• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Bankacılığın Gelişimi

2.1.2. Bankacılık Sektörünün Gelişimi

2.1.2.3. Türkiye’de Bankacılığın Gelişimi

Bankacılık sektöründeki gelişmeler, ülkenin ve dünyanın içinde bulunduğu ekonomik durumdan, ticaretteki gelişmelerden, teknolojiden, finansal ihtiyaçlardan ve ekonomik birimlerin beklentilerinden büyük ölçüde etkilenmektedir. Bunların yanı sıra sermaye birikimi, uluslararası sermaye akımlarının derecesi ve diğer finansal kurumların gelişmişlik düzeyi de bankacılık sektörünün gelişimine etki eden diğer faktörleri oluşturmaktadır (http://www.banka-kredileri.org/index.php/bankacilik, 19.12.2011).

Cumhuriyetin kuruluşundan öncesine, Osmanlı İmparatorluğu’na bakılacak olursa, tanzimata kadar olan dönemde ne bankaya ne de bankacılığa benzer herhangi bir kuruluşa rastlanılmamaktadır. Batı Avrupa ülkelerinin 18. ve 19. yüzyıllarda gerçekleştirdikleri sanayi devrimini Osmanlı Devleti’nin aynı dönemlerde gerçekleştirememesi bankacılığın gelişimini engelleyen faktörlerden biri olmuştur (Akgüç, 1992).

Sarraflar, Osmanlı’da devlet parası ile yabancı ülke paralarını değiştiren aracılar olmuşlardır. 1760’lardan itibaren Osmanlı Devleti’nin malî durumunun bozulması ile önemleri daha da artmıştır. Avrupa finans çevreleriyle olan ilişkileri sayesinde sarraflar, Osmanlı Devleti için Avrupa piyasalarından kısa vadeli borçlar bulmaya başlamışlardır (Pamuk, 2003). Bir süre sonra banker adını almışlardır. Sarraflık azınlıkların kontrolünde olduğundan, bankacılık faaliyetleri de yabancı bankalarla başlamış ve uzun süre onların tekelinde kalmıştır (Aksoy, 1998).

1840 yılında Kaime adı verilen ilk kağıt para tedavüle çıkarılmıştır. Bütçe açıklarını kapatmada kullanılan bu paranın emisyonu kısa sürede büyük artış göstermiş, dış ticarette sürekli açık verilmesinin de etkisiyle, Kaimenin yabancı paralar karşısında değerinde önemli düşüşler yaşanmıştır. Hükümet, Kaimenin dış dengesini korumak için arayışlara girişmiş, Galata Bankerlerinin de teşvikiyle bir bankanın kurulmasına karar verilmiştir. Böylece, 1847 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk bankası olan İstanbul Bankası (Bank-ı Dersaadet) kurulmuştur. Ancak, 1848′de Fransa’daki devrim hareketinden sonra, Osmanlı Devleti’nin dış ticaret hacmindeki daralmaya bağlı olarak ekonomik olumsuzlukların artması, İstanbul Bankası’nın Hükümet’e verdiği kredileri tahsil edememesine yol açmıştır. Sonunda 1852 yılında faaliyetlerini durdurmuştur (http://www.banka-kredileri.org/index. php/bankacilik, 19.12.2011).

Şubat 1856’da Islahat Fermanında bir banka kurulması önerisi yayımlanmıştır. Aynı yıl İngiliz sermayesiyle, İngiliz ortaklar, Fransız ortaklar ile Kırım Savaşı'ndan beri süregelen mali krize son vermeye kararlı Sultan

Abdülaziz tarafından sözleşme imzalanmış ve Ottoman Bank kurulmuştur. Ottoman Bank'ın mirasını devralan Bank-ı Osmanî-i Şahane ise 4 Şubat 1863 günü imzalanan yeni bir sözleşmeyle kurulmuştur. Banka- Osmanî-i Şahane’ye Osmanlı İmparatorluğu'na borç kaynağı yaratma, borçlanmalarda aracı rolü üstlenme ve devlet bankalarının en önemli imtiyazlarından biri olan para basma hakkı tanınmıştır. 17 Şubat 1875'te ise Banka, imparatorluğun hazinedarı konumuna getirilmiş böylece artan mali desteğine karşılık, bütçenin hazırlanmasında ve uygulamasında söz sahibi olarak, hazine işlemlerinde de tekeli konumuna gelmiştir (http://www.obarsiv.com/ob- tarih.html, 03.01.2012).

