• Sonuç bulunamadı

Türk Ticaret Kanunun Faize İlişkin Genel Nitelikli Hükümleri

Türk Ticaret Kanunu’nun ticari işlerde faiz ana başlıklı, oran serbestîsi ve bileşik faizi düzenleyen 8. maddesinin birinci fıkrası; ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceğini, ikinci fıkrasında; bileşik faizi, üçüncü fıkrada ise; tüketicinin korunmasına ilişkin hükümlerin saklı olduğunu belirterek bu konuda Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanuna yollamada bulunmuştur. Son fıkrada ise; bileşik faiz yasağı ve bunun sonuçlarına ilişkin hususları düzenlemiştir.

Kanun’un, “uygulanacak hükümler” kenar başlıklı 9. maddesinde, ticari işlerde, kanuni anapara ile temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümleri uygulanır hükmü getirilmiştir. “Faizin başlangıcı” kenar başlıklı 10. maddesinde ise, aksine bir sözleşme yoksa ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlayacağı belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, Türk Ticaret Kanunu’nun faize ilişkin hükümleri genel itibarıyla 8, 9 ve 10. maddelerinde düzenlenmiştir.

94

6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun, 12.01.2011 tarihinde kabul edilmiş ve 1.7.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir (RG, T. 4.2.2011, S. 27836).

95

Yargıtay 23. HD. T. 23.01.2013, E.2012/6149, K.2013/307 sayılı kararı, (Erişim) www.legalbank.net, 13.11.2003; 13. HD, T. 02.11.2012, 2012/3818E, 2012/6364K. sayılı kararı ve benzer diğer kararlar için bkz. GÖZÜTOK, Zeki; Yeni Kanunlara Göre Güncellenmiş Genel ve Özel Faiz Hukuku, Yenilenmiş, B. 2, Ankara, 2014, s. 154-157.

43 Ancak kanun’un 1530. maddesinde, temerrüt faizine ilişkin özel bir düzenleme getirilmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun “Son Hükümler” kısmında yer alan 1530. maddesinin birinci fıkrası, (e)TTK’nın 1466. maddesini karşılarken, birinci fıkrasının arkasına, yedi fıkra olarak eklenen 2 ilâ 8. fıkralar, temerrüt faizine ilişkin özel düzenlemeye ilişkindir.

C. 3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun Hükümleri 3095 sayılı Kanun, (e)BK ve (e)TTK’da yer alan oranlara dair hükümlerin uygulanma olanağını ortadan kaldırarak değiştirmiş, anapara faizi ve temerrüt faizi ayırımını vurgulamış, (e)BK ve (e)TTK’nın düzenlemelerine uygun olarak tarafların faize ilişkin sözleşme yapabilecekleri kuralını tekrarlamıştır96.

Bu Kanunda, hem adi hem de ticari faiz bakımından serbestlik getirilmesine rağmen, bu serbestîyetin sınırı; başta TMK m. 2, (e)BK m. 21 (TBK m. 28) olmak üzere, Türk hukukunda kabul edilen sözleşme serbestisinin tabi olduğu sınırlamalardır97. Yargıtay, (e)BK döneminde, bazı kararlarında somut olayı dikkate

alarak yüksek anapara veya temerrüt faizi oranlarını aşırı yararlanma, ahlaka ve kişilik haklarına aykırılık ile objektif iyiniyet kuralı çerçevesinde iptal etmiştir98.

Kanunun ilk halinde, adi ve ticari iş ayrımı yapılmaksızın, kanuni anapara faizinin oranı % 30 olarak belirlenmiş (3095 sayılı Kanun m. 1/1; 2/1), Bakanlar Kuruluna bu oranı % 80’ine kadar indirme, arttırma yetkisi verilmiştir. Bakanlar Kuruluna tanınan bu yetki, hem anapara faizi hem de temerrüt faizi açısından geçerlidir99. Bakanlar Kurulu, bu yetkisini 97/9807 sayılı karar ile 1997 yılında kullanmış ve 01.01.1998’den geçerli olmak üzere faiz oranını yüzde elliye çıkartmıştır100.

