• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de keman eğitiminin geçmiĢ Osmanlı dönemlerine kadar uzanmaktadır. Gerek Osmanlı Devletinde gerekse Türkiye Cumhuriyeti Devletinde uygulanan keman eğitimi, heveslilerin keman eğitimi ve mesleki keman eğitimi kapsamında uygulanmıĢtır. Heveslilerin keman eğitimi, özel dersler ve özel müzik kurumlarıyla yapılmaktadır. Nitekim Osmanlı dönemindeki musikicilerin birçoğu özel keman dersleri vermiĢtir. Gazimihal kayıtlarında bu musikicilerden Madam Duachasten'ın (Seyfettin Asal’ın ilk keman öğretmeni) Beyoğlu’nda özel keman dersleri verdiğini belirtmiĢtir (Gazimihal, 1955: 54). Muzika-i Hümayun, Türkiye’de Batı müziği tarzında mesleki keman eğitimi veren ilk kurum olarak kabul edilebilir. Bu kurumda keman eğitimine baĢlayan öğrenciler gerek yurt içi gerekse yurt dıĢı öğrenimlerini tamamladıktan sonra Cumhuriyet devrimleri sonucunda açılan müzik kurumlarında görev almıĢlardır. Muzika-i Hümayunda kurulan yaylı çalgılar bölümünde kullanılan keman öğretim programları hakkında bilgilere ulaĢılamaması dönemin arĢivleme geleneğinin daha oturmamıĢ olması ve kurumun yeni açılmıĢ olmasına bağlanabilir. Aynı durum hem Batı hem de Türk musikisi tarzında eğitim

veren Dar'ül Elhanda da görülmektedir; ancak Uçan'ın da belirttiği gibi 1970'li yıllara kadar Türkiye de ki metotlarının dıĢa bağımlı olduğunu düĢünüldüğünde ve bu kurumlarda eğitim veren keman eğitimcilerinin çoğunun yabancı olduğu bilinmekteyken verilen keman eğitimde yabancı eğitimcilerin ellerinde bulunan veya hazırlamıĢ oldukları keman programları veya metotları olduğu söylenebilir.

Görüldüğü gibi mesleki musiki programlarında keman öğretim programları dendiğinde baĢlangıç noktasını Musiki Muallim Mektebiyle baĢlatmak bir zorunluluk gibidir. Kurumun 1925 talimatnamesinde '' talim edilecek aletler'' içerisinde keman geçmektedir. 1931 yılındaki talimatnamede ise '' her talebe evvel emirde keman çalmaya mecburdur'' Ģeklinde bir ifade geçmektedir. Bu ifade ile keman çalgısı müzik öğretmeninin meslek çalgısı olarak belirlendiği Ģeklinde değerlendirilebilir. Ancak 1925 ve 1931 Musiki Muallim mektebi talimatnamelerinde herhangi bir keman eğitimi ders içeriği verilmemiĢtir. 1941’deki programda kemanın ayrıca bir ders adı ile anıldığı gözlenmektedir. 1970 programı ve 1978 yılında öğrenim dönemleri ve haftalık krediler de düĢünülerek temel kritik davranıĢların belirlendiği daha ayrıntılı bir program takip etmiĢtir (TebiĢ, 2002; Akt. Kurtaslan, 2009: 3). 1997 yılından itibaren YÖK tarafından bütün Müzik Eğitimi Anabilim Dallarında uygulanmak üzere Lisans Programı oluĢturulmuĢ, bu program 1998 yılında tüm müzik eğitimi anabilim dalında uygulanmıĢ, ilerleyen yıllarda programdaki derslerin dönemsel uygulamasında bazı üniversitelerde farklılıklar gözlenmiĢtir. Bu programda; keman eğitimi dersi diğer çalgılar gibi “Bireysel Çalgı Eğitimi” dersi kapsamında sekiz yarıyıl ve haftada bir saat olmak üzere uygulanmaktadır. 2006- 2007 eğitim-öğretim yılında yürürlüğe giren programda ise, keman eğitimi yedi yarıyıl bireysel çalgı eğitimi adı altında haftada bir saat, sekizinci yarıyılda ise bireysel çalgı eğitimi ve öğretimi adı altında yine bir saat olarak uygulanmaktadır.

