• Sonuç bulunamadı

SS-26 OTOLOG TRANSOBTURATOR ASKI AMELİYATININ KADIN CİNSEL FONKSİYONLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: TRANS OBTURATOR-ASKI VE RETRO-PUBİK ASKI İLE KARŞILAŞTIRMALI BİR ÇALIŞMA

ALKAN ÇUBUK 1, AHMET ŞAHAN 2, ORKUNT ÖZKAPTAN 2, ERDİNÇ DİNÇER 2, ONUR KARAASLAN 3, ÖMER SARILAR 4, OKTAY AKÇA 2

1 KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, ÜROLOJİ ANABİLİMDALI, KIRKLARELİ

2 KARTAL DR. LÜTFİ KIRDAR EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, ÜROLOJİ KLİNİĞİ, İSTANBUL

3 VAN YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ, KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KLİNİĞİ, VAN

4 HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, ÜROLOJİ KLİNİĞİ, İSTANBUL

Amaç: Kadınlarda stress üriner inkontinans (SUI) cerrahileri sonrası kadın cinsel fonksiyonlarının (KCF) değişimi literatürde çok defa çalışılmıştır. Yayınlarda cerrahi sonrası KCF’da iyileşme, değişiklik olmaması ve hatta kötüleşmeler bildirilmiştir. İyileşme genellikle inkontinasın olumsuz etkisinin ortadan kalkmasıyla açıklanırken kötüleşmeler ise cerrahi travmayla, meş kaynaklı fibrosis ve ağrıyla ve paravajinal diseksiyonun klitoryal beslenmeye verdiği zararla açıklanmaktadır. Bu çalışmada SUI cerrahisi için son yıllardaki meş tartışmaları sonrası geliştirdiğimiz ve erken sonuçları yüz güldürücü olan otolog doku ile transobturator tape (a-TOT) tekniğinin KCF olan etkisi geleneksel transobturator tape (TOT) ve retropubik tape (RT) ile karşılaştırılmalı olarak incelenmiştir.

Materyal Metod: Bu retrospektif kohort çalışmasına 2017 ve 2019 yıllarında TOT, RT ve a-TOT cerrahileri geçiren kadın SUI hastaları dahil edilmiştir. Cerrahi tipi hasta tercihine bırakılmıştır.

Semptomatik ya da >grade 2 pelvik organ prolapsusu olan, işeme disfonksiyonu olan, geçirilmiş radikal pelvik cerrahisi olan ve başarısız inkontinans cerrahisi öyküsü olan hastalar çalışma dışı bırakılmıştır.

Hastalar preop dönemde öksürük stress testi (CST), Q tip testi VE Türkçe valide edilmiş Female Sexual Function Index (FSFI) ile değerlendirildi. Koital inkontinans ayrıca soruldu.

Retropubik tape ve TOT klasik yöntemlerle yapılmıştır. A-TOT ise özetle TOT insizyonu ile eş zamanlı yapılan suprapubik 3 cm insizyondan alınan 5*1.5 cm rektus kası fasyası askı materyali olarak kullanılarak gerçekleştirildi. Fasyanın her iki ucuna ikişer adet non-absorbable sutur yerleştirildi, bu sütürler ayrı ayrı iğne geçişleriyle kasıktan çıkarıldı. Sağ ve sol taraftaki ikişer sütür arasında yaklaşık 1 cm adduktor tendon ve obturator membranlardan oluşan bir doku köprüsü oluştruldu ve sütürler bu dokuların üzerinde birbirlerine bağlandı. Fasya midüretraya gerilimsiz tespit edildi.

Peroperative komplikasyonlar ve cerrahi datalar kaydedildi. Hastalar postoperative üçüncü ve onikinci aylarda tekrar değerlendirildi. Onikinci ayda hastalara tekrar FSFI, Patient Global Impression of Improvements (PGI-I) skalası doldurtuldu ve koital inkontinans sorgulaması yapıldı. Gruplar kendi aralarında bu parametrelerdeki değişiklik oranlarıyla karşılaştırıldı.

