• Sonuç bulunamadı

TÜRK TAVUKÇULUK SEKTÖRÜNDEKİ SIKINTILAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Herşeyden önce, Türkiye yerleşim mozağini bozan her türlü yapılanma ve sanayileşme Türkiye’ye hem maddi hem de manevi pek çok külfet getirmiştir.

Bu nedenle, Türkiye’nin yapısına uygun olan tavuk yetiştirme çiflikleri ile kesimhaneler sözleşme esasıyla birbirleriyle entegre çalışmaktadır. Böyle bir yapı hem tavuk yetiştiricilerini, özellikle de köy tavukçuluğu yapan çifçileri, işsiz bırakıp göç ettirmemekte, hem de çalışanları kendi alanlarında uzmanlaştırmaktadır. Böylece, kesimhane işletmeleri son derece hijyenik ve modern ortamlarda kesim ve paketleme yapmakta, hatta katma değer yaratacak ürünler geliştirebilmektedirler. Fakat, diğer taraftan tüm bu dallanıp budaklanan beyaz et sektörünün kontrol edilip, ülke çapında planlama yapılmasını zorlaştırmaktadır.

Nitekim, yukarıda tavuk eti ve yumurta üretimine ilişkin tablo ve şekillerde bu husus belirtilmişti. Özellikle en belirgin olanı şekil-3’de sunulan yumurta üretiminde yaşanmış ve plansızlık, üretim düzeyini çok artırarak uzun süreli bir krizi beraberinde getirmiştir. “Bol olan malın fiyatı düşer” çıkarımı bu sayede tekrar keşfedilmiştir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığının bu konuda ciddi tedbirler alması gerekmektedir.

Bakanlığın bu konuda tüm birlik ve dernekleri birleştirici ve organize edici bir liderlikle çalışması, sözkonusu dernek ve birlikleri birer organı gibi kullanması gerekmektedir. Böylece, hem tarımda, hem de hayvancılıkta büyük gelişmeler olabilir.

Örneğin, tavukçuluk sektörünün Türkiye’de gelişmiş olmasına, tesislerinin Avrupadan 20 yıl daha genç olmasına rağmen, sektörün ithalat ile temel bağını girdi ithalatı oluşturmaktadır. Aslında, tavukçuk sektöründe en önemli sorunlardan biri dışa bağımlı olmasıdır. Hayvan materyali, yem, aşı, ve bir çok konuda sektör dışa bağımlıdır. Tavuk eti ve yumurta fiyatlarında ekonomik kriz sonrası yükselmenin temel sebebi budur. Damızlık civcivler yurtdışından gelmektedir. Özellikle İngiliz, İskoç ve Fransız damızlık firmaları tercih edilmektedir. Bu denli dışa bağımlı olarak çalışan bir sektörün yem maddeleri ve damızlık ihtiyacını kendi kaynaklarından sağlayan ABD ve AB ülkeleri ile rekabet gücü zayıftır. Kısacası, yem, damızlık yumurta ve/veya civciv ile aşı, sektörün temel ithal girdileridir. Üretim maliyetinin ortalama %70’ini yem bedeli, yemin

%55’ini mısır oluşturmaktadır. Mısırın dış piyasalardaki satış fiyatı 100-110 $/ton dur. Ülkemiz piyasalarında mısırın fiyatı yaklaşık 230 $/ton dur. Dış pazarlardan alınan mısırlar ülkemize 130 $/tona mal olmaktadır.

Yukarıda da bahsedildiği gibi, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı örneğin, mısır üretimini geliştirici önlemler almaya gitmelidir. Tüm bunların geleceğe göre şekillendirilmesi, kısacası planlanması gerekmektedir. Hatta, gelecek Türkiye nüfusu ve dünya pazarındaki talep (özellikle de yakın bölgeler) ve buna göre gerekli tarım alanları ve bunların işlenmesi için gerekli ziraat elemanı ve hayvancılık için de veteriner ve çiftçi yetiştirilmesi için kollar sıvanmalıdır.

Yukarıda bahsi geçtiği üzere, Dünya tavuk eti ithalatının 1/3’ü yakın komşularımızca yapılmasına rağmen (Orta Doğu ülkeleri, Rusya Fed. ve Türk Cumhuriyetleri), bu ihracatta Türkiye’nin payı %0.1’in altında kalmaktadır. Fakat, dünya tavuk eti ihracatında AB % 17 ve ABD % 46.3 paya sahip olduğu görülmektedir. Hatta, ülkemize yakın pek çok pazarda Türk tavukçuluk sektörü malesef bir varlık gösterememektedir.

