• Sonuç bulunamadı

Sigortalı Olma Durumu

Sigorta Var 223(%65,0) 44(%69,8) 267(%65,8) 0,458 Sigorta Yok 120(%35,0) 19(%30,2) 139(%34,2) Toplam 343(%100) 63(%100) 406(%100) Yaralanan Organ Baş boyun-Göz 83(%24,2) 8(%12,7) 91(%22,4) 0,083 Üst/Alt Ekstremite 203(%59,2) 46(%73,0) 249(%61,3) Diğer 57(%16,6) 9(%14,3) 66(%16,3) Toplam 343(%100) 63(%100) 406(%100) Yaralanma Şekli Yanık-zehirlenme 42(%12,2) 7(%11,1) 49(%12,1) 0,800 Kırık-Kesik- Ezilme-Travma 301(%87,8) 56(%88,9) 357(%87,9) Toplam 343(%100) 63(%100) 406(%100) İş Yeri Özelliği Sanayi 136(%39,7) 35(%55,6) 171(%42,1) 0,019 Diğer 207(%60,3) 28(%44,4) 235(%57,9) Toplam 343(%100) 63(%100) 406(%100)

Hastanın Yattığı Servis

Acil Servis 174(%50,7) 13(%20,6) 187(%46,1)

0,000

Plastik Cerrahi 70(%20,4) 36(%57,1) 106(%26,1)

Diğer 99(%28,9) 14(%22,2) 113(%27,8)

Toplam 343(%100) 63(%100) 406(%100)

Tablo 3.9 İş Kazası Nedeniyle Acil Servise Başvuran Hastaların Taburcu Olma Biçimlerinin Diğer Değişkenlerle İlişkisinin Karşılaştırılması

5. TARTIŞMA

ILO verilerine göre dünya sanayi üretiminde her yıl ortalama 50 milyon iş kazası olmakta; bu kazalar nedeniyle yaklaşık 100,000 kişi ölmekte, 1,5 milyon kişi de sürekli iş göremezlik nedeniyle üretim dışında kalmaktadır. Gelişmiş sanayi ülkelerinde her yıl çalışan on kişiden biri iş kazası geçirmekte, bazı iş kollarında bu oran üçte birler oranına yükselmektedir. Yani bu iş kollarında çalışan her üç kişiden biri iş kazasıyla karşı karşıya kalmaktadır (54).

Çalışmamız 1 Ocak 2013 ile 31 Aralık 2015 tarihleri arasında acil servise başvuran olgulardan oluşmaktadır. SGK 2014 verilerine göre başvuran 221366 iş kazasının 28174 kadarı kadın çalışanlardan oluşmaktadır. Bu sayılara göre 2014 yılında meydana gelen iş kazalarının yaklaşık %12,727’si kadın çalışanlardan oluşmaktadır (12). Benzer çalışmalardan Pamukkale Üniversitesinde %13,6 (55), Adana Numune Eğitim Araştırma Hastanesinde %3,45 (56), Erciyes Üniversitesinde %1,3 (57) oranında kadın çalışan bulunmuştur. Özel bir

hastanenin acil servisine başvuran iş kazalarında kadın çalışanlar %1,5 civarındaydı (58). İstanbul ilinde yapılan genel bir çalışmada kadın kazazedeler %0,2 düzeyinde bulunmuştur (59). Yapılan bazı çalışmalarda: İnönü Üniversitesindeki bir çalışmada kazazedelerin %58,5’i kadın olarak saptanmıştır (60). Yine Edirne merkezli bir giyim fabrikasında yapılan bir çalışmada kazazedelerin %75,2’si kadın olarak tespit edilmiştir (61). Ege Üniversitesinde yapılan bir çalışmada ev idaresi personelinin iş kazası geçirme durumu araştırılmış ve kadın erkek kazazedelerin sayılarının birbirine çok yakın olduğu görülmüştür; kadın %50,8, erkek %49,2 oranlarında tespit edilmiştir (62). Aynı zamanda Çukurova Üniversitesinde yapılan bir çalışmada ev kazaları ele alınmış ve burada kadın kazazedeler %57,9 olarak tespit edilmiştir (63). Benzer bir çalışma Harran Üniversitesinde yapılmış ve kadın kazazedeler %62,5 olarak tespit edilmiştir (64). Bizim çalışmamızda başvuran 406 hastanın 13 tanesi kadın olarak görüldü: bu tüm vakaların %3,2’sini içermektedir. Bu veriler ışığında görülmüştür ki iş hayatının farklı kollarında meydana gelen kazalarda cinsiyet farklılığı görülmektedir. Daha fazla bedensel güç gerektiren iş kollarında çalışanların çoğunu erkekler oluşturduğu için meydana gelen kazalarda en fazla erkek popülâsyonu etkilenmektedir. Kazalarda cinsiyet farklılığının bölgesel etkileri de çalışmalarda gözlemlendi. Aynı zamanda ev işlerinde gerçekleşen kazalarda erkeklerin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur bu da yine bölgesel farklılıklar göstermektedir. İş kazalarının çoğu bedensel ve fiziki yeterlilik gerektirdiği için çalışan sayısındaki erkek fazlalığı aynı zamanda kazazedeler içerisinde de erkeklerin fazla olmasına neden olmuştur. Bazı iş kollarında aynı şekilde kadın çalışanın sayısı fazla olduğu için kazazedelerin çoğu da kadınlardan oluşmaktadır.

