• Sonuç bulunamadı

Ev tasarımının biçimlenmesinde, coğrafya, iklim özellikleri, yapım tekniği, malzeme, sosyal yaşam biçimi ve değer yargıları gibi faktörlerin etkisi görülmektedir. Bu faktörler, yapının bulunduğu bölgeye göre değişim göstererek konut tasarımında çeşitliliğe olanak tanımaktadır. Ev tasarımının oluşumunda rol oynayan bu faktörler, doğal-fiziksel çevre ve sosyo-kültürel çevre olarak iki ana başlık altında incelenebilir.

13

Evin tasarımı, doğal-fiziksel çevrenin kapsadığı coğrafya, topografya, iklim özellikleri, yapım tekniği ve malzeme ile sosyo-kültürel çevrenin kapsadığı toplumun yaşam biçimine, toplumsal değer yargılarına, inanç sistemlerine, aile yapılarına, gelenek ve göreneklerine kısacası toplumun kültürel yapısına bağlı olan faktörler dizisinin bütününden oluşmaktadır. Ancak bu faktörlerin etkisi, yapının bulunduğu bölgenin niteliklerine göre farklılık göstermektedir.

Doğal-fiziksel çevrenin kapsadığı konular içinde bulunan iklim özellikleri tasarımlarda belirleyici bir etmen olup konutun yapısal ve strüktürel biçimlenmesine yön vermektedir. Bir bölgenin iklim özellikleri ile yapı formu, yapının yönlenişi, yapım tekniği ve yapı malzemesi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Örneğin, yağış miktarının fazla olduğu bölgelerde evler dik çatılı yapılırken, kurak iklim bölgelerinde kalın duvarlı, küçük pencereli ve düz çatılı yapıldığı görülmektedir.

İklim özelliklerinin konut tasarımındaki etkisini daha detaylı örneklendirmek gerekirse, yaz aylarında ılımlı, nemli iklim özellikleri, kış aylarında ise okyanusun ve karasal hava akımlarının soğuk ve sert kış etkisini hafifletmesinden dolayı Japonya’da konut tasarımında iklim belirleyicisi yaz mevsimidir. Ahşap taşıyıcı sisteme sahip olan geleneksel Japon Evi, zemin düzleminden yükseltilerek hava sirkülasyonu sağlanıp ahşabın nemden etkilenmesi en aza indirgenir. Güçlü ışınım etkisine karşı ana mekan kuzeye yönlendirilir. Mekanlar arasında duvar yerine hareketli bölmeler kullanılarak doğal hava akımı sağlanır ve nemin olumsuz etkisi azaltılır.

Ülkemizde sıcak kuru iklim bölgesinde olan Mardin’de yaz ayları aşırı sıcak ve kuru olduğundan gölgeleme ve nem oranını artırıcı yönde tasarım ilkeleri uygulanmaktadır. Mardin Evleri’nin taş ile örülmüş kalın duvarlarının dış yüzeyindeki ısının iç yüzeye transferi yavaş olduğundan iç mekanlar daha konforlu olmaktadır. Güneş etkisinden en az etkilenmek için mekanlar avluya yönlendirilir. Yaz aylarında ısı kazançlarını azaltmak için pencereler küçük tutulur.

Ev, fiziksel ihtiyaçları karşılayabilen bir mekan olmasının yanında sosyo-kültürel bir ortam da sağlamaktadır. İnsan yaşadığı mekan ile duygusal, fonksiyonel ya da kavramsal bağlar kurarak yapıyı sosyo-kültürel bir ortama dönüştürür. “Kişinin, kendini bir mekana ait hissetmesi duygusal, fonksiyonel ya da kavramsal bir bağ ile

14

gerçekleşebilmektedir. Kullanıcı, kendi için anlamı ve değeri olan mekanlar ile duygusal bağ; belirli bir aktiviteyi takip etmek için ise fonksiyonel bir bağ kurmaktadır.” (Solak, 2017)

Sosyo-kültürel bir ortam olan evin formunun ve organizasyonun oluşmasında, doğal- fiziksel çevrenin yanında bulunduğu coğrafyada yaşayan topluma ait alışkanlıklar, ritüeller, gelenekler ve yaşam tarzı gibi konular etkili olmaktadır.

Örneğin, Türklerin geniş aile düzeninde yaşamalarından dolayı konutlarda çok sayıda mekana ihtiyaç duyulur. Türk Evi’nde birden fazla çekirdek aile bir arada yaşadığından her ailenin ihtiyaçlarını karşılayacak odalar kurgulanır. Türk Evi’nde mekanlar, aile yapısındaki değişimlere adapte olarak büyüyebilir veya bölünebilir niteliktedir.

Bir başka örnek de, Japonya’nın geleneksel yaşam biçiminin temelini oluşturan resmiyetin, saygının ve disiplinin ifadesi olan seiza oturuşu, tatami zemin kaplamalarının boyutlarını belirleyerek mimari bir ölçü haline gelmesini sağlamıştır. Geleneksel Japon Evi’nde odaların boyutunu, kat yüksekliğini, düşey taşıyıcılar arasındaki mesafeyi tatami adı verilen hasır matların boyutu ve sayısı belirlemektedir. Dahası, toplumdaki yaşamın geçici olduğu inancına bağlı olarak odalar küçük ve yalın tutulmuştur. Yemek yeme, uyuma, dinlenme, oturma gibi gündelik yaşama yönelik temel faaliyetler tek bir odada gerçekleştirilmektedir.

Sosyo-kültürel faktörlerden biri olan ekonomik durum, yapı formunun belirlenmesinde büyük öneme sahip bir unsurdur. Konutta ikamet edecek olan ailenin ekonomik durumu, oda sayısını ve boyutunu dolayısıyla da evin plan şemasını belirlemektedir. Ancak ekonomik durum, tek başına belirleyici bir unsur değildir. Benzer ekonomik duruma sahip kişilerin yaşamlarını sürdürdükleri evler farklı mekan organizasyonlarına sahip olabilirler. Bu durum, farklı toplumların farklı yaşam koşulları ve kültürleri ile bire bir bağlantılıdır.

Evin biçimsel oluşumunda etkin rol oynayan olan din ve inanç sistemleri, tasarım yaklaşımları arasında önemi büyük olan unsurlardan biridir. Dini değerlere bağlı, muhafazakar ve içe dönük yaşam biçimini sürdüren toplumlardaki mahremiyet kavramı mekan organizasyonunda önemli bir yer tutmaktadır. Evin formunda, konumunda, yönlenişinde, kuruluşunda ve iç mekan detaylarının oluşumunda mahremiyet olgusu göz önünde bulundurulmaktadır.

15

“İslam dininden kaynaklanan mahremiyet, Türk Evi’nde ‘haremlik ve selamlık’ ayrımına neden olmuştur. Gerekli mahremiyeti sağlamak için bazen konuğun misafir edileceği odalar olarak, genelde aile reisinin odası olan başodalar kullanılmıştır. Bu odanın yeri diğer odalardan daha uzaktır. Odaların sofaya olan kapılarının yanı sıra birbirleriyle direk bağlantılarının sağlanması da mahremiyet açısından değerlendirilirken, bu anlayışın mimari yapıların şekillenmesinde önemli bir rol oynadığı gözlemlenmiştir.” (Göğebakan, 2015)

Benzer Belgeler