3.5 Mekkî Surelerde Sunulan Ahlaki Prensiplerde Eğitim Üslûbu
3.5.8 Süre Tanıması
Müşriklerin yapıp ettikleri karşısında hemen cezalandırılmamaları sünnetullahtandır. Bu sebeple bazı vesileler aracılığıyla onlar, süre tanınarak imtihana tabi tutulmuşlardır. Bu süre zarfında kâfirlerin kendilerini doğru yolda zannetmelerini önlemek için de mühlet tanınmasının sebepleri ayetlerde aktarılmıştır.
Süre tanımanın unutmak anlamına gelmediğini şu ayet haber vermektedir:
اََّنَِّإ َنوُمِلاَّظلا ُلَمْعَ ي اَّمَع ًلاِفاَغ َالله ََّبََسَْتَ َلاَو
ُراَصْبَلَا ِهيِف ُصَخْشَت مْوَ يِل ْمُهُرِِّخَؤُ ي
“Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.”626Ayetteki
ََّبََسَْتَ َلاَو
ifadesinde geçen olumsuzluk manası ve bunun te’kid nûnu ile birleştirilmesi kâfirlerin yapmış olduğu zulmün Allah tarafından bilinmemesinin imkânsız olduğunu göstermektedir.627Ayet Allah’ın kâfirlere süre tanıdığını hatırlatmakta ve aynı zamanda kıyamet günü hesaba çekileceklerini haber vermektedir. Hitap burada peygambere ve bütün ümmetedir. Bu ayet mazlumlar için bir teselli; zalim için ise bir tehdit içermektedir. Müşrikler kötülüklerine devam ettikçe günahları da artmakta ve bu sebeple sorumlulukları daha da fazlalaşmaktadır.628 Allah Teâlâ, aynı zamanda eziyet gören Hz. Muhammed ve müslümanlara kâfirlerin eziyetlerine sabretmeyi de tavsiye etmektedir.629İnanmayanlara mühlet verildiği ifade eden ayetler çoğu zaman tehdit üslubu da içermektedir. Buna dair zikredilen şu ayet oldukça dikkat çekicidir:
623
Ra’d, 13/3.
624 Dervîş, Muhyiddîn , a.g.e, IV, s. 65.
625 Taberî, a.g.e, XIII, s. 414-416; Râzî, Mefâtîhu’l-
..ğayb,. XIX, s. 4-6; Kurtubî, a.g.e, XII, s. 8-9. 626 İbrâhîm, 14/42.
627
Dervîş, Muhyiddîn , a.g.e, IV, s. 164.
628 Taberî, Câmiu’l-beyân, XIII, s. 704; İbn Kesîr, Tefsîru Kur’âni’l-a’zîm, VIII, s. 228; Râzî, a.g.e, .XIX, s. ...144; İbn Atıyye, el-Muharraru’l-vecîz, III, s. 344.
629
َم يِدْيَك َّنِإ ْمَُلَ يِلْمُأَو َنوُمَلْعَ ي َلا ُثْيَح ْنِم ْمُهُجِرْدَتْسَنَس ِثيِدَْلْا اَذَِبِ ُبِِّذَكُي ْنَمَو ِنِْرَذَف
ٌينِت
“(Ey Muhammed!) Bu sözü (Kur’ân’ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak. Biz onları bilemeyecekleri biçimde adım adım helâka yaklaştıracağız. Onlara mühlet veriyorum. Şüphesiz benim tuzağım sağlamdır.”630
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu ayet büyük bir
tehdit barındırmaktadır. Allah Teâlâ Kur’ân’ı yalanlayanlara nasıl bir ceza vereceğini ifade etmekte ve peygamberini psikolojik olarak rahatlatmaktadır.631 İfade edilen ceza kendilerinden çok emin olan ve herhangi bir zarar görmeyeceklerini düşünen müşrikler için aynı zamanda küçümseme içermektedir. Bu kadar kendine güvenen bir kavim için farkına varmadan başlarına bir şeylerin gelmesi, fikrî açıdan oldukça rahatsız edici bir durumdur. Ayrıca burada Allah Teâlâ, kâfirlere kıyamet hakkında bilgi verirken korkutmanın dozunu arttırmaktadır. Nitekim başlarına gelecek felaket
“مُهُجِرْدَتْسَنَس”
yavaş yavaş olacak ve onlar bunu hissedemeyecektir. Her nimet verildiğinde kendilerini doğru yolda düşünecekler ve mü’minleri aşağılayacaklar, en sonunda bu nimetler helaklarına sebep olacaktır. Bu kelimeyle aynı zamanda müşrikler için uygun görülen azap çeşitlendirilmemiş, bilakis genel olarak bahsedilmiştir.632Buradaki ince nükte ise, müşriklerin bu durumdan haberdar olamayacaklarıdır.