Çalışmamızdaki olguların yaş ortalamasını 32,8±9,6 olarak tespit edildi. En fazla sayıyı 18- 25 yaş aralığındaki kazazedeler 104 (%25,6) kişiyle oluşturmakta olup, 26-30 yaş 88 (%21,7), 31-35 yaş 71 (%17,5), 36-40 yaş 54 (%13,3), 41-45 yaş 38 (%9,4) ,46-50 yaş 30 (%7,4), 51- 55 yaş 14 (%3,4), 56-60 yaş 5 (%1,2) ve 60 yaş üstü olarak da 2 (%0,5) vaka tespit edildi. Ankara elektrik dağıtım işlerinde çalışanlar arasında yapılan bir çalışmada yaş ortalaması 33.12 bulunurken kazalar en fazla 20-30 yaş aralığında 29 (%29,5) vaka olarak tespit edilmiştir (65). 1984 yılında yapılan bir kamu sektöründe çalışanlara yönelik derlemede 3462 olgudan 1061’i 31-35 yaş aralığında, 910’u 26-30 yaş aralığında tespit edilmiştir (66). Gazi Üniversitesinde yapılan bir çalışmada temizlik işçilerinin sosyodemografik özellikleri araştırılmıştır bu çalışmada yaş ortalaması 40,1±5,9 iken en sık görülen yaş grubu 40-49 146 (%53,5) kişi olarak tespit edilmiştir (67). Yapılan diğer bir çalışmada yaş ortalaması 33,4±0,3 olarak tespit edilmişken en sık yaş grubu 30-39 226 (%50,1) kişi olarak tespit edilmiştir (68).

