• Sonuç bulunamadı

Hz. Peygamber‟in hayatı, onun hayatını konu edinen bilim dalı ve bu dalda yazılan eserleri ifade etmek için kullanılan siyer kavramı, Resûl-i Ekrem‟in gazve ve seriyyelerinin tarihine ve bu konuda yazılan kitaplara isim olmuĢ meğâzî kavramıyla, Ġslâm ilimler geleneğinde çoğu zaman eĢ anlamlı olarak kullanılmıĢtır.207

201

Kâtip Çelebi, I/298.

202 Cevâd Ali, 1/177. 203 Günaltay, 44.

204 Cevâd Ali, 1950, 1/178. 205

Yurdaydın, Hüseyin Gazi, “Matrakçı Nasuh”, DiA, Ankara, 2003, XXVIII/144.

206 IĢıltan, 595.

38

Temel özelliği Hz. Peygamber‟in hayatını anlatmak olan siyer ve meğâzî edebiyatının ortaya çıkıĢında en büyük rol, bünyesinde Hz. Peygamber‟e geniĢ bir yer veren Kur‟an-ı Kerîm‟indir.208

Hz. Peygamber‟in hadisleri de siyerin kaynakları arasındadır. Ama siyerin bir ilim olarak hadis ilminden doğduğu iddiası, siyere dair yazılan eserlerin yazılma tarihleri dikkate alındığında sağlıklı görünmüyor diyen ġaban Öz, hadis ve siyer iliĢkisini de Ģu ifadelerle tasvir eder: “Gerek içerik gerekse de sunum/metod açısından birbirlerinden farklı olan hadisle siyer arasındaki iliĢki, umum husus iliĢkisi değil, bütün Ġslâmî ilimlerde olduğu gibi faydalanma yönündedir.”209

Siyer ilminin doğuĢundaki amillerden bir diğeri de Arapların kabile tarihlerine dair rivayetleri gece sohbetlerinde konuĢma geleneğini Müslüman olduktan sonra da sürdürmeleridir. Hz. Peygamber‟in Ģahsiyeti ve Müslümanların baĢarıları, savaĢlarla ilgili haberler, bunlara kimlerin iĢtirak ettiği bu sohbetlerin konuları arasında yer almıĢtır. Daha sonraları rivayet kabiliyeti olanlar bu konulardaki bilgilerini ayet ve hadislere ve ashabın sözlerine istinaden birbirlerine anlatmıĢtır. Siyer ve meğâzî konularının Ģiirlerle süslenerek anlatılmasında bu geleneğin izleri bulunmaktadır.210

Siyer yazıcılığının ortaya çıkıĢında bir takım sosyal ve siyasal amillerinde tesirinin olduğunu da eklemek gerekir. Özellikle de Hz. Osman‟ın katli ile baĢlayan ihtilafların etkisi zikredilmelidir.211

Neticede, ortaya çıkan siyer malzemesi ve siyer eserleri farklı tasniflere tabi tutularak ele alınmıĢtır. Ramazan ġeĢen, ekol/mezhep merkezli bir anlatımı esas alarak genelde Ġslâm tarihçiliği ve özelde siyerin zuhurunu incelerken212 Mustafa Fayda kronoloji merkezli bir açıklama biçimiyle siyer ve meğâzî ilimlerinin doğuĢ ve geliĢimini ele alır.213

Dönemsel ve anlayıĢ merkezli bir tasnifle siyer yazıcılığını ele alan ġaban Öz, aĢağıda ayrıntılı olarak nakledeceğimiz Ģekilde bir tasnifi önermektedir. Bu tasnif hem siyer

208 Öz, ġaban, Ġlk Siyer Kaynakları ve Müellifleri, AÜSBE, BasılmamıĢ Doktora Tezi, Ankara, 2006, 26-30,

Fayda, “Siyer ve Megâzî”, DĠA, XXXVII/319-320.

209 Hadis ve siyer iliĢkisi için bakınız. Öz, 30-33. 210 Fayda, “Siyer ve Megâzî”, DĠA, XXXVII/320. 211

Fayda, “Siyer ve Megâzî”, DĠA, XXXVII/320-321.

212 ġeĢen, Ramazan, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, Ġsar Yay., Ġstanbul. 1998, 16-43. 213 Fayda, “Siyer ve Megâzî”, DĠA, XXXVII/321-324.

