• Sonuç bulunamadı

5. DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE ENERJİ POLİTİKALARI

5.2. Türkiye’de Enerji Politikaları

Natural Gas Information verilerine göre Türkiye’de 2008 yılında tüketilen enerjinin ½30.1’i petrolden, %31.9’u doğal gazdan, %28,5’i kömürden, %3’ü hidrolik enerjiden ve %6.5’i ise jeotermal, güneş ve rüzgar enerjisi gibi diğer enerji kaynaklarından karşılanmıştır.

Enerji kaynaklarının %74’ünü ithal etmekte olan ve bu nedenle öncelikle kendi enerji güvenliğini sağlamayı hedefleyen Türkiye,

68

• enerji ihtiyacının imkanlar ölçüsünde yerel kaynaklardan ve en düşük maliyetle karşılanmasına, çevresel etkilerin gözetilmesine, enerji arzında kaynak ülke, güzergah ve teknoloji çeşitlendirmesine gidilmesine,

• yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artırılmasının yanı sıra nükleer enerjinin de yeni bir kaynak olarak eklenmesiyle enerji sepetinin çeşitlendirilmesine, ayrıca ülke içinde ve dışında hidrokarbon kaynakları arama-geliştirme faaliyetlerine önem vermektedir [30].

Son on yıl içerisinde, dünyada doğal gaz ve elektrik talebinin Çin’den sonra en fazla arttığı ikinci ülke konumunda bulunan Türkiye’nin önümüzdeki dönemde de ekonomik ve sosyal gelişme hedefleri ile tutarlı olarak, enerji talebi artışı bakımından dünyanın en dinamik enerji ekonomilerinden biri olmaya devam etmesi beklenmektedir.

Türkiye, ispatlanmış petrol ve doğal gaz rezervlerinin dörtte üçüne sahip bölge ülkeleriyle, Avrupa'daki tüketici pazarları arasında jeo-stratejik bir konuma sahiptir. Bu ayrıcalıklı doğal köprü konumu Türkiye’ye enerji güvenliği bağlamında fırsatlar sağlamakta, aynı zamanda sorumluluklar da yüklemektedir. Rusya, Norveç ve Cezayir’den sonra doğal gazda Avrupa’nın dördüncü ana arteri olma hedefini güden Türkiye, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney eksenlerinde, üretici ve tüketici ülkeler arasında güvenilir bir transit ülke rolünü üstlenme ve dinamik bir enerji terminali konumu edinme yönünde de girişimlerde bulunmaktadır [30].

Dünya üzerindeki ispatlanmış petrol ve doğalgaz rezervlerinin ¾’ ü Türkiye’ nin çevresindedir. Doğalgaz ve petrol rezervi zengin olan Orta Asya ve Ortadoğu ülkeleri ile enerji ihtiyacı olan sanayileşmiş Batı ülkeleri arasında, Türkiye’ nin en güvenli koridor olduğu kabul edilmektedir. Hazar Denizi petrol ve doğalgaz rezervlerinin taşınması açısından, Türkiye’nin doğusundan geçerek Akdeniz’e ulaşan güzergah, en kısa, maliyeti düşük, teknolojik ve çevresel açıdan uygun ve güvenilir seçeneği oluşturmaktadır. Diğer taraftan, bu kadar büyük miktarlarda petrolün dar ve trafiği yoğun Türk Boğazları’ndan tankerlerle taşınması sürdürülebilir bir uygulama değildir. Bu nedenlerden ötürü Türkiye, Hazar petrol ve doğal gaz rezervlerinin

69

Batı’daki pazarlara taşınması yönündeki çabalarını, Doğu- Batı Enerji Koridoru Projesi’nin gerçekleştirilebilmesi üzerinde yoğunlaştırmıştır.

Doğu – Batı Enerji Koridoru Projesi Trans – Hazar ve Trans – Kafkasya petrol ve doğalgaz boru hatlarının yapımına dayanmaktadır. Doğu Batı enerji koridoru Bakü – Tiflis – Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı, Bakü – Tiflis – Erzurum Doğalgaz Boru Hattı ile Hazar Geçişli (Türkmenistan – Türkiye – Avrupa) Doğalgaz Boru Hattı tasarılarını kapsamaktadır.