Konaklama işletmelerinde çalışan mutfak personelleri iş kazaları üzerine yapılan bir çalışmada da 42-49 yaş 35 (%27,8) ve 26-33 yaş 31 (%24,6) olarak tespit edilmiştir (69). Yapılan başka bir çalışmada yaş ortalaması 33,5±9,0 olarak bulunurken en sık yaş ortalaması da 26-30 480 (%22,6) olarak tespit edilmiştir (70). Benzer çalışmalarda Pamukkale Üniversitesinde 32,7±9,7 ortalama ile en sık 25-34 yaş grubu (192 kişi) (55), Adana Numune Eğitim araştırma hastanesinde 32,8±8,47 ortalama ile 21-30 yaş grubu (168 kişi) (56), Erciyes üniversitesinde 31,6±9,6 ortalama ile 15-29 yaş grubunda (485 kişi) görülmektedir (57). Yaşlanma, insanoğlunun kontrolü dışında kendine has bir dinamiğe sahip biyolojik bir gerçekliktir (72). Zaman içerisinde meydana gelen pozitif entropik etkilerden kaynaklanan moleküler bozulmaların birikimi, genel olarak tüm fonksiyonlarda artarak seyreden zayıflamalara sebep olmaktadır (73). En son ne zaman mitoz bölünmeye maruz kaldıklarından bağımsız olarak genç hücrelerle aynı görünüme sahip olsalar da yaşlı hücreler, çeşitli içsel ve çevresel baskılara karşı genç hücreler kadar dayanıklı olmamaktadır. Bu önlenemez sürece “Homeostenosis” denmektedir. Genç bireylerden oransal olarak daha fazla yaşlı hücreye sahip olan yaşlı bireyler, fiziksel zorlamalar karşısında fizyolojik kuvvet rezervinin oransal olarak daha fazla kısmını kullanmak zorunda kalmaktadır. Bu durum anlık gelişen ek güç gereksinimlerini karşılayacak gerekli rezervlere sahip olunmaması halini doğurmaktadır (74). İş kazaları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hem ekonomik hem de yönetsel açıdan birçok olumsuz sonucu beraberinde getirmektedir. Özellikle ölümle sonuçlanan iş kazalarının sebeplerini ortaya koymada çalışanların yaş faktörünün etkisi olabileceği değerlendirilmektedir. Çünkü yapılan araştırmalar bireylerin yaşlanma ile birlikte birçok fiziksel ve bilişsel yetenek kaybına maruz kaldıklarını ortaya koymaktadır. Hem fiziksel hem de bilişsel yetenek kayıplarına uğrayan iş görenin reaksiyon zamanı da anlamlı bir şekilde uzamaktadır. Genel anlamda yaşlanma ile birlikte algı ve hareket yeteneği yavaşlayan iş görenin hem kazaya sebep olma ihtimali artmakta hem de karşılaşılan kaza durumlarında kendini kurtarabilme veya kazayı önleyecek tedbiri zamanında alabilme yeteneği azalmaktadır. Buradan hareketle yaşlanmanın iş kazaları ve iş kazası sonucu ölümler üzerinde etkisi olabileceği değerlendirilmektedir (71). Fakat yapılan çalışmaların hemen hemen hepsinde iş kazaları sıklığı daha çok genç popülâsyondan oluşmuştur. Bu da gösteriyor ki çalışanların çoğu genç yaş grubundan seçilmiştir bu yüzden kaza oranı da yüksek olmaktadır. SGK 2014 verilerinde iş kazalarının aylara göre dağılımında en sık ilkbahar, yaz mevsimlerinde kazalar görülmektedir (Haziran:20167, Temmuz:18888, ağustos:20828, Eylül:20170) (12). Atatürk Barajı Hidroelektrik Santrali’nin yapımında meydana gelen iş

ayında 25 (%13,2) vaka tespit edilmiştir (75). 2004 yılında yapılan Türkiye Taş Kömürü Kurumu Kozlu Müessesesi iş kazaları değerlendirmesinde en sık 54 (%12,0) ile ağustos ayında iş kazaları görülürken, temmuz ayında 53 (%11,8), mart ayında da 47 (%10,4) oranında kazalar saptanmıştır (68). Çalışmamızdaki vakalarda SGK verilerine paralellik göstermektedir. Sıklık sırasına göre en sık ilkbahar 125 (%30,8) mevsiminde, yaz mevsiminde 95 (%23,4) oranında, kış mevsiminde 98 (%24,1) oranında ve sonbahar mevsiminde 88 (%21,7) görülmektedir. Mevcut çalışma verilerinin ışığında ve çalışmamızda elde ettiğimiz verilere göre iş kazalarının kümeleştiği belirgin bir ay yada mevsim yoktur. Kazaların aylara ve mevsimlere dağılımı yakın değerlerdedir. Genel olarak iş yerlerinde çalışanların çoğunun kapalı mekânlarda çalışmasından dolayı iş kazaları mevsimlerden çok fazla etkilenmemektedir. Fakat mevsimsel işçilerin uğradığı kazalar hakkında belirgin bir çalışma olmadığından bunlar göz önüne alınmadı.

