• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Tarım Sektörünün Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasına

1.2. EKONOMİK KALKINMA SÜRECİNDE TARIM SEKTÖRÜ

2.1.3. Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası Amaçları ve İlkeleri

2.1.3.3. Türkiye’de Tarım Sektörünün Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasına

Türkiye’deki tarım sektöründe yaşanan yapısal sorunlar AB’ye uyum sürecinde de karşımıza çıkmaktadır. Tarımsal politikaların yetersizliği, AB ile destekleme politikalarındaki farklılıklar, tarımsal üretimden yeterli verim alınamaması, tarımsal arazilerin küçük ve çok parçalı olması, tarımsal üreticinin eğitiminin yetersiz olması, tarımsal nüfusun fazla olması karşısında tarımsal desteklemenin yetersizliği AB’ye uyum sürecinde Türkiye’nin karşılaştığı sorunlar arasındadır.

Türkiye, IMF Programları ve AB Mevzuat Uyum çalışmaları kapsamında OTP’ye uyumunu sağlamak için birçok konuda düzenleme yapmıştır. Tarımda reformlara hız verilmesi, kaliteli ürünler üreterek bunların ihracının sağlanması, halkın ekonomiye katkısının arttırılması kaynakların etkin tahsisi OTP’ye uyumu hızlandıracak gelişmeler arasındadır. Bunların yanı sıra ülkemiz için asıl önemli mevzu Dünya ülkeleriyle rekabet edebilme gücünün kazanılmasıdır. Bunun için üretimde özel sektörün payı artırılarak ekonomide verimliliğin ve hareketliliğin sağlanması ve devlet kontrolünde ekonominin yeniden yapılandırma gerekmektedir (Kamacı, 2006, s. 110).

AB’ye uyum sürecinde Türkiye’nin izlemesi gereken bir diğer politika da Türkiye’nin ticari açıdan rekabetçi olduğu alanlarda planlı üretime geçmesidir. Örneğin Türkiye’nin üretiminde Dünya’da ilk sıralarda yer aldığı incir, kuru üzüm, fındık, tütün, yaş meyve ve sebze, zeytin, zeytinyağı gibi ürünlerde avantajlı konuma geçeceği ancak başta hayvancılık ve hayvansal gıdalar olmak üzere; yağlı tohumlar, hububat, şeker pancarı, çay ve pamuk gibi ürünlerde önemli sorunlarla karşı karşıya geleceği tahmin edilmektedir. Bu sıkıntıların yaşanmaması için, eğitim ve bilinçli çiftçiler yetiştirilmeli ve çok düşük olan tarımsal verimliğin gelişmiş ülke ortalamalarına yakınlaştırarak katma değeri yüksek olan ürünler yetiştirilmelidir (Aksu, 2012, s. 48).

61

Türkiye, tarımsal üretim açısından dünyanın önemli ülkeleri arasında yer almasına rağmen bu konudaki istatistikler ve kayıt sistemi oldukça yetersizdir. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği çerçevesinde bu eksiklikleri giderecek düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede arazi, çiftçi, hayvan kayıt sistemi oluşturulacak; Coğrafi Bilgi Sistemi ve Çiftçilik Muhasebe Veri Ağı geliştirilecek ve tarımsal veri tabanını kullanan Tarım Bilgi Sistemi kurulacaktır. Bu düzenlemelerin sonucunda hakkında gerçek ve daha fazla bilgi edinilen üreticilere verilen teşvikler hem ihtiyaç ve kapasiteye uygun olarak verilecek hem de üreticinin gelir kaybına uğramadan teşviklerden yararlanması sağlanacaktır. Böylece Türkiye ve AB arasında ticarette serbestleşme yaşandığında yerli üreticilerinin yüksek derecede korunan AB pazarına girebilmesi söz konusu olabilecektir (Dilben, 2012, s. 103).

