• Sonuç bulunamadı

belirlenmesinde de bel çevresi BKİ‟nden daha güçlü bir belirleyici olarak belirtilmiştir (Klein S. ve diğerleri, 2007, s.1197-1202).

2.3.4 Kalça Çevresi

Kalça ölçümleri gluteofemoral kas kütlesi ve kemik yapısı hakkında yararlı ek bilgiler sağlamaktadır ve kalça çevresi kadınlarda olumsuz sağlık sonuçları ile bağlantılıdır (Dünya Sağlık Örgütü, 2007, s.1-323). Kalça çevresi ölçümünün kalçanın en geniş kısmının etrafında alınması gerektiği belirtilmektedir (Dünya Sağlık Örgütü, 1995, s.1-452; Dünya Sağlık Örgütü, 2005, s.1-490).

2.3.5 Bel / Kalça Oranı

Boy ve ağırlığa dayalı ölçümler kolaylığı ve düşük maliyeti nedeniyle beslenme durumunu değerlendirmek için en pratik araçlardır (Mei Z. ve diğerleri, 2002, s.978-985). İntra- abdominal yağ ölçümleri olan bel çevresi ve bel kalça çevresi oranı, genellikle yetişkinlerde obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarını tahmin etmek için kullanılmaktadır (Al-Sindi A.M., 2000, s.1-11). Dolayısıyla, bel çevresi, bel-kalça oranı ve bel-boy oranı gibi, vücut yağ dağılımını dikkate alan adipozitenin diğer ölçümleri geliştirilmiş ve ele alınmıştır (Lam B.C.C. ve diğerleri, 2015, s.1-15). Bel/kalça çevresi oranının kadınlarda >0.8 ve erkeklerde >0.94 olması sağlık riskinin bulunduğunu belirtmektedir (Gropper S.S. ve Smith J.L., 2012, s.281).

2.4 Tip 2 Diyabet ve Tip 2 Diyabet Riskinin Değerlendirilmesi

Tip 2 diyabet, pankreas β-hücreleri tarafından bozulmuş insülin salgılaması ve/veya insülin direnci ile karakterize bir hastalıktır (Ahmad L.A. ve Crandall J.P., 2010, s.53-59). Tip 2 diyabet böbrek yetmezliği, körlük, yavaş iyileşen yaralar ve arteriyel hastalıklar dahil olmak üzere ciddi komplikasyonlara neden olabilmektedir (Lin Y.ve Sun Z, 2010, s.1-11, ). Genetik yatkınlık, davranışsal ve çevresel risk faktörleri arasındaki etkileşimden tip 2 diyabet ortaya çıkmaktadır (Tuomilehto J. ve

21

diğerleri, 2001, s.1343-1350). International Diabetes Federation (Uluslararası Diyabet Federasyonu- IDF) 2015 yılında 415 milyon diyabetli bireyin olduğunu, 2040 yılında bu sayının 642 milyona ulaşabileceğini belirtmektedir (International Diabetes Federation 2015). Finlandiya Diyabeti Önleme Çalışması (DPS) 1993-2001 yılları arasında Finlandiya'da beş klinikte yürütülen çok merkezli bir çalışmadır. Bu çalışmanın temel amacı, bozulmuş glikoz toleransı olan yüksek riskli bireyler arasında tip 2 diyabetin sadece yaşam tarzı değişikliği ile önlenebilir olup olmadığını ortaya çıkarmaktı. Toplam 522 erkek ve kadın çalışmaya alınarak rastgele, kontrol grubu ya da yoğun yaşam tarzı müdahale grubu olarak ayrılmıştır. Çalışmanın sonucunda; yoğun yaşam tarzı müdahalesiyle beslenme, fiziksel aktivite, klinik ve biyokimyasal parametrelerdeki olumlu değişikliklerin diyabet riskini azalttığı belirtilmiş, yaşam tarzındaki değişiklikle Tip 2 diyabetin önlenebileceği ve sağlık sisteminde uygulanması gerektiği ortaya çıkmıştır (Lindström J. ve diğerleri, 2003, s.3230-3236).

