• Sonuç bulunamadı

4.3. Nafi Atuf Kansu’nun Eğitimle Ġlgili DüĢünceleri Ve Günümüz

4.3.1 Toplum

Kansu medeniyette kesin bir yükselmenin ancak toplumun tüm kesimlerince desteklendiği sürece etkili olabileceğini inanmaktadır. Toplum her ferdiyle aynı manevi ruhu taĢımalıdır. O bir toplumun çarelerine devanın ancak o toplumu tanımakla mümkün olabileceği kanaatindedir. O‟na göre yapılan yenilikler toplumun gelenek ve göreneklerine uygun olmalı ki toplum tarafından desteklenip bir üst seviye taĢınabilsin. 1910 yılında eğitim hayatına öğretmenlik, müdürlük gibi sürekli halkla iliĢki içerisinde

87

bulunan Kansu toplumsal süreci gözleme fırsatı bulmuĢtur. Bu gözlemler sonucu Cumhuriyet tarihinde siyasete atıldıktan sonra Halkevlerinde aktif rol almıĢtır. Bu özellikler Kansu‟nun toplum hakkındaki düĢüncelerini değerli kılmaktadır. Bu baĢlık altında toplumu tanımak adına Kansu‟nun toplum hakkındaki görüĢleri incelenmiĢtir.

4.3.1.1. Toplumsal hayatın oluĢumu, dönüĢümü ve sonuçları

Kansu‟nun sosyoloji alanındaki düĢüncelerinin bir kesitini kapsayacak olan bu baĢlık altında toplumsallaĢmanın gerekliliği, aĢamaları, dönüĢüm merhaleleri ve toplum açısından meydana getirdiği sonuçları irdelen. Elbette günümüz sosyolojik kuramları tarafından eleĢtirilecek kısımları da olabilir.

Kansu „‟ fert cemiyetle beraber düşünülür; binaenaleyh ferdin maneviyatı, pek

samimi bir surette cemiyetin psikolojisine bağlıdır… Şu halde ferdin terbiyesinden bahsetmek toplumun terbiyesini de zorunlu kılmaktadır. O halde mürebbi çocuğun psikoloji ile cemiyetin milli terbiyesini karşılaştıracak‟‟ sözleriyle ferdin toplum

içindeki konumunu belirlerken terbiyenin ölçütünün toplum olduğuna değinir (Kansu, Ocak-1916). Bu bağlamda fertle toplumun sıkı iliĢkisi, ferdin toplumun bir nüvesi olduğu fikri, içinde bulunulan toplumun öğretmenleri tarafından eğitim programlarında dikkate alınması gereken bir durum olmuĢtur. Bu ise toplumu daha yakından tanımayı gerektirmektedir.

Toplumsal değiĢimin evrensel ve kaçınılmaz olmasının yanı sıra her devrin kendisine ait değerlerinin olduğu ve bu değerlerin her dönemde farklı kaynaklara bağlandığı görülmektedir. Söz gelimi geleneksel dönemde değerler ilahi kaynaklara, modern dönemde akli ve insani kaynaklara, post modern dönemde ise dünyevi ve bireysel hazlara dayanmıĢlardır (Yazıcı, 2013). Tüm bu değiĢkenlikler göz önüne alındığında özellikle teknolojinin de etkisiyle günümüzde anne-baba, öğretmen ve çocuk arasında var olan değerlerin farklılaĢtığı dikkat çekmektedir. Bu ise bireylerin birbirlerini anlamalarını kısıtlamaktadır. Özellikle eğitimsel süreçte baskın olan öğretmenin kaliteli bir eğitim için bireylerin ve genelde toplumun sahip olduğu değerleri bilmesi ve bu normlara uyum sağlaması gerekmektedir. Kansu‟nun toplum hakkındaki görüĢleri coğrafya ve tarih bakımından toplumların değer ve özelliklerin genel olarak tanımlanmasını sağlarken bu ihtiyaç günümüz eğitim sisteminde daha artmaktadır.