Osmanlı dönemindeki yabancı bankalar sadece ticaret alanında faaliyet gösterdiklerinden, tarımsal kesimde finansman sorunları ile karşılaşılmıştır. Niş Kenti Valisi olan Mithat Paşa, çiftçilerin içinde bulundukları zor koşullara da yakından tanık olmuştur. Bu alanda teşkilatlanmanın zorunlu olduğu fark etmiştir. Çiftçilerin, tefecilerin elinden kurtarılması için devlet yardımının gerektiği, ancak bu yardımın halk hareketiyle desteklenmesinin önem taşıdığı sonucuna varmıştır. Böylece 1863 yılında, çiftçilerin oluşturduğu kaynakla, Mithat Paşa öncülüğünde, devlet himayesinde "Memleket Sandıkları" kurulmuştur. Bulgaristan’da Kurulan bu sandıklar ulusal bankacılığımızın ilk örneği olarak tarihe geçmiştir (http://www.ziraatbank.com.tr, 01.12.2011).

15 Ağustos 1888'de Sandıkların yerine işlevlerini üstlenecek modern finans kuruluşu olarak Ziraat Bankası resmen kurulmuş, o tarihte faaliyette bulunan Sandıklar, Banka şubelerine dönüştürülerek faaliyete başlamıştır. 1924 yılında alınan bir kararla banka anonim şirket statüsüne kavuşturulmuş, sermayesi artırılmış ve bankaya tarımsal kredi vermenin yanında her türlü bankacılık faaliyetinde bulunabilme yetkisi verilmiştir.

1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanı ve milliyetçilik eğilimlerinin artması ile birlikte ulusal sermaye ile pek çoğu yerel ve tek şubeden oluşan bankaların kurulması süreci başlamıştır. 1909-1923 döneminde 7 yabancı, 2

azınlık bankasına karşın, ulusal nitelikli 21 banka kurulmuştur. Ancak yerli sermaye ile kurulan bankaların büyük bir bölümü uzun ömürlü olamamış, yabancı bankalarla rekabet edemeyerek faaliyetlerine son vermek zorunda kalmışlardır.

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından, dünyada ortaya çıkan emisyon sağlayacak merkez bankalarının oluşturularak ülkelerin kendi para politikalarını bağımsız olarak belirlemeleri yönündeki eğilimin etkisiyle ve Kurtuluş Savaşı ile kazanılan siyasi bağımsızlığı ekonomik bağımsızlıkla güçlendirmek amacıyla bir merkez bankası kurulması yönündeki tartışmalar ve çalışmalar hız kazanmıştır. Bu konu ilk olarak 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde ele alınmış ve “millî devlet bankası” kurulması fikri üzerinde durulmuştur. Merkez Bankası yasa tasarısı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 11 Haziran 1930 tarihinde kabul edilerek “1715 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu” adı ile 30 Haziran 1930 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Merkez Bankası, farklı kurum ve kuruluşlarca yürütülen işlevlerin tek elde toplanmasını takiben 3 Ekim 1931 tarihinde faaliyetlerine başlamıştır. Diğer kamu kurumlarından farklılığının ve bağımsızlığının bir göstergesi olarak anonim şirket biçiminde hukuki varlığını kazanan Bankanın hisseleri (A), (B), (C) ve (D) sınıflarına ayrılmıştır. A sınıfı hisseler Hazineye B sınıfı hisseler milli bankalara, C sınıfı hisseler yabancı bankalar ile imtiyazlı şirketlere, D sınıfı hisseler ise Türk ticaret kuruluşlarıyla Türk uyruklu gerçek ve tüzel kişilere ayrılmıştır ( http://www.tcmb.gov.tr/yeni/banka/tarihce.html, 22/12/2011).

Kuruluş Kanunu’na göre Merkez Bankasının temel amacı ülkenin ekonomik kalkınmasını desteklemektir. Bu amaçla Banka, temel politika aracı olan reeskont oranlarını belirlemeye, para piyasasını ve para dolaşımını düzenlemeye, hazine işlemlerini yerine getirmeye ve Türk parasının istikrarına yönelik önlemleri almaya yetkili kılınmıştır. Banka ayrıca banknot basma yetkisine tek elden sahip duruma getirilmiştir. Bunlara ek olarak Banka, devletin haznedarlığını da üstlenmiştir.

