• Sonuç bulunamadı

− Araştırmanın birinci alt problemine ilişkin tartışma

Araştırmaya katılan katılımcıların egzersiz bağımlılıkları alt boyutlarında cinsiyete göre anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Üç alt boyutta da erkek katılımcıların puan ortalaması kadın katılımcılara göre anlamlı derecede yüksektir. Buna göre erkeklerin kadınlara göre egzersize daha aşırı odaklandığı ve egzersiz sırasında duygularının değişebildiği, sosyal ihtiyaçlarını erteleme eğiliminde oldukları, her defasında egzersiz yapmada daha istekli ve tutkulu oldukları ifade edilebilir. Sporcu kadın ve erkeklerde genel anlamlı ideal kadın figürü yağsız ve zayıf, ideal erkek figürü ise kaslı ve yapılı olarak algılanır (Cicioğlu ve diğ., 2019). Bu bağlamda araştırmaya katılan erkeklerin ideal kaslı ve yapılı bir algı içinde oldukları bu nedenle de fitness salonlarında daha fazla vakit geçirerek kadınlara oranla egzersize bağımlı oldukları düşünülmektedir.

Literatür incelendiğinde egzersiz bağımlılıklarının cinsiyete göre farklılık gösterdiğini tespit eden çalışmalar mevcuttur (Cicioğlu ve diğ., 2019; Demir ve Türkeli, 2019; Gün, 2018). Cicioğlu, Tekkurşun-Demir, Bulğay ve Çetin (2019) tarafından yapılan çalışmaya 19-25 yaş grubunda haftada dört gün egzersiz yapan bireyler katılım göstermiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde elit sporcuların antrenman yapma süreleri daha uzun olduğundan egzersiz bağımlılıkları daha yüksek bulunmuştur.

Egzersiz bağımlılığı puanlarının cinsiyete göre farklılık gösterdiğini ve erkeklerin kadınlara göre egzersiz bağımlısı olduğu tespit edilmiştir. Demir ve Türkeli (2019) tarafından yapılan çalışma toplamda 248 öğrencinin katılımı ile gerçekleşmiştir.

Çalışma Ankara Gazi Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi 2018-2019 döneminde yapılmıştır. Kadın ve erkeklerin arasındaki ilişkiye bakıldığında erkeklerin kadınlara göre egzersiz için bireysel gereksinimlerini ertelediği görülmüştür. Gün (2018) tarafından yapılan çalışma Erzincan ilinde Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda toplamda 305 öğrencinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde erkek öğrencilerin kız öğrencilere oranla daha fazla egzersiz bağımlısı olduğu saptanmıştır.

Literatür incelendiğinde egzersiz bağımlılıklarının cinsiyete göre farklılık göstermediğini tespit eden çalışmalarda mevcuttur (Köse ve Bayköse 2019; Uz, 2015;

Orhan, Yücel, Gür ve Karadağ, 2019). Köse ve Bayköse (2019) tarafından yapılan çalışmaya Antalya ilinde bulunan Fitness merkezlerinden toplamda 218 kişi katılım göstermiştir. Araştırma da egzersiz bağımlılığı ve sıkılma algısı alt boyutları incelemiştir. Araştırmaya cinsiyet değişkeni açısından bakıldığında egzersiz bağımlılığı ve sıkılma algısı için bir fark saptanmamıştır. Uz (2015) tarafından yapılan çalışmaya 123 egzersiz yapan birey katılım göstermiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde düzenli egzersiz yapan bireylerin cinsiyete göre egzersiz bağımlılıklarında anlamlı farklılık olmadığı tespit edilmiştir. Orhan, Yücel, Gür, Karadağ (2019) tarafından yapılan çalışmaya 391 birey katılmıştır. Araştırma bulguları incelendiğinde cinsiyet değişkeninin egzersiz bağımlılığını etkilemediği görülmüştür.

− Araştırmanın ikinci alt problemine ilişkin tartışma

Araştırmaya katılan katılımcıların egzersiz bağımlılık puanlarında sadece tolerans gelişimi ve tutku alt boyutunda eğitim düzeyine göre anlamlı farklılık tespit edilmiştir.

