• Sonuç bulunamadı

Günümüzde iklim değişikliği ve buna bağlı olarak ormanlar ve ormancılık çalışmalarının önemi ve gerekliliği her geçen gün artmaktadır. Dünya coğrafyasına bakıldığında güney yarımkürede yer alan ülkemiz için, mevcut ormanlar ve ağaçlandırma sahalarının, ülkemizin iklim özellileri ve engebeli arazi yapısından kaynaklanan su götürmez bir öneme sahip olduğu görülmektedir. Türkiye de yapılan ağaçlandırma çalışmaları genel olarak yıllık yağış ortalamasının düşük olduğu yörelerde ve o yöreye uygun ağaç türlerinin fidanları ile yapılmaktadır. Bu konu üzerine yapılan uygulamalara baktığımız zaman; Toros sedirinin ülkemizin hemen hemen her yerinde, ağaçlandırma çalışmalarında çok başarılı bir şekilde kullanıldığı ve istenilen seviyede verim sağladığı görülmektedir.

Yapılan ağaçlandırma çalışmalarında, kullanılan fidanların doğaya uyumu ve ekonomi boyutunun gözetilmesi kaçınılmazdır. Doğaya uyumluluk konusunda, Toros sediri ülkemiz için altın niteliğinde bir türdür. Bu türü yaygın bir şekilde ve ekonomik olarak kullanmak için, araziye uyum sağlayabilecek, yaşama kabiliyeti yüksek, kaliteli Toros sediri fidanlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konu da ne kadar çok çalışma yapılırsa, ihtiyaca o kadar cevap verileceği bilinen bir gerçektir. Zira her fidanlık ve ağaçlandırılacak yörenin kendine has özellikler barındırması bunu zorunlu kılmaktadır. Bu sebepten farklı fidanlıklarda, farklı işlemler, o yöreler için kaliteyi artırıcı etken olabilir.

Kullanılacak olan fidanların, kalitesini kalıtsal olarak kendinin belirlemesinin yanı sıra uygulanan teknikler de fidan morfolojik özellikleri üzerinde hiç kuşkusuz etki yapmaktadır. Dünya çapında ve ülkemizde fidanların kaliteli kalıtsal özellikler taşıması için tohum toplanacak yerler büyük bir titizlikle seçilerek tohum meşcereleri kurulmakta ya da kaliteli ağaçlardan toplanmış tohumlarla elde edilmiş fidanlardan kurulu tohum bahçeleri kurulmaktadır. Bu tohum meşcereleri ve tohum bahçelerinden elde edilen tohumlar ile kaliteli fidan üretilmeye çalışılmaktadır. Ancak fidan morfolojik özelliklerinin iyi olması hususunda fidanlık aşamasında yapılacak olan tekniklerin doğru ve zamanında yapılması önem arz etmektedir.

Bu çalışmamızda, fidanlık tekniklerinden, kök kesimi ve farklı sıklık derecelerinin bazı fidan morfolojik özelliklerine etkisi araştırılmış olup, elde edilmiş olan 1+0 çıplak köklü Toros sediri fidanlarının, bazı morfolojik özellikleri irdelenmiştir.

