• Sonuç bulunamadı

Tütün, 1997, Kağıt Üzerine Guaj

5. Deniz Bilgin’in Öyküleştirilen İllüstratif Resimleri ve İkonografik

5.14. Tütün, 1997, Kağıt Üzerine Guaj

Resmin genelindeki kendini tekrar eden desenlerle yapılan arka plan, ton ve leke değerleri farkları ile bir mekan oluşturmaktadır. İzleyici bir odanın içerisine davet eden mekan çizgileri tek kaçışlı bir oda planı sunmaktadır. Resmin tam ortasına denk gelen duvarın üzerinde üç küçük pencere vardır. Her bir pencerenin içerisinde beyaz hayvanımsı figürler durmaktadır. Bu pencerelerden odaya sarı ışıklar sızmakta, resmi çok belirgin olmamakla birlikte boydan boya üç çizgi boyunca bölmektedir.

                                                                                                               

79 Merriam, William G. (1913) Webster’s Revised Unabridged Dictionary, New York, The Century Co.

Resim 21, Deniz Bilgin, Tütün, 1997, Kağıt Üzerine Guaj, 69x100 cm

Sol taraftaki duvarın önünde, yüzü izleyiciye dönük bir biçimde bir kadın figürü vardır. Üzerinde uzun kollu mor-mavi bir elbise bulunan kadının elleri ve ayakları çıplak, başı keldir. Kafasının üzerinde yarı saydam mavi bir tül bulunmaktadır.

Odanın ortasından biraz sola doğru olan kısımda arkası dönük bir biçimde sandalyede bir adam oturmaktadır. Adamın üzerinde siyah bir kıyafet vardır, ayakları görünmemekte, yalnızca kafası, ensesi ve sırtı görünmektedir. Sandalyenin de yalnızca arka iki ayağı görünmektedir.

Resmin sağ tarafında, izleyiciye diğer figürlerden daha yakın duran bir figür vardır. Tüm teni ince, sürüngenimsi bir doku ile kaplı olan turuncu figürün kafası bir hayvan kafasını andırır, sarı gözlerinde yuvarlak gözlükler vardır. Elinde kitap tutan figür,

kitaba bakar, ağzından küçük çizgilerle betimlenmiş bir nefes kitaba doğru uzanır. Figürün sırtında hayvan başlı çıplak bir kadın asılıdır, figürün omuzlarına tutunur ve geriye doğru yatırdığı başıyla figürün kafası arasında bağlantı unsuru olan ince kırmızı bir çizgi bulunur. Ayakta duran ve kitap okuyan figürün sırtına tutunan çıplak kadın figürünün pübisi ve göğüsleri oldukça belirgindir.

Resmin ön planındaki hibrit figür, ayakta durmakta ve kitap okumaktadır, yine hayvan kafalı, kadın vücuduna sahip bir başka figür, ayakta duran figürün sırtındadır. Ayakta duran ve kitap okuyan figürün kitapla ağzı arasındaki çizgilerden, bilgileri zihnine yüklediği ve kafasından aynı çizgiler yoluyla dışarı çıkararak sırtındaki kadının içine doldurduğu düşünülebilirken bunun tam tersi durumdan da bahsedilebilir; kadın formlu hibrit figür, söylediklerini sırtında olduğu erkek formlu hibrit figürün zihnine doldurmakta, erkek hibrit figür ise bunları deftere/kitaba doldurmaktadır. Her iki durumda da kadın ve erkeğin birlikte olduğu, bir bütün olduğu, birbirlerinin içinden birbirlerine doğru bir akış gerçekleştiği durumu söz konusudur.

Kapalı ve tuğla dokusu sebebiyle oldukça dış dünyadan kopmukmuş gibi görünen bu mekanda tekdüzelik ve tekdüzeliğin yarattığı boğucu his, tüm figürlerin duruşuna yansımıştır, öyle ki arkası dönük bir biçimde outran takım elbiseli figür oldukça yalnız ve kasvetli görünmektedir. Bir adam, bir odada, sırtı dönük bir biçimde yalnız dururken, bir kadın, aynı odada, bedenini duvara doğru ve oldukça yakın tutmakta, yüzünü seyirciye dönmektedir, elleri ise kasıklarındadır, bedeninin bu bölgesini vurgular gibidir. Neredeyse bir küslük gibi görünen bu kadın ve adamın arasındaki ilişki oldukça kopuk bir o kadar da kuvvetlidir. Bu çelişki, sağ tarafta bulunan iki hibrit figürün birbiriyle kuvvetli birleşimi ile tezatlık oluşturmaktadır.

Her şeyden ayrı duran ve kendi hikayesini oluşturan üç koyun ise, mekanın dışında durmakta ve her birinin kendilerine ait üç pencereden mekana bakmaktadır, perspektif doğrultusunda bunların izleyiciye de baktıkları düşünülebilir. Koyun, İslam kültüründe kurban edilmek üzere kullanılan bir hayvandır, bu durumda kurban etme veya kurban olma meselesi de gündeme gelebilir. Koyunların alınlarında bulunan kırmızı noktalar ise Hint kültürüne ait olan Bindi’ye benzetilirse, evliliği sembolize ettikleri söylenebilir.80 Bu durumda evlilik ve kurban olma meseleleri, mekandan dışlanmış bir biçimde, ya da kemdi kemdini mekandan soyutlamış, dışarı koymuş bir biçimde içeriyi, olan biteni izlemekte ve birliktelik sağlamaktadır. Yani evlilik ve kurban edilme birleşir, birlikte anılır. Ressamın burada evlenmeyi bir kurban olma hali olarak gördüğü düşünülebilir.

Kapalı bir mekanda bulunan kadın ve erkek figürlerin, bir evliliğin temsilini gerçekleştirdiği düşünüldüğünde, pencereleri kurban olmaya ve dolayısıyla ölüme açılan izole bir mekanda, bu kadın ve erkek figürler, birbirleriyle aynı anda hem ilişki kurmakta ve yeri geldiğinde birleşip bir bütün olmakta, aynı zamanda birbirleriyle hiçbir bağları olmaksızın yüzlerini, sırtlarını birbirlerine dönmektedirler.

Evlilikten ve kurban edilmeden bahsedilmişken, İslam kültüründe zina yapan kadınlara verilen recm cezası81 da gündeme gelebilir; bu durumda tıpkı recm cezasında olduğu gibi yüzü peçeyle örtülü ve siyah giyinmiş kadın, pübisini tutarak zinaya gönderme yapmakta olduğu, arkası dönük adamın buna karşı duyarsız kaldığı, olayı görmezlikten geldiği, ayakta kitap okuyan figürün elinde tuttuğu kitabın ise kutsal kitap olduğu düşünülebilir.

                                                                                                               

80  Gwynne, Paul (2009) World Religions in Practice: A Comperative Introduction, Maiden MA,

Blackwell Publishing, s.138  

Resmin içerisindeki biçimlerin yerleştirilmesindeki düzen, neredeyse matematiksel kesinliğiyle “bilmece” sözcüğünü gündeme getirmektedir ki söz konusu olan sadece bilinmezlik değil, bilinmek, çözülmek istenmektir. İzleyicinin anlamını bilmediği bir soru cümlesi ortaya çıkıyor gibidir ve burada sözdizimsel kesinlikle anlamsal belirsizlik iç içedir. Soldaki duvarın önünde, ayakları hafifçe yerden yüksekte duran, havalanmış gibi görünen kadın ise izleyiciye doğru bakarak “bu bilmeceyi çözmelisiniz ama çözemeyeceksiniz” der gibidir.82

Benzer Belgeler