• Sonuç bulunamadı

Adölesan dönem, büyüme ve gelişme ihtiyaçlarının artmış olmasıyla önem kazanmaktadır. Çalışmamızda, basketbol oynayan adölesan dönemi temsil eden 14-18 yaş grubunu kapsamaktadır. Literatürde hem Adölesan dönem hem de sporcu beslenmesi birçok araştırmaya konu olmuştur. Çalışmamızda bulduğumuz veriler ve literatür kıyaslamasına baktığımızda sonuçlar aşağıdaki gibi bulunmuştur.

Kuvvet/güç antrenmanları öncesi, protein-karbonhidrat tüketiminin insülin salınımını ve aminoasit dönüşümünü artırıcı anabolik etkisi önemlidir ve karbonhidratın egzersiz öncesi tüketiminin pozitif nitrojen dengesini korumaya yardımcı olduğu belirtilmektedir (Özdemir, 2010).

Parnell ve arkadaşlarının çalışmasında enerjinin makro besinlere dağılımları incelendiğinde sporcuların enerji alımlarının % 52’sinin karbonhidrat, % 17’sinin proteinden, % 33’ünün ise yağdan geldiği; lif tüketimlerinin ise erkek ve kızlarda sırasıyla 25 g/gün ve 23 g/gün olduğu gözlenmiştir (Parnell ve diğ.,2016).

Yıldırım’ın çalışmasında, bireylerin ortalama olarak tükettiği kilogram başına düşen protein miktarının (1,40±0,34 g/kg) sporculara önerilen düzeyde olduğu, tüketilen enerjinin proteinden sağlanan oranının (yüzde 15,5±2,8) ise biraz yüksek olduğu, ayrıca tüketilen hayvansal protein miktarının (58,9±18,6 g) bitkisel protein miktarından (41,6±19,3 g) yüksek olduğu saptanmıştır (Yıldırım., Ş. 2009).

Türkiye genelinde 15-18 yaş grubunda günlük ortalama alınan enerjinin proteinden gelen oranlarının erkekler için %12.5 (kentsel bölgelerde %12.4) kızlar için %12.1 (kentsel bölgelerde %11.87) olduğu belirlenmiştir (TBSA 2010).

Çelebi’nin çalışmasında, araştırmaya katılan bireylerin besin tüketimlerinde enerjini yüzde 47'si karbonhidrattan, yüzde 15,93'ü proteinden, yüzde 37,07'si yağdan geldiğini saptanmıştır (Çelebi, F. 2016).

Sporcuların makro besin ve lif tüketimlerinin incelendiği çalışmalar değerlendirildiğinde; Iglesias-Gutiérrez ve arkadaşlarının 22 adolesan erkek sporcuyla yaptığı bir çalışmada, sporcuların protein alımı 112 g/gün, karbonhidrat alımı 367

g/gün, yağ alımı ise 123 g/gün olarak bulunmuştur. Lif tüketimleri ise ortalama olarak 21 gr/gün olarak belirtilmiştir (Iglesias ve diğ.,2008).

Çalışmamızda günlük; karbonhidrat tüketimi 162,9 g, protein tüketimi 102,1 g ve yağ tüketimi 89,3 g iken, lif tüketimi ise 17,6 g olarak tespit edilmiştir.

Günlük enerji alımı 1889,3 kcal, karbonhidrat alımı yüzde 35 bulunmuştur. Önerilen günlük karbonhidrat alımı ise yüzde 50-55 tir. Çalışmaya katılan sporcuların önerilen karbonhidrat alımının altında kaldıkları görülmektedir. Diğer alım düzeylerine baktığımızda ise enerjinin yüzde 22,9’u proteinlerden, yüzde 42,3’ü i ise yağlardan sağlanmaktadır. Günlük enerjiden gelmesi gereken protein oranı ise yüzde 12-15 iken, yağ alımı ise yüzde 25 ile yüzde 30 oranında olmalıdır.