Yapılan denemelerde, fidan sıklığının, fidan boyu üzerine etkili olmadı görülmüştür. Keskin (1992), diğer bazı türler için yapılan fidan sıklığı çalışmalarında fidan boyunun sıklıktan az da olsa etkilendiğini belirtmektedir. Ancak, Keskin’in kızılçamda yaptığı başka bir çalışmada fidan boyunu sıklıktan etkilenmeyen bir özellik olarak ortaya çıkarmıştır. Albayrak (2002)’a göre seyreltme çalışması ile aralık mesafe arttıkça, fidan boyunun arttığı görülmüştür. Bir diğer çalışmada ise, Toros sediri fidanları; her ne kadar fidan boyu, çapı ve daha birçok özellik açısından iyi sonuçlar verse de yeni kök sayısı ve kök yüzdesi açısından tatminkâr bulunmamış; diğer bir ifadeyle, sahip olduğu kılcal kökler bakımından zayıf, kalın çaplı kazık kök sistemiyle istenilen kalite kriterlerine uymadığı anlaşılmıştır (Yıldız, 2005). Fidan sıklığının, fidanların morfolojik özellikleri olan boy ve kök boğazı çapı büyümeleri üzerinde önemli dedece etki yaptığını vurgulamakta ve fidanlıklarda sık yetiştirilen fidanların boylanmaları arasındaki faklılığın, çap gelişmeleri arasındaki farklılıktan daha az göze çarptığını dile getirmektedir (Şimşek, 1987). Leaf ve ark. (1978), fidan kalitesi ile arazi performansı ilişkisini değerlendirdikleri çalışmada, yastıklarda fidan sıklığının artmasıyla fidanların boyutlarının ve kök gelişiminin azaldığını; bunun yanı sıra beslenmenin zayıflayıp ıskarta fidan oranının arttığını ortaya koymuşlardır.

Çalışmamızda, kök kesim zamanlarının ve fidan sıklığının kök boğazı çapı üzerinde yapmış olduğu etkileşim incelendiği zaman, kök kesimlerinden Temmuz ayında yapılmış olan işlemde en düşük değer elde edilmiş olup, diğer dört işlemde istatistiksel olarak aynı değerler elde edilmiş ve değerler daha yüksek çıkmıştır. Yıldız (2005)’a göre de bir yaşını tamamlamış Toros sediri fidanlarında, seyreltmenin ardından, Ağustosta yapılacak bir kök kesiminin faydalı olacağı yargısına varılmış olup, bizim araştırmamızda da aynı sonuç elde edilmiş, Ağustos ayı en yüksek değere sahip olmuştur.

Fidan sıklık dereceleri azaltılan işlemlerde kök boğazı çapı aynı değer grubunda yer alırken, İşlem K ve ona yakın olan İşlem IV’de kök boğazı çapları daha düşük

çıkmıştır. Özdemir (1971)’e atfen, Yıldız (2005)’de genel olarak yapılan çalışmalar da ekim yastıklarında fidan sıklığı fazlalaştıkça, fidan kök boğazı çapı azalmakta; fidan sıklığı azaldıkça kök boğazı çapı artmaktadır sonucunu çıkarmıştır. Yıldız (2005)’ın yapmış olduğu çalışmada da aynı sonuçlar çıkmış olup, bizim çalışmamızda da benzer sonuçların çıktığı anlaşılmaktadır. Yapılan başka bir yayına göre; Duglas fidanlarında yastıktaki fidan sıklığı arttıkça, çapların önemli ölçüde azaldığı görülmüştür (Eyüboğlu, 1979).

Fidanlarda kök kesimi ve sıklık derecelerin fidan büyüklüklerini değiştirmiş olması fidan gövde ağırlığını da olumlu yönde etkilemiş ve ağırlıklar artmıştır. Bu işlemler neticesinde Ağustos ayı kök kesme işleminin diğer işlemlerden daha iyi sonuçlar verdiği söylenebilir. Aynı şekilde sıklık dereceleri de fidan sayısı az olan (70, 112 ve 168 fidan/m2) işlemlerde fidan gövde taze-kuru ağırlıkları daha fazla çıkmıştır. Kök kesme işlemlerinden Ağustos ayındaki işlemde gövde taze ve kuru ağırlıkları fazla çıkarken, Temmuz ayındaki işlemlerde en düşük değerler çıkmıştır. Şimşek (1987), sıklıkta yetiştirilen fidanlarda, kök-gövde ağırlıkları münasebetleri de fidan boyunun artmasına bağlı kalarak bir azalma görülmektedir.