Çalışmamızda iş kazası vakalarının çoğunluğu 08.00-16.00 saatleri arasında başvurdu. 08.00-12.00 saatleri arasında 124 (%30,5), 12.00-16.00 saatleri arasında 141 (%34,7), 16.00- 20.00 arasında 71 (%17,5), 20.00-24.00 arasında 41 (%10,1), 24.00-04.00 arsında 17 (%4,2) ve 04.00-08.00 saatleri arasında da 12 (%3,0) vaka başvurdu. Ankara Elektrik Dağıtım Şirketinde çalışan işçilere yönelik yapılan bir çalışmada iş kazalarının en sık meydana geliş saatleri 14.00-15.00 arasında 18 (%29,3), 15.00-16.00 arasında 9 (%14,5), 16.00-17.00 arasında 7 (%11,3) vaka başvurmuştur (65). Atatürk Barajı Hidroelektrik Santrali yapımında çalışan işçilerde meydana gelen iş kazalarına yönelik yapılan çalışmada kazalar sıklık sırasına göre 10.00-10.59 arasında 29 (%15,3), 09.00-09.59 arasında 21 (%11,1) ve 15.00-15.59 saatleri arasında da 20 (%10,6) vaka başvurmuştur (75). 1984 yılında bir kamu işletmesinde meydana gelen kazalar gündüz ve gece olarak çalışılmış ve sonuçlar sıklık sırasına göre gündüz 10.00-10.59 arasında 27, 13.00-13.59 arasında 16, 14.00-14.59 arasında 14, 16.00- 16.59 arasında 14 vaka başvururken gece en sık 20.00-20.59 arasında 6, 22.00-22.59 saatleri arasında da 5 vaka başvurmuştur (66). İstanbul ilinde bir şantiyede meydana gelen kazalarla ilgili yapılan bir çalışmada en sık 10.00-11.00 ile 13.00-16.00 saatleri arasında iş kazaları meydana gelmiştir (70). Benzer bir çalışmada Pamukkale Üniversitesinde 08.00-10.00 ve 14.00-16.00 saatleri arasında en sık başvuru görülmüştür (55). Türkiye Taşkömürü Kurumu Kozlu Müessesesi 2004 yılında gerçekleşen iş kazalarının değerlendirilmesinde 214 (%47,5) vaka 08.00-16.00 vardiyasında 129 (%28,6) vaka 16.00-24.00 vardiyasında, 108 (%23,9) vaka da 00.00-08.00 vardiyasında iş kazasına maruz kalmıştır (68). Tokat ilinde yapılan bir çalışmada meydana gelen kazaların %26’sı sabah, %19’u öğlen, %32’si öğleden sonra ve

%4’ü de akşam meydana gelmiştir (76). Özel bir hastanenin acil servisine başvuran iş kazalarıyla ilgili yapılan çalışmada en sık başvuru saatleri 08.00-17.00 arasında %58,7 olarak belirlenmiştir (58). Ayrıca SGK 2014 verilerine bakıldığında yine en sık 08.00-08.59 (10573), 09.00-09.59 (15917), 10.00-10.59 (18005) saatleri arasında başvuru sıklığı görülmüştür (12). Yapılan çalışmalar bizim çalışmamıza genel anlamda paralellik göstermektedir. İş yerlerindeki kazaların çoğunun mesai saatleri içerisinde gerçekleştiğini görmekteyiz. Genel anlamda mesai saatlerinde kazaların fazla olmasını işçi sayısının fazlalığına bağlayabiliriz. Erken saatte meydana gelen kazalar işçilerin işe başlarken ki konsantrasyon eksikliğinden kaynaklı olabilir. Mesai bitimine doğru oluşan iş kazalarında ise çalışanların işi erken bitirme arzularından dolayı gerçekleşiyor olabilir. Bizim çalışmamızda da özellikle sabah olmak üzere mesai saatlerinde kaza oranı daha yüksek bulunmuştur.

