• Sonuç bulunamadı

Yenilmez ve Özabacı (2003), yatılı öğretmen okulu öğrencilerinin matematik kaygıları üzerine bir çalışma yapmıştır. Bu çalışmada, Bozüyük, Eskişehir, Kütahya, Tavşanlı ve Afyon öğretmen okullarında eğitim gören 408 öğrenci yer almıştır. Çalışma sonucunda, öğrencilerin matematik kaygıları ile matematik notları arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. Buna göre öğrencilerin matematik notları arttık sonra matematik kaygılarının düştüğü görülmüştür. Öğrencilerin sınıf düzeyleri ile matematik kaygıları arasında anlamlı bir farka rastlanmamıştır. Ayrıca matematik kaygılarını öğrencilerin cinsiyet farklarına göre de inceleyen araştırmacı, bunun sonunda da anlamlı bir fark gözlemlememiştir.

Yenilmez ve Özbey (2006)’ in ‘Özel Okul ve Devlet Okulu Öğrencilerinin Matematik Kaygı Düzeyleri Üzerine Bir Araştırma’ isimli çalışmasında ilköğretim öğrencilerinin matematik kaygı düzeylerini ve buna sebep olabilecek değişkenler (sınıf düzeyi, cinsiyet, matematik başarısı, anne-baba eğitim durumu, okul türü, genel başarı durumu) ile arasındaki ilişkileri incelemiştir. Araştırma, İnegöl ilçesinde biri özel okul, ikisi devlet okulu olmak üzere 289 ilköğretim altıncı, yedinci ve sekizinci sınıf öğrencilerine uygulanmıştır. Araştırma sonucunda cinsiyet ve okul türü değişkenlerine bakıldığında matematik kaygıları açısından bir farklılığın olmadığı gözlenmiştir. Sınıf düzeyi, genel başarı durumu, anne-baba eğitim düzeyi, matematik başarı durumu değişkenleri incelendiğinde ise matematik kaygı düzeyleri açısından anlamlı farklılıklar gözlenmiştir.

Peker ve Mirasyedioğlu (2003), lise ikinci sınıf öğrencilerinin matematiğe yönelik tutumları ile matematik başarıları arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Ankara’ da

500 lise öğrencisi üzerinda yaptığı araştırmalar sonucunda, öğrencilerin matematik tutumları ile matematik başarı düzeyleri arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişkinin olduğuna ulaşılmıştır.

Konca (2008), yedinci sınıf öğrencilerinin matematik kaygısının nedenlerini, cinsiyet, kendilerini algıladıkları zekâ düzeyi, okulun yerleşim alanı, ailenin ekonomik durumu, okul türü, anne-baba öğrenim durumu, baba meslegi değişkenleri açısından incelemiştir. 2007-2008 eğitim-öğretim yılında Şanlı Urfa iline bağlı okullarda eğitim gören 453 yedinci sınıf öğrencisi ile çalışmıştır. Öğrencilerin matematik kaygıları ile cinsiyetleri arasında anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür. Buna göre öğrencilerin cinsiyet farklarına göre matematik kaygıları da değişmektedir. Kız öğrencilerin matematik kaygıları, erkek öğrencilerin matematik kaygılarından yüksek çıkmıştır. Ayrıca araştırma sonunda öğrencilerdeki kaygısının en büyük sebepleri sınav korkusu, tahtaya kalkma korkusu ve ders esnasında kendisine daima soru sorulacağı korkusu olarak belirlenmiştir.

Bozkurt (2012), ilköğretim ikinci kademe yedinci ve sekizinci sınıf öğrencilerinin matematik kaygılarını bazı değişkenler açısından incelemiştir. Araştırma 2010-2011 eğitim-öğretim yılında İstanbul ili Anadolu yakasında eğitim gören 472 öğrenci ile yapılmıştır. Öğrencilerin matematik kaygılarının cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenlerine göre incelendiği araştırmada matematik başarısı ile matematik kaygısı arasındaki ilişki de incelenmiştir. Buna göre öğrencilerin matematik kaygıları ile cinsiyetleri arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Öğrencilerin matematik kaygıları ile sınıf düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık görülmüştür. Öğrencilerin sınıf düzeyleri arttık sonra matematik kaygılarının da arttığı görülmüştür. Ayrıca matematik kaygısı yüksek olan öğrencilerin matematik dersinde başarısız oldukları sonucuna ulaşılmıştır.

Dursun ve Bindak (2011), ilköğretim ikinci kademe öğrencilerindeki matematik kaygılarını cinsiyet, sınıf düzeyi ve matematik başarılarına göre incelemiştir. Bu incelemelerde 2007-2008 eğitim-öğretim yılında Sivas il merkezinde bulunan 266 altıncı, yedinci, ve sekizinci sınıf öğrencileri yer almıştır. İncelemeler sonucunda cinsiyet farklılığı ile matematik kaygıları arasında anlamlı bir farklılık çıkmamıştır. Sekizinci sınıf öğrencilerinin matematik kaygı puanları, altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerinin kaygı puanlarına göre anlamlı derecede yüksek çıkmıştır. Öğrencilerin matematik başarıları ile matematik kaygıları arasında ise negatif yönde anlamlı bir farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buradan da öğrencilerin matematik kaygıları arttık sonra matematik başarılarının düştüğü anlaşılmaktadır.

Dede ve Dursun (2008) çalışmalarında ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin matematik kaygı düzeylerini cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenlerine göre incelemiştir. Bu çalışmada 2005-2006 eğitim-öğretim yılında Sivas il merkezinde eğitim gören 206 altıncı, yedinci ve sekizinci sınıf öğrencisi ile çalışılmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin ‘ara sıra’ matematik kaygısı yaşadığı sonucuna ulaşılmıştır. Aynı zamanda cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenlerine göre öğrencilerin matematik kaygıları incelendiğinde anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir.

Sapma (2013), lise öğrencilerinin matematik kaygıları üzerine bir tez çalışması yapmıştır. Çalışmanın örneklemini, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında İstanbul Avrupa yakasında özel bir okuldaki 464 lise ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencileri temsil etmektedir. Bu çalışmasında öğrencilerin matematik kaygılarını, cinsiyet, sınıf düzeyi, matematik karne notu, yaş, lise türü, anne-baba eğitim düzeyi faktörleri açısından incelemiştir. Çalışmanın sonucunda ise, cinsiyetin matematik kaygısı üzerinde anlamlı bir fark yaratmadığı, sınıf düzeyi ve matematik karne notu ile matematik kaygısı arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur.

Buna göre sınıf düzeyi arttık sonra matematik kaygısı artmakta; matematik kaygısı arttık sonra matematik karne notu düşmekte ve cinsiyet farklılaştık sonra matematik kaygı düzeyleri değişmemektedir.

Bölüm 3

YÖNTEM

Bu bölümde araştırma deseni, araştırma evreni ve örneklemi, veri toplama araçları, veri toplama süreci ve verilerin analizi için kullanılan yöntem açıklanmıştır.

Benzer Belgeler