İstatistik analiz sonuçlarına göre; sıklık ve kök kesim zamanları kök taze ağırlığı üzerinde etkili olmuştur. Kök kesim işlemlerinde Ağustos ayındaki işlem sonucu en yüksek kök taze ağırlıkları çıkarken, kontrol işleminde en az kök taze ağırlığı değerleri belirlenmiştir. Sıklık derecelerinde ise 70 fidan/m2, 112 fidan/m2 ve 168 fidan/m2 fidan sıklılarında kök taze ağırlıkları en yüksek tespit edilmiştir. Sıklık ve kök kesim zamanları kök kuru ağırlıkları üzerinde de etkili olmuşlardır. Buna göre sıklık işlemlerinden 70, 112 ve 168 fidan/m2 fidan sıklıklarında kök kuru ağırlıkları en yüksek olarak elde edilmiştir. Yani seyreltme işlemi kök taze ve kuru ağırlığını artırmıştır. Kök kesim zamanları da kök taze ve kuru ağırlığı üzerinde belirleyici olmuş, Ağustos ayında yapılmış olan kök kesiminde en yüksek değer çıkarken kontrol işleminde en düşük değer çıkmıştır. Bir başka çalışma da ise Pinus taeda L. fidanlarında Ağustos ayında yapılan kök kesimlerinde bu çalışmanın aksine kök kuru ağırlığını azalttığı diğer kesimlerin istatistik düzeyde önemli olmasa da kök kuru ağırlığını artırdığı tbelirlenmiştir (Feret ve Kreh, 1986).

Fidan kuru ağırlığına bakıldığı zaman kök kesim işlemi ve sıklıktan etkilendiği görülmektedir. Kök kesim zamanlarından Ağustos ayında 2.29 gr ile en çok, Temmuz da ise 1.72 gr ile en az fidan kuru ağırlığı tespit edilmiştir. Sıklığın etkisine bakıldığında yine seyreltme fidan kuru ağırlığı üzerinde etkili olmuş olup 70, 112 ve 168 fidan/m2 fidan sıklıklarında fidan kuru ağırlığı diğer işlemlerden daha fazla elde edilmiştir. Saatçioğlu (1976), sıklığın fidan çapını, kuru ağırlığını ve kök-gövde oranını etkileyen önemli bir faktör olduğunu ifade etmektedir. Sık yapılan ekimlerde fidanların çoğunun ince uzun bir büyüme ile cılız kaldıkları, köklerinin yeterli gelişme gösteremedikleri ve herhangi bir kuraklık durumunda yaşamlarını sürdüremedikleri; ayrıca, haddinden fazla seyrek yapılan ekimin de ekonomik olmadığı belirtilmiştir.

Fidanlıklarda yetiştirilen kaliteli fidanların işin özü olduğu bilinmekle beraber benzer çalışmaların daha çok yapılmasın da faydalı olacağı aşikardır. Çünkü yetişme ortamı özellikleri, genetik farklılıklar, uygulanan farklı yetiştirme ve bakım teknikleri, kullanılan türlerin farklılıkları ve en sonunda her yer ve yöre için farklı olan, klimatik ve edafik faktörler bu işi zorunlu kılmaktadır.

Toros sediri fidan üretiminde, fidan yastıklarının hazırlanmasından dikime hazır hale gelinceye kadar, yapılan her türlü iş ve işlemlerin zamanında ve uygun teknikler kullanarak yapılması gerekmektedir. Zira yapılan işlemlerin (kök kesimi, seyreltme vb.) uygun zamanda yapılmadığında fayda sağlamak yerine zarar verdiği çalışmamız ve bu çalışmaya benzer çalışmalarda yapmış olduğumuz inceleme sonucunda anlaşılmıştır.

Çalışma sonucunda; tohumun yastıklara ekimi aşamasında yastıklarda 1 m2’lik alanlarda fidan sayısı 70-168 adet/m2 olacak şekilde çimlenmeden sonra bu sıklık derecelerine yakın olacak şekilde seyreltme yapılmasının uygun olacağı ortaya çıkmıştır.

Fidanlıkta kök kesme işleminin de fidan morfolojik kalite özellikleri üzerinde etkili olduğu ortaya çıkmış ve kök kesimi işleminin Ağustos ayı içerisinde yapılmasının diğer aylara göre daha iyi sonuç verdiği tespit edilmiştir.

Benzer Belgeler