Atatürk Barajı Hidroelektrik Santrali yapımında gerçekleşen iş kazalarına yönelik bir çalışmada en sık iş kazalarının meydana geldiği günler pazartesi günü 34 (%18,0), salı günü 31 (%16,4) ve çarşamba günü 34 (%18,0) vaka olarak saptanmıştır (75). İstanbul’da bir şantiyedeki kazalara yönelik yapılan bir çalışmada 204 vaka içerisinde en sık 38 (%19) iş kazası çarşamba günü meydana gelmiştir (70). Türkiye Taş Kömürü Kozlu Müessesesi’nde 2004 yılında yapılan çalışmada en sık pazartesi 86 (%19,1), ikinci sıklıkta da salı günü 85 (%18,8) vaka olarak tespit edilmiştir (68). Özel bir hastanenin acil servisinde yapılan bir çalışmada başvuran kazaların en sık pazartesi günü %37,8 olduğu tespit edilmiştir (58). Villanueva ve Garcia tarafından İspanya’da iş kazalarının epidemiyolojisine yönelik olarak yürüttükleri bir araştırmada iş kazalarının hafta başında daha fazla (pazartesi günü için %19), hafta sonunda ise daha az (pazar günü için % 9) rapor edildiği bulunmuştur. Villanueva ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, işçilerin dikkat dağınıklığı, uyum problemleri ve aceleciliklerinin en fazla pazartesi günü olduğu şeklinde yorumlanmıştır (77). Pamukkale Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada en sık vaka görülen günler pazartesi (%21,0) ve cumartesi (%17,8) olarak saptanmış (55). Bizim çalışmamızda en sık cumartesi 72 (%17,7), salı 65 (%16) ve pazartesi 61 (%15) olarak saptandı. Diğer günlerde çarşamba 54 (%13,3), perşembe 52 (%12,8), cuma 60 (%14,8) ve pazar 42 (%10,3) olarak tespit edildi. Bizim çalışmamızda cumartesi günü başvuran vaka sayısı nispeten daha fazla görülse de haftanın ilk günlerinde daha fazla vaka görülmektedir. Yapılan çoğu çalışmada haftanın ilk günlerinde kaza oranının fazlalığı çalışanların hafta başında işe tam konsantre olamadan başlamalarından kaynaklı olabileceği gibi ilk günlerde iş yoğunluğunun fazlalığı da kaza oranının artışına

Çalışmamızda en sık başvuru şekli direkt (özel araç veya ayaktan) 233 (%57,4) vaka olarak saptandı, ayrıca 96 (%23,6) ile diğer sağlık kuruluşlarından sevkli ve 77 (%19,0) kişi de 112 ambulans sistemiyle başvurdu. Yapılan benzer bir çalışmada Pamukkale Üniversitesi’nde vakaların 362 (%68,6)’si direkt başvuru ile acil servise gelmişlerdir bu da bizim çalışmamızla paralellik göstermektedir (55). Kazazedelerin acil servise başvuru şekilleri arasında direkt başvuruların fazla olmasının nedeni; kaza anında kazazedenin yakınında bulunan kişilerin bilinçsizce kazazedeyi hastaneye yetiştirme arzusundan kaynaklanıyor olabilir. Ayrıca 112 ambulans sistemiyle başvuruların artması da sağlık sistemindeki ilerlemeyi de göstermektedir. Acil servise başvuru şekli ile ilgili çok fazla çalışma bulunmamasına rağmen bizim çalışmamız göstermiştir ki iş kazalarının çoğu ayaktan ya da kazazedenin yakınındaki kişiler tarafından acil servise getirilmektedir.

Yaptığımız çalışmada acil servisimize başvuran iş kazaları vakalarının 225 (%55,4) tanesi sigortalı olarak saptandı. Vakaların 139 (%34,2) tanesi sigortasız, ücretli olarak başvurdukları tespit edildi. Ayrıca 42 (%10.3) kazazedenin de sığınmacı, mahkum vb olarak başvurduğu görüldü. Bu da Diyarbakır ilinde işverenlerin sigortasız işçi çalıştırma oranının fazla olduğunu gösterdi. İş yeri denetleme kurumlarının çalışmalarını aksattığı ya da uygulamalarını eksik yaptıklarını gösteriyor olabilir. İşsiz popülasyonun fazlalığından dolayı işverenlerin ucuz iş gücüne yöneldiğini gösteriyor olabilir. Ayrıca sığınmacı sayısındaki artıştan dolayı ucuz iş gücü artmış olabilir.

Ege Üniversitesi hastanesinde çalışan ev idaresi personelinin iş kazası geçirme durumları ile ilgili yapılan bir çalışmada kazanın oluş şekli olarak en sık iğne batması %21,8, kesikler %18,2, açık yaralanmalar %16,4 ve sıyrıklar %16,4 oranında görülmüştür (62). Ankara İli Elektrik Dağıtım Şirketinde çalışanlara yönelik yapılan çalışmada kazanın oluş şekline göre en sık yanma 26 (%41,9) vaka, elektrik çarpması 14 (%22,5) ve sıkışma, ezilme, burkulma 7 (%11,2) olarak tespit edilmiştir (65). Atatürk Barajı Hidroelektrik Santrali yapımında meydana gelen kazalara yönelik çalışmada en sık parça düşmesiyle yaralanma 47 (%24,9), düşme 38 (%20,1), göze yabancı cisim kaçması 25 (%13,2) olarak tespit edilmiştir (75). Edirne ilinde bir giyim fabrikasında yapılan çalışmada kazaların oluş şekillerine göre sınıflandırmada en sık kesikler 9 (%47,4), yumuşak doku hasarı 7 (%36,8), batma 2 (%10,5) olarak sıralamıştır (61). İstanbul ilinde bir şantiyede yapılan çalışmada kazaların oluş şekilleri cisim çarpması 100 (%49,0), sıkışma 25 (%12,3), düşme 23 (%11,3) olarak tespit edilmiştir

