• Sonuç bulunamadı

Fen ve teknolojide meydana gelen gelişmelere ayak uydurabilmek için, toplumlar, eğitim sistemlerinde uygun değişiklikler yapmak zorundadırlar. Bu değişimlerin en çok yansıtılması gereken öğretim programlarından biri de Fen ve Teknoloji dersi öğretim programlarıdır. Türkiye’de, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar hazırlanıp uygulanan fen programları, tarihsel bir perspektiften, kısaca özetlenmeye çalışılmıştır.

1.1.2.1.Tarihsel Perspektif

Cumhuriyet döneminin ilk yılında Osmanlıdan miras alınan “Mektep Müfredat Programı” değişmemiştir. Osmanlı döneminde (1915), “Mekatib-i

İptidaiye-yi Umumiye Talimatnamesi”nde, üç devreli ve altı sınıflı ilkokullar için hazırlanmış olan “Müfredat Programı”nın uygulanmasına 1924 yılına kadar devam edilmiştir. 1921’de toplanan Maarif Kongresi’nde, eğitim programları üzerinde durulmuş ve yapılacak çalışmalar belirlendikten sonra, 1923’de toplanan Birinci Heyet-i İlmiye’de de ilköğretimle ilgili şu kararlar alınmıştır.

• İlkokul programlarında yapılacak değişiklikler. • İlköğretimden sonra hayati öğretim programı.

• İlköğretim talimatnamesinin değiştirilmesi (Cicioğlu, 1985).

İkinci Heyeti İlmiye tarafından 1924 yılında Cumhuriyet döneminin ilk müfredat programı hazırlanmıştır. Bu programda fen bilgisi; “Tabiat Tetkiki”, “Ziraat” ve “Hıfzısıhha” dersleri adı altında verilmekteydi. J. Dewey’in çalışmalarının yansıtıldığı ve Cumhuriyet döneminin ikinci ilkokul programı olan 1926 programında ise Fen Bilgisi: “Tabiat Dersleri” (4. ve 5. Sınıf) ve “Eşya Dersleri” (5. Sınıf) adları altında verilmekteydi (Cicioğlu, 1985).

1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanununun kabulüyle Türkiye’de başlayan program geliştirme faaliyetleri, o dönemin şartlarına paralel şekilde daha çok yeni nesillere Cumhuriyet rejimini ve bu rejimin önemini benimsetmeyi amaçlamaktadır. Geliştirilen programların daha çok millî bir nitelik taşımasına önem verilmektedir. Harf inkılâbı ile başlayan ikinci dönemde ise programlarda daha çok dünyaya açılma ve gelişmiş ülkeleri örnek alma eğilimi hâkim olmuş, daha fazla bilgi verme ve entelektüel insan yetiştirme fikri ön plânda tutulmuştur (Yüksel, 2003).

1936 yılında hazırlanan “Yeni İlkokul Müfredat Programı”nda fen bilgisi “Tabiat Bilgisi” adı altında verilmeye başlanmıştır. Yine aynı yıl köy okullar için de ayrı bir öğretim programı hazırlanmıştır. Bu öğretim programında fen bilgisi: “Yurt ve Yaşama Bilgisi” ve “ Ziraat İşleri” adları altında verilmiştir. Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı, 1939 yılında, köy okulları için köy çocuklarının ihtiyaç ve ilgilerini göz önünde tutan bir program projesi hazırlamıştır. Hazırlanan bu

programda Hayat Bilgisi, Tabiat Bilgisi, İş ve Ziraat derslerinin köy şartlarına uygun hale getirilmesine çalışılmıştır (Cicioğlu, 1985).

1948 ilkokul programında fen bilgisine ilişkin konular birinci devre sınıflarında “Hayat Bilgisi” üniteleri içerisinde, ikinci devre sınıflarında “Tabiat Bilgisi”, “Aile Bilgisi” ve “Tarım-İş” dersleri içerisinde verilmekteydi (Gücüm ve Kaptan, 1992). Bu programda, adı geçen dersler dâhilinde ele alınan konular, insanla olan ilişkileri bakımından incelenmektedir. Bu programda göze çarpan başka bir nokta da, öğrencilerin deney ve gözlemlerle bilgi edinmelerine önem verilmesidir (Balım ve Elaldı, 2003).