Türkiye'ye Özgü Beslenme Rehberi'ne göre toplam yağ içeriğinin diyetin toplam enerjisine olan katkısı %20–30, doymuş yağ asitlerinin (DYA) <%10.0, çoklu doymamış yağ asitinin (ÇDYA) ≤%10, tekli doymamış yağ asitinin (TDYA) ise doymuş ve çoklu doymamış yağ asitlerinden geriye kalan kısmı arasında olması ve günlük 300 mg'ın altında kolesterol alımı önerilmektedir (TÜBER 2015).

Bizim çalışmamızda; doymuş yağ alımı 33,7 g, tekli doymamış yağ alımı 30,7 g, çoklu doymamış yağ alımı 16,5 g ve kolesterol alımı 678 mg/gün olup TÜBER önerisinin üstündedir.

Çalışma sonuçları protein tüketimi açısından TBSA verilerinden yüksek iken, Yıldırım’ın çalışmasıyla paralellik göstermektedir. Karbonhidrat ve yağ tüketimi açısından, bahsi geçen çalışmalarla örtüşmemektedir.

Özdemir (2010) çalışmasında, karbonhidratların kuvvet ve güç sporlarında temel enerji kaynağı olduğunu bildirmiştir. Katılımcıların yüzde 55,6’sı temel enerji kaynağı olarak karbonhidratları seçerken, yüzde 25,6’sı protein, yüzde 18,9’u yağlardan yana seçim yapmıştır.

Günlük kalori gereksinimine verilen cevaplar ise yüzde 50 oranında 3000-4000 kcal iken, yüzde 35,6 oranında 2000-3000 kcal’dir.

Pehlivan’ın çalışmasında, sporcu adolesanların yüzde 33,3’ü bir ara öğün, yüzde 42,6’sı iki, yüzde 7,4’ü üç ara öğün yaparken; kontrol grubundaki adolesanların yüzde 42’si bir, yüzde 34’ü iki, yüzde 6’sı üç ara öğün tükettikleri bulunmuştur. Adolesanların öğün atlama durumları sorulduğunda; sporcu grubun yüzde 70,4’ü, kontrol grubundakilerin

ise yüzde 40’ı öğün atlamadıkları cevabını vermişlerdir. En çok atlanan öğün ise iki grupta da kahvaltı olarak bulunmuştur (Pehlivan, M.,2019).

Leblanc ve ark. Genç Fransız sporcular üzerine yapmış oldukları çalışmada, öğün sayılarının yetersiz olduğunu bulmuşlardır. Yapılan çalışmalar, öğün sayısı ve zamanlarının fiziksel performansı etkilediğini göstermektedir. Öğün sayısı beş olan sporcuların, üç öğün yiyenlere göre daha iyi performans gösterdiği ve toplam çalışma veriminin beş öğünle arttırıldığı belirlenmiştir (Koç, N., Yıldırım, H., 2010).

Akan (2018) çalışmasında, adölesanların çoğunluğunun günde üç öğün beslendiği (%77,2) ve çoğunun bazen öğün atladığı (%69,0), atlanan öğünün en fazla sabah öğünü (%39,8) ve daha sonra öğle öğünü (%36,3) olduğunu tespit etmiştir (Akan M.,2018,s.55).

TBSA 2010 araştırmasında ise 15-18 yaş adölesanların %71.7'sinin 3 ana öğün tükettiği en çok atlanan öğünün kahvaltı öğünü olduğu (%21.0) rapor edilmiştir (TBSA 2010). Bizim çalışmamızda katılımcıların yüzde 45,6’sı öğün atladıklarını ifade etmişlerdir. Katılımcıların yüzde 33,3’ü düzenli kahvaltı yapmadıklarını belirtirken, yüzde 66,7’si düzenli kahvaltı yaptıklarını ifade etmişlerdir. Pehlivanın çalışmasıyla ve TBSA raporuyla paralellik göstermektedir.