(70). Amerika’da 2005 yılında yapılan bir çalışmada da cisim çarpması %34,1 ile ilk sıradaki kaza tipi olarak saptanmıştır ayrıca çalışmada düşme %21,4 ve aşırı zorlama %20,1 kazaların oluş şekli olarak tespit edilmiştir (78). Konaklama işletmelerinde çalışan mutfak personeline yönelik yapılan bir çalışmada en sık rastlanan kazanın oluş şekli kesikler %44,7 ve ikinci sırada %30,1 ile yanmalar görülmektedir (69). Türkiye Taş Kömürü Kurumu Kozlu Müessesesinde yapılan çalışmada kazanın oluş şekline göre sınıflandırmada en sık malzeme kullanımına bağlı 195 (%43,2), nakliyat 94 (%20,9) olarak saptanmıştır (68). Temizlik işçilerine yönelik yapılan bir çalışmada kesici delici alet yaralanması en sık görülürken ikinci sıklıkla düşme vakaları görülmüştür (67). Özel bir hastanenin acil servisinde yapılan çalışmada yüksekten düşme olguları 70 (%52,6), makine kaynaklı yaralanmalar 47 (%35,3), iş yerinde darp kaynaklı yaralanmalar 11 (%8,3) kazanın oluş şekilleri olarak saptanmıştır (58). Çalışmamızdaki vakaların kazanın oluş şekline göre sınıflandırılmasında en sık olarak vücudun zorlanmasına bağlı kırık, çıkık, incinme 235 (%57,9) olarak saptandı, yüksekten düşme 61 (%15) olarak saptandı. Elektrik akımına maruziyet 30 (%7,4) kazazede olarak saptandı, vücut boşluğuna yabancı cisim girmesi ile oluşan yaralanmalar 27 (%6,7), trafik kazası 21 (%5,2) ,yanık 11 (%2,7), patlama 8 (%2,0) ve diğer 13 (%3,2) olarak tespit edildi. Yapılan tüm çalışmalar göstermiştir ki işin şekli, çalışma koşulları, çalışılan alan, çalışılan makineler, çalışılan saatler iş yerinde oluşan kazaların oluş şekillerini belirlemektedir. Bizim çalışmamızda kazazedelerin çoğunun vücudun zorlanmasına bağlı kazalar sonucu acil servise başvurduğu gözlendi. İş şeklinin bölgesel, şehirsel farklılıklar göstermesi çalışmamızı da etkiledi ve nitekim daha fazla makinelerle temas sonrası oluşan yaralanmalar sıkça görüldü. Yaptığımız çalışmada kazanın oluş şeklinin diğer parametrelerle istatiksel karşılaştırılması tablo 4.2’de gösterildi.

Bu istatiksel verilere göre kazanın oluş şeklinin iş yeri özelliği ile bağlantısı yüksek istatiksel anlamlılık gösterdi. Bu da en sık görülen vücudun zorlanmasına bağlı yaralanmalar sanayi sitelerinde sıkça görüldüğü gerçeğini ortaya çıkardı. Bunun nedeni çalışılan makineler üzerinde yeterli bilgiye sahip olmama, çalışanların yeterli deneyime sahip olmaması veya çalışma ortamının yeterli düzeyde olmaması olarak yorumlanabilir.

