• Sonuç bulunamadı

Türkiye, hızla artan nüfusa istihdam olanakları yaratamamaktan kaynaklanan bir işsizlik sorunu ile karsı karsıyadır. Diğer bir ifade ile Türkiye’de işsizlik, ekonomik kalkınma süreci içinde hızlı nüfus artısı ve kentleşmenin beslediği işgücü ve arz - talep arasındaki dengesizlikten kaynaklanmaktadır. Türkiye’de işsizliğin genellikle istihdam içinde farklı şekiller almak suretiyle, düşük gelir, fakirlik, çalıştığı halde asgari gelirden yoksun ve milli gelire katkı yapmayan yapay istihdam biçimleri şeklinde ortaya çıktığı

15

anlaşılmaktadır(Uyar, 2005: 73). Bununla birlikte, sanayileşmede istenilen düzeye ulaşılamaması, tarım toplumu niteliğinin belli ölçüler içinde ağırlığının sürmesi ve hızlı artan genç nüfusun istihdamı sağlayacak yatırımların yapılmaması gibi nedenlerle işsizlik yapısal bir nitelik taşımaktadır. Türkiye’de işsizliğin bu yönü ile faktör dengesizliğinden kaynaklandığı söylenebilir (Uyar, 2005: 73).

İşgücü piyasasının arz yönünü belirleyen faktör olan nüfusun miktarı, yapısı ve kullanılış sekline bağlı olarak istihdamın yapısını etkilemektedir. Nüfus artış hızı, işgücü artış hızını belirleyen temel değişendir. İşgücü arzındaki artış hızı doğrudan doğruya nüfus artış hızı ile ilgilidir. Bunun nedeni, işgücünün çalışma çağındaki nüfusa oranı olarak tanımlanan işgücüne katılma oranı sabitken ve dış göçler ihmaledilirken, nüfus artış hızının 15 yıl sonra işgücü artış hızına eşit olacağı beklentisidir(DPT, 2001:177). İstihdam yapısının bir belirleyicisi olan nüfus, Türkiye’de hızla artmakta ve nüfusun önemli bir bölümünü de genç yaş grubu oluşturmaktadır. Nüfusun genç yapıda olması, bir taraftan çalışma çağındaki nüfusu, diğer taraftan işgücüne katılan nüfusu artırmaktadır. Her yıl sınırlı olarak artan istihdam olanaklarına karşılık daha fazla artan işgücü, işsizliğin sürekli artmasıyla sonuçlanmaktadır (Algan ve Ildırar, 2003:58).

İşgücü (emek) arzı, bir ekonomide toplam nüfus içinde ekonomik faaliyete katılmak isteyenlerin toplam sayısını ifade etmektedir. Genel nüfus miktarı emek arzının kaynağıdır. Fakat bu kaynak, bütünüyle emek arzına dâhil değildir. 15 yaşından aşağı çocuklarla, 64 yaşından yukarı yaslılar çalışma cağı dışında kabul edilir. Yani, çalışma çağındaki nüfus (cağ nüfus), 15-64 yaş içinde yer alan kişileri kapsamaktadır (Zaim, 1997:107-108).

15-64 yaşları arasındakilerin oluşturdukları çağ nüfusa aktif (faal) nüfus da denilmektedir. Aktif nüfus tanımlaması, bu yastakilerin aktif ve çalışır durumda olduğunu göstermez. Bu yaş grubu çalışan nüfus olmayıp, çalışma çağına gelen nüfus olduğundan ve iktisaden faal olanların yanında faal olmayanları da kapsadığından, çağ nüfus deyimi daha doğru olmaktadır. Kısacası çağ nüfus, fiilen çalışanların veya çalışmak isteyenlerin sayısını değil, “bir ülke nüfusunun istihdam potansiyelini” göstermektedir. Türkiye’de DİE’nin yaptığı araştırmalarda 12-65 yaşları arası çağ nüfus olarak kabul edilirken, diğer ülkelerin çoğunda uygulanmakta olan sınıflandırmaya göre çağ nüfus 15-64 yaş arası olanları kapsamaktadır (Eren,2002:12-13).