Özellikle çocuk sporcularda antrenman esnasında yeterli sıvı alıp almadıkları izlenmeli ve sıvı kaybının performansa olumsuz etkileri belirtilmelidir. Terle kaybedilen sıvı hemen yerine konmaz ise dehidratasyon kısa sürede geliştiği unutulmamalıdır (Şakar Ş.,2009,ss.6-7).

Asfuroğlu’nun çalışmasında, sporcuların yaş gruplarına göre sıvı tüketimleri incelenmiş, önerilen sıvı tüketimi ile tükettikleri sıvı miktarları arasındaki fark istatistiksel bakımdan anlamlı bulunmamasına rağmen, 2. ve 3. Gruptaki sporcuların (11-16 yaş) önerilenden 100-300 ml kadar fazla, 1. ve 4.Gruptaki sporcular ise yine aynı miktarlarda önerilenden az sıvı tükettikleri görülmüştür (Asfuroğlu Y., 2013,s.58).

Vücuttaki kas miktarına bağlı olarak vücut ağırlığının yüzde 55-70’ini su oluşturmaktadır. Egzersiz sırasında sıvı dengesini koruyan sporcuların, optimal egzersiz performansına ulaştığı ve ilerleyen dehidratasyonun (vücuttaki sıvı miktarının azalması) performansı olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir (Ersoy 2012).

Katılımcıların yüzde 81’i antrenman süresinde sıvı tükettiklerini belirtirmişlerdir. Antrenmandan öncesi 0,5 litre ve daha az sıvı tüketenler yüzde 12,2’dir. 1-2 litre arası

sıvı tüketenler yüzde 52,2 iken, 2-4 litre arası sıvı tüketenler yüzde 34,4 ve 5 litre/üzeri sıvı tüketenler yüzde 1,1’dir.

Antrenman sonrası 1-2 litre arası sıvı tüketenler yüzde 38,9 iken, 2-4 litre arası sıvı tüketenler yüzde 60 olarak tespit edilmiştir.

Pulur ve Cicioğlu’nun 15 - 35 yaş arası bayan basketbolcuların beslenme bilgi ve alışkanlıkları üzerine yaptıkları çalışmada beslenme konusunda bilgi kaynağı olarak, katılımcıların % 40'ı bu konudaki bilgi kaynaklarının antrenörleri olduğunu, diğer kısmı ise sırasıyla, arkadaşlarından, okuldan, kitap ve yazılı-görsel basından bu bilgiyi aldıklarını ifade etmişlerdir (Pulur ve Cicioğlu 2001,ss.44-47).

Beslenme bilgisine erişim konusunda, sporcuların diyetisyen dışında başta antrenörleri olmak üzere konusunda uzman olmayan kişilerden bigi aldıkları farklı çalışmalarda da tespit edilmiştir (Yıldırım 2006) (Yarar ve diğ.,2011, ss.368-371).

Devran (2018) çalışmasında, lise öğrencilerinin birinci sırada radyo/TV'i; ikinci sırada sağlık personelini ve üçüncü sırada ise arkadaş/yakın çevreyi bilgi kaynağı olarak gösterdiğini saptamıştır (Devran B.S., 2018,ss.44-45).

Bizim çalışmamızda bulduğumuz sonuçlar Pulur ve Cicioğlu ile diğer literatürlerle paralellik göstermekte olup, beslenme bilgisine en çok ulaşılan kaynak yüzde 51,1 oranıyla yazılı ve görsel medya iken, bu sırayı kulüp doktoru, diyetisyen, antrenör ve arkadaş takip etmektedir. 90 katılımcının olduğu grupta sadece 4 kişi diyetisyene gitmekte ve kulüp bünyesinde diyetisyen bulunmamaktadır. Sosyal medyada bu konuda bilgi kirliliğinin beslenme/besin seçimlerine olumsuz etkisi çalışmamızla da kanıtlanmıştır.