Bölgemizde 2003 yılında en fazla piliç eti ithal eden ülkeler şöyle sıralanabilir;

Rusya Federasyonu . . . 1.125 Bin Ton

Avrupa Birliği . . . 390 Bin Ton

Suudi Arabistan . . . 385 Bin Ton

Birleşik Arap Emirlikleri . . . 133 Bin Ton

Dünyanın en büyük üç piliç eti ihracatçısı bölgemizdeki ülkelere;

ABD . . . 900-1000 $/Ton

BREZİLYA . . . 1.000 -1.100 $/Ton

Avrupa Birliği . . .1.000-1.100 $/Ton bedelle piliç eti satmaktadır.

Özellikle Rusya’nın yıllık kanatlı eti ithalatı 1 milyon ton civarında olup, ithalatının çok büyük bir kısmını (700 bin ton gibi) ABD’den yapmaktadır. Hatta, Rusya

2009 yılına kadar ABD’den her yıl 1 milyon ton civarında piliç eti satın almak üzere anlaşma yapmıştır. Bu miktarın her yıl 40 bin ton arttırılacağı da anlaşma maddelerinde yer almaktadır.

Türkiye’nin Rusya’ya kanatlı eti ve yumurta ihracatı yapabilmesi için önce Türkiye’de Şap hastalığı mevcudiyeti nedeniyle Rusya’nın ülkemizden hayvansal ürünlerin ithalatına koymuş olduğu yasağın kaldırması ve Rusya’nın tavuk eti ve yumurta ithalatını için Türkiye’ye kota tanıması gerekmektedir (17).

Tabi ki tüm bu işler ülkesel boyutta yapıldığı için Tarım ve Köyişleri Bakanlığına büyük işler düşmektedir. Devletler boyutunda ikili ticaret anlaşmaları yapılarak tavukçuluk sektörüne pazar yaratılması gerekmektedir.

Tüm bunlar yapılmadığı takdirde olacaklar zaten Türkiye’de gerçekleşmektedir.

Şekil-9’da Türkiye’de tavuk eti fiyatlarındaki dalgalanmalar net bir şekilde görülmektedir. Türkiye’de yaşanan krizler, üretim fazlalıkları, kur dalgalanmaları nedeniyle artan hammadde fiyatları nedeniyle oluşan dalgalanmalar çok net görülmektedir. Türkiye’de tavuk eti fiyatları ile tüketim arasında yakın ilişki vardır.

Tavuk etinin veya yumurta fiyatlarının yüksek olduğu yıllar tüketim de azalmıştır.

Kuş gribi sonrası sektördeki bilhassa küçük ölçekli işletmelerin kapanması ile tavuk eti ve yumurtası arzında düşüş yaşanmıştır. Talebin, panik havasının dağılması ile artması, tavuk eti fiyatlarında yükselme yaratmıştır.

Son derece önemli bir diğer husus ise; üretilen tavuk eti ve yumurtaların katma değerlerinin yükseltilmesidir. Bu konuda yukarıda uzunca bahsedildiği için sadece firmaların bu konu üstünde durmalarında önem vardır demekle yetinilecektir.

İlk olarak Manyas’da görülen ve hızla yayılan kuş gribinin de etkileri olmuştur.

Kuş gribi çıktıktan 3 ay sonra sektör 200 milyon YTL. zarar etmiştir. Çünkü, kuş gribi öncesinde günde 2 milyon tavuk tüketilirken bu rakam 300 bine kadar inmiştir. Ayrıca, tavukçuluk firmaların stok maliyetleri de ciddi anlamda artmıştır.

Tavuk stokları 70 bin tonu, yumurta yarım milyon tona ulaşmıştır.

Şekil 9: Tavuk Eti Fiyatındaki Değişimler

0,00 0,50 1,00 1,50 2,00 2,50 3,00 3,50 4,00 4,50

OCAK-2003 ŞUBAT-2003 MART-2003 NİSAN-2003 MAYIS-2003 HAZİRAN-2003 TEMMUZ-2003 AĞUSTOS-2003 EYLÜL-2003 EKİM-2003 KASIM-2003 ARALIK-2003 OCAK-2004 ŞUBAT-2004 MART-2004 NİSAN-2004 MAYIS-2004 HAZİRAN-2004 TEMMUZ-2004 AĞUSTOS-2004 EYLÜL-2004 EKİM-2004 KASIM-2004 ARALIK-2004 OCAK-2005 ŞUBAT-2005 MART-2005 NISAN-2005 MAYIS-2005 HAZIRAN-2005 TEMMUZ-2005 AGUSTOS-2005 EYLUL-2005 EKIM-2005 KASIM-2005 ARALIK-2005

Yeni Türk Lira (YTL)

Kaynak:www.die.gov.tr, 02-02-2006.