Buna göre eğitim seviyesi lise düzeyinde olanların, eğitim seviyesi lisansüstü olanlara göre puan ortalaması anlamlı derecede yüksektir. Her ne kadar diğer alt boyutlarda da anlamlı farklılık olmasa bile yine eğitim seviyesi lise düzeyinde olanların, puan ortalaması diğer eğitim seviyesinde olanlara göre yüksektir. Bunun nedeni olarak bireyin eğitim seviyesinin artması onu daha bilinçli egzersize katılan birisi haline getirdiği, egzersizi keyif almak adına yapmış olabileceği gösterilebilir.

Literatür incelendiğinde egzersiz bağımlılığının eğitim durumuna göre farklılık göstermediğini tespit eden çalışmalar mevcuttur (Orhan, Yücel, Gür, Karadağ, 2019;

Sadıq, 2018; Birgönül, 2019). Orhan, Yücel, Gür, Karadağ (2019) tarafından yapılan

çalışmaya 391 birey katılmıştır. Araştırma bulguları incelendiğinde eğitim düzeyi değişkeninin egzersiz bağımlılığını etkilemediği görülmüştür. Sadıq (2018) tarafından yapılan çalışmaya 141 birey katılım göstermiştir. Araştırma sonucunda eğitim düzeyinin egzersiz bağımlılığını etkilemediği tespit edilmiştir. Birgönül (2019) tarafından yapılan çalışmaya 123’ü kadın, 92’si erkek olmak üzere 215 sporcu katılım göstermiştir Araştırmaya katılanların egzersiz bağımlılığı incelendiğinde eğitim durumuna göre anlamlı fark tespit edilmemiştir.

− Araştırmanın üçüncü alt problemine ilişkin tartışma

Araştırmaya katılan katılımcıların egzersiz bağımlılık puanlarının meslek gruplarına göre anlamlı farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Buna göre aşırı odaklama ve duygu gelişimi alt boyutunda öğrencilerin puan ortalamaları özel sektör ve çalışmayanlara göre; spor eğitmenlerinin puan ortalaması ise özel sektör meslek grubunun üzerindedir.

Bireysel sosyal ihtiyaçların ertelenmesi ve çatışma boyutunda öğrenci grubunun puan ortalaması memur, özel sektör ve spor eğitmenlerin puan ortalamasından yüksektir.

Tolerans gelişimi ve tutku alt boyutunda ise öğrencilerin puan ortalaması memur ve özel sektör grubunun puan ortalamasından yüksektir. Tüm alt boyutlarda öğrencilerin diğer gruplara göre daha yüksek egzersiz bağımlılığı gösterdiği söylenebilir. Bu sonucun öğrencilerin ergenlik döneminin getirmiş olduğu duygusal, bedensel ve zihinsel değişimlerden kaynaklanarak değişen bedene uyum, sosyal çevreye kendini beğendirme, kabul görme gibi duygulardan kaynaklandığı düşünülmektedir.

− Araştırmanın dördüncü alt problemine ilişkin tartışma

Araştırmaya katılan katılımcıların egzersiz bağımlılık puanlarının haftalık egzersiz sıklıklarına göre anlamlı farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Buna göre üç alt boyutta da haftada 4-6 kez ve haftada her gün egzersiz yapanların puan ortalamaları haftada 1-3 kez egzersiz yapanların puan ortalamasından anlamlı derecede yüksektir. Gün ve egzersiz saatleri sayısındaki artışın, egzersiz bağımlılığının öncül bir özelliği olduğu da Başoğlu'nun (2018) çalışmasını desteklemektedir. Bilindiği üzere bağımlılıklar mevcut durumun tekrarı ve dozundaki artışı ile gerçekleşebilmektedir. Aynı durum yapılan egzersiz içinde geçerli kabul edilebilir. Bu nedenle egzersiz dozundaki artış, bireyi egzersize bağımlı hale getirebilir.

