• Sonuç bulunamadı

Etik teorileri genelde teolojik ve deontolojik olmak üzere iki ana grupta incelenmektedir (Tadde ve Siddiqu, 2016:184).

2.10.1.Teolojik Yaklaşım (Sonuçsalcılık)

Teoloji kavramı, Grekçe’ de ‘‘Telos’’ kelimesinden türetilen bir kavram olup sonuç veya amaç anlamına gelmektedir. Teoloji, iki temel düşünceye dayanan ahlaki bir bakış açısıdır. Birinci düşünce, insan varlığı için değerli olanın ne olduğu hakkındaki iddiadır. İkincisi, ise bir eylemin ahlaki olarak kabul edilebilir olup

olmayacağı, sadece söz konusu eylemin değeri maksimize edip etmediği konusuyla ilgilidir. Eğer mutluluk bir değer olarak kabul edilirse, o zaman ahlaki olarak izin verilebilir eylem, mutluluğu maksimize eden eylemdir. Mutluluğu maksimize etmeyen eylemler ahlaki olarak kabul edilemezler. Kısacası bu anlayışa göre, doğru, yanlış ve ödev gibi kavramlar, bir davranışın sonuç ya da maksadına bağılı kılınmıştır (Orman ve Parlak, 2009:65-66).

Teolojik teoriler, bireyin eylemlerinin sonuçları üzerinde odaklanır. Yani bir eylemin iyiliğine veya kötülüğünü, doğruluğunu veya yanlışlığını sonuçlarıyla saptarlar. Ahlaki olarak en iyi eylem, en büyük iyinin üretilmesi olasılığına sahip eylemdir. Teoloji terimi temelde bir gayeye yönelik yönlendirmeyi ifade eder. Bir eylem istenen sonucu ortaya çıkarıyorsa, o zaman ahlaki açıdan doru ve iyidir. Teolojik teoriler, bireycilik(bencillik) ve faydacılık olmak üzere iki yaklaşım olarak incelenebilir (Özgener, 2004:33).

2.10.1.1.Bireyci Yaklaşım

Bireyci yaklaşım (bencillik) ahlaki karar alma sürecinde, bireyin kendi kişisel çıkarlarına en çok katkıda bulacak alternatifleri seçmesi olarak ifade edilmektedir. Bu yaklaşıma göre bireyler, kendileri için en yüksek iyi sonucunu ortaya çıkardığı sürece davranışlar gerçekleştirilebilir. Egoist olarak adlandırılan bu bireyler herhangi bir kişinin, başkalarına karşı ne bir yükümlülüğe, ne de bir fedakârlığa mecbur olmadığını savunmaktadırlar. Davranışın doğruluğunu ölçmek için kendilerinin en iyi uzun vadeli avantajlarını kullanmaktadırlar. Yani eğer bir davranış, uzun dönemde bireyler için kötüye oranla en yüksek iyiyi ortaya çıkarıyorsa ya da çıkarması olası ise, o zaman bu davranışlar doğrudur ve bireyler bu davranışı yapmalıdır. Burada ki birey ya da bireysellik, tek bir kişi, özel bir grup ya da organizasyon olabilir (Orman ve Parlak, 2009:66).

2.10.1.2.Faydacı Yaklaşım

Faydacılık yaklaşımı, karar ve davranışların diğer insanlar üzerindeki etkilerini değerlendirirken ‘‘en yüksek sayıda insan için en yüksek iyi’’yi sağlanmayı amaçlar. Ahlak felsefesinde oluşturulan teoriye göre ‘‘en yüksek iyi’ ulaşılması gereken bir amaç olarak mutluluğu ifade eder. Buna bağlı olarak faydacılara göre ahlaki bir

davranışı doğru kılan şey, ‘‘herkesin en yüksek düzeyde mutluluğu’’ dur (Bayrak, 2001:9-10).