1923 yılında yapılan Türkiye İktisat Kongresi’nde hükümet ile tarım, ticaret, sanayi ve işçi kesimlerinin önde gelenleri bir araya gelmiştir. Gelişme için ihtiyaç duyulan sermayenin tedarik edilebilmesi için, ulusal bankaların kurulması, ancak özel kesimin yeterli sermaye birikimine sahip olmaması nedeniyle, devletin de banka sermayelerine katkı yapması gerektiği fikri benimsenmiştir. Kongreye katılan tüccarlar bir ana ticaret bankasının kurulmasını önermişler ve Türkiye İş Bankası bu öneriler doğrultusunda 1924 yılında özel sektör bankası olarak kurulmuştur. Diğer taraftan, sanayi bankası kurulması konusundaki kararına paralel olarak, ülke sanayisini ve madenlerini geliştirmek amacıyla 1925 yılında Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuştur. Ayrıca ülkenin hızlı bir şekilde onarımı, inşaat sektörüne kredi sağlanması amacıyla 1927 yılında Emlak ve Eytam Bankası kurulmuştur.

1934 yılında uygulanmasına başlanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planına istinaden 20 fabrikanın kurulması, işletilmesi ve finansman ihtiyacının karşılanması amacıyla Sümerbank kurulmuştur. Küçük esnaf ve zanaatkârlara destek olmak için 1938 yılında Türkiye Halk Bankası kurulmuştur.

1945-1959 yılları arasında sanayileşme stratejisi olarak devletçiliğin yerini özel sektörün desteklenmesinin alması ile ekonomik kalkınmanın hızlandırılması amacıyla girişimlerde bulunulmuştur. Kuşkusuz bu stratejinin bankacılık sektörü üzerinde de etkileri görülmüştür. Bu dönemde birçok özel sermayeli bankalar kurulmuştur. Bu bankalar arasında Yapı Kredi Bankası(1944), Türkiye Garanti Bankası (1946), Akbank (1948), Türkiye Vakıflar Bankası (1954), Turizm Bankası (1955) yer almaktadır. 1950’de uluslararası sermaye kuruluşlarıyla doğrudan bağlantılı olan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası kurulmuştur.

1958 yılında bankacılık mesleğinin gelişmesi, bankalar arasında dayanışmanın sağlanması ve haksız rekabetin önlenmesi amacıyla Türkiye Bankalar Birliği kurulmuştur.

Türkiye ekonomisinin 1960’lı yıllarda planlı döneme girmesiyle birlikte bölgesel bankaların çoğu kapanmış, çok sayıda küçük banka yerine, az sayıda çok şubeli büyük banka kurulması yönünde bir eğilim ortaya çıkmıştır. (Arslan, 1982).

24 Ocak 1980’de alınan karalar neticesinde bir istikrar ve ekonomik değişim programı uygulamaya başlanmıştır. Bankacılık sektörü de, bu istikrar programının hedefine uygun olarak, yürürlüğe giren dışa açılma, serbest piyasa ekonomisine geçiş ve liberalleşme politikalarından en çok etkilenen ve değişim içine giren sektörlerden biri olmuştur. Bu çerçevede, Türk bankacılık sektörü 1980’den itibaren hızlı bir gelişme göstererek, uluslararası banka ve finans sistemi ile bütünleşme sürecine girmiştir (Öcal, 1992).

Türkiye’de 1980 öncesi dönemde perakende bankacılık yoğun şube ağına dayalı mevduat bankacılığı şeklinde uygulanırken, 1980 sonrası dönemde artan rekabetle birlikte perakendeci bankalar özellikle bilgisayar teknolojisi olmak üzere ATM, kredi kartları, satış noktası terminalleri gibi bireysel bankacılık hizmetlerinde önemli aşama kaydetmişlerdir. Perakende bankacılık; mevduat bankacılığı, şube bankacılığı ve ticari bankacılığı kapsamakta ve vadeli- vadesiz hesaplar, çek tahsilatı, akreditif, açık kredi kolaylıkları, kısa vadeli kredi, tüketici kredisi, kredi kartları, kambiyo işlemleri, havale, yatırım yönetimi, müşteriler adına menkul kıymet alım satımı gibi çok geniş bir hizmet yelpazesi sunmaktadır. (Balak ve Seymen, 1996)

Türk bankacılık sektörü, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun (Resmi Gazete’nin 1 Kasım 2005 tarih ve 25983 mükerrer sayılı nüshası) hükümlerine göre mevduat, katılım ile kalkınma ve yatırım bankaları olmak üzere üç fonksiyonel grupta sınıflandırılmaktadır.

