• Sonuç bulunamadı

88 2.1.2.1.2. Tekstil İthalatı Yapılan Ülkeler

Tekstil sektöründe ithalat sıralamasında AB ve Çin‟den sonra ABD, Endonezya ve Hindistan olduğu görülmektedir. Tekstil sektörünün en büyük tedarikçilerinden biri olan AB ülkelerinin 2005-2014 arasında ithalat oranları incelendiğinde, ithalat artıĢ hızının sınırlı düzeyde kaldığı görülmektedir. GerçekleĢen ithalat sadece % 2,5 oranında artmıĢtır. 2009 yılında özellikle % 14,6‟lık bir düĢüĢ olmuĢtur ve tekstil sektörünün ithalatında 2005-2014 yılları arasında genel ortalamada % 2,4 olarak gerçekleĢmiĢtir. Tekstil sektörünün diğer tedarikçi ülkesi Çin‟e iliĢkin veriler incelendiğinde yapılan ithalatın en yüksek değere sahip olduğu görülmektedir. Çin ithalatındaki artıĢ oranının % 186,1 olduğu tespit edilmiĢtir.

Tablo 2.9. Tekstil Ürünleri Ġthalatı (Milyar Dolar)

Kaynak: ĠTKĠB4, http://www.itkib.org.tr.

89

zincirleri, genç nüfus, çevre ve insan sağlığına uygun üretim, standardizasyonun oluĢu, AB gümrük birliği içerisinde yer alması, STA tercihli ticaret anlaĢmaların pazara giriĢi, tekstil terbiyesinde geliĢmiĢ bir seviyede olması bunlardan bir kaçıdır (Arslan, 2008:79). Ġlaveten uluslararası rekabet deneyimi, hammadde ve malzeme zenginliği, hem küçük hem de büyük iĢletmelerin olması, ürün ve süreç çeĢitliliği, esnek ve hızlı üretim, teknolojiye ve modaya uyum becerisi, dünya tekstil sektörü içerisinde ilk onda yer alması da Türkiye‟de tekstil sektörünün güçlü yanları arasında yer almaktadır (https://www.tubitak.gov.tr1).

2.2.2. Türkiye’de Tekstil Sektörünün Zayıf Yanlar

Tekstil sektörünün güçlü yanlarının yanında zayıf yanları da bulunmaktadır.

Sektörün alt sektörleri arasında koordinasyon ve iĢbirliği yeterli değildir. Üretim süreçlerinde maliyetleri etkileyen enerji sgk primleri, finansman maliyetleri, istihdam vergileri ve KDV yüksek olması zayıf yandır. Teknoloji, ar-ge, eğitim politikalarının yetersiz olması ve kalitesiz olması, tekstil makinalarında ve kimyasallarında dıĢa bağımlılık, markalaĢmadaki eksiklik ve gerekli faaliyetlerdeki yetersizlikler, tanıtım, pazarlama yetersizliği, pamuk üretimin desteklenmemesi gibi birçok faktör tekstil sektörünün zayıf yanı olarak değerlendirilmektedir. Kayıt dıĢı ekonominin büyüklüğü, sektörle ilgili veri tabanı eksikliği, kalite, kontrol ve süreç otomasyonun yeterince geliĢmemesi, esnek üretime uymayan katı mevzuat, ülke dıĢı üretim organizasyonlarının yeterince geliĢtirilmesi, teknoloji üretememe, tekstil makine ve tekstil kimyasal sanayisinin yetersizliği de zayıf yanları arasında yer almaktadır (https://www.tubitak.gov.tr2).

2.2.3. Türkiye ‘de Tekstil Sektörü Ġçin Fırsatlar

Çin Dünya‟da ciddi bir ekonomik ve siyasi güç haline gelmiĢtir ve geliĢimini devam ettirmektedir. ABD ve AB gibi geliĢmiĢ ülkelerde, Çin‟e karĢı yeni yaptırımlara yönelik faaliyetler yapılmasına iliĢkin söylemler geliĢmekte ve çözüm yolları aranmaktadır. Amerikalı stratejistlerin bölgesel etnik güçleri harekete geçirme, kotaların yeniden gündeme getirilmesi gibi konuları konuĢtukları görülmektedir (Arslan, 2008:80).

90

Avrupalı dağıtımcıların geliĢmesi küçük mağazalar zincirlerini zor durumda bırakmıĢtır. Bu lojistik sorunlarından dolayı mağazalar tedarik zorluğu yaĢamakta ve büyük toptancılardan yüksek fiyata ürün almak zorunda kalmaktadırlar. Kârın önemli bir kısmı dağıtıcılarda kalmaktadır. Bu durumdan hem mağaza sahibi, hem de üretici zarar görmektedir. Küçük mağazalar gelecekte bir fırsat alanı olarak karĢımıza çıkmaktadır.

Rusya ve Ortadoğu‟da yeni giriĢimcilere açık alanlar mevcuttur ve özellikle Rusya‟da pazarlar henüz dolmamıĢtır. Türk ürünlerinin imajı son derece güçlüdür.

Rusya‟da pek çok Türk markası Avrupalılarla rekabet etmektedir. Öyle ki Çinliler Türk markalarını taklit ederek o isimlerle mal satmaktadırlar.