1968 ilkokul programında, 1948 programına benzer olarak ilkokulun birinci devresinde fen bilgisine, Hayat Bilgisi üniteleri içerisinde yer verilmiştir. 1968 ilkokul programında “Fen ve Tabiat Bilgileri” adıyla belirlenen ders, 1948 programındaki Tabiat Bilgisi, Tarım-İş ve Aile Bilgisinin bütünleşmiş bir biçimidir. Bu programda öğrencilerin aktif katılımına yer verilmiştir (Gücüm ve Kaptan, 1992).

1974 programında dersin adı “Fen Bilgisi” olarak değiştirilmiş ve ünite kapsamlarında bazı değişikler yapılmıştır. Bu programa ilişkin yapılan değerlendirmelere göre Sosyal Yarar Felsefesi ve teknolojiye önem veren görüşler ile, bilimsel süreçler yoluyla bilimsel bilgi kazandırma ilkesine ağırlık verilmiş olduğu göze çarpmaktadır. 1977 programı ile karşılaştırıldığında 1974 programında kapsamın hemen hemen aynı kalmasına karşın, sadece bazı ünitelerin yeri değiştirilmiştir (Gücüm ve Kaptan, 1992).

Türkiye’de fen ve teknoloji okuryazarlığı ilk olarak, 2000 yılında geliştirilen İlköğretim Fen Bilgisi Öğretimi Programı’nda “fen dalında okuryazar bireyler” etiketi ile yer almış; vizyon ifadelerinde fen ve teknoloji okuryazarlığını işaret eden ifadelere yer verilmiş; fen ve teknoloji okuryazarlığının bazı alt boyutlarına ilişkin kazanımlara değinilmiştir (Güleryüz, 2002). Daha sonra, 2004 yılında geliştirilen İlköğretim Fen ve Teknoloji Öğretim Programı’nda “fen ve teknoloji okuryazarlığı” doğrudan programın vizyon ifadesi olarak yer almıştır.

1.1.2.2. 2005 Fen ve Teknoloji Öğretim Programında Fen ve Teknoloji Okuryazarlığı

2004 yılında pilot uygulaması yapılan ve 2005 yılında uygulamaya geçilen Fen ve Teknoloji Öğretim Programı’nda, dünyada yaşanan ekonomik, sosyal, bilimsel ve teknolojik gelişmelere ve bu gelişmelerin hayatımız üzerindeki etkilerine dikkat çekilerek, bu gelişmelere ayak uydurmak için her vatandaşın fen ve teknoloji okuryazarı olması gerektiği vurgulanmıştır. Bu gerekçeyle, Fen ve Teknoloji Dersi Programının vizyonu, “bireysel farklılıkları ne olursa olsun bütün öğrencilerin fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetişmeleridir”(MEB, 2005) şeklinde ifade edilmiştir.

2005 Fen ve Teknoloji Öğretimi Programı’na göre fen ve teknoloji okuryazarlığının yedi alt boyutu vardır (MEB, 2005). Bunlar:

1. Fen bilimleri ve teknolojinin doğası, 2. Anahtar fen kavramları,

3. Bilimsel süreç becerileri,

4. Fen – teknoloji – toplum – çevre etkileşmeleri, 5. Bilimsel ve teknik psikomotor beceriler, 6. Bilimin özünü oluşturan değerler, 7. Fen’e ilişkin tutum ve değerler.

Buna göre, fen ve teknoloji okuryazarı olan bir birey bilimin ve bilimsel bilginin doğasını anlar; fenin temel kavramlarını, ilke, yasa ve kuramlarını anlar ve bunları uygun şekillerde kullanır. Problemleri çözerken ve karar verirken bilimsel süreç becerilerini kullanır; fen ve teknolojinin doğasını, fen, teknoloji, toplum ve çevre arasındaki etkileşimleri anlar; bilimsel ve teknik psikomotor beceriler geliştirir; bilimsel tutum ve değerlere sahip olduğunu gösterir. Fen ve teknoloji okuryazarı bireyler bilgiye ulaşmada ve bilgiyi kullanmada, problemleri çözmede, fen ve teknoloji ile ilgili sorunlar hakkında olası riskleri, yararları ve eldeki seçenekleri

dikkate alarak karar vermede ve yeni bilgi üretmede daha etkin bireylerdir (MEB, 2005).