• Sonuç bulunamadı

Turizm sektörü işgücü sıkıntısı çekmekte olup bazı araştırmacılar ortaya çıkan bu konu üzerine çalışmalar yapmışlardır (Choi vd., 2000; Meier, 1991; Taylor ve Finley, 2010; Zopiatis vd., 2014). Turizm sektöründeki işgücü sıkıntısı sadece gelişmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan ülkelerde de sorun teşkil etmektedir (Kim vd., 2016: 1). Sektör, 2010 yılından beri tüm sektörler arasında en yüksek işgücü devir oranlarına sahiptir. Ayrıca araştırmalar, gelecekte işgücü sıkıntısının daha ciddi boyutlara ulaşacağını göstermektedir. Çalışan nüfus oranının (16 yaşından 64 yaşına kadar) yaşlanma ve düşük doğum oranlarındaki demografik değişiklikler nedeniyle önümüzdeki on yılda dramatik bir şekilde düşeceği beklenmektedir (Bloom vd., 2011). Bu nedenle, mevcut ve tahmini işgücü sıkıntısı sorunlarına dayanarak turizm araştırmacıları, işgücü sıkıntısı sorunu için çeşitli çözüm önerileri sunmak zorundadır (Kim vd., 2016: 1).

Turizmde kültürel uyum çalışanlar, turistler ve ev sahibi toplum tarafından olmak üzere farklı şekillerde ele alınmaktadır. Literatürde kültürel uyumu turist açısından ele alan yaklaşımlara ilişkin olarak Trifonovitch (1977), her turistin yeni ve farklı bir kültüre uyum sağlarken geçmesi gereken dört farklı aşama bulunduğunu tespit etmiştir (http: /www.cgu.edu/ pages/ 945.asp):

(1) Balayı evresi, (2) Düşmanlık evresi,

(3) Entegrasyon / kabul evresi (4) Ev sahipliği evresi.

Balayı evresinde turistler heyecanlı ve yeni olan her şeyden büyülenmiş durumdadırlar. Aynı zamanda mutlu bir biçimde yeni hayatları ve diğer insanlarla ilgilenmektedirler. Memnuniyet ve işbirliği içinde istekli bir konumdadırlar.

Düşmanlık evresinde turistler endişeli, yargılayıcı, ürkek ve sıklıkla depresif haldedirler. Yaşam kuralları ve gelenekler konusunda sinirli davranmaktadırlar. Kolayca, küçük ve önemsiz şeylerden rahatsız olurlar, yemek yiyemez ve uyuyamazlar; baş ağrısı, hazımsızlık ve diğer hastalıklardan mağdurdurlar. Kendi rahatsızlık ve mutsuzlukları yüzünden yeni ortamı suçlarlar ve reddederler. Turistler, her yeni ve yabancı şeye karşı düşmanca davranır; motivasyonlarını kaybeder ve sık sık içlerine kapanırlar.

Entegrasyon aşamasında turistler rahatlamaya ve yeni ortamda mutlu hissetmeye başlarlar. Gülümser, şaka yapar ve daha önce düşmanlığa yol açan küçük yanlış anlaşılmaları umursamazlar. Arkadaş edinerek yeni çevre hakkında daha fazla bilgi aramaya başlarlar. Ev sahipliği evresinde turistler kendilerini evlerinde hissetmekte ve yeni kültürü kendi kültürleri olarak görmektedirler. Yeni çevrenin gelenek ve standartlarına başarılı bir şekilde adapte olurlar ve her iki kültürde de başarılı bir şekilde yaşayabilmektedirler (http://www.cgu.edu/pages/945.asp).

Sharp (1992), uyumun benzer evrelerini;

(2) kültürel sorunlardan kaynaklanan güçlükler nedeniyle geri çekilme ve yalnızlık duygusu,

(3) yeniden ortaya çıkış ve uyum

(4) yeni bir kültüre adapte olduktan sonra başarı ve coşku hissi olarak tanımlamaktadır.

Kültürel uyum, diğer kültüre ait öğelere uyum sağlanmasını ifade etmektedir. Ev sahibi toplumun da kültürel uyum süreci söz konusudur. Ev sahibi toplum, turistlerin ihtiyaçlarını karşılamak için bazı turistik kültür unsurlarına uyum sağlamak durumundadır. Ev sahibi toplum genellikle proaktiftir ve basmakalıp olmasına rağmen farklı turist kategorilerine uyum sağlamaktadır (Sofield, 2000). Uyum süreci, turistlerin ziyareti, turistler ve ev sahibi toplum arasındaki etkileşim süresi ve yoğunluğu, kültürel aidiyetlerinin gücü ve her birinin etkisine dayanma kapasitesi gibi faktörlere bağlıdır. Toplumun, turistlerin ihtiyaçlarına göre uyum sağlama süreci genellikle metalaştırılır ve yerel kültürün ticarileştirilmesine neden olur (Reisinger, 2010: 74):

Geliştirilen çeşitli uyum modelleri vardır. Örneğin, Doxey‘e (1976) göre, yerleşik nüfus (ev sahibi toplum) davranışlarını ve turistlere karşı tutumlarını zamanla değiştirir. Turistler bir destinasyonu ilk defa ziyaret ettiklerinde, toplum onları coşku ile karşılamaktadır ve daha sonra turist sayısı ve etkileri (olumlu ve olumsuz) arttıkça toplumun ziyaretçilere karşı tutumu ilgisizlik ve kızgınlıktan saldırganlık seviyesine doğru ilerler (Mason, 2003).

Kültürel uyumu kolaylaştırmak için kullanılabilecek çeşitli teknikler vardır. Bunlar (http://www.cie.uci.edu/world/shock.html);

(1) Alçak gönüllü olma ve yerel halkla bir araya gelerek konuşma arzusuna sahip olma,

(3) Açık fikirli olma ve bazı şeyleri ciddiye almama, (4) Başkalarının sinirlerini bozmasına izin vermeme,

(5) Tecrübelerden zevk almak ve ülkesi için iyi bir elçi olma, (6) Ziyaret edilen yeni ülke hakkında bilgi sahibi olma, (7) Kişileri başkalarına göre yargılamama,

(8) Dinleme ve gözlemleme,

(9) Kişilerin farklı düşünce kalıplarına sahip olabileceğini anlama, (10) Kişileri nelerin rahatsız edebileceğinin farkında olma

(11) Yeni deneyimler üzerine düşünme.

Turizm literatüründe sosyo-kültürel uyum ise kültürel öğrenme ve sosyal beceri edinmeyi etkileyen faktörlerden güçlü bir biçimde etkilenen davranışsal yeterlilik açısından tanımlanmaktadır (Ward ve Kennedy, 1999). Bu yapı genel, etkileşim ve iş olmak üzere üç faktörden oluşur (Black, 1988). Genel uyum barınma, yemek, alışveriş, eğlence, yaşam maliyetleri ve sağlık hizmetleri gibi ev sahibi ülkenin genel yaşam koşulları ve kültürü ile ilgili bir boyuttur (Kraimer ve Wayne, 2004; Takeuchi vd., 2002). Etkileşim uyumu, sosyalleşme, konuşma ve ev sahibi vatandaşlarla yalnızca iş yerinde değil, aynı zamanda iş dışında da etkileşim kurma ile ilgilidir (Black, 1988; Huang vd., 2005). İş uyumu, yabancı çalışanın organizasyonun mesleki görevleriyle ilgili olan; iş sorumlulukları, performans standartları ve beklentilerini içeren psikolojik refahıdır (Black ve Stephens, 1989; Kraimer vd., 2001).

Benzer Belgeler