• Sonuç bulunamadı

Toplumun Simgesel Gücü: Kadın

3.1. HİKÂYELERİ

3.1.1. Kanlı Muaşaka

3.1.2.6. Şahıs Kadrosu

3.1.2.7.1. Toplumun Simgesel Gücü: Kadın

Meşrutiyet Dönemi romanlarında ele alınan kadın, farklı izleklerle beraber Türk toplumunda meydana gelen Doğu-Batı çatışmalarında, kültürel-ahlaki yozlaşmada ve fikir çatışmalarında önemli bir yere sahiptir. Kadının, romanlarda ön plana çıkartılıp sosyal statüsünün belirlenmesi de idealize edilmiş yeni kadın tipinin toplum ve aile üzerindeki etkisini ortaya koyar. Kadın öğrenirse öğretir, bilinciyle kadın; kendini, ailesi ve çevresini eğiten bir varlıktır. Bu yüzden eğitimin birinci ayağı olarak da değerlendirilebilir. Yine vatan sevgisi, vatanı için gözünü kırpmadan canını feda etme, askerliğin yapılması gibi kavramlar Türk milleti için önde gelen en temel değerler olduğu gibi idealistleştirilen Türk kadınları için de büyük öneme sahiptir. Bu değerlerin gerçekleşebilmesi için kadınlar da elinden gelen hiçbir yardımı esirgemez, hatta cepheye silah taşıyıp savaş esnasında pek çok işte Türk askerine yardım eder. Vatan için savaşmak ve bütün menfi duyguları geride bırakmak gibi milli duygular, Türk kadının karakteristik özellikleri olarak dönemin eserlerine konu olur.

Bu izlekleri barındıran eserlerden biri de Kahraman Türk Kızı hikâyesidir. Eserde bu görevi üstlenen “Vicdan” karakteri, ülküselleştirilmiş kadın kahramanı olarak ön plana çıkarılır. Kendi öz değerleriyle çatışma yaşayan Vecdi kişisine milli değerleri aşılamaya çalıştığı gibi onu eğiterek de yol gösterir. Vecdi ile Vicdan arasındaki tanışma, Vecdi’nin Vicdan’ı Küçük Çamlıca’daki köşklerindeyken görüp âşık olmasıyla başlar. Hikâyenin temel izleğini oluşturan bu olay, vatan sevgisi ile aşkı karşı karşıya getirir ve kadın karakterinin erkek karakter üzerindeki baskınlığını ortaya çıkarır. Başkişi burada

arkadaşıyla beraber okurlarına da ideal bir kadın ile ona karşı duyduğu hayranlığı anlatır. Vecdi’nin ilk görüşteki aşkı, bilinçaltında bastırılmış arzuları gün yüzüne çıkararak kişideki aşk kavramını tanıtır. Vicdan’ın güzelliği ile bedeninin şuhluğu, başkişide yüceltilen bir değer haline gelir ve ona ulaşma arzusu uyandırır. Başkişinin bu denli tutkuyla âşık olması, hikâyenin dramatik aksiyonunu sağlayarak onu sonunda asli değerlere ulaştırır.

“Oh, baktım, hayran kaldım, endamı pek şahaneydi… İnce beli, sonra o pür emel sinesi bir itinai sevdavi ile kabarıyordu… Gül kadar revnakdar yanaklar kâh kızarıyor, kâh pembeleşiyordu. Dolgun vücudu dilsuz bilekleri de fasl-ı aşkıma başka bir havai heyecan veriyordu.” (Barbaros, 1917:6)

Geleneksel Türk kültürüne bakıldığında kadının eğitimi, duygu ve düşünceleri karşı cinse oranla hep arka planda kalmıştır ve giyim kuşamıyla da Batılı kadınlardan oldukça farklıdır. Meşrutiyetin ilanından sonra toplumun her alanında olduğu gibi kadının kıyafetinde, eğitiminde, iş, aile ve sosyal hayatında pek çok değişim ortaya çıkar. Bu hikâyede Vicdan karakteri, kadının eğitimli oluşuyla, çarşaftan çıkıp robdöşambr, ipek- tül çorap gibi Batı menşeli kıyafet giyişiyle, görücü usulü ile değil kendi şartları doğrultusunda evliliği kabul edişiyle ve ataerkil bir yapıya sahip erkek üzerinde söz sahibi oluşuyla ön plana çıkar. Bu bağlamda Kahraman Türk Kızı, ‘‘kadın eğitimi, eğitilen kadının yeri, kadın ve erkek çevrenin bakışı, kadının kendi verdiği kararların sonucuna katlanması türünden çeşitli noktaları ele alan, bir ucuyla siyasi hayatı yoklayan.’’ (Enginün 2013: 397) bir eserdir. Vecdi de kadında meydana gelen değişimlere hayran olur ve Vicdan’ın ekseninden çıkamayarak her şartını kabul eder. Kadının gücü öyledir ki bedelli yaptığı askerliği fes ettirir ve evliliklerinin birinci şartı olarak öne sürülür. Batı görünümlü fakat milli değerlere sahip Vicdan, Vecdi’nin başını döndüren mum gibi aşığını etrafında döndürür ve saçtığı ışığında yakarak yok eder. “Oh Vicdan kendimden geçiyorum din vatanım ve senin için ölüyorum… Bu mektubum sana bir güzarım olsun, buzlu sahralarda ateşin kanıyla tarihine bir sahifei şehamet ithaf eden fedakar beyini unutma, onu her zaman sev de yâd et.” (Barbaros, 1917: 48)

