• Sonuç bulunamadı

TEMMUZ 1997-ARALIK 1997 ARASINDA İSTANBUL ANTİK HİPPODROMUNDA YAPILAN ARAZİ ÇALIŞMALARININ ÖN

RAPORU

İstanbul Antik hippodromu Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi’nden II.Wilhelm Çeşmesi ne uzanan ve bugün A t meydanı diye adlandırılan geniş alanı kapsamaktadır. Ancak bölgede 15. yüzyıldan günümüze dek süregelen yoğun yapılaşma sonucunda, hippodromun yapı malzemeleri yağmalanmış, geriye kalan mimari yapı da toprak altında kalmıştır. Bugün hippodromdan geriye, sphendone adı verilen güney ucunun yanm daire biçimindeki taşıyıcı alt yapısı ve iki paralel kenardaki tonozlu yapının bir kısmı kalmıştır. Geçmişte hippodromun oturma sıralarını taşıyan bu yapılar, bugün de Sultan Ahmet Meslek Lisesi’ne ait binaları taşımaktadır. Bugün hala ayakta olan bu kalıntıların istinat duvarı görevi görmenin ötesinde bir işlevi vardır. Yapı, dışarıdan içeriye doğru; hipodromun inşasından kısa bir süre sonra kapatılmış olan sıra sıra kemerlerin oluşturduğu bir cephe; tonozlu bir koridor ve ona açılan, yanm daire çeper etrafına dizilmiş odalardan oluşmaktadır. Dış cephedeki kemerlerin birinden bu koridora ulaşmak mümkündür.

1997 Temmuz ayından beri sürdürülen çalışmalar ikiye ayrılmaktadır:

i sphendone'nin dış cephesinin ölçekli çiziminin yapılması ve farklı/benzer yapı teknikleri ve malzemelerinin belirlenmesi için gerekli ölçüm, çizim ve fotoğraflama çalışmalan

ii. sphendone'nm iç yapısının cephe, kesit ve planlarının çizimi ve farklı/benzer yapı teknikleri ve malzemelerinin belirlenmesi için gerekli ölçüm, çizim ve fotoğraflama çalışmaları.

Sphendone'nm dış cephe çizimi şimdiye dek yapılmamıştır. Bunun nedeni

hippodromla ilgili arazi çalışmalarının yapıldığı dönemlerde, cephenin etrafını çevirmiş olan, üstelik cepheyi destek olarak kullanmış, eski ancak tarihi değeri bulunmayan evlerin varlığı olmalıdır. Bu evlerin çok büyük bir kısmı Temmuz 1997’de Eminönü Belediyesi tarafından yıkılmış durumdaydı. Aralık 1997 ye kadar iki-üç ev daha yıkılmış ve cephe bir parça daha görünür duruma gelmiştir.

Öncelikle hippodromun ayakta ve görünürde olan kalıntılarının belgelenmesi için gerekli ölçüm çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu ölçümler yapının çok yüksek olması, daha doğrusu eldeki ölçüm malzemeleriyle ulaşılamaz olması nedeniyle kısıtlı kalmıştır. Cephenin bir kısmını halen örtmekte olan binalar da çalışmayı hayli zorlaştırmıştır. Yine de alınan ölçülerle kalıntıların ölçekli bir planını çizmek mümkün olacaktır. Böyle bir plan 1927-1928 yıllarında hippodromda kazılar yapmış olan S.Casson başkanlığındaki İngiliz ekibin kazı raporlarında bulunmaktadır. Bugünkü ölçüm aletlerinden yararlanarak çizilmiş bir planı, 1927 tarihli bu planla karşılaştırmanın yararlı olacağı düşüncesindeyim. Eski planın binayı olduğundan daha simetrik ve düzgün gösterdiğini düşünüyorum. Çalışmalar sona erdiğinde bu düşüncenin doğru olup olmadığı ortaya çıkacaktır.

Alınan ölçülerle dış cephe çizimini de yapmak mümkün olacaktır. Ancak daha önce de belirtildiği gibi binanın bir kısmına eldeki aletlere erişmek mümkün olmamıştır. Bu bölgelerin çizimi için fotogrametrik yöntemlere başvurmak gerekmektedir. Yine olanaklann yetersizliği nedeniyle, tam bir fotogrametrik çalışma yapmak mümkün

olmamıştır. Ancak fotoğraflarla ölçüleri biraraya getirerek oranlama yoluyla olabildiğince gerçek boyutlara yakın bir cephe çizimi yapabilmeyi umuyorum.

