• Sonuç bulunamadı

Ton ve Makam Kavramları Arasındaki Farklılıklar

Batı Müziği Tonalite kavramı yedi ses üzerine kurulmuş ve bu ses dizilerinden oluşan gamlar, majör-minör olarak ayrılmıştır. Minör gamlar da doğal, armonik ve melodik olarak da kendi içinde ayrılmaktadır. Yüzyıllardır kullanılan tonalite sistemi, evrensel bir hale gelmiş ve eserlerin bestelenmesi ve notaya dökülmesi aşamasında birinci önceliğe oturmuştur.

Türk müziği, tarihsel geçmişi ve kaynak çeşitliliği açısından dünyanın en köklü ve zengin müzik türlerinden biridir. Türk Müziğini Batı Müziğinden ayıran önemli noktalardan birisi sahip olduğu gelişmiş olan makamsal yapısıdır (Öner, 2011, s. 18).

Makam diye isimlendirilen ve bir sekizli ile bazen sekizliyi aşan bir ses sahasını kapsayan ses dizileri, karar sesi olan durak ile ikinci derecede önemli olan güçlü perdelerine bağlı olarak seyir eden kalıplara göre oluşmaktadır. Makamların elde edilmesi için Türk müziğine özgü bazı birleşimlerin oluşması ve çeşitli şartların sağlanması gerekmektedir (Çit, 2014, s. 11).

Türk Müziğinde yüzlerce farklı makam mevcuttur. Keman icrası bakımından bu makamlara bakıldığında çeşitli müzikal güzelliğin yanında teknik birtakım zorluklar da vardır. Her bir tam ses arasında 9 koma mevcuttur. Bu komalar makam seyirlerine göre farklı derecelerde koma alarak makamın oluşması için gereken kendine özgü müzikal hissiyatları yaratmaktadır. Bazı basit makamlar (koma gerektirmeyen) Batı Müziğinde de icra edilebilir düzeydedir. Batı Müziği keman icrasında bu makamlardaki eserleri çalmak zor değildir. Örnek olarak Batı Müziğinin önemli keman eserlerinden Bach, Mendelsshon, Sibelius vb. gibi büyük bestecilerin Re Minör Keman Konçertoları Türk Müziği açısından bakıldığında nihavent (yerinden) makamında eserlerdir. Bu makamın dışında buselik ve kürdi gibi makamlarda teknik açıdan koma icrası gerektirmediği için Batı Müziği ile iç içe geçebilen seyirlerdir. Aslında Türk Müziği açısından bakılırsa Batı Müziği keman icracıları farkında olmadan eserleri makamsal bir düzen içende icra etmektedirler.

Temel düzeyde iki müzik arasındaki tonalite sistemi gamlar üzerine kurulmuştur.

Karar sesi ve bu sesin etrafında dolaşan yardımcı sesler, müziğin oluşma aşamasına yönlendirmektedir. Örneğin; karar sesi la olan bir gam dizisi aldığı değiştiriciler ile şekillenir ve bu gama Batı Müziğinde majör-minör Türk Müziğinde ise makam ismi

89

verilir. Örneğin; Batı Müziğinde Re sesinin doğal minör olarak seslendirilmesi, Türk Müziği tonalite sistemine göre karar sesi La olan Kürdi makamına denk gelmektedir. İki müzik arasında farklılıklar olduğu kadar ortak sistem benzerlikleri de görülebilir.

Bir Batı Müziği keman icracısının ileri bir Türk Müziği eğitimi almadan çalabileceği basit ve anlaşılır birçok makamsal gamlar vardır. Basit makamlar olarak da nitelendiren diziler, aynı zamanda duyuluş açısından Batı tonalite sistemini ses-ton anlayışına daha yakın bir pozisyonda olduğu için her kemancı ve müzisyenin diğer koma gerektiren makamlara göre daha kolay bir yorum getirmesine imkân taşımaktadır.

Komasız bir şekilde Batı Müziği kemancılarının da icra edebileceği Türk Müziği eserleriyle eşleşebilecek makamların aşağıda seyirleri gösterilmektedir. Bu dizileri icra ederken Türk Müzikçiler Nihavent makamını 4 ses aşağıdan çalarlar ama Batı Müzikçilerinin icra ettikleri gibi Sol Minör tonundan okurlar. Aynı durum 4 ses farkından dolayı tüm makamlar için geçerlidir.

