• Sonuç bulunamadı

Muter, Sakınç ve Çelebi (1993) tarafından mükelleflerin vergi karşısındaki tutum ve davranışlarının araştırıldığı çalışmadır. Söz konusu çalışmada genellikle katılımcılar vergiyi daha fazla devlet hizmeti olarak gördüklerini dile getirmişlerdir. Fakat aynı katılımcıların vergi kaçıran mükelleflere karşı bakış açıları ilginç bir durumu ortaya çıkarmıştır. Çünkü katılımcıların neredeyse üçte biri vergi kaçırma

davranışını desteklediğini belirtmiştir. Bu ise katılımcıların vergiyi faydalandıkları kamu hizmetlerinin karşılığı olarak görmelerine rağmen rahatlıkla vergi kaçırma davranışında bulunabileceklerini göstermiştir. Öte yandan katılımcıların yaklaşık beşte birinin vergi yükünün artması halinde vergiden kaçınma yolları arayacağını ifade etmesi de yine vergiyi daha fazla devlet hizmeti olarak görme düşüncesine ters düşmüştür.

Altuğ vd. (2010) tarafından yapılan Türkiye’de Vergi Bilinci İstanbul Araştırması isimli çalışmada da katılımcılar vergiyi devletten alınan hizmetlerin karşılığı olarak gördüklerini ifade etmişlerdir. Buna rağmen katılımcılar genellikle kendilerine yöneltilen vatandaşlık görevleri arasında vergi vermeyi son sıraya koymuşlardır. Benzer şekilde katılımcıların yaklaşık üçte biri satıcılar ile pazarlık ederek fiş almaktan vazgeçtiğini ifade etmiştir. Yani katılımcılar vergiye kamu hizmetlerinin finansmanı olarak baktıklarını gösterseler de diğer ifadelere verdikleri cevaplar katılımcıların bu konuda tutarlı davranmadıklarını göstermektedir. Çünkü verginin bu kadar önemli bir işlevi olduğunu düşünen bireylerin vergi vermeyi diğer vatandaşlık görevlerinin üstünde tutmaları ve vergiyi bir tür pazarlık aracı olarak görmemeleri gerekmektedir. Çalışmada dikkat çeken bir diğer sonuç ise katılımcıların toplumda gerçek gelirini beyan edenlerin sayıca çok az olduklarını, yani azınlığı temsil ettiklerini düşünmeleridir. Bu sonuca göre katılımcılar toplumdaki bireylerin çoğunun gerçek gelirlerini beyan etmeyerek vergi kaçırdıklarını ileri sürmüşlerdir.

Tuay ve Güvenç (2007) tarafından ülkemizde vergi mükelleflerinin vergiye bakış açılarının araştırıldığı çalışmada katılımcıların verdikleri cevaplara göre vergi kaçırma davranışını tasvip etmedikleri görülmektedir. Çünkü katılımcıların çoğu vergi ödemeyi ahlaklı olmanın göstergesi olarak gördüklerini ve vergi kaçırmayı hapis cezası ile cezalandırılması gereken ciddi bir suç olarak gördüklerini ifade etmişlerdir. Katılımcıların “Tanıdığım birisi vergi kaçırırsa onu uyarırım.” ve “Vergi kaçırılan bir ortamda bulunursam ilgili yerlere şikâyet ederim.” ifadelerine çoğunlukla katılmaları vergi kaçırma davranışı karşısında kendilerini sorumlu hissederek duyarlı davrandıklarını göstermiştir. Ayrıca katılımcılar denetlenmeyeceklerini bilseler dahi verdikleri mal ve hizmetleri kayda geçireceklerini ifade etmişlerdir. Buraya kadar katılımcılar tarafından verilen cevaplar katılımcıları yüksek vergi bilinci ve vergi ahlakına sahip dürüst mükellefler olarak gösterse de katılımcıların “Tanıdığım bir

mükellef vergi kaçırıp yakalanmazsa ben de vergi kaçırmayı düşünebilirim.” ifadesine olan yüksek (% 40,4) katılımları, katılımcıların verdikleri cevaplarda samimi olmadıklarını göstermiştir. Çünkü vergi kaçırma davranışı karşısında yukarıda bahsedildiği üzere bu kadar hassas davranan bireylerin çevrelerindeki vergi kaçıran kişileri model alarak vergi kaçırmayı düşünmeleri asla kendilerinden beklenilen bir davranış değildir.

Çiçek ve Sabbağ (2015) tarafından “Mükelleflerin Vergiden Kaçınma Algısı ve Demografik Belirleyicileri Üzerine Bir Araştırma: Isparta Örneği” konulu çalışmada, mükelleflerin %88’i vergi oranlarını çok yüksek veya yüksek olarak nitelendirmiştir. Benzer şekilde, mükelleflerin yarısından fazlası (%51,8) üzerindeki vergi yükünü ağır bulduklarını, %29,5’i ise çok ağır bulduklarını ifade etmişlerdir. Bu sonuca paralel olarak, vergiden kaçınma nedenleri konusunda fikirlerin alındığı çoktan seçmeli soruda mükelleflerin çoğunluğu, vergi oranlarının yüksek olmasını ve vergi yükünün dağılımındaki adaletsizliği temel nedenler olarak göstermişlerdir. Vergi idaresinin yetersizliği ise etkisi en az olan neden olarak görülmüştür. Çalışmaya katılan mükelleflerin %52’si, yasal yollardan daha az vergi ödemeye gayret göstermenin rasyonel bir davranış olduğunu belirtmişlerdir. Buna rağmen mükelleflerin vergiden kaçınma kavramının içeriğini tam bilemeyecekleri düşünülerek, içinde “vergiden kaçınma” kavramının geçmediği ifadelere hangi düzeyde katılıp katılmadıkları sorulmuştur. Vergi mükellefleri verginin düşük olduğu mal ve hizmet satın alma yoluna giderek vergiden kaçınabilmektedirler. Mükelleflerin satın alma tercihlerinde verginin etkisinin olup olmadığının belirlenmesi için herhangi bir satın alma düşüncesinde fiyatın içindeki vergi tutarının yüksek olmasının tercihler üzerinde etkisinin olup olmadığı sorulmuştur. Verilen yanıtlarda %46,5 ile bu düşünceye katılanların oranının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Cinsiyete göre değerlendirildiklerinde kadın mükelleflerin %52,2’si bu görüşe katılırken, erkek mükelleflerin %45,8’i ise bu görüşe katıldıkları görülmüştür.