Dış cephedeki çalışmalar bununla sınırlı kalmamaktadır. İstanbul hippodromu tam olarak tarihlenememektedir. Yazılı kaynaklar inşa çalışmalarına Septimius Severus döneminde başlandığını ve yapının Constantine döneminde tamamlandığını söylemektedir. Ancak bu kaynakların doğru olup olmadığı, doğru olsa bile yapının ne kadarını Septimius Severus’un ne kadarını Constantine’in yaptırmış olduğu belli değildir. Tarihleme çalışmalarına ışık tutması amacıyla, dış cephede kullanılmış yapı malzemeleri ve tekniklerinin sınıflandırılması ve belgelenmesinin yerinde olacağı düşünülerek bu konuda da çalışılmıştır. Bunun için her kemer ve dolguda tuğla/taş boyutları ve harç kalınlıkları ölçülerek gerekli görülen yerlerde renkli ayrıntı fotoğrafları çekilmiştir. Bunun yanısıra cephenin zaman içindeki kullanımından kaynaklanan ve geriye kalan izler, nişler vb. belirlenmiş ve fotoğraflanmıştır.

Kalıntıların iç strüktürü Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi Müdürü Erol Çeliker’in sorumluluğundadır. Buraya açılan kapının anahtarını alabilmek ve çalışma yapabilmek için T.C. Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün verdiği

izin dışında, T.C. İstanbul Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün

B.08.4.MEM.4.34.00.18.580/1124 sayı ve 02.06.1997 tarihli izniyle, okul müdürü Erol Çeliker’in denetiminde ve desteğiyle çalışmalar yürütülmüştür.

İç koridorun seviyesi, kendisine bağlanan güney doğuya doğru dördüncü odadan sonra üç buçuk metre kadar düşmekte ve buraya bu yüzyılda yapılmış betonarme bir merdivenle ulaşılabilmektedir. Yapının merdivenden sonraki kesimi (5. odadan 12. odaya kadar) Bizans döneminden yakın zamana dek sarnıç olarak kullanılmıştır. Günümüzde su

düzeyi yaz aylarında 55-60 santim civarındadır. İç koridora 12. odaya kadar ulaşılabilmektedir, bu noktadan sonra koridoru bölen yüksek duvarı aşmak gerekmektedir. Bu bölgeye geçilmesi henüz denenmemiştir.

Yapının içinde yürütülen çalışmalarda ilk dört oda ve ana koridorun planı ile koridorun iki cephesinin eskizi çizilerek, bir-iki fotoğraf denemesi yapılmıştır. Ancak yapının oldukça karanlık olması nedeniyle henüz istenilen kalitede fotoğraf çekilmesi mümkün olmamıştır. Ölçüm çalışmaları da henüz tamamlanamamıştır. Hem ölçekli çizimde kullanılacak kaba ölçüler, hem de iç ve dış cephedeki yapı malzemeleri ve tekniklerinin karşılaştırılmasını sağlayacak tuğla ve harç ölçüleri eksiktir. Yapının içindeki hava çok nemli ve ağır olduğundan burada uzun süreli çalışmak mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla iç yapıdaki çalışmaları 1998 yılında da sürdürmek gerekecektir. Çizimlere başlandıktan sonra çıkacak eksikleri tamamlamak için dış cephede de tekrar ölçü almak ve fotoğraf çekmek gerekebilir.

İstanbul hippodromu henüz tam olarak tarihlenememekle birlikte, İstanbul’un yerüstündeki en eski yapılarından biridir. Üstelik yer yer 20 metreye ulaşan bina, İstanbul’un en görkemli tuğla cephelerinden birisini oluşturmaktadır. Üzerinde bulunan geç Osmanlı döneminin seçkin yapılarından biri olan Sultan Ahmet Meslek Lisesi binalarıyla birlikte, İstanbul’da yaşamış farklı kültürlerin, farklı devirlerin birlikteliğini ve sürekliliğini örneklemesi bakımından da ayn bir yeri vardır. Ne yazık ki cephede yoğun biçimde, yıkılan binalardan kalan parçalar (demir korkuluklar, çatı kalıntıları, kemerleri kapamakta kullanılan briketler, fayanslar vb.) son derece çirkin bir görünüm sergilemektedir. Yeni yıkılmış olan evlerin malzemeleri de olduğu gibi cephenin eteklerine

yığılmış durumdadır. Belediyenin parka ve otoparka dönüştürdüğü bir kesim göreceli olarak daha iyi durumdadır. Burayı da sarhoşlar mesken tutmuştur.

Bölge yabancı turistlerin uğrak yeridir. Sphendone’nin hemen yanındaki lüks oteller bu turist hareketini arttırmaktadır. İstanbul’un bu derece iyi durumdaki ve toprak üstündeki belki de en eski yapısının bu kadar bakımsız ve ilgiden yoksun olması çok acı bir durumdur, bu durum da yabancı turistlerin dikkatini çekmektedir. Çevre halkının hiç olmazsa bir kısmı bölgede yapılacak iyileştirici çalışmaları dörtgözle beklemektedir.