16

Tablo-4:Kurumsal Olmayan Nüfusun İşgücü Durumu [15+ yaş]

İşgücüne Katılma

Oranı İstihdam Oranı İşsizlik Oranı Tarım Dışı İşsizlik Oranı

Yıllar % 2000 49,9 46,7 6,5 - 2001 49,8 45,6 8,4 - 2002 49,6 44,4 10,3 - 2003 48,3 43,2 10,5 - 2004 46,3 41,3 10,8 14,2 2005 46,4 41,5 10,6 13,5 2006 46,3 41,5 10,2 12,7 2007 46,2 41,5 10,3 12,6 2008 46,9 41,7 11 13,6 2009 47,9 41,2 14 17,3 2010 48,8 43 11,9 14,8 2011 49,9 45 9,8 12,4 2012-Ocak 48,2 43,2 10,2 12,4 2012-Şubat 47,9 42,9 10,4 12,7 2012-Mart 48,6 43,8 9,9 12,1 2012-Nisan 49,6 45,2 9,0 11,1 2012-Mayıs 50,5 46,3 8,2 10,4 2012-Haziran 50,8 46,8 8,0 10,2 2012-Temmuz 50,8 46,6 8,4 10,7 Kaynak: TÜİK, 2012

Tablo’ya bakıldığında 2000 yılında istihdan oranı %46,7 iken işsizlik oranı %6,5 olduğu görülmektedir. 2009yılında istihdan oranı %41,2 iken işsizlik oranı %14 olduğu görülmektedir. 2012 yılının Haziran ayında ise, yılında istihdan oranı %46,8 iken işsizlik oranı %8 olduğu görülmektedir.

2.4.1.1.Türkiye’de İşsiz Nüfus ve İşsiz Nüfusun Bazı Özellikleri

Türkiye’de kırdan kente göçlere bağlı olarak işsizlerin sayısında önemli artışlar olmuştur. 1990’lı yıllara kadar çeşitli nedenlerle yüksek düzeyde olan işsizlik oranı, 1990’lı yıllardan sonra azalma eğilimine girmiş olsa da, yaşanan ekonomik krizler ve siyasi istikrarsızlıklar yüzünden tekrar yükselme eğilimine girmiştir(Yılmaz, 2005: 45). Türkiye’de işsiz nüfusla ilgili başka bir olayda yurt dışına doğru yaşanan insan göçüdür. Başta Almanya olmak üzere çok sayıda Avrupa ülkesine çok sayıda insanımız çalışmak amacıyla göç etmek zorunda kalmışlardır. Türkiye’de işsiz nüfusun özelliklerine baktığımızda ise; 15 ve yukarı yaşlardaki nüfusun cinsiyete göre dağılımı %50,2 kadın, %49,8 erkek gibi birbirine çok yakın olmakla birlikte, işsiz nüfusun %75,5’ini erkekler oluşturmaktadır. Bu durum çalışma yaşındaki kadın nüfusun önemli bir kısmının ev hanımı olması nedeniyle iş gücüne katılma oranının düşüklüğü ile yakından alakalıdır. Türkiye’deçalışma yaşında olmakla birlikte iş gücüne dahil olmayan nüfus içinde en

17

büyük bölümü ev hanımları oluşturmaktadır. İş gücüne katılan erkek ve kadın nüfusta işsizlik oranları 2005 yılı itibariyle %10,3 ile birbirine eşittir (Yılmaz, 2005: 47).

2.4.2.Türkiye’de Nüfus ve İşgücü (Emek) Arzı

Nüfusun yoğunluğu ve yapısı istihdamın da yapısını etkiler. Nüfustaki artış işgücü artışını tetikler. İşgücüne katılma oranı değişmezken ve dış göçler ihmal edildiğinde nüfustaki artışın 15 yıl sonra işgücü artışına eşit olacağı beklentisidir(DPT, 2001:7). Türkiye’de nüfusun özellikle de genç nüfusun hızla artması işgücüne katılımında bu oranda artmasını gerektirmektedir. Ancak ülkemizde bu gelişme sağnamadığından işsizlik sürekli artmaktadır (Algan ve Ildırar, 2003:58).