Literatür incelendiğinde egzersiz bağımlılığının egzersiz sıklığına göre farklılık gösterdiğini tespit eden çalışmalarda mevcuttur (Polat ve Şimşek, 2015; Uz, 2015 Orhan ve diğ., 2019; Bavlı ve diğ.,2011; Costa ve diğ., 2013). Polat ve Şimşek (2015) çalışmalarına Eskişehir ili spor salonlarında toplamda 242 düzenli egzersiz yapan birey katılım göstermiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde egzersiz bağımlılıklarının egzersizin sıklığı değişkenine göre farklılaştığı tespit edilmiştir. Uz (2015) tarafından yapılan çalışmaya 123 egzersiz yapan birey katılım göstermiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde düzenli egzersiz yapan bireylerin egzersiz sıklığına göre egzersiz bağımlılıklarının farklılık gösterdiği bulunmuştur. Orhan, Yücel, Gür, Karadağ (2019) tarafından çalışmaya 391 birey katılmıştır. Araştırma bulguları incelendiğinde antrenman sıklığı ve düzenli antrenmanın egzersiz bağımlılığını etkilediği tespit edilmiştir. Bavlı ve diğerleri (2011) tarafından yapılan çalışmaya toplamda 140 düzenli egzersiz yapan birey katılım göstermiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde egzersiz sıklığı ile egzersiz bağımlılığı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir.

Ayrıca katılımcıların çoğunun bağımlı bulunduğu tespit edilmiştir. Costa, Hausenblas, Oliva, Cuzzocrea ve Larcan (2013) tarafından yapılan çalışma İtalya'daki Messina şehrinden 16 spor salonunda 209 erkek 200 kadın olmak üzere toplamda 409 sporcu katılım göstermiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde egzersiz bağımlılığının egzersiz sıklığı değişkenine göre farklılık gösterdiği rapor edilmiştir. Araştırma bulgusunun aksine Sadıq (2018) tarafından yapılan çalışmada haftalık antrenman gününün egzersiz bağımlılığını etkilemediği tespit edilmiştir.

− Araştırmanın beşinci alt problemine ilişkin tartışma

Araştırmaya katılan katılımcıların egzersiz bağımlılık puanlarında aşırı odaklanma ve duygu değişimi alt boyutunda fiziksel görünümünden memnun olma durumuna göre anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Buna göre fiziksel görünümden memnun olmayanların puan ortalaması fiziksel görünümden memnun olanlara göre yüksektir.

Genelde bireyler kendine saygı ve kendini kabul etmede beden görünümüne önem vermektedirler (Page ve Fox, 1997). Bedensel olarak kendini beğenmeyen ve yetersizlik duygusuna kapılan bireylerin egzersize ayırdıkları sürede bir artışın olabileceğinden söz edilebilir. Bu durum bireyin daha çok egzersiz yapmasına ve bağımlı hale gelmesine sebep olabilir.

− Araştırmanın altıncı alt problemine ilişkin tartışma

Araştırmaya katılan katılımcıların yaşam doyumları cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermiştir. Buna göre kadın katılımcıların yaşam doyum puanları erkek katılımcılara göre anlamlı derecede yüksektir. Buna gerekçe olarak kadınların duygusal dünyasının zenginliği (İncekara, 2018), kadınların hayata erkeklere oranla daha pozitif bakmaları gerekçe gösterilebilir. Kültürümüzde kadınlar gerek sosyal hayatta gerekse sportif faaliyetlerde daha geri planda kalabilmektedirler. Bu nedenle egzersiz ile birlikte gelen sosyal çevre, şekillenmiş bir beden, geliştirilen yetenekler, stres atma gibi faktörler kadınların mevcut durumunu olduğundan daha iyi bir konuma getirdiği için yaşam doyumunda bir artışın olabileceği düşünülmektedir.

Literatür incelendiğinde yaşam doyumunun cinsiyete göre farklılık gösterdiğini tespit eden çalışmalar mevcuttur (Başaran ve diğ., 2019; Ata, 2019; Tuzgöl-Dost, 2007).

Başaran ve diğerleri (2019) tarafından yapılan çalışma Kocaeli ilinde bulunan Fitness merkezlerinde 165 kadın, 146 erkek olmak üzere toplamda 311 bireyin katılımı ile gerçekleşmiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde yaşam doyumu puanlarının cinsiyet değişkenine göre farklılık gösterdiği kadınların yaşam doyumlarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ata (2019) tarafından yapılan çalışmaya Tekirdağ ili Namık Kemal Üniversitesinde 588 erkek, 726 kadın toplam 1314 öğrenim gören öğrenciler katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde yaşam doyumu puanları cinsiyete göre anlamlı bir farklılık gösterdiği kadınların puan ortalamalarının yüksek olduğu rapor edilmiştir. Tuzgöl-Dost (2007) tarafından yapılan çalışmaya Hacettepe üniversitesinde bulunan 403 öğrencinin katılımı ile gerçekleşmiştir.