Avrupa‟nın süratle üretimden çekilmesi ile onun bırakmıĢ olduğu yüksek gelir seviyeli pazarda boĢluklar oluĢacaktır. Bu pazar Türk üreticileri için önemli bir alan olacaktır. Bu hususlar dikkate alınarak Türkiye için fırsat olarak tanımlanabilecek unsurlar Ģu Ģekilde sıralanabilir.

 Sektörel konsolidasyon, stratejik iĢbirlikleri, birlikte hareket etme ve kümeleĢmelerin arttırılması

 Moda, marka ve perakendeciyi içerecek Ģekilde ürün ve hizmetlerde farklılaĢan yüksek rekabet avantajı sağlayacak tedarik zinciri yönetimi modellerinin geliĢtirilmesi

 Coğrafi ve lojistik avantaj, tecrübe ve know-how‟ımızı kullanarak Pan-Avrupa, Akdeniz ülkeleri ve Türk Cumhuriyetleri ve Ortadoğu ülkelerinin bölgesel organizatör liderliğine soyunmak

 FarklılaĢma bilincinin geliĢmesi (moda-marka, katma değer yaratma, farklılaĢma yetkinliği)

 Tedarik zinciri yönetim etkinliği (sektörel konsolidasyon, hızlı teslimat, kargo ticareti) global perakende sektörü değiĢim ve trendlerine uyum kabiliyeti

 Kısa vadede oluĢacak ekonomik/siyasi istikrarın avantajı ile komĢu ve çevre ülkelerle ticaretin arttırılma potansiyeli

91

2.2.4. Türkiye ‘de Tekstil Sektörü Ġçin Tehditler

Türkiye AB‟ye tam üyelik yolunda ciddi mesafeler kaydetmesine ve gümrük birliğine dahil olmasına rağmen, AB‟nin üretim sürecine ve gümrük uygulamalarına yönelik çifte standart uygulaması devam etmektedir. Ülkemizdeki üreticilere gerek çevre, gerekse insan hakları adı altında maliyetleri artırıcı ciddi yaptırımlar uygulanmaktadır. Fakat Çin bu konuda herhangi bir geliĢim göstermemesine, kuralları hiçe saymasına rağmen, alıcılar tarafından Türkiye‟ye uygulanan ciddi yaptırımlar Çin‟e uygulanmamaktadır. Gümrük uygulamalarında da benzer çifte standartlar mevcuttur. Önümüzdeki dönemde de bu konu maliyetleri artırıcı bir unsur olarak karĢımıza çıkacaktır.

Türkiye geliĢmekte ve refah seviyesi sürekli yükselmekte olan bir ülkedir.

Dolayısıyla iç pazarda insanlar ciddi bir sosyal beklenti içerisindedirler. Türkiye‟de zaten yüksek olan iĢçilik maliyetleri bu beklenti ve refah seviyesinin yükselmesiyle önümüzdeki dönemde daha da artacaktır. Bir hazır giyim üretim ülkesi olan Türkiye‟de sosyal seviyenin yükselmesi, dünyada yaĢanan eğilimler de değerlendirildiğinde sanayiciyi maliyetler açısından korkutmaktadır.

Türk Parası döviz karĢısında dalgalı bir seyir izlemektedir. Geçtiğimiz dönemde uzun bir süre dövize karĢı değerli kalan Türk Parası son dönemde dengeye doğru gelmiĢtir.

Dövizde yaĢanan sert iniĢ ve çıkıĢlar üreticiye ciddi zorluklar yaĢatmakta, maliyet hesaplama ve fiyat belirlemede kararsızlığa düĢürmektedir. Türk parasının değerli olması ihracatı olumsuz yönde etkilemekte, fiyat tutturmakta zorluklar yaĢanmasına neden olmaktadır. Türk Parasının değeri düĢtüğünde ise döviz ile ilgili olan maliyetler süratle yükselmekte ve üreticiler bu durumdan yeteri kadar avantaj sağlayamamaktadır. Paranın değerinin dengesizliği sektörü belirsizliğe götürmekte ve üreticilerin karar vermelerini güçleĢtirmektedir. Buna göre Türkiye için tehdit algılamaları, aĢağıdaki baĢlıklar altında toplanabilir.

 Ticaretin serbestleĢmesine karĢı tarife dıĢı engellerin artarak pazara giriĢin engellenmesi

 DTÖ nezdinde yürütülen Tarım DıĢı Ürünlerde Pazara GiriĢ Müzakereleri

 Çin ve Uzakdoğu

92

 Gümrük Birliği AnlaĢmasının neden olduğu AB kaynaklı tehditler ve AB komisyonlarındaki karar mekanizmalarında yer alamamaktan kaynaklanan sorunlar

 Ġthal ara malı (iplik, kumaĢ) kullanılarak yapılan üretimin artması sonucunda ülke içerisinde yaratılan katma değerin düĢmesi

 Bölgesel ekonomik entegrasyonlar sonucunda pazara giriĢ imkânlarının daralması

 Basel II kriterlerinin 2009 yılında uygulamaya girecek olması sonucunda tekstil sektörünün ulusal ve uluslararası kredi kullanabilme imkanının zorlaĢacak olması

 Dünya tekstil konfeksiyon ticaretinde kotaların kalkması

 AB mevzuatından kaynaklanan çevre ile ilgili yaptırımlar

93