• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM: BOLOGNA SÜRECİNDE VE EĞİTİMDE PERFORMANS ÖLÇÜMÜ

3.1.3 Türkiye’de kalite güvencesi

Türkiye’de kalite güvence sistemi için Yükseköğretim Kurumu tarafından kurulan Yükseköğretim Kurumlarında Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştirme Komisyonu (YÖDEK) Yükseköğretim Kurumlarında Akademik değerlendirme ve Kalite Geliştirme Rehberi’ni (2006) hazırlamıştır. Bu rehberle, kalite düzeylerini belirlemek için izlenecek süreçler ve performans göstergeleri tanımlanmıştır. Bu süreçler;

1. Yüksek Öğretimde Akademik Değerlendirme 2. Politika Belirleme

3. Kurumsal Değerlendirme 4. İyileştirme ve izleme

Ayrıca, Yükseköğretim kurumları kendi içinde akademik değerlendirme ve kalite geliştirmeleri için Akademik Değerlendirme ve Kalite Geliştirme Kurulları (ADEK) oluşturulmuştur. Bu kurullar da YÖDEK ile işbirliği içinde çalışılarak kalite düzeyleri belirlenmeye çalışılmaktadır (YÖK, 2010a).

Şekil 9. Kalite Süreci

Eğitim Hedefleri Misyon

Ölçme/Değerlendirme Program

Yeterlilikleri

Performans Ölçütleri

Paydaşlar

Kalite Geliştirme Geri Bildirim

Eğitsel Uygulamalar/st

ratejiler

Değerlendirme

Ölçme Veri Toplama

Analiz

Kaynak (YÖK, 2010a).

Yukarıdaki şekilden okunduğu gibi Program Yeterlilikleri Şekil 8’de olduğu gibi kalite düzeyi değerlendirmesinin de merkezinde yer almaktadır. Program misyonu ve hedefi çerçevesinde denetim ve değerlendirme süreçleri sonucunda programlar sürekli bir güncellenme süreci içerisinde olmaktadır.

Avrupa Yüksek Eğitim Alanı (European Higher Education Area - EHEA)’na Bologna Süreci’nin etkisi ve kalite güvencesi üzerine yapılmış bazı çalışmalar şöyle özetlenmiştir;

Dış kalite güvencesinin son 20 yıla damgasını vuran kalite devrimi çerçevesinde yükseköğretimde kaliteyi düzeyini gerçekten artırmakta mıdır? Kristensen (2010) çalışmasında, bu sorunun cevabını aramış ve kalitenin artırılabilmesi için iç kalite güvencesi sistemleri ile dış kalite güvencesi sistemlerinin arasında iyi oluşturulmuş bir dengenin olması gerektiğini savunmuştur. Bunun da aslında iyi bir kalite kültürünün oluşturulmasına bağlamıştır. Bu değerlendirmeleri Avrupa Yükseköğretim Alanında Kalite Güvence İlke ve Standartları (ESG) üzerinden yapmıştır.

Huisman ve Westerheijden (2010) çalışmalarında, Bologna Süreci’nde kalite güvencesi için ESG ve Avrupa Yükseköğretim Kalite Güvence Ajansları Kurumu (The European Association for Quality Assurance in Higher Education -ENQA) gibi yapıların oluşturulmasına rağmen hala tam anlamıyla kalite güvence sisteminin oturtmakta problemlerin olduğu sonucuna varmış. Bunun nedenini ülkelerdeki yasal prosedürler ve sistemlerin yapısına bağlamış. Ayrıca, bu durumun öğrencilerin eğitimleri üzerinden kalite düzeyini geliştirmeyi zorlaştırdığı vurgulanmış.

Kehm (2010) çalışmasında, Yükseköğretim yeterlilikler çerçevesinin belirlenmesinde kalite güvencesinin etkisini, ENQA‘nın çalışmaları ile kalite güvencesi sistemleri için getirilen standartlar ve ilkelere rağmen Avrupa yükseköğretiminde benzerlikler ve farklılıklar arasındaki denge sağlamanın zorluğuna işaret etmiştir. Akademik rekabet çerçevesinden bazı elit yükseköğretim kurumlarının kalite güvencesi sistemlerinden bağımsız hareket edebileceği ve bunun Avrupa yükseköğretim sistemi için bir tehlike oluşturduğuna değinmiştir.

Rozsnyai (2003) Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Polonya üzerinden Avrupa Yükseköğretim Alanı’nda Bologna Süreci öncesi ve sonrasında kalite güvencesi sistemini değerlendirmiştir. Çalışmaya göre Bologna Süreci ile Yükseköğretim müfredatlarının sadece bilgi yeterliliği yönünden değil beceri ve yetkinlik yeterlilikleri yönünden de kalite düzeyleri denetlenmektedir. Bu sayede, ortak bir eğitim öğretim standardının oluşturulması ile öğrenci değişimleri ve mezun

olduktan sonra iş bulma daha kolay yapılabilecektir. Üniversitelerde veya fakültelerde oluşturulacak bir kalite kültürü, programın kalitesini artıracak ve bireysel değerlendirmelerin önünü kesecektir. Genel çerçevede, Bologna Süreci öncesine göre iç ve dış kalite güvence sistemleri ile daha etkin ve kapsamlı bir yapı oluşturulduğu söylenmiştir.

