• Sonuç bulunamadı

Tarihi, Kültürel ve Arkeolojik Varlıklar

Prostanna: Psidia şehirlerinden bir tanesidir. Eğirdir Sivrisi’nin arkasında Camili Yayla üzerindedir. Şehrin kesin yeri L. Robert tarafından, Bedre Köyü’nün yukarısındaki Yazılıkaya’da bulunan bir sınır yazıtı ile tespit edilmiştir. Bu yazıt Prostanna ile Parlais’in sınır yazıtı idi. Antik kentte sınır duvarları ve bazı bina temelleri vardır. Şehrin Akropolisi 200 metre yükseklikte kurulmuştur. Sur duvarları içerisinde dikdörtgen şeklinde bir m. ö. 1. yüzyıldan itibaren sikke basmaya başlamıştır. Bina vardır. Bu bina bir tapınaktır. Diğer üç bina ise, halka ait binalardır.

Bizans devrine ait hiçbir kalıntı yoktur.

Parlais (Barla): Roma kolonisi olarak kurulmuştur. Diğer koloni şehirlerin en küçüğüdür. Bugünkü Barla’dadır. Görünürde herhangi bir kalıntısı yoktur. Parlais, Maecus Aurelius döneminden, Caracalla dönemine kadar m.ö. 1. yüzyıldan itibaren sikke basmıştır. M.ö. 25 yılında Galatya Eyaleti’ne dahil edilen şehrin adı “Colonia Julia Augusta Parlais”tir.

Ayastefanos Kilisesi: Eğirdir’in Yeşilada (Nis) mahallesinde yer alır. Dış duvarları moloz taştır.

Çatı ve iç mekân sütunları ahşaptır. 19. yüzyılda inşa edilmiş olup, 1998 yılında restore edilmiştir.

Ayagiorgios Kilisesi: Eğirdir ilçesi Barla Bucağı’nda dağın yamacında yer alır. Dikdörtgen plânlı olup, moloz taşlarla 1805 yılında yapılmıştır. Kilisenin çatısı yıkılmış olup, duvarlarının bir kısmı ayaktadır.

Eğirdir Kalesi: Eğirdir ilçesinde göle doğru uzanan yarımada üzerinde iç ve dış kale vardır. Dış kalenin yalnız temelleri kalmıştır. Kesin yapılış tarihi bilinmemekle birlikte m. ö. 4. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Roma ve Bizans döneminde çeşitli tamirler görmüştür. Dış, kaplama taş bloklar; iç kısmı ise moloz dolgudur. En son Hamidoğulları devrinde tamir edilmiş ve Timur’un Eğirdir’i istilası sırasında tahrip edilmiştir. Eğirdir’in bundan sonraki dönemlerde savunmaya fazla ihtiyacı olmadığından kale tamir edilmemiştir.

Eğirdir Kazası’nın genel bir görünüşü.

Eğirdir Gölü ve önceleri ada iken bugün yarımada şeklini alan

“Can ve Nis Yarımadaları”. Dünyanın ilk ve en büyük kadınlar manastırı Nis’de kurulmuştur. Nis’de 1930’lu yıllarda Haşir Risalesi ve Nurlar’ın bazı parçaları saklanmıştı.

Can ve Nis Yarımadalarının farklı bir görünümü.

Yüzbaşı İbrahim Hulusi Yahyagil, 1928’de Eğirdir Dağ Tâlimgâhı’na-Komando okuluna tayin olmuştu. Ama bu Nur Yüzbaşı’yı, 1929 baharında Barla’daki Nur Tâlimgâhı’na ilk talebe olarak tayin etmiş ilahi kader!..

Yüzbaşı İbrahim Hulusi Yahyagil:

Risale-i Nur’un İlk Talebesi!, Bediüzzaman’ın İlk Muhatabı!, Barla’da Birinci Nur Talebesi!,

Mektubat’ı Suâlleriyle Yazdıran Yüzbaşı!

(1924’te çekilmiştir.)

Hızır Bey Camii: Eğirdir’de bulunan camilerin en büyüğü olup, duvarları kâğin ve üstü toprak dam olarak ilk defa Hızır Bey tarafından yaptırılmıştır. Kesin tarihi bilinmemekle birlikte 1327-1328 yıllarında inşa edildiği sanılmaktadır. Böcüzade, Isparta Tarihi isimli kitabında II. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırıldığını ve Hızırbey’in de bu camii tamir ettirmiş olabileceğini ileri sürmektedir.