Araştırma bulguları incelendiğinde yaşam doyumu puanlarının cinsiyet değişkenine göre farklılık gösterdiği kadın katılımcıların puan ortalamalarının yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Literatür incelendiğinde yaşam doyumunun cinsiyete göre farklılık göstermediğini tespit eden çalışmalarda mevcuttur (Kara ve diğ., 2018; Çolak ve Ünal, 2020; Hisoğlu, 2018).

Kara ve diğerlerinin (2018) yapmış oldukları çalışmada farklı üniversiteden 165’i kadın ve 171’i erkek toplam 336 beden eğitimi öğretmeni adaylarının katılımıyla araştırmalarını gerçekleştirmişlerdir. Araştırmanın bulgularına bakıldığında öğretmen adaylarının cinsiyete göre yaşam doyumları farklılık göstermediği tespit edilmiştir.

Çolak ve Ünal (2020) tarafından çalışmada Gazi Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesinden 220’si kadın 202’si erkek olmak üzere toplam 422 öğrenci araştırmaya katılım göstermişlerdir. Araştırma bulguları incelendiğinde öğrencilerin yaşam doyum puanlarının cinsiyete göre farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Hisoğlu (2018) tarafından yapılan çalışma İstanbul da yaşayan çocukları otizm spektrum problemi olarak tanımlanmış ailelerden oluşmaktadır. Araştırma bulguları incelendiğinde araştırmaya dahil olan bireylerin yaşam doyum puanları cinsiyete göre farklılık göstermemiştir.

− Araştırmanın yedinci alt problemine ilişkin tartışma

Araştırmaya katılan katılımcıların yaşam doyum puanlarında eğitim düzeyine göre anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Buna göre eğitim seviyesi lisans üstü olanların eğitim seviyesi lise düzeyinde olanlara göre puan ortalaması anlamlı derecede yüksektir. Bu durum lisansüstü eğitim alan bireylerin hedeflerini gerçekleştirme ve yaşamdan doyum alma konusunda eğitim seviyesi lise olanlara göre daha iyi olduklarına işarettir. Ayrıca almış oldukları eğitim kademesinin bireye kattığı kültür ve bilgi seviyesi bireye bu anlamda yol göstermekte ve bu doğrultuda bireyin artan yaşam kalitesi ile yaşam doyumunda da artış olabileceği düşünülmektedir.

Literatür incelendiğinde yaşam doyumunun eğitim durumuna göre farklılık gösterdiğini tespit eden çalışmalar mevcuttur (Ardahan, 2012). Ardahan (2012) tarafından yapılan çalışmaya Türkiye de doğa yürüyüşü ile ilgilenen 102 kadın, 280 erkek toplam 382 birey katılım göstermiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde yaşam doyum puanlarına göre eğitim düzeyinin yaşam doyum puanlarına göre farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Literatür incelendiğinde yaşam doyumunun eğitim durumuna göre farklılık göstermediğini tespit eden çalışmalar mevcuttur (Hisoğlu, 2018; Akkaya, 2020).

Hisoğlu (2018) tarafından yapılan çalışma İstanbul da yaşayan çocukları otizm spektrum problemi olarak tanımlanmış ailelerden oluşmaktadır. Araştırma bulguları incelendiğinde araştırmaya dahil olan bireylerin yaşam doyum puanları eğitim düzeyine göre farklılık göstermemiştir. Akkaya (2020) tarafından yapılan çalışma Kadınlar Basketbol Süper Liginde bulunan 13 spor kulübünün katılımı ile toplamda 135 kadın sporcunun katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde eğitim

durumuna göre yaşam doyumu puanlarında anlamlı bir farklılaşmanın olmadığı rapor edilmiştir.

− Araştırmanın sekizinci alt problemine ilişkin tartışma

Araştırmaya katılan katılımcıların yaşam doyum puanlarında meslek grubuna göre anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Buna göre spor eğitmenlerinin yaşam doyum puanları öğrencilerin puan ortalamasından anlamlı derecede yüksektir. Bu durumun sosyal ve ekonomik açıdan hedef ve isteklerini gerçekleştiren eğitmenlerin doyuma daha fazla ulaştıklarından söz edilebilir.