Tarım sektörü, yapısı gereği tüm ülkelerde teknik ve mali yönden devlet desteğine muhtaç bir sektördür. Tarımsal ürünlerin arz ve talebinin esnekliğinin 1’den küçük olması, üretimin doğa ve iklim şartlarına bağlı olması ve bazı tarım ürünlerinin ülkeler için stratejik öneme sahip olması gibi sebeplerle tarım, tüm dünyada stratejik bir sektör olarak görülmekte ve sektör çeşitli şekillerde desteklenmektedir. Türkiye’de tarımsal destekleme konusunda öne sürülen temel eleştiri, destekleme politikaları çerçevesinde tarıma ayrılan kaynakların gerçekte üretimi artırmak için kullanılmaması ve desteklerin bütçeden önemli derecede pay almasına rağmen tarım kesiminin istenilen şekilde desteklenememesidir. Ülkemizdeki mevcut destekleme politikalarıyla üretici gelirlerinde istikrar sağlanamadığı gibi destekleme fiyatları bazı ürünlerin arzının aşırı artmasına ve stok maliyetlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. OTP’ye uyum sürecinde tarımda yeniden yapılandırmanın sağlanabilmesi için, devletin piyasaya müdahalesi kaldırılmalı, kontrol mekanizması da devlet kanalıyla yapılmalıdır. Ancak Türkiye’de hale tarımsal nüfus yoğunluğunu fazla olması ve sektörün istihdam ettiği üretici gelirlerinin istikrarlı bir seviyede tutulması gerekliliği destekleme ödemelerinin düşürülmesine pek olanak vermemektedir. Bu noktada, uzun dönemli ve tutarlı politikalar ile bu sektörde çalışanların daha verimli üretim yapmalarının sağlanması ve tarımsal işletmelerin ölçek büyüklüğünün arttırılması gerekmektedir. Ayrıca kullanılacak destek araçlarının ticarete olumsuz etkisi olmayan ve tarım kesiminin gelir kayıplarını telafi edici, verimliliği ise teşvik edici şekilde olması gerekmektedir (Kamacı,2006: 110; Dilben, 2012: 89-90).

62

Özetleyecek olursak; Türk tarım politikalarının OTP’ye uyum süreci zorlu bir süreç olarak devam etmektedir. AB’nin birliğe yeni ülkelerin katılması sonucu her genişleme döneminde ve dünyada meydana gelen ekonomik gelişmelere bağlı olarak OTP’de sık sık yaptığı reformlar uyum sürecini çıkmaza sokmaktadır. Türk tarımının bugünkü yapısal sorunlarını, mevcut ekonomik koşullar çerçevesinde tam üyelik tarihine kadar çözebilmesi ve OTP’ye uyum için gerekli tarımsal yapı, piyasa mekanizması ve mevzuat reformlarını yapabilmesi zor görünmektedir. Ayrıca mali açıdan yeterli desteği alamayacak olan Türk çiftçilerinin AB ülkeleriyle aynı pazarları paylaşması ve eşit koşullarda rekabet etmesi, Türk tarım sektörünün büyük bir tahribatla karşı karşıya kalacağı anlamına gelmektedir. Diğer sıkıntı ise Türkiye’de tarımın AB tarımına göre sahip olduğu farklı sosyo-ekonomik yapıdır. Büyük ve eğitimi az bir tarımsal nüfus, verimsiz ve küçük tarımsal işletmeler ve teknolojiden yeterince yararlanılmaması gibi sorunlar önemli engeller olarak karşımıza çıkmaktadır. AB’ye göre her açıdan oldukça geri bir düzeyde bulunan Türkiye tarım sektörünün OTP’ye uyumu elbette kolay olmayacaktır. AB bu büyüklükte ve yapısal farklılıkları olan bir aday ülkeyi daha önce Birliğe almadığı için, Türkiye’nin katılımı gerek birlik gerekse de OTP için bir sınav niteliği taşıyacaktır. Türk tarımının uyumu, AB’yi karşı karşıya bırakacağı mali yük bir yana, büyük bir olasılıkla OTP’de radikal birtakım değişiklikleri de zorunlu kılmaktadır. AB’nin Türk tarımını OTP’ye mevcut uygulamalar ve bütçesi ile dâhil etmesi, AB üretici gelirlerinde büyük düşüşlere ve sistemin işleyişinde köklü değişikliklere neden olacaktır (Tonyalı, 2006, s. 62-64).

İkinci bölümde Uluslararası kuruluşların tarım sektörü üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. İkinci Dünya Savaşı’yla oluşumu hız kazanan IMF, DB, DTÖ ve AB gibi kuruluşlar özellikle gelişmekte ülke ekonomileri üzerinde önemli etkilere sahip olmuş ve ülkemizde de bu etkileri hissedilmiştir. 1980 yılından sonra dışa açık liberal politikalar uygulayan Türkiye, söz konusu kuruluşlarla ilişki kurmaya başlamış ve ekonominin genelinde radikal değişiklikler yapılmıştır. IMF ve DB’na verilen taahhütler, DTÖ ile imzalanan Gümrük Birliği anlaşması, AB tarafından öne sürülen OTP Türkiye’de tarım politikası üzerinde önemli etkiler bırakmıştır. Ve günümüzde de AB destekli tarım politikaları uygulanmaya devam etmektedir.

63

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE TARIM KESİMİNE UYGULANAN TARIMSAL DESTEKLEME POLİTİKALAR