• Sonuç bulunamadı

Bu çalışmanın ilk aşamasında dişbudak ağacı yaprağı ve enginar yaprağından klorojenik asitin HPLC (Yüksek Basınçlı Sıvı Kromatografi) ile belirlenmesi için metod optimizasyonu yapıldı. Klorojenik asitin potansiyel kaynakları dişbudak ağacı yaprakları ve enginar yaprakları bu çalışmada araştırma materyali olarak kullanıldı. Kurutulmuş yapraklar ultrasonik destekli ekstraksiyon yöntemi ile ekstrakte edildi. Ultrasonik destekli ekstraksiyon yöntemi çevre dostudur, geleneksel ektraksiyon metotlarına göre daha az solvent kullanılması ve kısa sürede yapıldığı için avantajlıdır. Dişbudak ağacı yaprakları (Fraxinus Excelsior) için optimum koşullar; ultrason gücü % 39.12, ekstraksiyon süresi 15.18 dakika, ekstraksiyon sıcaklığı 69.98 0C olarak belirlendi. Bu koşullarda maksimum klorojenik asit verimi 11.70 ppm olarak belirlendi. Enginar (Cynara Scolymus) yaprakları için ise optimum koşullar; ultrason gücü % 47.65, ekstraksiyon süresi 35.18 dakika, ekstraksiyon sıcaklığı 53.40 0

C olarak belirlendi. Bu koşullarda maksimum klorojenik asit verimi 10.05 ppm olarak belirlendi. Optimal koşullar bulunduktan sonra gerçek numune ekstraksiyon deneyleri 3 kez tekrarlandı ve sonra relatif standart sapmalı ortalama hesaplandı. Dişbudak ağacı yaprağında klorojenik asit ekstraksiyon verimi 10,2553±0,015 ppm bulunmuştur. Enginar yaprağı için ise 9,8553±0,015 ppm klorojenik asit verimi elde edildi.

Elde ettiğimiz sonuçlara göre dişbudak ağacı yaprağından klorojenik asitin ekstraksiyon sıcaklığı enginar yaprağından klorojenik asit ekstraksiyonun gerçekleştiği sıcaklıktan daha yüksektir. Dişbudak ağacı yaprağında hücre duvarının yıkılıp klorojenik asitin solvente geçmesi için enginar yaprağındaki ekstraksiyona göre daha yüksek sıcaklık gereklidir. Dişbudak ağacı yaprağı hücre duvarı, enginar yaprağının hücre duvarına göre daha sert olabileceğini düşündüğümüzden dolayı bulduğumuz sonuçlar da bu düşünceyi desteklemektedir. Dişbudak ağacından klorojenik asit ekstraksiyon verimi sıcaklıkla artarken enginar yaprağından klorojenik asit ekstraksiyon verimi belli sıcaklığa kadar arttıktan sonra azalmaya başlamıştır. Bu da yüksek sıcaklıklarda enginardaki klorojenik asitin bozunmuş olmasından kaynaklanabilir. Ultrason gücüyle ise ekstraksiyon verimi her iki materyelde de belli bir noktaya kadar artmıştır daha sonra ise azalmaya başlamıştır. Buna göre çok fazla ekstraksiyon gücünün klorojenik asiti bozunmaya uğrattığı söylenebilir.

89 Sonuç olarak HPLC ile yapılan analizde dişbudak ağacı yaprağında klorojenik asit miktarının enginar yaprağındaki klorojenik asit miktarına göre daha fazla olduğu tespit edildi.

Çalışmanın ikinci aşamasında ise dişbudak ağacı yapraklarında ve enginar yapraklarının antioksidan kapasitelerini belirlemek için toplam fenolik içerikleri UV Spektrometre ile analiz edildi. Dişbudak yaprağı için optimum koşullar; ultrason gücü % 47.76, süre 29.69 dakika, etanol konsantrasyonu % 54.40 olarak belirlendi. Optimum koşullarda dişbudak yaprağında toplam fenolik içeriği 40.74 ppm olarak belirlendi. Enginar yaprağı için optimum koşullar; ultrason gücü % 47.29, süre 29.67 dakika, etanol konsantrasyonu % 55.33 olarak belirlendi. Optimum koşullarda enginar yaprağında toplam fenolik içeriği 70.24 ppm olarak belirlendi.