Çalışmamızda kullandığımız, Akdeniz Diyet Kalite İndeksi (KIDMED), toplam diyet kalitesini ölçmek, beslenme alışkanlıklarını birçok yönden değerlendirmek ve diyet kalitesini sürekli takip etmek için geliştirilmiştir. Adölesanların beslenmesinde gerekli bilgileri almak, ortaya çıkabilecek sorunları azaltmada yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Bizim çalışmamızda bulduğumuz sonuçlar ve literatürde yer alan benzer çalışmalar aşağıda değerlendirilmiştir.

Akar’ın çalışmasına katılan erkek adölesanların kız adölesanlara göre daha fazla sağlıksız beslenme ve egzersiz davranışına sahip olduğu bulunmuştur (Akar

M.2018s.55). Vassigh çalışması sonucunda Akdeniz diyeti kalite indeksi (KIDMED) puan ortalamalarının erkek öğrencilerde daha düşük olduğunu (Vassigh 2012), Başka bir çalışma, adölesanların beslenme alışkanlıkları yönünden risk taşıdığını ve riskli davranışların erkek öğrencilerde daha fazla olduğunu belirlemiştir (Demirezen ve Coşansu 2005,ss.174-178).

On-Ondört yaş arası 890 gönüllü katılımcı ile yapılan çalışmada, katılımcıların yüzde 17.9'unun düşük kaliteli bir diyet (≤3 puan), yüzde 59,2'sinin orta kalite (4-7 puan) ve yüzde 22,9'unun en iyi kalitede diyet (≥8 puan) uyguladığı tespit edilmiştir. Diyet kalitesinin düşük olduğunu ve beslenme bilgi düzeylerinin beslenme alışkanlıkları ile ilişkili olduğunu kanıtlanmıştır (Şahingöz ve Şanlıer, 2011,ss.272-277).

KIDMED indeksi uygulanarak,785 adölesan katılımcıyı kapsayan bir çalışmada; Sağlıklı yeme indeksi değerlendirmesine göre, katılımcıların %55,7’si orta, % 39,9’u iyi, % 4,5’i ise düşük diyet kalitesi sınıflamasında yer almıştır. Katılımcıların çoğunun diyet kalitesinin orta ve iyi düzeyde olduğu buna karşın beslenme konusunda bilgilendirme yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır (Erol ve diğ.2010).

Futbol oynayan 229 erkek adölesanla yapılan bir çalışmada, katılımcıların yüzde 10,5'inin düşük kaliteli bir diyet, yüzde 64,2'sinin orta kaliteli diyet (4-7 puan) ve yüzde 25,3'ünün en iyi kalitede diyet (≥8 puan) tükettiği saptanmıştır (Torun 2013,ss.512-518). 638 öğrenciyle yapılan bir çalışmada öğrenciler beslenme alışkanlıklarına göre yüzde 64,1'i orta riskli, yüzde 21'i yüksek riskli ve yüzde 14,1'i düşük riskli gruplarına ayrılmıştır (Demirezen ve Coşansu 2005). Yine başka bir çalışmada beslenme alışkanlıkları indeksine göre, yüzde 47,4'ü orta riskli, yüzde 2,1'i yüksek riskli grupta bulunmuştur (Turan ve ark. 2009). Yaş ortalaması 15 olan, 532 katılımcıyla yapılan bir çalışmada katılımcıların yüzde 37 si yeterli beslenme düzeyine sahipken (Turconi ve diğ. 2008) , Başka bir çalışmada beslenme alışkanlıkları yetersiz bulunmuştur (Burrows ve diğ., 2008).

Erol ve arkadaşlarının (2010) çalışmasının sonucunda katılımcıların BKİ değerleri ile sağlıklı beslenme indeksleri (KIDMED) arasında bir ilişki bulunamamıştır (p> 0.05) (Erol ve diğ.,2010,ss.648-650).