Tip 2 diyabette en belirgin artışlar hızlı ve önemli yaşam tarzı değişikliklerinin olduğu popülasyonlarda meydana gelmektedir. Tip 2 diyabet için risk faktörleri değiştirilebilen ve değiştirilemeyen risk faktörleri olarak sınıflandırılmaktadır. Değiştirilemeyen etkenler olarak; gestasyonel (gebelik) diyabet, yaş, cinsiyet ve genetik faktörler sayılabilmektedir. Obezite, beslenme etkenleri, fiziksel hareketsizlik ve düşük doğum ağırlığı gibi diğer risk faktörleri değiştirilebilen faktörlerdir (Alberti K.G.M.M. ve diğerleri, 2007, s.451-463). Kilolu veya obez olmak tip 2 diyabet için önemli ve değiştirilebilir bir risk faktörüdür. Yetişkinlik döneminde vücut ağırlığındaki artışlar, bel çevresindeki artış, tip 2 diyabet riskindeki artışla ilişkili bulunmaktadır. Erkekler de bel çevresinin 94-102 cm olması yüksek tip 2 diyabet riskini ve 102 cm‟den fazla olması çok yüksek riski göstermektedir. Kadınlarda bel

22

çevresinin 80-88 cm olması yüksek, 88 cm‟den fazla olması ise çok yüksek tip 2 diyabet riskini göstermektedir (Gatineau M. ve diğerleri, 2014, s.1-39). Abdominal yağ kütlesi artışı ve tip 2 diyabet riski arasındaki ilişki 20. yüzyılın başından itibaren kabul edilmiştir (Friedl C.K.E., 2009, s.761-769). Gallagher ve arkadaşları (2009, s.807-814).

Doymuş yağ asitleri ve toplam yağ alımı ile tip 2 diyabet arasında olası nedensel bir ilişkinin olduğu kabul edilmektedir (Dünya Sağlık Örgütü, 2003, s.1-149). Randomize kontrollü iki çalışmada tip 2 diyabet riskinin azaltılması, toplam yağ ve doymuş yağın azaltılması önerilmektedir (Tuomilehto J. ve diğerleri, 2001, s.1343-1350, Knowler W.C. ve diğerleri, 2002, s.393-403). Meyve ve sebze tüketimi epidemiyolojik çalışmalarda obezite, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklar gibi birçok sağlık sonuçlarının azalan insidansı ve mortalitesi ile ilişkili bulunmuştur. Meyve ve yeşil yapraklı sebzelerin düşük enerji yoğunlukları, düşük glisemik yük, yüksek posa ve mikro besin öğesi içerikleriyle tip 2 diyabet insidansının azalmasına katkıda bulunabildiği bildirilmektedir (Bazzano L.A. ve diğerleri, 2008, s.1311-1317).

Fiziksel aktivitenin tip 2 diyabet gelişiminde % 30-50 azalma sağlayabileceği belirtilmiştir. Yeterli fiziksel aktivitenin vücut ağırlığı kaybını sağlamaya yardımcı olarak glikoz toleransında artışa neden olduğu ve tip 2 diyabet riskini azaltabileceği bildirilmektedir (Wu Y. ve diğerleri, 2014, s.1185-1200). Son on yılda, birçok önemli kurum önlem konusunda yönergeler hazırlamıştır. DSÖ, 2008 yılında Bulaşıcı Olmayan Hastalıkları Önleme ve Kontrol Eylem Planını ve 2004 yılında Beslenme, Fiziksel Aktivite ve Sağlık planını (Dünya Sağlık Örgütü, 2004, s.1-22) geliştirmiştir.