Çizelge 2.6: Türkiye’deki Bankaların Fonksiyonlarına Göre Ayrımı Banka Adı Aktif (Milyon TL) Genel Pay (%) Banka Adı Aktif (Milyon TL) Genel Pay (%) Mevduat Bankaları

1 T.C. Ziraat Bankası 151.160 15,02 17 Alternatifbank 4.266 0,42

2 Türkiye İş Bankası 132.357 13,15 18 Eurobank Tekfen 4.151 0,41

3 Türkiye Garanti Bankası 123.963 12,31 19 Deutsche Bank 3.051 0,3

4 Akbank 113.183 11,24 20 Tekstil Bankası 2.573 0,26

5 Yapı ve Kredi Bankası 84.776 8,42 21 Bank Millet 1.838 0,18

6 Türkiye Vakıflar

Bankası 74.146 7,37 22 Turkland Bank 1.510 0,15

7 Türkiye Halk Bankası 73.288 7,28 23 Westlb 1.195 0,12

8 Finansbank 38.155 3,79 24 The Royal Bank of

Scotl 1.148 0,11

9 Denizbank 27.757 3,00 25 Arap Türk Bankası 1.141 0,11

10 Türkiye Ekonomi

Bankası 19.032 1,89 26 Turkish Bank 1.031 0,1

11 Hsbc Bank 17.799 1,77 27 Fibabanka 902 0,09

12 Ing Bank 17.299 1,72 28 Birleşik Fon

Bankası 797 0,08

13 Fortis Bank 12.139 1,21 29 Jp Morgan Chase Bank 702 0,07

14 Şekerbank 11.395 1,13 30 Societe Generale 674 0,07

15 Citibank 6.305 0,63 31 Habib Bank 75 0,01

16 Anadolubank 4.513 0,45 32 Adabank 51 0,01

Mevduat Bankaları Toplamı 932.371

Katılım Bankaları

1 Asya Katılım Bankası 14.513 1,44 3 Kuveyt T.Katılım

Bankası 9.727 0,97

2 T.Finans Katılım

Bankası 10.692 1,1 4

Albaraka T.Katılım

Bankası 8.406 0,84

Katılım Bankaları Toplam 43.339

Kalkınma ve Yatırım Bankaları

1 İller Bankası 9.677 0,96 8 Merly Lynch Yatırım

Bank 341 0.034

2 Türkiye Sanal

Kalk.Bankası 7.912 0,79 9

Nurol Yatırım

Bankası 217 0.022

3 Türkiye İhracat Kredi Bankası 6.289 0,62 10 Gsd Yatırım Bankası 106 0.011

4 Bankpozitif K. ve Kalkınma Bankası 1.649 0,16 11 Diler Yatırım Bankası 103 0.010 5 Türkiye Kalkınma Bankası 1.597 0,16 12 Credit A. Yatırım Bankası 66 0.007 6 İmkb Takas ve Sak.Bankası 1.509 0,15 13 Taib Yatırım Bankası 14 0.001

7 Aktif Yatırım Bankası 1.480 0,13

Kalkınma ve Yatırım Bankaları Toplam 30.962

Genel Toplam 1.006.671

Kaynak: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Bankacılıkta Yapısal Gelişmeler Sayı: 5 / Aralık 2010

Sektörün aktif büyüklüğünün %92,6’sının 32 adet mevduat bankasından, %4,3’ünün 4 adet katılım bankasından ve %3,1’inin 13 adet kalkınma ve yatırım bankasından oluşmaktadır (BDDK, 2010).