Temerrüt faizi konusunda ise, adi iş ve ticari iş ayırımı yapılarak, adi işler açısından yukarıdaki oran; ticari işler açısından ise, ödeme yeri ve ödeme

96

HELVACI, s. 35 ve dn. 82’ de yer alan yazarlar.

97 KILIÇOĞLU, s. 603; Ayrıca, 5411 sayılı Bankalar Kanunu’nun 144. maddesi bu serbestliğin

istisnalarındandır.

98

Yargıtay HGK, T. 21.09.2005, 2005/11-459E, 2005/480K. sayılı kararı (AYDOĞDU, s. 122).

99 BARLAS, s. 152. 100

44 ıskontosunun % 30’dan yüksek olması durumunda, arada sözleşme olmasa dahi, T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiz oranına göre temerrüt faizinin talep edileceği kabul edilmiştir (3095 sayılı Kanun m. 2/3). Ancak, bu artırıma rağmen, kanuni faiz oranları, oluşan enflasyonist ortam, döviz kuru, hazine bonosu ve devlet tahvili faiz oranlarının çok gerisinde kalmış, bu da alacaklıların zarara uğramasına ve sosyal-ekonomik yaşamın bozulmasına sebep olmuştur101. İşte böyle bir ortamda 3095 sayılı Kanun’un 1 ve 2. maddeleri Anayasaya aykırı olduğu gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştır.

Anayasa Mahkemesi, 15.12.1998 tarih ve 1997/34 E., 1998/79 K. sayılı kararı ile, 3095 sayılı Kanun’un 1 ve 2. maddelerini Anayasa’nın 2 ve 5. maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra, 4489 sayılı Kanun’la102 faizdeki sabit oran sisteminden vazgeçilerek, alacaklıları enflasyon etkilerinden korumak için esnek bir sistem kabul edilmiş ve 3095 sayılı Kanun’un 1 ve 2. maddeleri buna göre yeniden düzenlenmiştir103.

4489 sayılı Kanun uyarınca, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’na göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme, yıllık, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli kredi işlemlerinde uyguladığı reeskont oranı üzerinden yapılacaktır. Söz konusu reeskont oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan reeskont oranından beş puan veya daha çok farklı ise, yılın ikinci yarısında bu oranın geçerli olacağı kabul edilmiştir (4489 sayılı Kanun m. 1).

Görüldüğü üzere, 4489 sayılı Kanunla temerrüt faizi açısından adi ve ticari iş ayırımı ortadan kaldırılmış, her iki durumda da reeskont faizi istenebileceği kabul edilmiş, faiz oranı açısından ise, adi ve ticari iş ayırımı yapılmıştır. Buna göre; T.C. Merkez Bankası’nın önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli, avanslar için uyguladığı faiz oranı, 1. maddede açıklanan miktardan fazla ise, ticari işlerde temerrüt faizi bu

101

ARKAN, s. 75. 102

4889 sayılı 15.12.1999 tarihli, Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (RG, T. 18.12.1999, S. 23910).

103

45 oran üzerinden istenebilecektir. Bu avans oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans oranından 5 puan ve daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olacaktır (4489 sayılı Kanun, m. 2/2). Düzenleme borçluyu esas alan bir yaklaşım içindedir. Diğer bir ifadeyle, avans faizi isteyebilmek için borçlunun tacir olması ve borcun tacirin ticari işletmesinden kaynaklanıyor olması yeterlidir104.

En son 5335 sayılı Kanun ile 3095 sayılı Kanun’un 1. maddesinde yapılan değişiklikle 01.05.2005 tarihinden geçerli olmak üzere, sabit oran sistemine geri dönülmüştür105. Bu değişiklik uyarınca; Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu'na göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme yıllık yüzde % 12 oranı üzerinden yapılır. Bakanlar Kurulu, bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya yetkilidir (5335 sayılı Kanun, m. 14). Bakanlar Kurulu, bu yetkisini kullanarak 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere hem anapara hem de temerrüt faizini kapsayacak şekilde yasal faiz oranını % 9’a indirmiştir (m. 1/1 ve 2/1)106. Bu oran halen uygulanmaktadır107.

Benzer Belgeler