23 2.4.1 Finlandiya Diyabet Riski Puanı

Diyabet Riski Puanı popülasyonda tip 2 diyabet yönünden yüksek riskli bireyleri tanımlamak ve değiştirilebilir risk faktörleri değerlendirilerek tarama aracı olarak tasarlanmıştır. Toplumdaki diyabetli bireylerin % 30-60‟ının tanı konulmamış olduğu bilinmektedir. Tanı konulmamış diyabet, artan mortalite ve kardiyovasküler hastalıklar riski ile ilişkilidir; bu nedenle, diyabet önemli bir halk sağlığı sorunu durumundadır (Lindström J. ve Tuomilehto J., 2003, s.725-731).

Finlandiya Diyabet Risk Anketi (FINDRISC) Finlandiya popülasyonunun (35-64 yaş) 10 yıllık diyabet insidansını tahmin etmek için geliştirilmiştir. Başlangıçta hiçbir antidiyabetik ilaç tedavisi almayan 35-64 yaşındaki erkek ve kadın 10 yıl boyunca takip edilmiştir. Diyabet Riski Puanının geçerliliği 5 yıl süreyle prospektif takipli 1992 yılında gerçekleştirilen bağımsız bir popülasyon araştırmasında test edilmiştir. Çalışmanın sonucunda, diyabet riski skorunun tip 2 diyabet yönünden yüksek riskli bireylerin belirlenmesi için basit, hızlı, pahalı olmayan, invazif olmayan, güvenilir bir araç olduğu belirtilmiştir (Lindström J. ve Tuomilehto J., 2003, s.725-731). FINDRISC; yaşı (yıl), BKİ, bel çevresini (BÇ), antihipertansif ilaç tedavisini, yüksek kan şekeri ve diyabet aile öykülerini, günlük meyve ve sebze tüketimi ve fiziksel aktiviteyi içeren 8 soruluk basit bir ankete dayalı olarak hesaplanmaktadır. Anket herhangi bir laboratuvar testi olmadan tamamlanabilmektedir. Her sorunun cevabı orijinal kohort regresyon modelindeki ilgili değerlerle ilişkili risk artışına göre farklı değerlerdeki puanlarla belirlenmektedir. Son puan durumu 8 sorudan elde edilen puanların toplamı ile belirlenmektedir. Puanlama 0-26 arasında değişmektedir (Zhang Lu ve diğerleri, 2014, s.1-9). Toplam puana göre bireyler düşük (<7 puan); hafif yüksek (7-11 puan); orta (12-14 puan); yüksek (15-20 puan); ve çok yüksek ( 20 puanın üzeri) diyabet riski olan bireyler olarak değerlendirilirler. Diyabet Riski

24

Puanı, % 81 duyarlılık ve % 76 özgüllük göstermiştir (Marinho N.B.P. ve diğerleri, 2013, s.569-574).

Özetle, ilk kez Finlandiya‟da geliştirilmiş olan FINDRISC, IDF tarafından Türkçe, Almanca, Fransızca, İngilizce ve İspanyolca‟nın da yer aldığı 15 farklı dile çevrilmiştir. Anket bireylerin yaş, BKİ, bel çevresi, egzersiz alışkanlıkları, sebze ve meyve tüketimi, yüksek kan basıncı öyküsü, yüksek kan glikoz düzeyi öyküsü ve ailede diyabet öyküsünün sorgulandığı sekiz sorudan oluşmaktadır. Sorulara verilen yanıtlara ait puanların toplamından toplam puan elde edilmekte ve bireylerin gelecek 10 yıl içerisinde tip 2 diyabet gelişimi açısından risk derecesi belirlenebilmektedir (IDF 2015). Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (2013, s.1-26) de tip 2 diyabet riskinin belirlenmesinde FINDRISC anketinin toplumsal ölçekte kolaylıkla uygulanabilir olduğunu belirtmiştir.

Sağlıklı yaşam biçimi ve tip 2 diyabet ile ilgili tüm bu açıklamalar doğrultusunda bu çalışmada üniversite öğrencilerinin sağlıklı yaşam biçimi ile tip 2 diyabet riski belirlenerek bunlar arasındaki ilişki incelenecektir.

25

Bölüm 3

Benzer Belgeler