• Sonuç bulunamadı

2. LİTERATÜR TARAMASI

2.1.5 Tarihte Kavram Öğretimi

Kavram öğretisinde ilk adım öğretilecek kavramın ne tür bir kavram olduğunun tanımlanması, söz konusu kavramın öğrenciye nasıl sunulması gerektiğinin belirlenmesinin yollarının belirlenmesidir. Genel anlamda kavramları somut ve soyut olarak ikiye ayırmak olası ise de kavram çeşitlerini Çelik ve Vuran;

a) Yer bildiren kavramlar ( konum kavramları ) b) Zıtlık bildiren kavramlar

c) Miktar bildiren kavramlar d) Niteleme kavramları

e) Karşılaştırılmalı kavramlar ( kıyaslamalı kavramlar ) f) Eylem bildiren kavramlar

g) En üst dereceyi bildiren kavramlar h) Renk kavramaları

ı) Ad bildiren kavramlar olarak belirtmişlerdir (Çelik ve Vuran 2012).

Özyürek‘e göre “Kavram öğretiminin olmazsa olmazı öğretilecek kavrama ilişkin bir takım durumları, kavramın özelliklerinin, o kavramı kavram yapan en temel bilgilerin bilinmesi, ilişkili olduğu bilgiler ve dayandığı temellerin açık ve net olmasıdır. Kavramın yapısında ilişkili ve ilişkisiz nitelikler vardır. Bunların tanımlanması o kavramın öğretiminde

anahtar rol oynamaktadır. İlişkili nitelik kavramın özünü oluşturup tam anlaşılamadığında öğrenmenin gerçekleşmeyeceği nitelik iken ilişkisiz nitelik ise kavramın yapısında var olup kavramı tanımlamayan ancak örnek yönünden kavramı farklılaştıran niteliktir” (Özyürek, 2004‘den akt. Vuran, S. & Çelik, S. 2012). Örnek vermek gerekirse öğretmen kavramı için, mesleği bilgi öğretmek olan kimse tanımı ilişkili nitelik iken, tarih öğretmeni, yabancı dil öğretmeni gibi bilgiler ilişkisiz niteliklerdir.

Öğretimin her disiplini kendine has kavramlara sahiptir ve her kavramın taşıdığı farklı anlamlar onu öğretilebilirlilik açısından farklı kılmaktadır. Örneğin beden eğitimi dersinde atletizm kavramı, görsel sanatlar dersinde renk kavramı, müzik dersinde ezgi kavramı, matematik dersindeki fonksiyon kavramı ve tarih dersindeki sadrazam kavramının her biri ait olduğu disipline göre yapısal olarak birbirinden farklı özellikleri olan kavramlardır. Bu farklılıklardan dolayı her bir kavramı öğretirken farklı öğretim tekniği kullanılmalıdır. Örneğin, atletizm kavramı yaparak yaşayarak öğrenmeye daha uygun bir kavram iken, görsel sanatlar dersindeki renk kavramı görsel hafızayla doğrudan ilişkili olduğundan örnekleme kullanılarak, müzik dersindeki ezgi kavramı işitsel hafızaya hitap ettiğinden dinleme metinleri ile matematik dersindeki fonksiyon kavramı ise daha üst düzey düşünme becerileri gerektirdiğinden sunum, örnekleme, problem çözme, ezberleme gibi birden çok tekniğin bir arada kullanılarak bilişsel süreçlerin işletilmesi yoluyla öğretilmesi uygundur. Tarih dersinde ki sadrazam kavramı ise iki binli yılların Türkçesinde işlevsel bir kullanımı kalmadığından diğer bütün disiplinlerdeki kavramlardan ayrışarak, kavram öğretisinde tarihi ve soyut bir kavram olarak belirmektedir ve öğretim tekniğinin bu doğrultuda yeniden farklılaşması söz konusudur. Farklı disiplinlerde, tarih dersinde ve sosyal alanlarda kavram öğretimi nasıl olması gerektiğine ilişkin alan yazınında yapılmış çeşitli çalışmalar bulunmaktadır.

Vuran ve Çelik (2012), özel eğitim de kavram öğretisi doğrudan öğretim, yanlışsız öğretim, eşzamanlı ipucuyla öğretim yöntemleri kullanılarak yapılabileceğini ileri sürmektedir. Doğrudan öğretim yönteminde öğretmen bilgiyi aktaran kaynaktır ve kavramın sunumu yapılırken kavramın ilişkili ilişkisiz nitelikleri, olumlu ve olumsuz örnekleri, kurallarının yapısı ve diğer etkenleri olabildiğince somutlaştırılarak öğrenciye sunulur. Tekin, Kırcaali ve İftar, “ Yanlışsız öğretim, öğrencilerin beceri ve kavramları en iyi biçimde öğrenmelerinin öğretim sırasında yaptıkları hatalardan değil de, gerçekleştirdikleri olumlu yanıt ve araştırmalardan kaynaklandığı görüşü ile geliştirilmiş bir yöntem olduğunu “ ileri sürmektedir (Tekin, Kırcaali ve İftar, 2001’den akt. Vuran & Çelik 2012). Yanlışsız öğretim yöntemi öğrencilerin geleneksel yöntemlerle öğrenim gerçekleştiremedikleri durumlarda kullanılabilmektedir. Morse ve Schuster, “ Eş zamanlı ipucuyla öğretim yönteminde en az yanlışla öğretimi sağlamak amacıyla tüm öğretimsel

denemelerde beceri yönergesinin hemen ardından kontrol edici ipucu sunulur. Uyaran kontrolün aktarılmasının sağlanıp sağlanmadığı, öğretim oturumlarından önce düzenlenen yoklama oturumlarında sınandığını ” söylemiştir (Morse ve Schuster, 2004’den akt. Vuran & Çelik, 2012).

