• Sonuç bulunamadı

V. YÖNTEM

1. Osmanlı Son Döneminde Mahkemeler

1.2. Tanzimat Sonrası Mahkemeler

1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı, Osmanlı hukuk sisteminde büyük değiş- melere yol açan süreci başlatmıştır. Osmanlı Devleti’nde Tanzimat, düzenleme, nizam

139 Ahmet Cevdet, Tarih-i Cevdet, c.l, İstanbul, 1302, s.93.

140 Musa Çadırcı, “Tanzimat’ın İlanı Sırasında Kadılık Kurumu ve 1838 Tarihli Tarik-i İlmiyeye Dair Ceza

Kanunnamesi”, DTCF Tarih Araştırmaları, 1982, C.XVI, s.140.

141 Musa Çadırcı, “Tanzimat’ın İlanı Sırasında Kadılık Kurumu ve 1838 Tarihli Tarik-i İlmiyeye Dair Ceza

verme anlamına gelen “tanzim” kelimesinin çoğuludur. Osmanlı Devleti’nde köklü re- formların yapıldığı dönemi tanımlamak için için kullanılan Tanzimat kelimesi, daha çok idari işlerin düzeltilmesi için alınan önlemlerin bütününü kapsadığından hukuk faaliyetle- rini çağrıştırır niteliktedir. Bazı Batılı yazarlar tarafından da tanzimat kavramı, mevzuat ve yasama kelimelerinin karşılığı olarak “legislation” kelimesi ile ifade edilmiş ve bu şe- kilde anılmıştır. Hatt-ı Humayun’da, sorunların ortaya çıkış sebepleri arasında hukuk ha- yattaki bozulma zikredilmekte ve çözüm olarak yeni hukukî düzenlemelerin yapılması zarureti dile getirilmektedir. Nitekim kısa bir süre içinde kanunlaştırma faaliyetlerinin başlaması da Tanzimat’ın en önemli özelliklerinden birisinin hukukî yönü olduğunu orta- ya koymaktadır.142

Tanzimat dönemi, hem kurumları hem de uygulanan hukuk kurallarıyla klasik dö- nemden önemli ölçüde ayrılır. Tanzimat dönemi ile birlikte daha önce yargı teşkilatında egemen olan İslam hukukunun yanında Batı hukukunun da etkisi görülmeye başlanmıştır. Batı hukukunun yargı sisteminde güç kazanması, kadı ve şer’i mahkemelerin durumların- da da önemli değişikliklere yol açmıştır. Tanzimat dönemindeki hukuk reformlarını iki ana bölümde incelemek mümkündür. Bunları adli teşkilat alanında yapılan düzenlemeler ile kanunlaştırma alanında yapılanlar olarak sınıflandırabiliriz.143

Adli teşkilat alanında yapılan düzenlemelerin temelini, esas olarak şer'iyye mahke- meleri ile birlikte kurulan yeni mahkemeler oluşturmaktadır. Bu dönemde tek hâkimli klasik Osmanlı mahkemesinin yerini zamanla çok hâkimli mahkemeler almaya başlaya- caktır. Bu husustaki ilk değişiklik ceza mahkemelerinde yaşanmıştır. Çeşitli zamanlarda kurulan bu mahkemeler örnek alınarak çok hakimli karma ticaret mahkemeleri şeklinde tüm devlet bünyesinde kurulmaya başlanmıştır. Bu mahkemeler bir müddet sonra kurula- cak olan nizâmiye mahkemelerinin bünyesine alınacaktır.144 1879 yılında bu mahkeme- lerde bazı düzenlemeler yapılmış, üye sayıları azaltılarak, ilk defa Osmanlı ceza yargıla- masına savcılık kurumu dahil olmuştur.145

142 Mustafa Şentop, “Tanzimat Dönemi Kanunlaştırma Faliyetleri Litaratürü”, TALİD, 2005, C.3, Sayı 5, s.

647.

143 Mehmet Akif Aydın, Türk Hukuk Tarihi, s.420.

144 M. Akif Aydın, “Mahkeme (Osmanlı Devleti’nde)”, s.344. 145 M. Akif Aydın, “Mahkeme (Osmanlı Devleti’nde)”, s.344.

Sonuç olarak, Tanzimat döneminde her ne kadar klasik Osmanlı mahkemesi şer-iye mahkemesi olarak varlığını devam ettirmişse de, görev alanı önemli ölçüde daralmıştır. Daha önceden bu mahkemenin yetki alanında olan hukuki anlaşmazlıkların önemli bir kısmınının karar mercii nizamiye mahkemeleri olmuştur. Bu mahkemelerin kurulmasıyla klasik Osmanlı mahkemeleri, görev alanı daha çok ahvâl-i şahsiyye ile sınırlı hale gelen şer‘iyye mahkemelerine dönüşmüştür. Nizâmiye mahkemeleri Adliye Nezâreti’ne bağ- lanmış iken şer‘iyye mahkemeleri ise şeyhülislâmlığa bağlı kalmayı sürdürmüştür.