Bizim çalışmamızda katılımcıların yüzde 14’ü çok düşük beslenme düzeyi, yüzde 74’ü orta beslenme düzeyi ve yüzde 12’si optimal beslenme düzeyine sahip bulunmuştur.

Katılımcıların yüzde 83’ü her gün bir kez taze veya pişmiş sebze tükettiğini belirtirken, yüzde 83’ü her gün düzenli olarak ikinci defa çiğ veya pişmiş sebze tüketmediğini belirtmiştir. Hergün ikinci meyve tüketimine katılımcı grubun yüzde 66,2’si hayır cevabını vermiştir. Bu durum düşük lif tüketimi ile de paralellik göstermektedir. Katılımcıların yüzde 66’sı haftada bir defadan fazla fast-food restoranına gittiğini belitirken,yüzde 41,9’u kahvaltıda hamurişi vb. ürünler tükettiklerini, yüzde 59,5’i hergün birkaç kez tatlı veya şekerleme yediğini belirtmiştir. Besin tüketim kayıtları sonucunda yüksek çıkan doymuş yağ ve kolesterol tüketimi, KIDMED sonuçlarıyla aynı doğrultudadır.

Vitamin alım düzeylerine baktığımızda; C vitamini 66,1 ±57,4 mg/gün, Tiamin alım düzeyi 0,7 ±0,2 mg/gün, Riboflavin alım düzeyi 1,5 ±0,4 mg/gün, B-6 vitamini 1,4 ±0,5 RE/gün ve E vitamini 15,8 ±7,4 alfa-TE/gündür. Tüber önerileri ile kıyaslandığında alım düzeyleri yüzde 66 yeterlilik düzeyini yakalayıp, sadece C vitamini açısından yetersizlik saptanmıştır.

Kalsiyum alım düzeyi 794 ± 362 mg/gün, demir alımı 12,8 ±12,1 mg/gün ve magnezyum alımı 236,9 ±84,4 mg/gün olarak saptanmıştır. Tüber önerileri ile kıyaslandığında yüzde 66 ve üzeri miktarda alım yapılmakta olup bu miktarlar yeterli düzeydedir. Tüm sonuçlar doğrultusunda, kalsiyum ve karbonhidrat açısından referans değerlerin altında tüketim yapan katılımcılar, yağ ve protein açısından da referans değerlerin üzerinde tüketim yapmaktadır. Lif alımı yetersizliği günlük alınması gereken değerin yüzde 50 altındadır. Araştırmaya katılan ve büyüme gelişme döneminde olan adölesan sporcular için büyüme gelişme açısından, önemli olan kalsiyum alım düzeyi ise 791±326 mg/gün olarak saptanmıştır.

Basketbol performansında mükemmellik için ideal fizik ve fizyoloji tek başına yeterli değildir. Bununla birlikte bu bileşenleri anlamak ve bu bilgileri eğitim ve beslenme planları oluşturmak için kullanmak, her beceri seviyesindeki sporcuya yarar sağlayabilir (Bıshop 2004, ss.118-122). Gücü, esnekliği ve çevikliği basketbolda başarıyı öngörebilirken, sporun bir de dayanıklılık bileşeni vardır. Aerobik ve anaerobik sistemler genel enerji taleplerine katkıda bulunurlar. Son olarak, oyun tarzı ve oyun tarzındaki stratejik farklılıklar basketbolcunun fizyolojik gereksinimlerini etkileyebilir ve bu da göz önüne alınmalıdır.

Bu sonuçlar bize Adölesan sporcuların bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi adına diyetisyenlere daha fazla ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Spor kulüpleri bünyelerinde diyetisyen bulundurulmalı ve sporcularının daha verimli ve sağlıklı olması için bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışması yürütmelidir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Enerji alımları düşük olan adölesanların hem büyüme gelişme döneminde olmaları hem de sporcu olmaları nedeniyle negatif enerji dengesindedirler. Alınan enerji azlığı büyüme ve gelişme için engelleyici olabileceği gibi spor performansını da etkilemektedir.