Boğazları by-pass ederek Kazak ve Rus petrolünü Akdeniz’e taşıyacak ve Rus gazını da Ceyhan’a taşıması öngörülen projeler ise “Kuzey – Güney Enerji Koridoru” olarak tanımlanmaktadır.

Kafkasya ve Orta Asya’yı Avrupa’ya bağlayan boru hattı projeleri, bölgenin Batı’yla bütünleşmesi açısından önemlidir. Güvenli ve ticari açıdan karlı boru hatları, bölgenin istikrar ve refaha ulaşmasına yardımcı olacaktır. Bu aşamada, Bakü-Tiflis- Ceyhan Ham Petrol Ana İhraç Boru Hattı (BTC) Projesi, hem Orta Asya hem de Azerbaycan petrolü için planlanmıştır. BTC projesinin inşa aşaması 2002 yılında başlamıştır ve Hazar petrolünü taşıyacak ilk tankerin Ceyhan’dan 2005 yılının ikinci yarısında dolum yapması beklenmektedir. BTC boru hattı, Hazar petrolünü Batı pazarlarına güvenli biçimde taşımakla kalmayacak, Türk Boğazları’ndaki tanker trafiğini azaltarak, seyir güvenliğine, çevrenin korunmasına ve İstanbul’un 12 milyonluk nüfusunun güvenliğine de katkıda bulunacaktır. BTC Projesi, enerji arzının düzenli, güvenli ve düşük maliyetli bir yolla çeşitlendirilmesi bakımından, Avrupa için sağlam ve uygulanabilir bir seçenek oluşturmaktadır. Bu proje, ekonomik açıdan en uygun, çevresel açıdan en güvenli, stratejik bakımdan ise en makul opsiyonu sunmaktadır. Böylelikle Türkiye, Hazar petrol ve doğalgazının dünya pazarlarına güvenli bir şekilde taşınmasını kolaylaştıracaktır. Doğu-Batı Enerji Koridoru’nun diğer önemli projesi, Azeri doğalgazını Gürcistan üzerinden Türkiye’ye taşıyacak olan Bakü-Tiflis-Erzurum (BTE) Doğalgaz Boru Hattı’dır. Bu hat aynı zamanda, Türkmen doğalgazını Avrupa’ya ulaştıracak Hazar geçişli Boru Hattı Projesi’nin ilk ayağını oluşturmaktadır. Söz konusu projenin yasal çerçevesi tamamlanmış olup, Gürcistan ve Azerbaycan’daki inşa aşaması başlamış

70

bulunmaktadır. Azeri doğal gazının dağıtımına da 2006 yılı içinde başlanması öngörülmektedir. Hazar petrolü ve doğal gaz kaynaklarının birden fazla boru hattıyla taşınması, Avrupa ülkelerinin enerji arzını çeşitlendirmelerine ve güvence altına almalarına imkan sağlayacaktır. Güney Avrupa Gaz Ringi projesi çerçevesinde Türkiye ve Yunanistan doğal gaz boru hatlarının enterkonneksiyonu, gelecekte Avrupa’nın enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi çabalarının önemli bir parçasını oluşturacaktır. Türkiye ve Yunanistan arasında bu konuya ilişkin Hükümetlerarası Anlaşma’nın Şubat 2003’de; BOTAŞ ile DEPA arasındaki Doğal Gaz Alım-Satım Anlaşması’nın da Aralık 2003’de imzalanmasıyla, Türkiye’nin enerji şebekesinin AB ile birleştirilmesi sağlanmıştır. BOTAŞ ayrıca, son dönemde, Bulgaristan’ın Bulgargaz, Romanya’nın Transgaz, Macaristan’ın MOL ve Avusturya’nın OMV

şirketleriyle, Türkiye’den geçecek doğal gazın Bulgaristan, Romanya ve Macaristan üzerinden Avusturya’ya naklini öngören Nabucco Projesi’ne ilişkin bir protokol imzalamıştır. Bu gelişmelerin de ortaya koyduğu üzere, dünyanın ekonomik merkezleri ve enerji kaynakları arasındaki stratejik kesişim noktasında bulunan Türkiye Avrupa için önemli bir enerji ortağı konumunda bulunmakta ve enerji stratejisi AB enerji güvenliği politikasıyla paralellik arz etmektedir Türkiye’nin, Norveç, Rusya ve Cezayir’in ardından Avrupa’nın dördüncü ana enerji ikmal kanalı olma hedefi AB’nin enerji ikmal güvenliği politikasıyla örtüşmekte ve Türkiye-AB işbirliği açısından yeni ufuk açmaktadır. Türkiye’nin Avrupa’nın enerji arz güvenliği açısından önemli konumu AB komisyonu tarafından birçok vesile ile en üst

düzeyde dile getirilmiştir.

