• Sonuç bulunamadı

Türkiye ve Yunanistan, İngiltere’nin geleneksel olarak etki alanı içinde bulunuyordu. İngiltere, 1947 yılı başlarında, savaştan yorgun ve yıpranmış olarak çıktığı için bölgedeki etkinliğini artık yerine getiremeyeceğini ve 6 hafta içinde tüm sorumluluklarını ABD’ye devredeceğini açıklamasının ardından, bölge ülkelerini desteklemek ve komünizme karşı korumak üzere Truman Doktrini fikri ortaya çıkmıştır.32

İngiliz birliklerinin çekilmesi ile Yunanistan’da aşırı solcu bir iktidarın iş başına geçmesi ve Sovyet etki alanının, Yunanistan’ı da içine alacak biçimde güneye doğru genişlemesi, Amerikan yöneticileri arasında önemsenen bir olasılık haline gelmişti. Sovyetler Birliği, Yunanistan’dan sonra Türkiye’yi de denetimine alırsa, Ortadoğu, Sovyet etki alanına girebilirdi. Bu durum ise yaşamsal öneme sahip olan Orta Doğu’nun tehlikeye atılması anlamına gelirdi ki; bu fikir ne ABD, ne de Avrupa için kabul edilebilirdi. Bu şartlar altında Truman, Yunanistan ve Türkiye’ye yardım

31 a.g.m., s. 656-658

32 Benjamin FRANKEL, The Cold War 1945-1991, Gale Research İnc., Washington, 1992, s.57

yapmakla yetinmeyip; Amerikan dış politikasına yeni bir unsur olarak, “Sovyetler Birliğini Çevreleme Politikasını” (Containment Policy) hayata geçirmiştir.33

ABD politikaları, Sovyet hareketlerini tüm dünyayı göz önünde bulundurarak savuşturmaya çalışmıştır. Amerikan politikasının temeli, ABD’nin güvenliği ve Avrupa’da meydana gelebilecek bir savaşta oluşabilecek domino etkisini önlemekti.

1947 yılında Dış İlişkiler Komitesinde, Yunanistan ve Türkiye’ye yapılacak bir saldırı, Ortadoğu, Batı Avrupa ve Pasifiği etkileyeceğinden, ABD kendisini izleyen dünyanın güvenini kaybetmemelidir. Aksi takdirde demir perde karanlık örtüsünü birçok bölgeye yayabilir görüşü, kabul edilmiştir.34

Başkan Truman, 12 Mart 1947’de Kongre’de daha sonra “Truman Doktrini”

olarak anılacak konuşmasında, “Haritaya bakıldığında Yunanistan’ın hayatta kalması ve parçalanmamasının önemi çok daha iyi anlaşılabilir, eğer Yunanistan komünist güçlerin kontrolüne geçerse Türkiye ve dolayısıyla tüm Ortadoğu’ya kargaşa ve karışıklık yayılır. Türkiye’nin durumu, Yunanistan’a bakıldığında ekonomik ve askeri açıdan daha iyi durumda olmasına rağmen yardımlarımıza ihtiyacı vardır.

Şuan ki yapacağımız yardım II. Dünya savaşında harcadığımız 341 milyar doların yüzde biri bile değildir” görüşünü belirterek, Kongre’den, Türkiye ve Yunanistan’a 400 milyon dolarlık askeri yardım yetkisinin verilmesini istemiştir. Başkan Truman’ın, Türkiye ve Yunanistan’a yardım yapılması isteğinin, Senato ve Temsilciler Meclisinde, 22 Mayıs 1947’de kabul edilmesini müteakip, “Türkiye ve Yunanistan’a Yardım Yapılmasına Dair Kanun” çerçevesinde Türk ve ABD hükümetleri arasında 12 Temmuz 1947 tarihinde “Türkiye’ye Yapılacak Yardım Hakkında Anlaşma” imzalanmıştır. 35

33 SANDER, a.g.e., s.232

34 Robert JERVIS, “The Impact of the Korean War On The Cold War”, The Journal Of Conflict Resolution, Vol.24, No. 4, (Dec.,1980), s. 570

35 Fahir ARMAOĞLU, Belgelerle Türk-Amerikan Münasebetleri, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1991, s. 160–162

Doktrin çerçevesinde, Yunanistan’a 300, Türkiye’ye 100 milyon dolarlık askeri malzeme yardımı yapılmasıyla, hem bu ülkelere yönelen Sovyet tehdidi önlenmek istenmiş, hem de Avrupa’da savaşta kullanılan malzemelerin, ABD’ye geri götürülme sorunu kalmamıştır. Ayrıca bu durum iki Bloğun ekonomik olarak ayrılmasını da hızlandırmıştır. 36

Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye karşı tutumundaki değişiklik, 19 Mart 1945 tarihinde, 1925 tarihli Sovyet-Türk tarafsızlık ve saldırmazlık paktının feshi ile başlamış, boğazlarda üs ve hak iddiası, Doğu Anadolu’da toprak talebi ile devam etmiştir. Türkiye, iç dinamikleri açısından Yunanistan kadar kötü durumda olmamasına rağmen, dış yardım arayan bir ülke olmasındaki en büyük neden, ekonomiden çok siyasi olmuş ve bunu Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye karşı olan tutumu etkilemiştir.37 1947–1949 yıllarında Truman doktrininde yer alan askeri malzemelerde dâhil olmak üzere Türkiye’ye verilen yardım tutarı 152,5 milyon dolarken, 1951 yılına gelindiğinde bu rakam 400 milyon dolara ulaşmıştır.38

Truman Doktrini, ABD kamuoyunda çok büyük iç destek bulmuştur, çünkü ABD, kamuoyuna kendi gücünü, Avrupalı politikacıların güdümünde kalmadan uygulayabilen küresel bir oyuncu olduğunu kanıtlamıştır. 39

1947 yılında yapılan kamuoyu araştırmasında sorulan “Türkiye ve Yunanistan’ı güçlendirmek ve olası bir Sovyetler Birliği tehdidine karşı bu ülkelerin kendilerini koruyabilmelerini sağlamak için Amerikan askeri yardımların gönderilmesi gerekli midir?” sorusuna halkın % 43’ü evet gereklidir yanıtını verirken, “Yapılan yardımlar Sovyetler Birliği-ABD arasında bir savaşa yol açabilir mi?” sorusuna katılımcıların %52’sinin evet açabilir cevabını vermiş olması,

36 Baskın ORAN, Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular-Belgeler-Yorumlar, Cilt I: 1919–1980, İstanbul, İletişim Yayınevi, 2001, s. 18

37 Eminalp MALKOÇ, “Türk Basınında Truman Doktrini ve Türkiye’ye ABD Yardımları (1947–

1950)” ,Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, Sayı:9, 2006, s.90 38 a.g.m., s.114

39 FRANKEL,a.g.e., s.58

Amerikan halkının Sovyetler Birliği tehdidine rağmen, bu ülkelere yardım yapılmasını tasvip ettiğini göstermektedir.40

Başkanın Kongrede Truman doktrinini açıklamasından yaklaşık bir ay önce Time dergisinde kapak sayfasında verilen haberde; “ülkelere yardım edemeyeceğini açıklayan İngiltere’nin yükünü, ABD üstlenmelidir. Bununla beraber ilk yapılması gereken şey Türkiye ve Yunanistan’ın Komünizmin pençesine düşmesini engellemektir. Türkiye, Yunanistan’dan daha iyi durumda olmasına rağmen, İngiltere sayesinde, yaklaşık 600.000 kişilik bir orduyu her sene 150 milyon dolar vererek komünizme karşı mücadelesine devam etmektedir. Türkiye ve boğazların Sovyetler Birliği’nin yörüngesine girmesini engellemek adına, 250 milyon dolar Yunanistan’a, belirlenmeyen ama daha az bir rakamın ise Türkiye’ye verileceği” belirtilerek Truman Doktrinin açıklanacağının ipuçlarını kamuoyu ile paylaşmış ve bu ülkelerin desteklenmesinin önemi vurgulanmıştır.41

Türkiye basınında ABD lehine, buna karşılık Sovyetler aleyhine kesin ve yaygın bir kampanya yürütülerek, Türk-ABD dostluğu üzerinde hassasiyetle durulmuştur. ABD basınında da bu durum memnuniyetle karşılanmıştır. Nitekim yapılan yardımlarla iki ülkeden öte, bir medeniyetin kurtulacağı ve bu ülkeleri desteklemenin ABD halkının görevi olduğu42, ayrıca yardımlar neticesinde bu ülkelerin ABD güvenlik çemberi içine girdikleri belirtilmiştir.43 Başkan Truman konuşmalarında da sık sık ABD yardımları ile Türkiye ve Yunanistan’ın totaliter rejimlere girmesini engellediklerini belirtmiştir. 44

Truman Doktrini, bir yönü ile dünyanın iki bloğa ayrıldığını ve diğer yönü ile Sovyet-Amerikan mücadelesinin başladığını ilan edip, 1990’a kadar artıp azalan

40 QUESTER, a.g.m.,s.661

41 “Cover Article”, Time, Feb 27 1947, Time Archive

42 “To Save a Civilization”, Time, Jun 23 1947, Time Archive 43 “Super-Armed Peace”, Time, May 19 1947, Time Archive 44 MALKOÇ, a.g.m., s.119

tempolarla sürecek olan Soğuk Savaşın, iyice alevlendiğini gösterirken, öte yandan Doğu Avrupa ve Balkanlar’daki bölünmeyi de kesin çizgileriyle ortaya koymuştur.

Benzer Belgeler