir kısmı, IŞİD Emiri Ebu Bekir El - Bağdadi’nin önderliğinde “devlet” ilan edilmiştir (Kuzmanov, 2018). IŞİD (ya da Arapça adıyla DAEŞ) petrol kaynaklarına yakın olması ve pek çok petrol rezervi üzerinde kontrol sağlaması neticesinde sağladığı gelir dolayısıyla bugün dünyanın en zengin terör örgütleri arasında yer almaktadır. Çok uzun bir süre DAEŞ'in yaratılma sürecini görmezden gelmiştir.

Terör tehdidinin bu şekilde çoğalması ve terörizme karışanların çeşitlenmeye başlaması nedeniyle uluslararası terörizmin önlenmesi gittikçe zorlaşmakta ve terörle mücadele konusunda uluslararası işbirliğinin önemi daha da artmaktadır.

Benzer Belgeler