Çalışmamızda yaralanma şekillerini en sık 162 (%39,9) vakayla kesikler oluşturmaktadır. Ezilmeler ile başvurular 127 (%31,3), kırık ile başvuranlar 59 (14,5) olarak belirlenip ilk üç sıradadırlar. Bunları takiben yanıklar 48 (%11,8), zehirlenmeler 1 (%0,2) ve çeşitli travmalar

9 (%2,2) olarak saptanmıştır. Yaralanma şekli ile ilgili yapılan diğer çalışmalar: Pamukkale Üniversitesi’nde en sık kesici, delici, sıyrık ampütasyon yaralanmaları 229 (%43,4) görülmüştür (55). Erciyes Üniversitesi’nde kesilme, delinme, incinme, makineye kaptırma 327 (%31,5) oranında görülmüştür (57). İstanbul ilinde bir şantiyede yapılan araştırmada en sık yaralanma şekli %53,9 ile sıyrıklar olurken bunu %18 ile kesiler takip etmektedir (70). Kocaeli mesleki eğitim öğrencilerinde iş kazası sıklığı üzerine yapılan bir çalışmada %26,1 oranında kırık-çıkık, %19,5 oranında burkulma incinme görülmüştür (79). Ayrıca SGK 2014 verilerine göre yaralar ve yüzeysel yaralanmalar 101158, kırıklar 17202, çıkıklar ve burkulmalar 31571 adet görülüp ilk üç sırayı oluşturmuştur (12). Bu da çalışmamızın hem diğer çalışmalarla hem de SGK verileri ile paralellik gösterdiği anlamına gelmektedir. Yapılan çoğu çalışma göstermiştir ki işin özellikleri yaralanma şeklini belirlemektedir. Çalışmamızda yaralanma şekliyle diğer verilerin istatiksel karşılaştırılması tablo4.3’te gösterildi. Bu verilere göre çalışmamız gösterdi ki yaralanma şekilleri ile iş yeri özelliği arasında yüksek düzeyde istatiksel anlamlılık bulunmaktadır. Çalışılan iş kolunun yaralanma şekli üzerinde etkili olduğu hem bizim hem de diğer çalışmalarda görüldü. Çalışmamız diğer çalışmalarla paralellik göstermektedir. Bu da gösteriyor ki çalışılan yerdeki makinelerin kurulumu, çalışma şekilleri, özellikleri yaralanma şekilleri üzerinde belirleyici olmaktadır. Bir özel hastanenin acil servisinde yapılan çalışmada yaralanan organlar sırasıyla en sık üst ekstremite 82 (%61,7), alt ekstremite 20 (%15,0) ve baş boyun 17 (%12,8) olarak tespit edilmiştir (58). Kalemoğlu ve arkadaşlarının bir araştırmasında, üst ekstremitenin delici, kesici, ampute yaralanmaları %43,0 ile ilk sırayı almıştır (80).Kıran ve arkadaşları (2006) bir çalışmasında da, %41’lik yaralanma oranı ile üst ekstremitenin önlerde yer aldığını ve bunu alt ekstremite, baş-boyun ve gövde yaralanmalarının takip ettiğini bildirmişlerdir (81). Türkiye Taş Kömürü Kurumu Kozlu Müessesesinde 2004 yılında yapılan bir çalışmada en fazla yaralanan organlar el (üst ekstremite) 114 (%25,3), vertebra 83 (%18,4), ayak (alt ekstremite) 81 (%18,0) olarak saptanmıştır (68). Bir başka çalışmada da en fazla yaralanan organ olarak el bulunmuştur (82). İstanbul ilindeki bir şantiyede yapılan çalışmada el parmakları 45 (%22,1), el 36 (%17,6), kol 27 (%13,2), ayak 24 (%11,8), yüz 18 (%8,8) olarak yaralanan organlar saptanmıştır (70). Edirne’de bir giyim fabrikasında meydana gelen iş kazalarına yönelik yapılan çalışmada üst ekstremite 14 (%73,7), alt ekstremite 3 (%15,8) ve birden fazla yaralanma bölgesi 2 (%10,5) olarak tespit edilmiştir (61). Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi acil servisine başvuran ev kazalarında yaralanan organ sıklığı üst ekstremite %34,6, alt ekstremite %25,0, birden çok vücut bölgesi %25,0 ve baş boyun yaralanmaları