2.10.2.Deontolojik Yaklaşım

Teolojik teoriler, bir davranışın ahlaki olup olmadığını değerlendirmede sonuçlarını düşünmemiz gerektiğini ileri sürerken, deontolojik teoriler davranışın kendisi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bir başka değişle, deontolojik teoriler, herhangi bir davranışın sonuçlarında ziyade davranışa yüklenmiş niyetleri ve bireylerin haklarını esas alan ahlak felsefesidir. Deontolojik teoriler, bir eylemi doğru kılan ve yükümlülük olarak gören unsurların, onun sonuçlarının iyiliği ve kötülüğü yanında başka faktörler olduğunu da ileri sürerler. Bu faktörler ise, eylemin dayandığı birtakım ilke ya da kurallardır (Özgener, 2004:42).

Karar, faaliyet ve davranışların tercih edilmesinde bunların sonuçları değil, eylemin dayandığı ilke ve kuralların doğruluğu önemlidir. Kararın doğruluğu ile sonuç arasında bir bağ yoktur. Çağdaş anlamda deontoloji yaklaşımın inceleyen alman felsefeci Immanuel Kant’a göre, iyi niyetli olan kişinin kararını verirken sonucunu düşünmesine gerek yoktur. Buna göre, ‘‘sonuç kötü de olsa karar iyi niyetli alınmışsa doğrudur.’’ yani etiktir.

Deontoloji de sonuçlardan çok davranışla ilgili niyetlerin ve faaliyetlerin ön planda olduğu görülür. Muhasebe mesleğinde, meslek mensuplarının kendi aralarında ve müşterileri ile aralarındaki ilişkileri belirleyen kurallar topluluğu deontolojiyi ve deontolojik kuralların temelini oluşturan etiği ifade etmektedir. Deontolojik yaklaşım, etik ve haklar yaklaşımı ve eşitlikçi yaklaşım olarak iki grupta incelenebilir (Karacan , 2014:83).

2.10.2.1.Etik ve Haklar Yaklaşımı

Bu yaklaşım, bütün bireyler ve grupların temel hak ve özgürlüklerini korumayla tutarlı karar ve davranışlarını kapsar. Bu haklar ve özgürlükler (yaşama, özgürlük, sağlık, gizlilik, mülkiyet) Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde yer alan haklardır (Özgener, 2004:46).

2.10.2.2.Eşitlikçi Yaklaşım

Harvard filozoflarından John Rawls tarafından ortaya atılan bu yaklaşım, yönetsel kararların ve davranışların, fayda ve maliyetleri bireyler ve gruplar arasında ne ölçüde eşit dağıttığına göre değerlendirme yapar. Rawls için, kişilerin genç ya da yaşlı, zengin ya da fakir, kadın ya da erkek, tembel ya da çalışkan olmalarının, yani toplum içindeki statülerinin hiçbir şekilde önemi yoktur. Önemli olan eşit davranmaları, adil olanı seçmeye kendilerini zorlamalarıdır (Bayrak, 2001:15)

Bu yaklaşım, eşitlik, adalet ve tarafsızlık kavramlarını esas alarak, meslek örgütü için üç temel ilke üzerine kurulmuştur (Akdoğan, 2005:299)

 Tüm meslek mensuplarının eşit olduğu üzerinde durulmaktadır. Meslek mensuplarının aralarındaki farklılıklar ancak onların yetenek ve bilgilerine paralel olarak üstlendikleri görev ve sorumluluklardan kaynaklanmaktadır.

 Meslek örgütünün kendisine bağlı meslek mensupları arasında meslek etiği kurallarını uygularken adaletli davranmasını öngörmektedir.

 Bu ilke tarafsızlık üzerine oturtulmuştur. Meslek mensuplarının mesleğe uymayan şekilde davranmaları sonucunda meslek örgütüne verdikleri zararın bilerek mi yoksa bilmeyerek mi verildiğinin incelenerek eğer kasıtlı ise gereken cezanın verilmesini öngörmektedir.