− Araştırmanın dokuzuncu alt problemine ilişkin tartışma

Araştırmaya katılan katılımcıların yaşam doyum puanlarında haftalık egzersiz sıklıklarına göre anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Buna göre haftada 1-3 kez egzersiz yapanların puan ortalamaları haftada 4-6 kez egzersiz yapanların puan ortalamasından anlamlı derecede yüksektir. Buna gerekçe olarak yaşamdan doyum alan insanların hayatlarında denge unsurunun olması gösterilebilir. Genel sağlık durumunu iyileştirecek kadar egzersiz yapan bireylerin hayatlarındaki akışı bozmadan tüm ilgi ve isteklerine vakit ayırabilmesi bu süreci bir denge halinde götürebilmesinden söz edilebilir. Egzersiz sıklığı arttıkça bireyin kendi sosyal çevresine, ailesine, ilgi ve isteklerine ayıracağı sürenin azalması dolayısıyla da bu durumun yaşam doyumunu negatif etkileyebileceği düşünülmektedir. Alan yazında araştırma bulgusuna destek olarak Tabuk’ un araştırması gösterilebilir. Tabuk tarafından yürütülen araştırmada profesyonel sporculuk süresi ile yaşam doyumu arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir (Tabuk, 2009).

Alan yazında araştırma sonucundan farklı olarak; Toy (2015) tarafından güreşçiler üzerinde yapılan araştırmada sporcuların spor deneyim süresine göre yaşam doyumu puanlarında anlamlı farklılıklar elde edilmemiştir. Yine benzer sonuç veren bir araştırmada İncekara (2018) tarafından yapılmıştır. İncekara (2018) İstanbul ilinde psikoloji bölümü lisans öğrencileri üzerinde yaptığı araştırmaya 175’i kadın 116’sı erkek olmak üzere toplam 291 öğrenci katılım göstermiştir. Araştırma raporları incelendiğinde düzenli egzersiz yapma durumuna göre yaşam doyum puanlarında farklılık elde edilememiştir.

− Araştırmanın onuncu alt problemine ilişkin tartışma

Araştırmaya katılan katılımcıların yaşam doyum puanlarında fiziksel görünümünden memnun olma durumuna göre anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Buna göre fiziksel görünümden memnun olanların puan ortalaması fiziksel görünümden memnun olmayanlara göre yüksektir. Beden algısı toplumun değerlerinden etkilenen ve zamanla değişikliğe uğrayabilen bir duruma sahiptir. Kişinin beden algısı gelişimini etkileyen en önemli etkenlerden biri de diğer bireylerin kişiyi fiziksel görünümü açısından değerlendiriş şeklidir. Bireyin beden algısı fiziksel görünümüyle uyumsuz ya da uyumlu olabilmektedir (Öngören, 2015). Dolayısıyla fiziksel görünümünden memnuniyet bireyde yaşamdan doyum almasına da etki edebilmektedir. Bu nedenle araştırma grubundaki fiziksel görünümden memnun olma durumunun yaşam doyumunu arttırmış olabileceği ifade edilebilir.

− Araştırmanın on birinci alt problemine ilişkin tartışma

Araştırmaya katılan katılımcıların zihinsel dayanıklılıkları cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermiştir. Buna göre erkek katılımcıların zihinsel dayanıklılık puanları kadın katılımcılara göre anlamlı derecede yüksektir. Bu farklılığa gerekçe olarak erkek sporcuların küçük yaşlardan itibaren toplumsal desteği daha çok gördüğü ve kadın sporculara göre küçük yaşlarda sert ve yoğun spor yapmaları gösterilebilir (Madrigal, 2015). Ayrıca erkeklerin sporda mücadele gerektiren durumlarda kadınlara oranla yeteneklerine daha çok inanmaları, rakiplerinden iyi olduklarını düşünmeleri, rakibine karşı daha yüksek mücadele ruhuna sahip olduğu düşüncesi, motivasyonlarını arttırarak devamlılıklarını daha iyi sağlamaları erkeklerin kadınlara oranla neden zihinsel dayanıklılıkta yüksek puan aldığını açıklayabilmektedir.