88

En haĢin topraklarda yaĢayan insanların sınırlı sayıda da olsa bir toplumdan meydana geldiğini belirten Kansu, çevre ve ihtiyaçların geniĢlemesine uygun olarak bu toplumsallaĢma sürecinin bireyler ve küçük toplumlar için de bir zorunluluktan geldiğini ifade etmektedir. Fakat bu toplumsallaĢma süreçleri bazı toplumlarda fazlayken diğer toplumlarda asgari düzeyde olabilir. Zira dağlık alanlarda yaĢayanlar için toplumsallaĢmadan daha alt düzeyde iken alanlarda daha yüksek seviyelerde olduğu görülür. Kansu‟ya göre toplumsallaĢma aile içerisindeki maddi ve manevi ihtiyaçların karĢılanmasıyla baĢlamıĢ, bu ihtiyaçların büyümesiyle özellikle okul gibi kurumlarla devam etmiĢtir (Kansu, Nisan-1912).

Toplumu tanımak; toplumun içinde bulunduğu coğrafyanın yapısını ve bu coğrafyanın toplum ve bireyin yaĢantısı üzerindeki etkisi tanımakla mümkündür. Kansu‟ya göre Afrika‟da bir insanın temel maiĢetini sağlayabileceği imkânlar mevcutken sözgelimi Ġsviçre‟nin dağlık olması veya Japonya‟nın felaketlerle boğuĢması orada var olan insanların bu maiĢetleri sağlamada ve bu zorlukları aĢmada birlikteliğe mecbur olmaları bu toplumların hem kendi aralarındaki toplumsal bağlarını kuvvetlendirmesine hem de maiĢet konularında deniz ticareti vs. alanlarla diğer farklı milletlerle de temas halinde olmak bulunmak zorunda bırakmıĢtır. Durumun böyle olmasının yanında ister bereketli topraklarda olsun ister diğer kurak yerlerde olsun cemiyet hayatının toplumlar için ihtiyaç olduğunu belirten Kansu bireyin içinde yaĢadığı toplumdaki sorumlulukları yerine getirmesiyle toplumsallaĢmanın daha iyi bir hal aldığını ve dolayısıyla insanlığın daha çok tekamül ettiğini ifade etmiĢtir. Örnek olarak Kansu, 1912 tarihinde yetmiĢ iki bin nüfuslu Ġsviçre‟nin kendi bünyesinde farklı alanlardan müteĢekkil 481 adet topluluğu barındırmasına rağmen bunların halk ve hükümet nezdindeki aktif ve yapıcı rolüne dikkat çekmektedir (Kansu, Nisan-1328). Kansu toplumun yaĢayıĢının önemli belirleyicilerinden olan coğrafi Ģekil ve konumun önemine değinmiĢtir. Buna bağlı olarak ülkemizin fiziki Ģartları, ekonomik faaliyetleri ülke genelinde aynı eğitimin verilmesinden ziyade bölgenin beklentileriyle uyuĢan eğitimlerin verilmesini gerekli kılmaktadır.

Edmond‟un eğitim görüĢlerinde önemli bir yere sahip olan coğrafya eğitimi Kansu üzerinde oldukça etkili olmuĢtur. Kansu Say ve Tetebbü dergilerinde coğrafya ilminin toplumla iliĢkisine dair yazılar yayımlamıĢtır. Bu yazılardaki amacı sadece ile

89

ilgili bilgi vermek değil aynı zamanda bu bilgilerin hayata uygulanabilirliğini sağlamak yönünde olmuĢtur.

Kansu mükemmelleĢmiĢ toplumun en bariz belirleyicisinin emir alma ve emir verme denge ve düzeninde olduğunu dile getirir. Yöneticilerin toplumun isteklerine göre hareket etmesi gerektiğini ve toplumu temsil eden cemiyetlerin ise bu ihtiyaçlar için gelen emirleri uygulamaları ve bu durumun bir lütufkârlıktan ziyade vazife bilinciyle yapılması gerektiğini belirtmiĢtir. Aynı zamanda maiĢet gerekliliğiyle yerine getirilen bu mesleklerin yanı sıra bir vatan bağlılığı ve istikbal gayeleriyle yapılması gerektiğini vurgulamıĢtır.