Protein açından fazla alım düzeyi olması; besin ya da toz formunda fazla alındığında ihtiyacın fazlası yağa dönüşerek depo edilmektedir. Bu durum şişmanlığa ve böbrek solüt yükünün artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle sadece enerji ihtiyacının karşılanması değil, bu ihtiyacı sağlayan kaynaklara da özen gösterilmelidir.

Adölesan dönemde en önemli mineraller; kalsiyum, demir, magnezyum, sodyum ve çinkodur. Kemik kütlesinin %45’i bu dönemde geliştiği için uygun miktarda kalsiyum almak çok önemlidir. Günde yaklaşık olarak 1300 mg kalsiyum alınması; bunun sağlanabilmesi için adölesan dönemdeki bireylerin her gün 3-4 porsiyon kadar kalsiyumdan zengin gıda almaları önerilmektedir.

Günlük kalsiyum miktarının arttırılması için;

Yemekhane menülerinde, süt ve süt ürünleri miktarına

Adölesanların alerji durumlarına göre kalsiyumu sağlayacak kaynakları öğrenmesine destek olunmalı bunun için de bilinçlenme sağlanmalıdır.

Su kaybı sporcunun bireysel özelliklerine, antrenman yoğunluğuna ve hava koşullarına bağlı olarak mutlaka karşılanmalıdır. Antrenman yoğunluğuna göre terle ortalama 1,5 litre sıvı kaybı yaşanmaktadır. Elektrolit kaybı içinse sofra tuzu kullanılabilir. 1 litre su kaybı için ½ tatlı kaşığı tuz alınması önerilmektedir. Sporcuların antrenman esnasında, öncesinde ve sonrasında sıvı tüketimleri kontrol edilmelidir.

Antrenman sonrasında sıvı alımına hemen başlanmalı ve antrenman yapılan her saat için 3 su bardağı sıvı tüketilmelidir.

Sporcular egzersiz sırasında her 20-30 dakikada bir iki su bardağı sıvı tüketmeye dikkat etmelidirler

Terleme ile artan vücut sıcaklığını dengelemek ve oluşan su kaybını karşılamak için su tüketiminin artırılması unutulmamalı, sporcular bu konuda bilgilendirilmelidir.

Çalışmamıza katılan basketbolcu adölesanların günlük lif tüketim ortalaması 17,6 g çıkmıştır. Bağırsak çalışmasının düzenli olması, savunma sisteminin güçlendirilmesi

açısından sebze, meyve, kurubaklagil gibi posadan zengin gıdaların tüketimi ile sağlanabilir.

Öğrencilerin yemeğe ulaşım kaynaklarından olan yemekhanelerde ve okullarda menü planlaması yapılmalı ve ihtiyaçların karşılanması hedeflenmelidir.

Adölesanların okula giderken, yanına taze veya kuru meyveler verilebilir. Sağlıklı ara öğün yapma alışkanlığı kazandırılarak, paketli yiyeceklerden uzak durulmaları sağlanabilir. Okul kantinlerinde paketli işlenmiş gıdalar, meyve, kola ve gazlı içecekler yerine; süt, ayran tahıllı ürünler vb. satılmalı; çocukların önerilmeyen gıdalara ulaşımı sınırlandırılmalıdır.

Sporcuların birincil bilgi kaynağı olarak antrenörleri görmesi, spor kuruluşlarında diyetisyene olan ihtiyacı daha çok kanıtlamaktadır.

Eğitimler bu nedenle sadece sporcuları değil, aile ve antrenörleri de kapsayacak şekilde planlanmalıdır. Beslenmenin spor performansına etkisi konusunda planlanacak eğitimlerle bilinçlenme arttırılmalıdır.

Antrenörlerin beslenme konusunda, temel bilgileri kapsayacak eğitimlerden geçmesi gerekmektedir.