Literatür incelendiğinde zihinsel dayanıklılığın cinsiyete göre farklılık gösterdiğini tespit eden çalışmalar mevcuttur (Nicholls ve diğ., 2009; Uyar, 2019). Nicholls, ve diğerleri (2009) tarafından yapılan çalışmaya yaşları 15 ile 58 arasında değişen toplam 677 sporcu araştırmaya dahil edilmiştir. Araştırma raporları incelendiğinde egzersiz bağımlılığın cinsiyete göre anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Uyar (2019) tarafından yapılan çalışma Ege Bölgesinde bulunan Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi. Balıkesir Üniversitesi ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi öğrencilerinden 126 erkek, 77 kadın

toplamda 203 sporcu katılım göstermiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde zihinsel dayanıklılık alt boyutlarından güven alt boyutunda erkeklerin kadınlara göre puan ortalamasının anlamlı derecede yüksek olduğu rapor edilmiştir.

Literatür incelendiğinde zihinsel dayanıklılığın cinsiyete göre farklılık göstermediğini tespit eden çalışmalar mevcuttur (Şahinler ve Ersoy 2019; Maraşlı, 2018; Gölge, 2019).

Şahinler ve Ersoy (2019) tarafından yapılan çalışma Isparta ve Kütahya illerinde gerçekleştirilmiş olup, 177 erkek, 71 kadın olmak üzere toplamda 248 sporcu katılım göstermiştir. Araştırma bulgularına bakıldığında zihinsel dayanıklılık puanlarına göre cinsiyet değişkeninin anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Maraşlı (2018) tarafından yapılan çalışma Eskişehir, Uşak, İzmir, Kütahya illerinde bulunan hentbol kulüplerinden toplanan 14-22 yaş aralığında toplamda 172 sporcunun katılımı ile gerçekleşmiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde zihinsel dayanıklılık puanları cinsiyet değişkeni açısından anlamlı bir fark görülmemiştir. Gölge (2019) tarafından Yapılan çalışma Yozgat ilinde aktif spor yapmakta olan 277 bireyin katılımı ile gerçekleşmiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde zihinsel dayanıklılık puanlarına göre cinsiyet arasında anlamlı bir farka rastlanmamıştır.

− Araştırmanın on ikinci alt problemine ilişkin tartışma

Araştırmaya katılan katılımcıların zihinsel dayanıklılık puanlarında eğitim düzeyine göre anlamlı farklılık tespit edilmemiştir. Buna göre eğitim seviyesinin sporda zihinsel dayanıklılık üzerinde bir etki etmediği düşünülebilir. Alan yazındaki benzer bir çalışmada psikolojik dayanıklılığın eğitim seviyesine göre anlamlı farklılık göstermediği rapor edilmiştir (Çetin, 2019). Literatür incelendiğinde zihinsel dayanıklılığın eğitim durumuna göre farklılık gösterdiğini tespit eden çalışmalarda mevcuttur (Dede, 2019; Başer, 2019; Yarayan, Yıldız ve Gülşen, 2018). Dede (2019) tarafından çalışma Türkiye genelinde milli takım seviyesinde bulunan 14-30 yaş arası 148 erkek 55 kadın toplamda 203 güreş sporcusunun katılımı gerçekleştirilmiştir.

Araştırma bulguları incelendiğinde elit sporcuların zihinsel dayanıklılık puanlarının eğitim durumu değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilmiştir.

Yarayan ve diğerleri (2018) tarafından çalışmaya takım sporlarından (Futbol, Voleybol, Hentbol, Basketbol) 44 kadın, 57 erkek toplam 101 sporcu katılım gösterirken, bireysel sporlardan (Atletizm, Karate, Bisiklet, Boks) 50 kadın, 56 erkek olmak üzere toplamda

106 sporcu katılım göstermiştir. Araştırma bulguları incelendiğinde zihinsel dayanıklılık puanlarında eğitim düzeyi değişkenine göre farklılıklar tespit edilmiştir.

Başer (2019)’in Ankara ilinde voleybolcular üzerinde yaptığı araştırmaya 321 kadın 299 erkek toplam 620 sporcu katılım göstermiştir. Araştırma da zihinsel dayanıklılığın

Başer (2019)’in Ankara ilinde voleybolcular üzerinde yaptığı araştırmaya 321 kadın 299 erkek toplam 620 sporcu katılım göstermiştir. Araştırma da zihinsel dayanıklılığın