Bulgular: A-TOT, TOT ve RT groupları sırasıyla 37, 69 and 36 hasta içermekteydi, gruplar preoperative veriler açısından homojendi. Ortalama takip süresi 19 ay. Gruplarda SUI cerrahisinden elde edilen objectif kür, subjectif kür ve genel komplikasyonlar açısından benzer sonuçlar elde edilmiştir (p>0.05).

Grupların preop ve postop FSFI değerleri karşılaştırıldığında a-TOT grubunda anlamlı iyileşme sağlanırken, TOT grubunda anlamlı kötüleşme izlenmiştir ve RT grubunda ise anlamlı değişiklik olmamıştır.(p=0.001,p=0.001 and p=0.226,respectively). Postoperatif ortalama toplam FSFI skorları karşılaştırıldığında a-TOT grubu TOT ve RT gruplarından anlamlı olarak daha iyi skorlara sahiptir.(

25.73±2.46 vs 23.17±3.35 ve 21.53±2.47). Gruplar arasında preop ve postop dönemde koital inkontinans sıklığı açısından fark izlenmemiştir (p>0.05).

FSFI bölüm skorlarına bakıldığında orgasm bölüm skoru değişiklik oranı gruplar arasında farklılık göstermemekteydi (p:0.24). A-TOT grubu, ortalama istek, uyarılma lubrikasyonu, memnuniyet ve ağrı bölüm skorları açısından TOT grubundan anlamlı derecede daha iyi sonuçlara sahipti (tümü için p<0.05). Ayrıca, a-TOT ve RT grupları arasında a-TOT lehine olan ortalama istek, uyarılma ve ağrı bölüm skorlarında anlamlı bir fark vardı (tümü için p<0.05). RT grubunda, ortalama istek, uyarılma ve memnuniyet bölüm puanları açısından TOT grubuna göre daha iyi sonuçlar elde edilmiştir (p<0.05).

Sonuç: SUI tedavisinde karşılaştırılabilir sonuçların yanı sıra, a-TOT tekniği ile kadın cinsel işlevlerinde iyileşme sağlanırken TOT sonrasında kötüleşme izlenmekte ve RT sonrasında ise değişim izlenmemektedir. a-TOT tekniği ile elde edilen KCF iyileşmesi arzu, uyarılma, tatmin ve ağrı bölümlerindeki iyileşmeler sonucunda elde edilmektedir. Sentetik prolen meş yerinde kullanılan otolog fasyanın sağladığı paravaginal fibrosis avantajının bu sonuçlarda etkili olabileceği düşünülebilir.

SS-27 ‘RE-USABLE SUTURİNG DEVİCE ©’ SAKROSPİNÖZ LİGAMAN FİKSASYONU ALKAN ÇUBUK 1, AHMET RÜKNETTİN ASLAN 1, JOERG NEYMEYER 2

1 KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, ÜROLOJİ ANABİLİM DALI, KIRKLARELİ

2 CHARITé UNIVERSITäTSMEDİZİN BERLİN, UROGYNäKOLOGIE UND PELVIC FLOOR COMPETENCE CENTER(PF3C), KLINIK FÜR UROLOGIE, BERLIN

Amaç ve Giriş: İzole apikal prolapsus cerrahisinde ya da eşlik eden anterior- posterior komponent prolapsusu vakalrında sakrospinöz ligaman fiksasyonu (SSF) tercih edilebilir bir metottur. Çoğunlukla kadın doğum uzmanlarınca uygulanan metod ürologlar tarafından çok popüler bulunmamıştır. Uzun öğrenme eğrisi, peroperatif komplikasyonlar ve vajen aksındaki değişim bu durumun nedenlerindendir. SSF ameliyatında ligamana sütür koymak anatomik komşuluklar nedeniyle komplikasyona açıktır ve tecrübe gerektirmektedir. Ameliyatta klasik metodlarla sütür atılabilir ancak çoğunlukla çeşitli sütür atıcılar kullanılmaktadır ve maliyeti arttırmaktadır. Kliniğimizde SSF için ‘Re-usable surutineg device© (Serag Weissner Gmbh, Almanya) kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı RSD-Ney ile yapılan SSF deneyimlerimizi sunmaktır.