Barbaros bu hikâyesinde, sosyal, siyasal ve kültürel alanda meydana gelen değişimlere ayna tuttuğu gibi görünüşte Batılı ama fikir ve anane olarak geleneksel kadın profili çizerek dönemin popülerliğini yakalar ve eleştirel bir yaklaşımla eski-yeni, Doğu-Batı karışımlı yeni bir kültür oluşumuna atıf yapar. Vicdan, dönemin bu oluşumunu ve kadınlarını örnekleyen karakter olarak karşımıza çıkar. Ne milli değerlerden kopabilir ne de tamamen Meşrutiyet ile gelen Batılı yaşam tarzını benimseyebilir. Bu yüzden beslendiği temel kaynaklardan kopamaması onu şeklen bozup taklitçiliğe mecbur bırakır. Bahsettiğimiz eğitimli kadının bu düalite arasında kalmasında alınan dil derslerinin de etkisi yadsınamayacak kadar öneme sahiptir. Vicdan’ın yatağının başucunda duran çeşitli “romanlar, gazeteler, Fransızca, Almanca, Türkçe risaleler” onun Batılı eğitim üzerinde yoğunlaştığını fakat yerli eserlerden de vazgeçemediğini gösterir. ‘‘İkinci Meşrutiyet Dönemi romanında eğitim teması, çocuk eğitiminden genç kızların eğitimine; Batılı eğitimden geleneksel eğitime ve hatta millî ve dinsel eğitime kadar çok yönlü olarak ele alınır. Eski- yeni ya da Doğu- Batı ayırımında işlenen bu tema daha çok Batılı eğitim üzerinde odaklaşır.’’(Gündüz 2013: 289)

Meşrutiyet öncesindeki eserlerde genellikle kızlar ve erkekler, ailelerinin uygun gördüğü kişilerle evlendirilerek geleneksel tutum sergilerler. Fakat meşrutiyet sonrasına bakacak olursak eserlerde bu durum tenkit edilerek anlatılır ve evliliklerin kız-erkek arasında anlaşma sağlanarak gerçekleşeceği görüşü öne sürülür. Artık yeni ideal aile modeli eserlere konu edilerek kadının toplumdaki statüsü belirlenir ve sosyal bir varlık olarak işlenir. (https://hikmetaltuncizme.wordpress.com/2017/02/07/ikinci-mesrutiyet- devri-romanlarinda-tematik-egilimler/ ) Bu bilgiler ışığında hikâyenin idealize edilen eğitimli kadını Vicdan’a baktığımız zaman, evlilik hususunda söz sahibi bir direy olduğu gibi evliliğin sınırını da çizer. Geleneksel evlilik modeline bağlı olarak değil, kendi kararları neticesinde evlenme gücüne sahiptir.

“Sen bana acımıyorsun, vatanının bu güzel çiçeklerini müfteris düşmanlarının kirli nefesleriyle soldurmasına nasıl kail olacaksın? Oh ilk ve son sözüm. Seni severim lakin vatanıma aşığım… Vecdi, beyim beni anladın mı fedakârlık isterim.” (Barbaros, 1917: 44-45)

Kadının eserlere konu olması ve toplumsal statüde yer alması yazın hayatımıza kaynaklık eden önemli bir faktördür. Vecdi karakterinin üzerindeki etkisinden dolayı Vicdan kişisini de bu kategori içerisinde değerlendirilir. Bu yüzden Orhan Mithat da hikâyesinde “kadını, toplumsal alanda yaşanan değişimleri yansıtması ve kültürel değerleri kendi benliğinde içselleştirmesi açısından önemli bir sosyal değer olarak görür.” (Şahin, 2011:1573)

Barbaros, bu hikâyede Vicdan ve Vecdi ismini tesadüf olarak kullanmaz. Vecdi, kendinden geçerek her şeyi unutacak kadar ilahi bir aşk haline bürünme, anlamına gelir. Yazar, Vecdi’ye kendi iç vicdanını hatırlatsın ve onu geleneksel değerlere yönlendirsin diye de sevgili karakterine Vicdan ismini koyar.

Benzer Belgeler