%14,4 olarak saptanmıştır (63). Atatürk Barajı ve Hidroelektrik Santrali yapımında gerçekleşen iş kazaları derlemesinde en sık yaralanan organlar ayak ve ayak parmakları 55 (%29,1), el ve parmak yaralanmaları 34 (%18,0), göz yaralanmaları 28 (%14,8), baş- boyun yaralanmaları 26 (%13,8) olarak tespit edilmiştir (75). Ankara ili elektrik dağıtım işlerinde çalışan işçilerin geçirdiği kazalara yönelik yapılan çalışmada en sık yaralanan organlar el bilekleri ve eller 27 (%31,7), el parmakları 16 (%18,8), gözler 9 (%10,5) olarak tespit edilmiştir (65). Pamukkale Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada en sık yaralanan organ olarak 345 (%65,3) sayısında üst ekstremite yaralanmaları görülmüştür (55). Adana Numune Eğitim Araştırma Hastanesi’nde yapılan çalışmada 251 (%62) ekstremite yaralanmaları görülmüştür (56). Erciyes Üniversitesi’nde yapılan çalışmada 588 (%56,6) üst ekstremite yaralanması görülmüştür (57). SGK 2014 verilerine göre de yaralanma yerleri üst ekstremite 85566, alt ekstremite 42223 ve kafa yaralanmaları 26349 olarak açıklanmıştır (12). Bizim çalışmamız da benzer çalışmalara paralellik göstererek en sık üst ekstremite 190 (%46,8) yaralanmaları görüldü. Baş yaralanmaları 62 (%15,3), alt ekstremite yaralanmaları 59 (%14,5), göz yaralanmaları 29 (%7,1), toraks yaralanmaları 26 (%6,4), vertebra 18 (%4,4), batın yaralanmaları 12 (%3,0) ve pelvis yaralanmaları 10 (%2,5) olarak saptanmıştır. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki iş kazalarında en sık yaralanan organlar ekstremitelerdir. En sık ekstremitelerin yaralanmasının nedeni yapılan işlerin daha çok el becerisi ve el hâkimiyeti isteyen işler olmasıdır. Ev kazaları ile ilgili yapılan çalışmalarda da ekstremite yaralanmaları sık görülmüştür.

Yaptığımız çalışmada yaralanan organ ile diğer parametreler arasındaki istatiksel karşılaştırma tablo 4.4’de gösterildi.

Yaptığımız istatiksel çalışmada yaralanan organ ile hastaneye başvuru şekli arasında yüksek düzeyde istatiksel anlamlılık tespit edildi. Bu da yaralanan organın farklılığına bağlı olarak kazazedenin yakınında bulunan kişilerin hastayı kendi imkânları ile taşıma yerine 112 ambulansının gelmesini beklemelerini sağlıyor olabilir. Kazanın oluş şekli ile yaralanan organ arasında da yüksek istatiksel anlamlılık tespit edildi. Bu sonuç kazanın oluş şekline bağlı yaralanan organ hakkında bize bilgi vermektedir. Vücudun zorlanmasına kırık, çıkık, incinme gibi durumlarda daha sıklıkla yaralanan organlar ekstremite iken, yüksekten düşme gibi durumlarda yaralanan organ vertebra, batın veya baş boyun olabilmektedir. Yaralanan organ ile sigortalı olma durumu arasında da yüksek istatiksel anlamlılık tespit ettik. Sigortalı işçi

organ farklılık gösteriyor olabilir. Aynı şekilde yaralanan organ ile iş yeri özelliği arasında da yüksek istatiksel anlamlılık tespit edildi. İş yerinin fiziki şartları, makinelerin dizilimi ve ilgili olduğu iş yaralanan organ üzerinde etkili olabilir.

Çalışmamızda iş yeri özelliği olarak en sık 171 (%42,1) sanayi olarak tespit edildi. Bunun yanı sıra inşaat 79 (%19,5), fabrika 33 (% 8,1), nakliyat 8 (%2,0), kereste sanayi 7 (%1,7), oto tamiratı 3 (%0,7), çeşitli yerlerde çalışanların kazaları (diğer) 105 (%25,9) olarak tespit edildi. Çalışmamız göstermiştir ki Diyarbakır ilinde sanayi sitelerinde iş kazaları daha fazla görülmektedir. Sanayi sitelerinde daha fazla kaza görülmesindeki nedenler çalışan sayısının fazlalığı ve şehrin gelişmişliğine bağlı sanayi alanının büyük olması kaynaklı olabilir. Genel anlamda çalışmamızda işçi sayısının fazla olduğu alana bağlı olarak kaza sayısı da fazla görülmüştür.

Ankara ili elektrik dağıtım işlerinde çalışan işçilere yönelik yapılan çalışmada en sık

Benzer Belgeler