2010 yılı itibarıyla, Türk bankacılık sektöründe faaliyet gösteren 49 bankanın %75’inde küresel sermayenin payı bulunmaktadır. Türkiye’de Kurulu bankaların başta AB ülkeleri olmak üzere 31 farklı ülkede sınır ötesi faaliyeti bulunmaktadır. Türk bankacılık sektörünün toplam mevduatının %7,7’si yurtdışı şubelerde bulunmaktadır. Türk bankacılık sektörünün toplam aktifleri 2010 yılında bir önceki yılsonuna göre %20,8 oranında artarak 1 trilyon TL’nin üzerinde gerçekleşmiştir. Başta AB üyesi olmak üzere gelişmiş ülkelerin ortalama aktif büyüklüğü gelişimi ile karşılaştırıldığında, Türkiye’nin yüksek aktif büyüme hızına sahip olduğu gözlenmektedir (BDDK, 2010)

En yüksek aktif büyüklüğe sahip T.C. Ziraat Bankası A.Ş. 1863'de kurulmuş, 1888'de Ziraat Bankası haline dönüştürülmüştür. 1937'de çıkarılan Kanun ile İktisadi Devlet Teşekkülü statüsü kazanmış ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası ünvanını almıştır. 2000 yılında, kamu hukuku statüsünden çıkarılan Banka, özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirket statüsü kazanmış ve yeniden yapılanma sürecine girmiştir. 2001 yılında ise Türkiye Emlak Bankası A.Ş., Bankaya devredilmiştir. Banka sermayesinin tamamı Hazineye aittir.

Türkiye İş Bankası A.Ş. özel bankalar içerisinde aktif büyüklüğü en yüksek olan bankadır. Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası olan İş Bankası, Atatürk'ün direktifleriyle İzmir Birinci İktisat Kongresi'nde alınan kararlar doğrultusunda 26 Ağustos 1924 tarihinde kurulmuştur. İş Bankası ilk Genel Müdürü Celal Bayar'ın liderliğinde iki şube ve 37 personel ile hizmete başlamıştır. Kurulduğunda nominal sermayesi 1 milyon TL olan bankanın sermayenin fiilen ödenen 250 bin TL'lik bölümü ise bizzat Atatürk tarafından karşılanmıştır.1924 yılında Hazine'ye ait olan %12,3 oranındaki pay, Mayıs 1998’de halka arz işlemi ile yerli ve yabancı yatırımcılara sunulmuştur. Şu

anda bankanın halka açıklık oranı %32,43’dür. Banka sermayesinin %39,29’u Türkiye İş Bankası A.Ş. Men. Mun. Sos. Güvenlik Sandığına, %28,09’u Cumhuriyet Halk Partisine aittir.

Bankalar için hizmet sunumunda, müşteriler açısından ise bu hizmetlere erişimde en önemli işlevi banka şubeleri yerine getirmektedir. Bankaların aktif büyüklüğündeki artışa kıyasla şube sayısının daha yavaş artmasında verimlilik faktörü rol oynamaktadır. Finansal istikrara paralel şekilde hareket eden organik büyüme ile birlikte artışını sürdüren banka şubesi sayısı, Türkiye’de 2010 yılı itibarıyla 10 bini aşmış durumdadır (BDDK, 2010).

Banka şubesi başına nüfus rakamlarına ilişkin ülke verileri karşılaştırıldığında, Türkiye'nin şubeleşme potansiyelinin oldukça yüksek olduğu görülmektedir. AB üyesi 27 ülkenin yanında İsviçre ve G-20 ülkelerinin verileriyle karşılaştırıldığında, Türkiye şube başına nüfus kıyaslamasında (2009 itibarıyla 7.467) gelişmekte olan ülkelerle benzer bir görünüm sergilemektedir. Bununla birlikte, 2009 verilerine göre bütün AB ülkelerinin ve dünyanın en kalabalık nüfusa sahip ülkesi olan Çin'in (6.897) gerisinde kalması, Türkiye'nin şubeleşme açısından önünde geniş bir gelişim sahası olduğunu göstermektedir (BDDK, 2010).

BDDK’nın yayımladığı verilere göre, Türk Bankacılık Sektöründe Eylül 2011 itibariyle 10.501 adet şube faaliyet göstermekte ve 194.739 kişi istihdam edilmektedir.

2010 yılı toplam mevduat müşteri sayısı 49.367 bin; kredi müşteri sayısı 41.495 bin’dir. Kredi/mevduat oranı, Türkiye’nin finansal aracılığın daha da gelişmesi için kullanılabilecek potansiyelin varlığına işaret etmektedir (BDDK, 2010).