Osmanlı döneminde hem Türk müziği eğitimi hem de Batı müziği eğitimi vermek ve bir konservatuvar niteliğinde sanatçı yetiĢtirmek amacıyla açılan ilk kurum Dar'ül Elhan'dır. Dönemin Türk müziği eğitim kısmının eğitim kadrosunda Ali Rıfat Çağatay (1869-1935), Tanburi Cemil Bey (1873-1916), Hüseyin Saadettin Arel (1880-1955), Suphi Ezgi (1869-1962) gibi eğitimciler bulunmuĢtur. Batı Musikisi bölümü ise, eğitim-öğretimden daha çok konser çalıĢmalarına ağırlık

vermiĢtir (ġahin; Duman, 2008: 266). Dar'ül Elhan Ġstanbul'un iĢgali sebebiyle karĢılaĢılan güçlükler sebebiyle 1921'de kapatılmıĢ, Cumhuriyet döneminde öğretimde yeni düzenlemeler yapılarak kurumun adı Ġstanbul Belediye Konservatuarına olarak 1927 de tekrar faaliyete geçmiĢtir. Yapılan bu yeni değiĢikliklerle Türk müziği bölümü kapatılıp, tamamen Batı tarzında bir eğitim benimsenmiĢtir.

1932 yılında Ġstanbul Belediye Konservatuarında eğitimi iyileĢtirmek için Prof. Joseph Marx çağrılmıĢ; ancak yabancı danıĢmanın hazırladığı rapor, hükümet politikalarıyla uyumlu olmadığı için uygulamaya konmamıĢtır. GörüĢüne baĢvurulan bir diğer uzman, Macar asıllı keman virtüözü Lico Amar’dır. Amar’ın 1934 tarihli raporunda, eğitim kurumları ve dinleyicisiyle yoğun bir müzik kültürü ortamı oluĢturulması üzerinde durulmuĢtur. Belediye Konservatuarı'nın ismi daha sonra 1986 yılında “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı”na dönüĢtürülmüĢ ve Yüksek Öğretim Kurumu’na bağlanarak varlığını sürdürmüĢtür.

Türkiye'de sanatçı yetiĢtirmek amacıyla 1936 yılında kurulan bir diğer kurumda Ankara Devlet Konservatuarı olmuĢtur. Ġçerisinde kompozisyon, orkestra yönetimi, piyano, org, arp; yaylı çalgılar; üflemeli ve vurma çalgılar; Ģan bilim dallarını barındıran çağdaĢ bir kurum oluĢturulmuĢtur. Eğitimde doğru bir temelin oturtulmasında bilimsel anlamda yeterliliğe önem verilmiĢtir. Bu bağlamda Atatürk' ün bizzat isteğiyle özel yetenekli çocukların, uluslararası düzeyde bilimsel bir eğitim alması için eğitim alabilmesi için yurt dıĢında eğitim olanağı oluĢturulmuĢtur. Bu uygulama, 1929 yılında yürürlüğe giren 1416 sayılı yasayla belirginlik kazanmıĢ, 1943 yılında yürürlüğe giren 4489 sayılı yasayla biraz daha geniĢletilmiĢtir. 1948 yılında kabul edilen 5245 sayılı yasayla özel yetenekli çocukların yurtdıĢında eğitimi sağlanmıĢtır. 1956 yılında 6660 sayılı yasayla iĢlemin kapsamı geniĢletilmiĢtir.

Görüldüğü gibi Cumhuriyet Dönemi müzik eğitimi incelendiğinde, hem müzik eğitimcisi yetiĢtirme, hem de sanatçı yetiĢtirme Ģeklinde iki ayrı alanda geliĢme yaĢanmıĢtır. YurtdıĢına giden öğrenciler, Türk müzik eğitiminde önemli yere sahip olmakla birlikte sanatçı olmak için eğitim alanlar, günümüz konservatuarların temelini atan kurumlarda etkin olarak yer almıĢlardır.

Yazının baĢlığı çerçevesinde konuyu düĢünecek olursak bu açılan kurumların hepsinde keman eğitimin yapıldığı anlaĢılmaktadır. Bu kurumların; orkestralara icracısı, açılan yeni kurumlarda keman eğitimi verecek ve Türk müziğini ulusal alanda duyurabilecek keman sanatçılarını yetiĢtirdiği görülmektedir.

Günümüz Türkiye'sinde keman eğitiminin yapıldığı mesleki müzik kurumları: Konservatuarlar (ilk, orta ve yüksek öğrenim bölümleri), Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri, Eğitim Fakülteleri GSEB Müzik Öğretmenliği ABD, Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümleri’dir. Keman eğitimi veren bu kurumlarda hedeflenen eğitimi düzeyi keman icracılığı açısından farklıdır. Konservatuarlardaki keman eğitiminde amaç keman sanatçısı yetiĢtirmektir. Diğer okullarda ise keman sanatçısı yetiĢtirmek gibi bir amaçları bulunmamaktadır. Keman eğitimi bu okullarda müzik öğretmenine nitelik kazandırma amacı ile bireysel çalgı olarak kullanılmaktadır.

1.1.4. Türkiye’deki Mesleki Keman Eğitiminde Türk Musikisi