Sağlam (2013), “Vergi Algısı ve Vergi Bilinci Üzerine Bir Araştırma: İ.İ.B.F. Öğrencilerinde Vergi Algısı ve Bilinci” konulu çalışmasının neticesinde, verginin bir vatandaşlık görevi olduğu, vergi ödemenin toplum yararına olduğu, vergi kaçırmanın ahlaksız bir eylem olduğu, verginin ahlaki bir konu olduğu güçlü biçimde kabul edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

Yüce ve Gerçek (1998) yapılan ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odasına kayıtlı 235 mükellef üzerinde uygulanan anketin amacı ise mükelleflerin vergi karşısındaki davranışlarını belirleyen faktörlerin neler olduğunu tespit etmektedir. Anketin bulgularına göre deneklerin %38,3’ü vergiyi kamu hizmetlerinin karşılığı, %28,1’i bir ödev, %18,3’ü zorunlu bir ödeme, % 3,4’ü vergi bir yüktü ve %10,2’si ise vergiyi teşebbüs kabiliyetini engelleyen bir unsur olarak görmektedir. Söz konusu ankette mükelleflerin %34,5’i kamu harcamalarındaki savurganlığı, %33,2’si vergi sisteminin adaletsizliğini, %20,9’u eğitim yetersizliğini ve %11,4’ü de vergi oranlarının yüksekliğini vergi bilincini olumsuz etkileyen faktörler arasında görmektedir. Ankete katılan mükelleflerin vergi affı ile ilgili görüşleri %60’ı dürüst mükellefleri cezalandırdığını, %17,9’u da devlete olan güveni sarstığını ve %11,5’lik bir kısım ise vergi aflarını yararlı bulmaktadır.

Bayraklı, Sağbaş ve Ural (2004) yapılan bu çalışmada ise mükelleflerin vergi karşısındaki bir davranış biçimi olan vergi kaçırma eğilimi incelemiştir. Uşak ilinde toplam 302 mükellefin dâhil edildiği bu çalışmayla mükelleflerin vergi kaçırma nedenleri incelenmiştir. Anketten elde edilen bulgulara göre, vergi kaçırma eğilimi vergi bilinci az olan mükelleflerde daha fazla görülmektedir. Ayrıca devletin yapmış olduğu kamu hizmetlerinin israf olarak nitelenmesi ve vergi sisteminin adaletsiz olarak görülmesi devlete olan güveni azaltmıştır. Bu da vergi kaçakçılığını tetikleyici bir unsur olarak gösterilmektedir. Çalışmadan ortaya çıkan önemli sonuçlardan birisi, mükelleflerin vergi karşısındaki tutum ve davranışlarının bilinmesi ve bu doğrultuda devletin uygun politikalar izlemesi vergi kaçakçılığını azaltacaktır. Vergi kaçakçılığını azaltacak bir başka uygumla ise mükelleflerde oluşturulacak vergi ödeme bilinci ve kültürüdür. Mükelleflerin vergi karşı bakış açılarının olumlu olması, söz konusu toplumda ortaya çıkabilecek vergi karşısındaki olumsuz davranışları engelleyecektir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

VERGİ KAÇAKÇILIĞININ TOPLUM TARAFINDAN BİR SUÇ

OLARAK ALGILANIP ALGILANMADIĞININ TESPİTİNE

İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA

Vergi kaçakçılığının toplumumuz tarafından bir suç olarak algılanıp algılanmadığını tespit etmek amacıyla yapılan bu araştırma ile ilgili olarak çalışmanın bu bölümünde araştırmanın amacı, araştırmanın kapsamı ve sınırları, araştırmanın hipotezleri, araştırmanın yöntemi, araştırma sonucunda elde edilen bulgular ve değerlendirmeler yer almaktadır.

4.1. ARAŞTIRMANIN AMACI

Bu araştırmanın temel amacı vergi kaçakçılığının toplumumuz tarafından bir suç olarak algılanıp algılanmadığını ve bu algının demografik özelliklere göre farklılık oluşturup oluşturmadığını tespit etmektir. Bu temel amacın dışında elde dilmek istenen bilgiler ise;

 Ankete katılan kişilerin demografik özelliklerinin belirlenmesi,

 Ankete katılanların vergi konusundaki genel düşüncelerinin belirlenmesi,

 Ankete katılanların vergi kaçakçılığını günah olarak ve kul hakkına girme olarak algılayıp algılamadığının belirlenmesi,

 Vergi kaçakçılığının nedenlerinin belirlenmesidir.