Çoban, (2007) atletizm dersinde etkili bir öğretim yöntemi olarak kavram haritalarının kullanılabileceğinden söz etmiş ve kavram haritalarının öğrencilerin üretkenliklerini arttırırken onlara aynı zamanda soruna ilişkin eleştirel ve analitik düşünme gibi üst düzey düşünme becerileri oluşturduğundan söz etmiştir. Kavram haritaları parçaları değil bütünün gösterilip ve öğrenciye kavratılması açısından oldukça önemlidir.

Ana dil öğreniminde kavramların önemi yadsınamayacak kadar büyüktür. Dünyayı algılama kaynağımız olan dilimiz onu ve içerdiği kavramları doğru anlayıp ne derce etkin kullandığımız bilişsel yeteneklerimizin sınırlarını belirleyen en önemli unsurdur. Bu açıdan ana dil öğretiminde kavram öğretimi hayati önem taşımaktadır. Macnamara, “insan zihnindeki kavramların kökeninin nereye dayandığı sorusu bazen zihinde belirir ve aslında kavram öğrenimi doğumla 3. yaş arasında yakın çevreyi, dünyayı ve onu algılama şekli olan dil yetisinin şekillenmeye başladığı zamana dayanır” (Macnamara, 1982’den akt. Novak & Canas 2006). “Türkçe dersi anlam bilgisi konularının öğretiminde beyin fırtınası, drama ve kavram haritası gibi yöntem ve tekniklerin kullanılması faydalı olabilir. Ayrıca bu konuların öğretiminde, çocuğun dilsel evreni çıkış noktası olmalıdır. Böylece çocuklar anlam bilgisi konularını daha iyi kavrayabileceklerdir” (İşcan, 2006).

Tüm bilim türlerin kendine özgü bir dili, zamanla geliştirdiği bir terminolojisi vardır. Bu terminolojilerin istenildiği düzeyde öğrenilmesi, öğretimin başarısını göstermektedir. Tarih bilimi de kendi alanına özgü çok sayıda kavram içermektedir. İnsanlık tarihinin bir bütün olduğunu düşünürsek bir milletin tarihinde evrensel ve milli nitelikte kavramların yer alması kaçınılmazdır. Etkili bir tarih öğretimi ise sözü geçen kavramların her ne şekilde olursa olsun tam anlamıyla öğretilmesinden geçmektedir. Tarihsel kavramlarının öğretilmesi sürecinde oluşabilecek problemleri üç noktada toplamak olasıdır;

1. Kavramlar anlam olarak doğru ve yerinde kullanılabiliyor mu?

2. Kavramlar öğrencinin yaş ve anlama düzeyi dikkate alınarak hazırlanıyor mu? 3. Kavramlar sayısal olarak istenilen çoklukta kullanılabiliyor mu? (Köstüklü, 2003) Kavramların hatalı kullanımları anlatılmak istenen konunun verilmek istenen öz bilginin hiç anlaşılamamasına neden olabileceği gibi tamamen farklı anlamlar içeren yanlış anlaşımların doğmasına da neden olabilmektedir. Özellikle farklı dillerden gelen ve köken olarak anlamı bir öğreticilerin birçoğu tarafından iyi bilinmeyen kavramların, yanlış kullanımı, bireyde milli bilinç oluşturma gibi önemli bir görev üstlenmiş tarih öğretimi açısından oldukça önemlidir. Köstüklü, (2003) ‘e göre öğretim programlarında yer alan

Osmanlı İmparatorluğu ifadesi yanlıştır. Çünkü köken olarak imparatorluk kelimesi sömürgeci anlamı taşımaktadır ve tarihte sömürgeci devletler için kullanılan bir sıfattır. Osmanlı devletinin resmi belgelerinde bile Devlet-i Aliyye-i Osman ifadelerin yer alması kendini bir imparatorluk olarak değil bir devlet olarak tanımladığının en büyük kanıtıdır. Bu doğrultuda öğretim esnasında Osmanlığı İmparatorluğu ifadesinin kullanılması bir dizi önemli yanlış kazanımlara neden olacaktır.

İlgili literatür incelendiğinde, eğitim bilimlerinin farklı disiplinlerinde kavram öğretimine ilişkin birçok çalışma yapılmış olmasına rağmen tarih öğretimde kavram öğretisine ilişkin yapılan çalışmaların azlığı oldukça dikkat çekicidir.

Benzer Belgeler