Tanzimat dönemindeki hukuk reformlarını oluşturan iki ana bölümden birisi de adli yapının düzenlemesi ile birlikte kanunlaştırma faaliyetleridir. Çünkü Tanzimat sonrası hukuk sisteminde yaşanan büyük değişim, aslında bir ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. Bu dö- nemde, hukuk kuralları ve bunların uygulanması hususunda sorunlar yaşanmaktadır. Tan- zimat’a gelindiği sıralarda, Osmanlı hukukunun önemli bir kısmını düzenleyen kanunna- melerde eksiklik ve yetersizlik söz konusuydu. Bilindiği üzere, Osmanlı hukuk mevzuatı fıkıh kitaplarıyla kanunnamelerden oluşmaktadır. Fatih döneminde başlayan kanunname çıkarma geleneği tahta çıkan her padişah tarafından devam ettirilmiştir. Kanuni’den itiba- ren yeni kanunname çıkarılmadığı, mevcut kanunnamelere bazı ilave ve para miktarların- da değişiklik dışında kapsamlı düzenlemeler yapılmadığı görülmektedir.146 Tanzimat dö-

nemi ile birlikte şer’i hukuk eksenininde şekillenen Osmanlı hukukunda ilk defa padişa- hın "mücibince amel oluna" diye emretmesiyle resmi bir metin, bir kanun haline dönüştü- rülmüştür. Daha önce kısmi örnekler görülmekle birlikte bu ölçüde büyük bir kanunlaş- tırma faaliyeti İslam hukuk tarihi için bir ilktir.147

Tanzimat sonrasında başlayan kanunlaştırma hareketleri sadece Batılılaşma açısından değil, Mecelle örneğinde olduğu gibi İslam hukukunun ilk defa kanunlaştırılması açısın- dan da önemlidir.148 Mecelle öncelikle 1864'te kurulmaya başlayan nizamiye mahkemele-

rinin ihtiyacını karşılamak üzere hazırlanmıştı. Çünkü Fransız örneğinin benzeri şeklinde yeni kurulan nizâmiye mahkemelerinin hâkimleri, fıkıh bilgileri kâfi gelmediği için vere- cekleri hükümlerde fıkıh kitaplarına veya çoğu zaman müftülere müracaat etmek zorunda kalmaktaydılar. Hukuki hayyattaki değişim, yeni ve kolayca anlaşılır bir hukuk metnine olan ihtiyacı arttırmış ve yeni bir kanunun hazırlanmasını mecburî kılmıştır. Millî bir ka-

146 Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri, c. I, İstanbul, 1990, s. 129-130. 147 Mehmet Akif Aydın, Osmanlı Devleti’nde Hukuk ve Adalet, s.292.

nun hazırlanması için hukukçu devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa başkanlığında Mecelle Cemiyeti adıyla zamanın kıymetli İslâm hukukçularınından oluşan bir ilmî heyet oluştu- rulmuştur. Bu heyet, 1869-1876 seneleri arasında fasılalarla yaklaşık yedi sene süren ma- ceralı bir çalışma neticesinde Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye adındaki ilk Osmanlı medenî kanununu tamamlamaya muvaffak olmuştur.149 Bundan dolayı Tanzimat sonrası Osmanlı

hukukunun şekillenmesinde Ahmed Cevdet Paşa'nın özel bir yeri vardır.O sadece Mecel- le’nin hazırlanmasındaki önemli rolü ile değil, o dönemde yayınlanan birçok kanun ve nizamnamede etkin bir şekilde rol almasıyla ön plana çıkmıştır. Cevdet Paşa, ilk başkanı olarak görev yaptığı Osmanlı yargıtayı Divan-ı Ahkâm-ı Adliyye'nin kuruluşunda da baş- rolü oynamıştır.150 Mecelle adeta devrin hakimlerine hukuk öğretmek vazifesini de yük-

lenmiştir. Çünkü hazırlandığı dönemde yazılmış orijinal bir hukuk eseri hemen hemen hiç yoktur. Mecelle' den sonra hukukçular tarafından bu kanun üzerine çok kıymetli şerh- ler de eklenmiştir. Böylelikle hukuk lisanının Türkçeleşmesinde ve hukuk terimlerinin yerleşmesinde Mecelle'nin önemli bir rolü olmuştur.151

Sonuç olarak diyebiliriz ki, Tanzimat döneminde hukuk alanında yaşanan gelişmele- rin en önemli özelliği hukuk hayatında düalizmdir.152 Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan

itibaren var olan Şer’i hukuk ile Tanzimat sonrası dahil olan Batı hukukundan oluşan yeni hukuk sistemi, birbirinden tamamen ayrı düzlemlerde var olan iki farklı hukuk düzenini temsil etmekteydi. Hukuk sistemindeki değişim, daha önce yargı sisteminin üzerine kur- gulandığı kadılık kurumuna da etkilemiştir. Tanzimat’tan sonra kadıların yargılama yetki- lerinin önemli bir kısmı, eyalet ve sancak meclislerine bırakılmıştır. Kurulan yeni karma mahkemeler de ise çağdaş kurallara göre işlemler yütürülmüştür. Kadı ve naipler, şer'i hukukla ilgili kararlar için bir müddet hakim olarak Nizamiye Mahkemelerinde görev almışlardır. 153 Tanzimat sonrası sürekli hale getirilen hakimlik mesleği, 1876 Kânûn-ı

Esâsî’siyle birlikte sebepsiz azledilmeme hakkını kazanarak statülerini anayasal güvence altına almıştır. 1916 yılında yetkileri iyice daralan tüm Şer’iyye Mahkemeleri, Adliye

149 Mehmet Akif Aydın, Osmanlı Devleti’nde Hukuk ve Adalet, s.292. 150 Mehmet Akif Aydın, Osmanlı Devleti’nde Hukuk ve Adalet, s.141. 151 Mehmet Akif Aydın, Osmanlı Devleti’nde Hukuk ve Adalet, s.292.

152 Mustafa Şentop, “Tanzimat Dönemi Kanunlaştırma Faliyetleri Litaratürü”, s.662. 153 Abdülkadir Erçin, “Osmanlı Devleti’nde Kadı ve Şer’i Mahkemeler”, s.18.

Nezareti’ne bağlanmıştır. Yeni Türk Devleti’nin kuruluşundan sonra 1924 tarihinde çıka- rılan bir kanun ile şer’i mahkemelerinin görevine kesin olarak son verilmiştir.154

Benzer Belgeler