Sporcuların beslenme durumlarının ve antropometrik ölçümlerinin, düzenli olarak alınması, beslenme kontrolünün sağlanması için önemlidir.

Bu nedenle kurumlarda düzenli olarak diyetisyen bulunması hem bilinçlenme hem de kontrol açısından önemlidir.

Spor kuruluşlarında, diyetisyen bulundurulması desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. Her sporcu için; yaş, boy, kilo, beslenme alışkanlıkları ve spor performansı göz önüne alınarak, günlük ihtiyaç duyduğu makro ve mikro besin öğelerini karşılayacak şekilde beslenme programları oluşturulmalı, uygulama ve devamlılığı sağlanmalıdır.

KAYNAKÇA

Kitaplar

Aksoy M., 2011.Beslenme biyokimyası,3.baskı. Ankara: ofset matbaacılık, ss.195-197. Akyol A., Bilgiç P., Ersoy G., Fiziksel Aktivite, Beslenme ve Sağlıklı Yaşam. Ankara:

Klasmat matbaacılık,ss.5-9.

Bagchi D., Nair S.& Chandan K.,2019. Nutrition and Enhanced Sports Performance. USA:Academic Press.

Baltacı G.,Ersoy G.,Karaağaoğlu N.,Derman O. & Kanbur N.,2008.Ergenlerde sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam.Ankara: Klasmat Matbaacılık.

Ersoy G.,Egzersiz ve spor yapanlar için beslenme,5.baskı.Ankara:Nobel Yayın Dağıtım,ss.23-50.

Ersoy G.,Hasbay A.,2008, Sporcu beslenmesi.Ankara: Klasmat Matbaacılık.

Evans E.W., Lo C., Encyclopedia of Human Nutrition.Nutritional Problems of

Adolescents.3th edition,Boston,MA,USA;2013.pp.311-318.

Galaz A.G., An Overview on the History of Sports Nutrition Beverages, Nutrition and

Enhanced Sports Performance, Second Edition,2019.ss.231-237.

Köse, M.T. (2007). Beslenme ve diyetetik, İstanbul: Lamia Yayınları.

Larson N,Stang J. S.,Leak T. Krause’s Food & the Nutrition Care Process. Nutrition in

Adolescence. 14th edition. St. Louis, Missouri; 2017. s.331.

Satalic Z., Sports Nutrition,Sports Nutrition. Encyclopedia of Food and

Health,2016.ss.118-123.

Shang N.,Chaplot S. & Wu J., Proteins in foods proccessing ,3th edition, Woodhead Publishing Series in Food Science, Technology and Nutrition,2018.pp.301-336.

Süreli Yayınlar

Agostinete R.R.,Lynch R.K.,Gobbo L.A. et al.,Basketball Affects Bone Mineral Density

Accrual in Boys More Than Swimming and Other Impact Sports: 9-mo Follow-Up, Journal of Clinical Densitometry.2016;19:375-381.

Akan M.(2018). Adölesanlarda beslenme egzersiz davranişlari ile beden kitle indeksi

arasindaki ilişki. Yüksek Lisans Tezi.Edirne: Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Hemşirelik Anabilim Dalı Yüksek Lisans Programı.

Akıl C., Dayanıklılık sporcularında beslenme bilgi düzeylerinin belirlenmesi,2007. Alparslan A. (2018).12-18 yaş arası judo ve güreş branşı sporcularının beslenme

alışkanlıklarının karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul;Gelişim

Üniversitesi,Sağlık Bilimleri Enstütüsü, Hareket ve Antrenman Bilimleri.

Arasıl T. , (2012).Yaşam Boyu Kas-İskelet Sisteminin Yaşlanması. Türk Osteoporoz Dergisi.1 (157) 8-21.