Kettunen ve Kontola (2007) çalışmasında Avrupa yükseköğretim kurumlarında nasıl bir stratejik planlamanın ve kalite güvencesinin birlikte uyumlu olacağını göstermiştir. Bunun için, Finlandiya’daki bir üniversiteyi Bologna Süreci stratejik planlama ve kalite güvencesi açısından değerlendirmeye alarak stratejik plan ve kalite güvencesi karşılaştırması yapmıştır. Bu Süreçte, en kilit rol öğretmenlere biçilmiştir. Çünkü derslerin tasarımında ve iş yüklerinin yıllık olarak hazırlamasında en büyük sorumluluk dersi uygulayan kişidedir.

Gvaramadze (2008) çalışmasında üniversitelerde kalite geliştirme mekanizmalarının ve kalite kültürünün nasıl geliştirileceğine odaklanmıştır. İç kalite geliştirme mekanizması Avrupa Yüksek Eğitim Alanı’ndaki kalite kültürü üzerinden analiz edilmiştir. Analiz sonucunda, kurum ve program düzeyi olmak üzere iki yaklaşım sunulmuştur. Değerlendirmeler sonunda, kalite kültüründeki ortak değerlerin kurumsal özerklik, şeffaflık ve esneklik olduğu vurgulanmış.

Ayrıca, kalite kültürünün kalite dizaynının önemini artırdığı, dışsal gelişmeleri önceden öngörülmesini sağladığını, öğrenci merkezliliği ve eğitim merkezliliği teşvik ettiğine değinilmiştir.

Todorescu ve diğerleri (2014) çalışmalarında Bologna Süreci kapsamında Romanya’nın teknik yükseköğretim kurumlarının kalite güvence süreci uygulaması analiz edilmiştir. Analiz kapsamında 28 Romanya üniversitesi ve fakültesine 140 başlıklı bir anket uygulanmıştır. Araştırma değişkenleri olarak yönetim ve liderlik, karar alma süreci, yöneticilik, organizasyon iletişimi, organizasyon gelişimi, kalite güvence sistemi, çalışma programlarının kalite güvencesi, personel eğitiminin kalite güvencesi ve araştırma ve inovasyonun kalite güvencesi alınmıştır. Yapılan istatistiki analizler sonucunda Bologna

Süreci’nin ve Kalite güvence sisteminin yükseköğretimde bir kalite düzeyi oluşturmada önemli bir faktör olduğu sonucuna varılmıştır.

Garcia ve diğerleri (2009) çalışmalarında Avrupa Yüksek Eğitim Alanı (EHEA) çerçevesinde gerekli reformları yapmış olan İtalya ile henüz reformları gerçekleştirmemiş olan İspanya arasında karşılaştırmalı bir analiz yapılmıştır.

Bu analiz, öğrenci iş yükünün göstergesi olan Avrupa Kredi Transfer Sistemi(AKTS) ve Akademik Personel üzerinden anket yöntemi uygulanarak yapılmıştır.

Veiga ve diğerleri (2008) çalışmalarında Bologna Durum Değerlendirme Raporu’nda (2005) elde edilen ampirik veri ve anket yöntemi kullanılarak Güney Avrupa ülkelerini Bologna Süreci kapsamında analiz etmişlerdir. Analiz sonucuna göre Bologna Süreci ülkelere politika belirlemede bir çerçeve sunmaktadır. Ülkeler kendilerine rol model belirleyerek performans değerlendirmesi yapıp uyumlu bir eğitim altyapısı oluşturabilmektedirler.

Hermansson ve Martensson (2013) hemşirelik eğitim programı üzerinde Bologna Süreci’nin etkisini ölçmek için İsveç’teki 11 lisans hemşirelik eğitimi programının 2009-2010 müfredatı ele alınmıştır. Analiz, eğitimcilere 32 anket uygulayarak yapılmıştır. Analiz sonucunda hemşirelik eğitiminde müfredatın üç ana disiplin altında yoğunlaştığı, öğrencilerin sadece beceri yönünden bir kazanım elde etmedikleri aynı zamanda akademik yönden de kazanım elde ettiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca, yüksek lisans eğitimine olan talebin Bologna Süreci ile birlikte daha çok arttığı gözlemlenmiştir.

Yukarıdaki çalışmalara ek olarak Avrupa Yüksek Eğitim Alanı (EHEA)’na Bologna Süreci’nin etkisi üzerine Amaral ve Magalheas (2004), EHEA’da kalite güvencesi üzerine Westerheijden ve Jeliazkova (2002), Keçetep & Özkan (2014), Marijk ve diğerleri (2001) ve Saarinen’nin (2005) çalışmaları incelenebilir.

Bologna Süreci kapsamında yapılan çalışmalar kısaca şu çıkarımlar yapılabilir.

 İyi bir kalite kültürünün oluşturulması kalite ve performans denetiminde önemli yere sahiptir.

 Bürokrasinin çokça müdahil olduğu bir alan olduğu için bu durum kalite süreçlerini etkilemektedir.

 Bologna Süreci ülkelere eğitim politikalarını belirlemede genel bir çerçeve sunmaktadır.

 Çalışmalarda değerlendirmeler anket uygulama, yüz yüze görüşme ve durum tespiti raporlarından elde edilen bilgilerle yapılmaktadır.

Bu çıkarımlara bakıldığında, çalışmamız ise karar vericilere politika belirlemede yeni bir yaklaşım sunmayı ve performans değerlendirmesinde kullanılan anket uygulama, yüz yüze görüşme gibi yöntemlere ek olarak analitik bir yaklaşım sunmayı hedeflemektedir.

Benzer Belgeler