Kısaca özetleyecek olursak,

Bakanlık bazında bir koordinasyonla tüm birlik ve derneklerin ortak çalışması sağlanmalıdır,

Ülkesel olduğu kadar, dünya pazarlarındaki talepler incelenmeli ve gerekli tarım ve hayvancılık alanları ile eğitimli insan sayısı artırılmalıdır.

Gerekirse Köy Enstitüleri tekrar kurulmalıdır. Özellikle hayvancılık sektörüne ilişkin yem sanayine önem verilmelidir. Aksi halde, tavuk eti ve yumurtadan kazanılan yem ve diğer girdiler olarak tekrar kaybedilmektedir. Damızlık hayvan ve yumurta yetiştirilmesi için gerekli AR-GE faaliyetleri için desdek ve teşvikler derhal sağlanmalıdır,

Sözkonusu sektöre ilişkin ihracat gelirlerinin artırılması için işletmelerle devlet el ele vermelidir. Böylece, ABD gibi uzun vadeli satış antlaşmaları yapılabilir. AB ve Rusya’dan kota alınması için tüm girişimlerde bulunulması gerekmektedir.

Köy tavukçuluğuna zarar vermeden mümkün olduğunca modern üretim çiftlikleri köylerde kurulmalı ve tüm bu yatırımlar için Zıraat bankasından düşük faizli krediler verilmelidir. Ayrıca, gerekli tüm teşvik ve yardımların ilerideki büyük kazançlar için faydası vardır.

Tüketimimiz AB ülkelerinin tüketim miktarlarının çok altında, hatta yarısı kadardır. Tüketimin artırılmasının gelir düzeyi ile yakın ilişkisi olduğu bilinmekle beraber, tavuk eti ve yumurtanın insan sağlığı açısından önemi ve kırmızı ete oranla avantajlı olduğu konuları ülkemiz insanına yeterince duyurulması halinde tüketimi artırıcı etki yapacağı muhakkaktır.

Son olarak Hürriyet gazatesinde çıkan bir haberi aynen görüşlerinize sunmakta fayda görmekteyim (haberden aynen geçirilmiştir);

“Kuş gribinin yayılmasında zenginlerin payı büyük PARİS (A.A)

BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Müdürü Jacques Diouf, kuş gribinin yayılmasında, mali dayanışma çağrılarını duymazdan gelen zengin ülkelerin payının büyük olduğunu söyledi.

Fransız Liberation gazetesine demeç veren Diouf, gelişmiş ülkeleri, dayanışma göstermemek ve taşın altına elini koymamakla suçladı, kuş gribi krizinin 2003 sonunda Asya'da görüldüğünü hatırlatarak, FAO'nun uluslararası toplumu boşa uyarmaya çalıştığını ifade etti.

Diouf, “O dönemde, örneğin Tayland ve Vietnam gibi kuş gribinden etkilenen ülkelerdeki veterinerlik hizmetlerini güçlendirmiştik ve bütün kozlar elimizdeydi.

Ancak, gelişmiş ülkeler bu olan bitenin Asya'da sınırlı kaldığını, bütün bunların çok uzak olduğunu ve salgın riskinin abartıldığını düşündü. Virüs Türkiye'ye, yani Avrupa kapılarına gelince harekete geçmeye başladılar” dedi.

Ocak ayında Çin'in başkenti Pekin'de yapılan uluslararası konferansta söz verilen 1.9 milyar dolarlık yardımdan sadece 16 milyon dolarının FAO'ya ulaştığını ifade eden Diouf, gelişmiş ülkelerin, salgının önüne geçmek için bir önlem paketi yerine ilaç ya da maske için milyarlarca dolar harcamalarına da üzüldüğünü kaydetti.

Diouf, “Kuş gribi krizi, küresel köy söylemlerinin arkasında ulusal reflekslerin yattığını, egoizmin hüküm sürdüğünü ve dayanışmaya dayalı dünya yönetiminin hayal olduğunu gösterdi” dedi. “

Benzer Belgeler