Cami, 1814 yılında çıkan bir yangında tamamen yanmış, Yılanlıoğlu Şeyh Ali Ağa’nın önderliğiyle yeniden yaptırılmıştır. 1820 yılında tekrar ibadete açılmıştır. 1878 ve 1884 tarihlerinde tekrar onarım gören camiin damı Burhanoğlu Hacı Murat Ağa tarafından kiremitle örtülmüştür. Cumhuriyet döneminde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından bugünkü durumuna getirilmiştir. Büyüklüğü, tarihî önemi, minberinin yapısı bakımından büyük bir kültür varlığıdır. Ayrıca kemer üzerinde yapılan minaresiyle dünyada tek olduğu iddia edilmektedir.

Dündar Bey Medresesi: Eğirdir ilçesinin en merkezî yerinde bulunan, taş medrese adıyla da anılan bina, 1237 yılında Selçuklu sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında han olarak yapılmıştır. Daha sonra 1301 yılında Hamidoğlu Dündar Bey tarafından Medrese hâline getirilmiştir. Medrese iki katlı olup, ortada avlu yer alır ve 30 hücresi vardır.

Medresenin girişinde büyük bir taç kapı vardır. Kapının etrafı Selçuklu mimarisine uygun olarak geometrik şekillerle süslenmiştir. Yapının malzemeleri yakındaki Eğirdir kervansarayından sökülerek getirilmiş ye medresede kullanılmıştır.

Dündar Bey Medresesi bugün kapalı çarşı olarak kullanılmaktadır.

Ağa Camii: İlçenin Ağa Mahallesi’nde bulunan cami, 1413 yılında inşa edilmiştir. 1712 yılında yapılan camiin damı daha sonra onarılarak kiremitli hale getirilmiştir.

Yılanlıoğlu Camii: Yazla Mahallesi’nde Şeyhü’l-İslâm el-Berdai Türbesi yanında, Yılanlıoğlu tarafından 1806 yılında taş minareli olarak yaptırılmıştır. Cami, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce onarılmış ve bugünkü durumuna kavuşmuştur.

Yeşilada Camii: Yeşilada (Nis Adası) içinde yer alan cami, önce kilise olarak inşa edilmiş. II.

Osman’ın 1618 yılında çıkardığı bir fermanla ibadete açılmıştır. İlk adı Kız Kilisesi’dir.

Kale Camii: Kale Mahallesi’nde, mescidden camie çevrilmiş bir yapıdır. İnşa tarihi bilinmemektedir.

Sinan Paşa Camii: Yan duvarları kâgir, üzeri ahşap ve toprak damlı olarak inşa edilmiştir.

Minaresi renkli tuğladan yapılmıştır. Kapısı üzerindeki kitâbede, 1376 tarihinde yapıldığı kayıtlıdır.

Buna göre camiin, Isparta ve havalisi Osmanlı idaresine geçmeden 6 yıl önce yapıldığı anlaşılmaktadır. Kapının içerisinde sol tarafta gömülü bulunan bir kişinin mezar taşında Hâfız Tuti-i Karamanî ibaresi ve 1392 tarihi görülmektedir.

Cami, 1878 yılında onarılarak damı kiremitli hâle getirilmiştir. Cumhuriyet döneminde Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce onarılan cami, bugünkü durumuna kavuşmuştur.

Baba Sultan Türbesi: Baba Sultan Türbesi, kapısındaki kitâbeden anlaşıldığına göre Hamidoğlu İlyas Bey zamanında, 1358 yılında İsa Bin Musa adındaki zât için yaptırılmıştır. Türbe içinde Baba

Sultan’dan başka, türbedarı olan Suretî Baba (Zorti Baba) ile Palaz Baba adlarında iki kişinin mezarı daha vardır. Son zamanlara kadar Sakahâne tabir edilen su soğutma yeri vardı. Burada bulunan küplerden sabah vakitleri gelip geçenler içebilirdi. Bugün bunlar kalmamıştır. Türbe ziyarete açıktır.

Eğirdir Kervansarayı: Eğirdir ilçesi, Yeni Mahalle’de 4 pafta, 14 ada, 6 parselde yer alır.

Anadolu Selçuklu kervansaraylarının en büyüklerindendir. Konya-Antalya kervan yolunda yer alan han, doğu- batı doğrultusundadır. Avlu ve kapalı mekân olmak üzere iki kısımdan meydana gelmiştir.

Her iki bölümde de örtü tamamen yıkılmış ve günümüzde hiçbir iz kalmamıştır.

Avlunun doğu duvarı tamamen yok olmuştur. Avluda birkaç yolcu odasının temel izleri kalmıştır.

Kervansaray 1237 yılında yapılmış ve portali yerinden sökülerek Dündar Bey Medresesi’ne 1301 yılında taşınmıştır.

Benzer Belgeler