39

yazıcılığının bir özeti mahiyetindedir; hem de Taberî‟nin siyer yazıcılığı içindeki konumuna iĢaret etmektedir.

a- Başlangıç Dönemi: Müslüman ilim çevrelerince, Hz. Peygamber‟in hayatını araĢtırmaya duyulan ihtiyaçların hasıl olduğu, bunun teknik ve üslubunun Ģekillenmeye baĢladığı dönemdir. Hz. Muhammed‟in hayatını, genel tarihin bir parçası olarak değerlendirmede, Ġslâm öncesi geçmiĢ ümmetlere dair haber nakillerinin büyük katkısı olmuĢtur. Bu dönemin önde gelen râvi ve müellifleri; Ka‟bu‟l-Ahbâr (v.32/652), Abdullah b.Selâm (v.43/663) ve tarihsel olarak daha geç olan, ancak rivâyet içeriği olarak bu döneme dahil olan Vehb b. Münebbih (v.114/732)‟tir.

b- Risâleler Dönemi: Hz. Peygamber‟in hayatından değiĢik kesitleri konu alan veya belirli bir râviye ait rivâyetlerin risalelerde ve sahifelerde toplanması dönemidir. Bu dönemin önde gelen Ģahısları, Urve b. ez-Zübeyr (v.94/713), ġurahbîl b. Sa‟d (v.123/740), Âsım b. Ömer b.Katâde (v.120/737) ve Abdullah b. Ebî Bekr b. Hazm (v.135/752)‟dır.

c- Cem’ Dönemi: Risaleler veya sahifelerde dağınık halde bulunan siyer malzemesinin bir araya getirildiği dönemdir. Bu dönemin en büyük Ģahsiyeti hiç Ģüphesiz Zührî (v.124/741)‟dir. Zührî kendisinden önce oluĢturulan siyer malzemesini(risaleleri, sahifeleri) bir araya toplamıĢ ve gerek kaynaklık bakımından gerekse metot açısından kendisinden sonraki siyer müelliflerini etkilemiĢtir.

d- Tasnif-Telif Dönemi: Ġlk özgün siyer eserlerinin verildiği dönemdir. Müellifler, cem‟ olunan veya henüz risalelerde bulunan malzemeleri, konularına göre tasnifini yaparak, belli bir kronoloji dahilinde ilk eserlerini telif etmiĢlerdir. Bu dönemin en bariz vasıflarından biri, siyer malzemesinin geniĢlemeye baĢlamasıdır. Siyer müellifleri bu dönemde eserlerinde, Tevrat, Ġncil ve buluntuları yeni kaynaklar olarak kullanmaya baĢlamıĢlar, Ģiirden azamî ölçüde istifade etmiĢlerdir. Söz konusu dönemin müellifleri; Musâ b. Ukbe (v.141/758), Ġbn Ġshâk (v.151/768), Ma‟mer b. RâĢid (v.153/770), Ebû Ma‟Ģer es-Sindî (v.170/787) ve Vâkıdî (v.207/768)‟dir.

e- Klasik Nakil Dönemi: Bu dönem ise, bir önceki dönemde telif edilen eserlerin, nakledilmesi dönemidir. Ancak bu dönemin müellifleri sadece üstadlarının eserlerini nakletmekle yetinmemiĢler, kendi buldukları rivâyetleri de eklemiĢler, gerekli gördükleri

40

yerlerde tenkit, yorum ve Ģerhlerini zikretmiĢlerdir. Bu dönemde, Ġbn Ġshâk‟ın eserini nakleden iki Ģahsiyet ön plandadır; Yûnus b. Bükeyr (v.199/814) ve Ġbn HiĢâm (v.213/828).

f- KarĢılaĢtırmalı Nakil Dönemi: Ġslâm siyer yazıcılığının en uzun dönemidir ve Ġbn Sa‟d (v.230/844)‟la baĢlamıĢtır. Bu dönemde müellifler, kendilerinden önceki eserleri karĢılaĢtırmalı olarak nakletmiĢlerdir. Vâkıdî‟nin eserlerini nakletmesi ile klasik nakil dönemi içerisinde yer alan Ġbn Sa‟d, haberleri karĢılaĢtırmalı olarak nakletmesi ile de yeni bir çığır açmıĢ, kendisinden sonraki tarihçileri etkilemiĢtir. Nitekim Taberî, Ġbnu‟l-Esîr, Ġbn Kesîr gibi sonraki dönem tarihçiler, eserlerinin siyer bölümlerini, Musâ b. Ukbe, Ġbn Ġshâk, Ebû Ma‟Ģer ve Vâkıdî gibi müelliflerin nakillerini karĢılaĢtırmalı olarak bir araya getirmek suretiyle telif etmiĢlerdir.214

ġaban Öz‟ün yukarıda nakledilen tasnifinde adı geçmeyen ancak eserlerinde siyer kısmı olan Halîfe b. Hayyât (v.240/854-855) Belâzürî (v.279/892), Dineverî (v.282/895) ve Ya‟kûbî (v.292/905)‟yi de burada anmak gerekir.215

Taberî, farklı rivayetleri karĢılaĢtırmalı olarak nakleden bir müellif olarak karĢılaĢtırmalı nakil dönemi siyer müelliflerinden sayılmıĢtır ki bu iddia çalıĢmanın ilerleyen bölümlerinde bahis konusu edilecektir.

214 Öz, 104-105.

41

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

TÂRÎHU’R-RUSÜL VE’L-MÜLÛK’TEKĠ SĠYER RĠVAYETLERĠNĠN

KAYNAKLARI

Benzer Belgeler