(Şekil. 2.2) Türk Müziği nota sisteminde Nihavent makamının yazılışı

(Şekil. 2.3.) Türk Müziğinde 4 ses farkından dolayı Nihavent makamının icrası

(Şekil. 2.3.) Türk Müziği nota sisteminde Kürdi makamının yazılışı

(Şekil. 2.4.) Türk Müziğinde 4 ses farkından dolayı Kürdi makamının icrası

90

Keman eğitimine veya icrasına yeni başlayanlar için makamların mevcut ses ve koma dizilerini ayırt etmesi ve buna bağlı olarak seslendirmesi oldukça zordur. Keman perdeli bir çalgı olduğundan dolayı birçok makamda bulunan koma sesleri yerinde basabilmek, yıllar süren bir deneyim, tecrübe ve ustalığın sonucunda gerçekleşir. Bir tam ses arası 9 koma olması diğer Türk Müziği sazları olan kanun, tambur vs. çalgılılarda daha kolay iken kemanda bunları göstermek oldukça zordur. Bunun için Batı Müziği keman eğitiminde makamsal çalma, doğaçlama veya seyir eğitimi gibi Türk Müziğinde yer alan eğitimlerin verilmesi önerilebilir.

Her iki müzik türünü de yakından ilgilendiren diğer bir problem entonasyondur.

Entonasyon temel ölçüde bir müzisyenin sesleri doğru frekanslarda algılama ve yönlendirme yeteneği olarak açıklanabilir. Diğer farklı bir betimlemeye göre; müziğe bir his veya değişken bir hava verir. Müziğe dikkate değer şekilde etkileyici olanaklar sunan entonasyon, bir eser icra edilirken frekansların bire bir notalara bölünme şeklidir ve eserdeki müzikal kimliği korumayı garanti eder (Angı & Hamzaoğlu Biber, 2013, s. 52).

Doğru akort yapılmış bir enstrümanda müziği icra ederken, tuşe üzerinde yanlış yere basmak beraberinde entonasyon bozukluğunu getirir.

Müziğin doğru bir şekilde anlaşılabilmesi için teknik farklılıklarının yanında entonasyon kavramı da çok önemli bir yer tutar. Her kemancı, eğitiminin başlangıcından itibaren teknik unsurlara önem verdiği kadar bu konuya da dikkat etmelidir ve bunu bir alışkanlık haline de getirmelidir. Keman perdesiz bir çalgı olduğu için doğru entonasyonu tutturmak çok zordur, hele bir de Türk Müziğindeki koma sesler düşünülecek olursa bu zorluk Türk Müziği icrasında çok daha fazladır. Tuşe üzerinde milimetrik kaymalar bile çıkan sesin netliğine ve doğru olmasını engelleyebilir. Bu açıdan yıllarca süren titiz çalışmalar yapılmalı ve icracının keman üzerindeki hakimiyeti sağlanmalıdır.

Batı Müziğinde Tampere Sistemi, bir oktavın 12 eşit parçaya bölünmesinden veya bir tam ses aralığının örneğin; do-re seslerinin yarıya bölünmesinden oluşmaktadır ve bütün seslerin yerleri sabit bir yarım perde sistemi içerisinde eşit bir şekilde belirlenmiştir. Bu sisteme ilaveten Türk Müziği icrasında yarım sesin yanında koma sesler de kullanıldığı için entonasyon daha karmaşık ve çeşitlidir. Bu durum, Türk Müziği keman icracılığında entonasyonun teknik ve müzikal açıdan ne kadar zor olduğunu ispatlamaktadır. Ama icraat boyutunda bu kadar ayrıntılı ses parçacıkları hakkınca kullanılmamaktadır. İcra sırasında birçok kemancı notaları çalarken her sesi tam yerinde basmamaktadırlar ve bunu da Batı Müziği icracılarının aksine yeterince de

91

önemsememektedirler. Türk Müziği icracılarına göre bir eseri icra ederken herhangi bir notayı hafif tiz veya pes bir şekilde basmak müziğin genel akışına zarar vermemektedir.

Bu sesler komalı da olsa icrada istenilen notaya duyuluş olarak yakın bir hissiyat vermek yeterli olacaktır. Batı Müziği keman icracılığında daha kesin ve net sesler ile entonasyona dikkat etmek gerekse de Türk Müziğinde Batı Müziği sisteminde önemsendiği kadar seslerin yüzde yüz net doğru olması istenmese de müziğin gereksinimlerinin karşılayacak ölçüde entonasyonun ve doğru seslerin çalınmasından öte makamın hissiyatını vermek daha önde gelmektedir.