Bütün bunlar göz önünde tutulduğunda cephenin koruma altına alınmasının kaçınılmaz ve acil olduğunu düşünüyorum. Bu da ancak çevrenin İslah edilmesi ve hiç olmazsa cephenin açıkta olan bölümlerinin çevresi için bir düzenleme projesi yapılmasıyla mümkün olacaktır. Cephede yukarıda belirttiğim yıkıntı kalıntılarının ortadan kaldırılması öncelikli olm alıdır. Tuğla ve moloz taş elemanların yer yer sağlamlaştırılması da gereklidir. Ancak bunu yaparken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta orijinal harç ve tuğlaların kapatılmamasıdır. Yapıyla ilgili bilgileri umursamazca yok eden bir restorasyon yerine, konunun uzmanı kişilerce hazırlanan ve yürütülen bir projenin gerekliliği daha da önem kazanmaktadır.

Aynı biçimde yapının iç bölümlerinin de temizlik ve onarım çalışmalarına gereksinimi vardır. Burayı ziyarete açmak mümkün olabilir. Ancak sphendone'nin yüzyıllarca sarnıç olarak işlediği, dolayısıyla yapıya açılan ve yapıdan suyu tahliye eden su kanallarının varlığı göz ardı edilmemelidir. Şu anda içerideki su son derece pis ve mikropludur. Bu nedenle öncelikle tabandaki çamurun ve atıkların temizlenmesi zorunludur. Eğer buranın ziyarete açılması düşünülecek olursa, içeriye ek havalandırma ve aydınlatma düzeni yerleştirmek gerekecektir. Yapının Sultanahmet Meslek Lisesinin

temellerinde ve okul yönetiminin denetiminde olduğunu bir kez daha hatırlatmayı gerekli görüyorum. Ayrıca böyle bir proje gündeme gelirse, antik hipodromun yap-işlet-devret modeliyle çarçabuk çarşıya dönüştürülen İstanbul'daki pek çok sarnıcın kaderini paylaşmayacağını umuyorum.

Çalışmalarım şimdilik bir yüksek lisans tezi hazırlanmasına yönelik olduğundan ve buna bağlı olarak elimdeki olanakların kısıtlılığı nedeniyle, tuğla ve harçlarla ilgili kimyasal vb. analiz yaptıramıyorum. Dolayısıyla hipodromun arkeoloji, sanat tarihi ve tarih alanlarına vereceği daha pekçok bilgi vardır. Bu nedenle ileride düşünülecek herhangibir koruma/restorasyon çalışmasında yukarıda kısaca değinmeğe çalıştığım konuların göz önünde tutulmasının gerekliliğine inanıyorum. Şu anda öncelikli olan çevre düzenlemesi ve cephenin temizlenmesi konularına ivedilikle eğilinmesi gerektiğini düşünüyorum.

APPENDIX B

a. The permission given by the General Directorate o f Monuments and Museums to undertake a fieldwork at the hippodrome (p. 160)

b. The permission given by Istanbul Directorate o f National Education to enter the substructures o f the sphendone (p. 161-162)

SAYI ; B . 1 6 . 0 . ; M G . 0 . 1 0 . 0 0 . 0 1 / 7 1 3 . 1 . IONU : T e z ç a l ı ş m a s ı

10

.

06.97

0 4 1 6 5

G ü n d e r VARÎ NLÎ OĞLU B ü k l ü m S k . 1 7 / 1 7 0 6 6 8 0 K a v a k l ı d e r e / A N K A R A

ANKARA

B i l k e n t Ü n i v e r s i t e s i A r k e o l o j i v e S a n a t T a r i h i B ö l ü m ü ö ğ r e n c i s i G ü n d e r V a r i n l i o ğ l u ’ n u n " İ s t a n b u l A n t i k H i p o d r o m u " k o n u l u y ü k s e k l i ­ s a n s t e z i ç a l ı ş m a s ı i ç i n f o t o ğ r a f ç e k m e k , ö l ç ü a l m a k v e ç i z i m y a p m a k i ç i n i z i n t a l e p e t t i ğ i 3 . 6 . 1 9 9 7 t a r i h l i m ü r a c a a t ı i n c e l e n m i ş t i r . S ö z k o n u s u ç a l ı ş m a n ı n İ s t a n b u l A r k e o l o j i M ü z e l e r i n e t i r a i n d e y a p ı l m a s ı B a k a n l ı ğ ı m ı z c a u y g u n g ö r ü l m e k t e d i r M ü d ü r l ü ğ ü d e ­ l i l g i l e r i n i z i / e g e r e ğ i n i r i c a e d e r i m . Ek : 1 m ü r a c a a t ö r n e ğ i M . A k i f B a k a G e n e l I Ş I K n a . Müdür DA ĞI T I M; - İ s t a n b u l V a l i l i ğ i n e - G ü n d e r VARİ NLÎ OĞLU B ü k l ü m S k . 1 7 / 1 7 0 6 6 8 0 K . D e r e / A N K A R A ( E k k o n m a d ı )

Benzer Belgeler