2.4.3.İstihdamın Sektörel Dağılımı ve İşgücü Talebi

Ekonomik sistemimizin karakteristik özellikleri istihdam artış hızında durgunluk ve düşmeyen işsizlik oranları şeklindedir. Ekonomik büyüme iş alanı yaratmadaki büyümeyi getirmemektedir(Ansal ve diğerleri, 2000:21). Son yıllarda büyüme oranı ile işgücü talebi arasındaki bağzayıflamakta, yatırımlarda görülen artışın büyümenin istihdam yaratma kapasitesini artıracağını beklentisi oluşmaktadır.

Tablo5:İstihdamın Sektörel Dağılımı

2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011

NACE Rev.1 NACE 2 Rev.2

Tarım 29,1 25,7 24,0 23,5 23,7 24,6 25,2 25,5

Sanayi 24,9 26,3 26,8 26,7 26,8 25,3 26,2 26,5

Hizmetler 46 48 49,2 49,8 49,5 50,1 48,6 48,1

Toplam 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 Kaynak: TÜİK 2012

Tabloda 2004–2011 yılları arasındaki istihdamın sektörel dağılımı gösterilmektedir. Tablo incelendiğinde, yıllar içindeki dalgalanmalar olasına rağmen hizmet sektöründe istihdamın daha fazla olduğu görülmektedir.

2.4.4.İstihdamın Eğitim Düzeyi

Dünyada işgücü arz ve talebi arasında bir açık olduğu temel sorun haline gelmiştir. İşgücünün niteliği arttırlmak isteniyorsa bu ancak iyi bir eğitimle mümkündür (Kumaş, 2001:34-35). Ancak ilginç bir veri olarak tarım dışı istihdamda

18

kadın işgücünün erkeklere oranla daha vasıflı olduğu gözlenmektedir. Bu durum kadınların işgücüne katılmalarında eğitimin belirleyici bir rol üstlendiği şeklinde yorumlanmaktadır (Özsuca, 2003:59-60).

2.4.5.Kayıt Dışı ve Enformel İstihdam

Kayıt dışı istihdam ülkemiz açısından önemli bir sorun haline gelmiştir. Bu istihdam biçimde bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıt sözkonusu değildir. Enformel istihdamda bir şirketleşme olmadığı gibi on kişiden daha az çalışanı olan, sabit bir işyeri ortamı olmayan ve çoğunlukla kendi hesabına çalışan bir yapıyı görmekteyiz. (TÜSİAD, 2004a:197).

Kayıt dışı istihdamda çalışanların hiçbir kaydı olmadığından vergi ve sosyal güvenlik primleri vb. gibi yasal yükümlülüklerden kaçınılması söz konusudur. Göçler ve düşük eğitim seviyesi enformel sektörde istihdama yönlendirmektedir (ÇSGB, 2004:26).

2.4.6.Çocuk İstihdamı

Çocuk istihdamı da kayıt dışı istihdam içinde tanımlanmaktadır. Bu istihdamın neden olarak nüfus artış hızı, ekonomik krizler, bütçeden eğitim ve sağlığa yeterince pay ayrılmaması gösterilmektedir. Ancak eğitim sınırlılığı, hak arama gücü v.b. nedenlerde göz ardı edilmemelidir. Türkiye’de çocuklar ücretsiz aile işçisi olarak tanımlanmaktadır. Çocuk istihdamında düşük ücret ve sigortasız çalıştırma mümkün olabilmektedir(ÇSGB, 2004:41-42). Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’ya göre (2002:8) Dünyada 5-17 yaş grubunda 1 milyar 531 milyon çocuk bulunmakta ve bunların 1 milyar 199 kişisini ise 5-14 yaş grubundaki çocuklar oluşturmaktadır. İstihdanda yetişkinlerin yerine çocukların tercih edilmesi işverene işgücü maliyeti yönünden kolaylıklar sağlamaktadır (TÜSİAD, 2002:107).

Benzer Belgeler