UV Spektrometre ile yapılan analiz sonuçlarına göre enginar yaprağındaki toplam fenolik içeriği, dişbudak ağacı yaprağındaki toplam fenolik içeriğinden daha fazla olduğu tespit edildi. Dolayısıyla enginar yaprağının antioksidan kapasitesi dişbudak ağacı yaprağının antioksidan kapasitesine göre daha fazladır. Antioksidan kapasitelerinin bu bitkilerin yetiştiği bölgenin fiziki ve coğrafi özelliklerine göre değiştiği söylenebilir.

Çalışmanın iki aşamasında da kullanılan ultrasonik destekli ekstraksiyonun diğer ekstraksiyon tekniklerine alternatif yöntem olabileceği görülmüştür. Ekstraksiyon tekniklerinden Soxhlet ekstraksiyonu, daha uzun süre gerektirmesi ve büyük miktarda organik solvent kullanılmasından dolayı ultrasonik destekli ekstraksiyona göre dezavantajlıdır. Ayrıca Soxhlet ekstraksiyonun solvent seçiciliği ve otomasyonu zor olması gibi dezavantajları da bu yönteme alternatif bir yönteme ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Basınçlı sıvı ekstraksiyonunda ise örneğe ekstraksiyon işlemi yapılmadan önce dondurma ve kurutma gibi ön işlemler gerektirebilir. Ayrıca çok fazla organik solvent kullanılması ve temizliğinin maliyetli olması da bu ekstraksiyon tekniğinin dezavantajlarıdandır. Mikrodalga desteki ekstraksiyon yönteminde ise fazla miktarda organik solvent kullanılması bu yöntemi dezavantajlı bir yöntem yapmaktadır. Süperkritik akışkanlarla ayırma işlemlerinin yüksek basınçta gerçekleşmesinden dolayı yüksek yatırım maliyeti ve yüksek enerji gereksinimi gibi birkaç dezavantajı vardır. Son derece önemli olduğu halde ihmal edilen diğer bir dezavantajı ise, en çok kullanılan CO2 tir.

90 Saf CO2 tüplerinin içeriğinde bile varolan %1-2‟lik oksijenin, antioksidanlar gibi oksijene

hassas bileşikler ile tepkimeye girip az miktarda da olsa bozunmalarına neden olmasıdır. Geleneksel solvent ekstraksiyonunun ise iki dezavantajı vardır. Bunlardan birincisi ekstraksiyon sonrası yoğunlaştırma işlemi sırasında molekül ağırlığı düşük uçucu bileşiklerin kaybı ve artifakların oluşumu ikincisi ise ekstraksiyon sonrası geri kalan çözücüdür. Bu problem hem ekonomik açıdan hem de çevre kirliliği (toksit özellikleri) bakımından nemlidir. Saf ve kaliteli çözücüler pahalı ve büyük miktarlarda kullanıldığında maddi bir yük getirmektedir. Tüm bu tekniklere alternatif teknik olarak belirlediğimiz ultrasonik destekli ekstraksiyon diğer tekniklerle karşılaştırldığında ucuz, basit ve etkili olduğu görülmüştür. Ultrasonun katı-sıvı ekstraksiyonunda kullanılmasının başlıca yararları hızlı kinetik ve verim artışıdır. Ayrıca ultrason, düşük sıcaklıklarda da etkin olarak uygulanabildiğinden sıcaklığa duyarlı maddelerin ekstrakte edilmesini mümkün kılar. Buna göre elde edilen bu sonuçlar klorojenik asit etken bileşeninin ekstraksiyonu için Ultrasonik Destekli Ekstraksiyonun (UAE) etkili bir metod olabileceğini göstermiştir.

91

Benzer Belgeler