Asfuroğlu Y.(2013). Sporcularda sivi tüketimi, vücut bileşimi ve beslenme durumu arasindaki ilişkinin değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi.İstanbul: Bilim

Üniversitesi,Sağlık Bilimleri Enstütüsü, Beslenme ve Diyetetik.

Atlı A.(2009). 14-16 Yaşları Arasındaki Erkek Basketbolcu, Futbolcu ve Sedanterlerin

Bazı Fiziksel, Fizyolojik Ve Antropometrik Özelliklerinin Karşılaştırılması.

Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Antrenörlük Eğitimi Anabilim Dalı.

Baker L.,Doughtery K.,Chow M., Progressive Dehydration Causes a Progressive Decline in Basketball Skill Performance, Medicine & Science in Sports &

Exercise.2007;7:1114-1123

Besler HT, Rakıcıoğlu N, Ayaz A. Türkiye'ye Özgü Besin ve Beslenme Rehberi, Yenilenmiş 1. Baskı: Temmuz 2015, Ankara

Bishop, D. . The effects of travel on team performance in the Australian national netball competition. J. Sci. Med. Sport. 2004;7:118-122

Burrows, A. R.,Díaz, B.E., Sciaraffia, M.V., Gattas, Z.V., Montoya, C.A. and Lera, M.L. (2008)Dietary intake and physical activity in school age children, Rev Med Chil136(1):53-63.

Castro D.F.,Astudillo S.,Gonzales C.,Foncea H.Campillo R.R.,Castro S., Change in marker of hydration correspond to decrement in lower body power following basketball match,2018;3:123-128.

Centers for disease control and prevention ,Heat and athletes , https://www.cdc.gov/disasters/extremeheat/athletes.html [erişim tarihi 7 mart 2019].

Corkins M.,Daniel S.R.,Ferranti S.F.,Golden H.N.,Magge N.S.,Schwarzenberg S.J.

Nutrition in Children and Adolescents, Medical Clinics of North America,2016;6:

1217-1235.

Çelebi F. (2016). Genç Erişkin Basketbolcuların Beslenme Durumlarının Vücut

Kompozisyonu İle İlişkisinin Değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul:

Haliç Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik anabilim dalı.

Davey M., Death, Havoc and Heat Mar Chicago Race,The New York Times, https://www.nytimes.com/2007/10/08/us/08chicago.html, [erişim tarihi 5 mart 2019]

Demirezen E.,Coşansu G., Adölesan Çağı Öğrencilerde Beslenme Alışkanlıklarının Değerlendirilmesi, İstanbul Ü. Florence Nightingale HYO, Halk Sağlığı Hemşireliği AD.2005;14:174-178.

Demirkan E.,Koz M.,Arslan C.,Ersöz G.,Sporcuların vücut hidrasyon durumunun belirlenmesinde farklı iki idrar ölçüm yönteminin karşılaştırılması,2009;3:111-114.

Demirkan E.,Koz M.,Kutlu M. Sporcularda dehidrasyonun performans üzerine etkileri

ve vücut hidrasyon düzeyinin izlenmesi, Spormetre Beden Eğitimi ve Spor

Bilimleri Dergisi,2010;3:81-92

Devran B. S.(2018), Lise Öğrencileri Ve Ebeveynlerine Verilen Beslenme Eğitiminin

Beslenme Bilgi Ve Davranişlari Üzerine Etkisinin Belirlenmesi. Doktora

Tezi.Ankara: Başkent Üniversitesi Sağlik Bilimleri Enstitüsü Beslenme Ve Diyetetik Anabilim Dali

Diehl K., Thielmann I.,Thiel A.,Mayer J.,Zipfer S.,Schneider S., Possibilities to support

elite adolescent athletes in improving performance: Results from a qualitative content analysis. Science & Sports.2014;29:115-125.

Dinç N.,Güzel P.,Özbey S. ve diğ. Obesity Prevalence and Physical Fitness in School

aged Children,Universal Journal of Educational

Benzer Belgeler