Kansu kendi zamanının aile ve toplum yapısına da bu ölçütler bağlamında eleĢtirilerde bulunmuĢtur. Mevcut Türk ailesini tenkide koyulurken bütün iktidarın erkeklerin elinde bulunduğunu dile getirmekle baĢlamıĢ, daha önceki devirlerde kadınların hem aile bağlamında hem toplumsal ihtiyaçlar konusunda merkezi bir yer teĢkil ettiğini ve toplumun üretkenliğinin önemli bir kısmını doldurduklarını, buna karĢın son zamanlarda sadece erkeklerin hâkim olmasının toplumsal dengeyi bozuğunu dile getirerek bu olguyu devlet yapısıyla özdeĢleĢtirme yoluna gitmiĢtir.

Aile kurumunun sadece erkekler tarafından temsil edilmesi sonucu oluĢan dengesizlik toplumsal yapının da birkaç el tarafından ezilmesi sonucunu doğurmuĢtur. Kansu‟ya göre üst kesimin Ģiddetli emirleri alt kesimlerde bir gurur kırıcılık meydana getirmiĢ ve böylece vatan duygusu, toplumsal bilinç yok olmuĢ, dünya bir inzivaya çekilme yeri olarak görülmüĢtür. Yukardaki sebeplerden dolayı bireylerde ortaya çıkan „neme lazımcılık‟ ve bireyleri cemiyete karıĢmaktan alı koyan unsurlar toplumsallaĢmanın önünde bir engel durmaktadır. Ġnsanlığın tekâmülü açısından bu durumun izalesi lazımdır (Kansu, Nisan-1912). Bireylerin toplumsal sürece aktif olarak katılmasını temin etmek, çevre ve toplumun sorunlarına duyarlılığını artırmak, milli bir bilinç uyandırmak için özellikle toplumsal bir bakıĢ açısı vermesi gereken eğitimsel sürecin keyfiyetinin artırılması gerekmektedir. Buna paralel olarak toplumun bütün bireylerinin toplumda bir statüye sahip olması ve devletle ilgili hemen hemen her konuda söz hakkına sahip olmaları icap eder. Kansu toplumsal süreçte yöneten ve yönetilenin eĢitliğine değinmiĢ ve bu sayede bireylerin değer görerek toplumu verimli bir Ģekilde hareketlendireceğine değinmiĢtir.

90

Kansu bireyin kendi kararlarını verebilmesini, insanların fikirlerinin hürce savunulması gerektiğini belirtmiĢ özellikle Ģahsi teĢebbüslerin engellenmemesi gerektiğini toplumsal bağlamda değerlendirmiĢtir. Bu düĢüncelerin günümüz çocuk eğitiminin yapı taĢlarını oluĢturduğu göz önüne alındığında Kansu‟nun fikirlerinin isabetliliği görülmüĢtür.

Devlette toplumsal sınıfın daha çok maddi ihtiyaçlarını dahi karĢılayamayan asker ve memurlardan oluĢtuğunu dile getiren Kansu, bu durumun bireyleri kısıtladığını ve bireyden ziyade hükümetin önemli olduğu anlayıĢının toplumun kendisini yenilenmesine engel olduğunu dile getirmektedir. Kansu, bazı milletlerin din, dil gibi bazı etmenlerle bir araya gelip cemiyet hayatı oluĢturduklarına dikkat çekerken bu durumun kendi ülkesindeki insanlar için geçerli olmadığından yakınmaktadır. Fikirler ve amaçlar doğrultusunda bireylerin ortak bir bilince sahip olması devletin geleceği için önemli bir güç olarak görülmektedir. Kansu‟ya göre toplumda ortak bir bilinç oluĢturmanın yolu, bireylerin fikirlerinde hür davranmalarını sağlamak ve onların fikirlerine değer vermekle mümkün olur (Kansu, Eylül-1912). Böylelikle bireyin bilinçli bir Ģekilde devlet veya toplumdan değer görmesi bireyin teĢebbüslerinin artmasını sağlayarak toplumsal hayata bir hareketlilik kazandırmıĢ olacaktır. Bu sayede ister memur olsun ister eğitimci olsun devletin bütün bireyleri yaptıkları vazifeleri hakkıyla yerine getirmeye çalıĢacaklardır.

Benzer Belgeler