Kazakistan’ın ve Türkmenistan’ın Doğu-Batı Enerji koridoru tasarılarında yer almaları bu kapsamdaki bölgesel işbirliği alanının Orta Asya’ya kadar uzatılmasını sağlayacaktır.

Türkiye bir yandan siyasi ve ekonomik açıdan büyük önem arz eden bu uluslararası enerji projelerini gerçekleştirirken, Ortadoğu ve Hazar Havzası ile Batı arasında doğal bir enerji köprüsü olma rolünü gereği gibi yerine getirebilmek için kendi enerji sektörünü serbestleştiren kanunları çıkarmıştır. AB mevzuatına uyum da gözetilerek, enerji sektörünün yeniden yapılanmasına ilişkin bu çalışmalar çerçevesinde yeni Doğalgaz Piyasası ve Elektrik Piyasası Kanunları yürürlüğe girmiştir.

71

Diğer yandan, 2000 yılının Kasım ayında Avrupa Birliği Komisyonunca açıklanan “Enerji Temini Güvenliği İçin Bir Avrupa Stratejisine Doğru” başlıklı Yeşil Kitabın Avrupa enerji temini güvenliği için çeşitli kaynaklardan kesintisiz gaz akışı temasını işlemiş olması Türkiye için yeni olanaklar yaratmıştır. Enerji güvenliğine büyük önem atfederek ülkemizce izlenen enerji stratejisi çerçevesinde son yıllarda geliştirilen projeler ve enerji piyasasının serbestleşmesi Avrupa’nın kaynak çeşitlendirmesi için Türkiye’yi önemli bir partner konumuna getirmiştir.

2020 yılında yüzde 40 oranında artması beklenen AB doğalgaz ihtiyacının karşılanmasında ülkemiz, RF, Norveç ve Kuzey Afrika’dan sonra dördüncü arteri teşkil edebilir. Türkiye’nin Avrupa’nın enerji arz güvenliği açısından bu önemli konumu AB Komisyonu tarafından birçok vesile ile en üst düzeyde dile getirilmiştir. Ayrıca Türkiye, Avrupa Birliği’nin INOGATE programı çerçevesinde geliştirilen “Güney Avrupa Gaz Ringi” projesinde aktif bir rol oynamak için de gerekli çalışmaları başlatmıştır. Bu meyanda Türkiye üzerinden ve Balkanlar güzergahını izleyerek Hazar havzası doğalgazının Avrupa ülkelerine ihracına yönelik projeler üzerinde çalışmalara başlanmıştır. Türkiye-Yunanistan doğalgaz bağlantısına ilişkin hükümetlerarası anlaşma iki ülke arasında 23 Şubat 2003 tarihinde imzalanmıştır. Türkiye’nin bölgedeki enerji stratejisi dışlayıcı değil, işbirliğine dayalı bir politikaya dayanmaktadır. Söz konusu işbirliği karşılıklı bağımlılık yaratarak bölgenin istikrarına, ülkelerin kalkınmalarına ve halkların refaha kavuşmasına imkan tanıyacaktır.

Türkiye aynı anda Avrupa, Avrasya, Ortadoğu, Balkan, Karadeniz ve Akdeniz ülkesi olma ayrıcalığına sahiptir. Bu coğrafyadaki bütün komşuları ile yakın ilişki içindedir. Öte yandan, Türkiye süratle gelişen ve enerji ihtiyacı hızla artan bir ülkedir. Ülkemiz artan enerji ihtiyacını karşılarken de tabiatıyla arz kaynaklarını çeşitlendirmek durumundadır. Çok boyutlu bir niteliğe sahip Türkiye’nin enerji stratejisini, enerji kaynaklarını çeşitlendirmek ve enerji arzı güvenliğini sağlamak, bölgenin önde gelen tüketim ve transit terminali olmak, aynı zamanda Türk enerji piyasasının liberalizasyonu sürecini devam ettirmek şeklinde özetlemek mümkündür.

72

Benzer Belgeler