Metod: Vajen kaf prolapsusu nedeniyle yapılan 26 SSF vakasının dataları incelenmiştir. Hastaların yaş, beden kitle endeksi (BMI), preop sadeleştirilmiş POP-Q evrelendirmesi sonuçları, eşlik eden stress üriner inkontinans (SUI) varlığı ve histerektomi nedeni gibi preop verileri kaydedildi. Cerrahiye ilişkin operasyon süresi, perop komplikasyon varlığı, postoperatif vizüel ağrı skalası (VAS) verileri kaydedildi.

Postop vajen derinliği, tahmini vajen aksı (orta hatta göre), nüks ve komplikasyonların yanı sıra sübjektif kür değerlendirmesi için Patient global impression of improvements (PGI-I) skalası dolduruldu.

Özetle Teknik; Abartılı litotomi pozisyonunda askı sütürleriyle vajen anterior, posterior duvarları ve apikal doku tespit edildi. Apeksten yaklaşık 3 cm insizyon yapılıp künt diseksiyonla sağ sakrospinöz ligamana ulaşıldı. Parmak kılavuzluğunda (görmeden) RSD-Ney ile ligamana 0 prolen yerleştirildi. Aynı sütürün arkasında iliştirilen 2 adet non-absorbable ve 1 adet no:1 absorbable sütür ligamana 0 prolene yardımı ile taşındı. Sütürlerin iğneli uçları vajen insizyonuna submukozal geçildi. Sütürler ayrı ayrı oturtularak apikal doku ligamana yaklaştırılıp fiksasyon tamamlanmış oldu.

Bulgular: Yaş ortalaması 51.8±13.2, BMI 27.4±8.2 olan 26 hastanın hepsinde grade 2 ve daha fazla apikal prolapsus mevcuttu. Ayrıca 14 hastada en az grade 2 anterior ve 6 hastada da posterior prolapsus mevcuttu. Hastaların 12 tanesinin eşlik eden SUI yakınmaları mevcuttu. Bütün hastalar benin sebepli histerektomi öyküsüne sahipti.

Ortalama operasyon süresi yalnızca SSF yapılanlarda 35.1±5.2 dakika iken kombine cerrahi uygulananlarda 51.4±10.4 olarak hesaplandı. Hiçbir hastada Clavien 2 ve 3 komplikasyon gelişmedi. Postoperatif VAS skorları birinci gün ve beşinci gün için sırasıyla 8.3±1.2 ve 3.4±1.5 olarak belirtildi. Postop vajen derinliği ortalama 12.5±2.4 cm olarak ölçüldü ve hiçbir hastada orta hattan 20 dereceden daha fazla sapma izlenmedi. Bütün hastalar PGI-I skalasına göre sübjektif fayda belirtmişleridr. (PGI-I <3). Takip süreleri 1 ay ile 24 ay arasıda değişen hastalarda re-operasyon gerektirecek prolapsus yakınmaları izlenmemiştir.

Sonuç: Özellikle histerektomize , obez ve eşlik eden diğer kompartman prolapsusu olan hastalarda SSF cerrahisi uygulanabilir bir metoddur. Ligamanı görmeden sütür atmamızı sağlayan böylelikle aşırı diseksiyondan kaçınmamıza olanak veren ve maliyeti arttırmayan sütür atıcılar tekniği kolaylaştırıp postop başarıya da olumlu katkı sağlamaktadır.

SS-28 ‘RE-USABLE TUNNELİNG DEVİCE’ YARDIMLI, PERİTON İNSİZYONSUZ LAPAROSKOPİK APİKAL