ِنِْرَذَف
kelimesi emir fiilidir ve faili devamlıdır. Bu sebeple kim Kur’ân’ı yalanlamaya devam ederse Allah’ın cezasıyla baş başa kalmaya mahkûmdur.633
Konuya dair bir başka örnek olarak da şu ayeti zikredebiliriz:
َكِل ْبَ ق ْنِم لُسُرِب َ ِزْهُ تْسا ِدَقَلَو
ِباَقِع َناَك َفْيَكَف ْمُهُ تْذَخَأ َُّثُ اوُرَفَك َنيِذَّلِل ُتْيَلْمَأَف
“Andolsun, senden önce de nicepeygamberler alaya alındı da ben inkâr edenlere bir süre (mühlet) verdim, sonra da onları yakalayıverdim. Benim cezalandırmam nasılmış!”634
Ayette geçen
ُتْيَلْمَأَف
kelimesinin manası “uzun bir süre refah ve sükûnet içinde zaman tanımayı” ifade etmektedir.635Fakat durum tam tersini ifade etmektedir. Çünkü evlat sahibi ve bolluk içinde olmak, inkâr edenler için günah
630 Kalem, 68/44-45.
631 Râzî, a.g.e, XXX, s. 96-97; Kurtubî, a.g.e, XXI, s. 180.
632.Taberî, a.g.e, XXIII, s. 197; İbn Kesîr, a.g.e, XIV, s. 100; Kurtubî, a.g.e, XXI, s. 180; İbn Atıyye, a.g.e, V, s. ..353; Dervîş, Muhyiddîn , İ’râbü’l-Kur’ân ve beyânühü, VIII, s. 41.
633 Dervîş, Muhyiddîn , a.g.e, VIII, s. 41. 634 Ra’d, 13/32.
635
işlemeye bir vesiledir.636
Bu durum ise tam da müşriklerin hallerini ifade etmektedir. Çünkü onlar verilen süreyi kendi haklılıklarına yorumlamışlar ve peygamberi inkâra devam etmişlerdir. Bu ayet Hz. Peygamber için bir manevi destek olmaktadır ve aynı zamanda ayet inanmayanlar için de tehdit içermektedir. Ayet önceki kavimlerin helak olması haberi ile beraber, onların başlarına gelenleri sanki birebir yaşıyormuş duygusu yaşatmaktadır. Bu nedenle müşriklerin başına gelecekler bellidir ve Hz. Peygamber dâhil tüm mü’minlerden istenen, onların eziyetlerine sabretmeleridir. Müşriklerin inanmak için şart koştukları mucize görme istekleri, aslında Peygamber’le alay etme amacı gütmektedir.637
Hakka inanmayanlara süre verildiğine dair olan ayetler aynı zamanda onların gaflet içinde olduklarını da anlatmaktadır. Bunlarla ilgili bir örnek ayet ise şöyledir:
َََّح ْمِِتَِرْمَغ ِفِ ْمُهْرَذَف
ينِح
“Ey Muhammed! Sen onları bir zamana kadar, gaflet ve şaşkınlıklarıyla baş başabırak!”638
Ayet inkârcıların ısrarda bulundukları dalalet ve şaşkınlıklarına dikkat çekmekte ve
bu durumu Hz. Peygamber’e haber vererek onu rahatlatmaktadır. Dalalet halinde kalmaları ise azabın geleceği vakte kadardır.639
Allah kâfirlerin doğru yolda olmadığını birçok ayette zikretmiştir. Bu ayet de onlardan biridir. Uyarılardan sonra gerçekte olması gereken şey pişmanlık olmalıdır.640
Fakat Mekkeli müşrikler pişman olmak yerine inkârlarında ısrar etmişlerdir.
Sonuç olarak da onlar kendi şaşkınlıklarıyla belli bir vakte kadar baş başa bırakılmışlardır. Bu da bize, yanlış düşüncesinde ısrarlı olana karşı nasıl bir tutum sergilememiz hususunda yol göstermektedir. Ayetler tebliğ aşamasında tartışma metoduyla alakalı bir yöntemi de muhataplara hatırlatılmaktadır. O da fikrinde inat edenlerle tartışmaya girmenin anlamsız olduğudur.641
Nitekim bu durumda olanlara cezaları bir zaman kadar ertelenmiş ve mühlet verilmiştir. Yani Allah onların cezasını kendisinin vereceğini hatırlatmakta ve mü’minlere sabrı tavsiye etmektedir.